Ömer Şevket Sipahi: 2013 yılı sonunda yıllık 100.000 ton satış hacmine ulaşacağız
Ağırlıklı olarak galvanizli sac sektöründe faaliyet gösteren ve müşterilerine 15 yıldır kesintisiz hizmet veren Kareks Demir Sanayii Dış Ticaret ve Pazarlama AŞnin Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Şevket Sipahiyi ofisinde ziyaret ettik. Sektörel geçmişini, yapmış oldukları çalışmaları ve gelecekle ilgili projelerini bizimle paylaşan Ömer Şevket Sipahi ile yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz
Sektörle ilgili sorularımıza geçmeden önce sizin öğrenim hayatınızdan ve bu meslekle olan tanışıklığınızdan bahsedebilir miyiz?
Öncelikle röportaj için ziyaretimize gelmiş olmanız ve vakit ayırmanız bizleri fazlasıyla memnun etti. Bu nedenle sizlere şahsım ve şirketim adına teşekkür ediyorum. 1954 yılında Çankırı’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi yine Çankırı’da tamamladıktan sonra 1973 yılında KTÜ Yer Bilimleri Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde üniversite eğitimine başladım ve 1977 yılında mezun oldum. Mezuniyetten sonra bu şehre ( Trabzon) yerleşmeye karar verdim. 1978 – 80 yılları arasında Bayburt Kadastro Müdürlüğü’nde Kontrol Mühendisliği görevinde bulundum. Askerlik vazifemi bitirdikten sonra tekrar Trabzon’a döndüm ve Haritacılık hizmetleri veren özel ofisimde kendi mesleğimi yapmaya karar verdim. Bu arada Trabzon’da faaliyet gösteren Bosaş Boru ve Profil Sanayi ile Santral Galvanizli Sac Sanayi adlı firmaların ortakları ile tanışıklığım vardı. Bu tanışıklık vesilesi ile kendilerinden iş teklifi aldım. Bu teklif beni oldukça şaşırtmıştı; çünkü benim ihtisas alanım haritacılık idi. Her ne kadar sektöre yabancı olduğumu ve bu işin üstesinden gelemeyeceğimi dile getirsem de onları vazgeçiremedim. |
|
Aynı zamanda kendi mesleğime de zaman ayırmak şartıyla tekliflerini kabul ettim. 1981 – 86 yılları arasında şirketlerin üretim, satış, pazarlama ve yönetim kademelerinde çeşitli görevler aldım. Bugün hala minnet ve şükran duyduğum o zamanki patronlarım 1986 yılında fabrikaların tüm satış, pazarlama ve birçok yetki ve sorumluluğunu bana devrettiler. Yaklaşık 9 yıl boyunca, yani 1995 yılına kadar tam yetkili olarak iki fabrikanın belirttiğim sorumluluklarını üstlendim. O döneme gelindiğinde çeşitli sebeplerden dolayı fabrikaların kapatılmasına karar verildi. (Bunlardan Bosaş Boru ve Profil Sanayi Borusan’a satıldı.)
Bu aşamadan sonra İstanbul’a yerleşmeye karar verdim. Trabzon’daki patronlarımdan birisi ile ortak olarak Demir Çelik Mamulleri satışı ve pazarlaması yapmak maksadıyla Kareks AŞ şirketini kurduk. Ağırlıklı olarak Galvanizli Sac, Boru ve Profil satışı yaptığımız şirkette 1997 yılına kadar ortaklığımızı sürdürdük. Bu yıldan sonra ortağım kendi arzusuyla şirketten ayrılmaya karar verince Kareks AŞ’ye bir aile şirketi kimliği kazandırdım. Şirketi ilk kurduğumuz zaman Assan Galvaniz AŞ’nin Ana Bayiliğini almıştık. 2 yıllık süre içerisinde Assan’ın hem ürünlerinden hem de hizmet kalitesinden memnun kalınca, şirketin faaliyet alanının yüzde 99’unu galvanizli sac sektörüne ayırmaya karar verdim. O dönemden bu yana, yani yaklaşık olarak 15 yıldır Assan Galvaniz AŞ’nin Ana Bayiliğini başarıyla yürütüyoruz.
Galvanizli sacın dışında farklı ürünlerin satışını da yapıyor musunuz?
Şirketimizin ürün yelpazesinin en önemli kısmını galvanizli sac oluşturuyor. Bunun yanı sıra DKP siyah sac, lama – silme – köşebent, boru ve profil gibi demir çelik ürünlerinin satışını da yapmaktayız. Özellikle galvanizli sac sektöründe 30 yıllık sektörel deneyimim nedeniyle benim yani Ömer Şevket Sipahi’nin ve Kareks AŞ’nin önemli
bir yeri olduğuna inanıyorum.
Ürünleri ağırlıklı olarak hangi firmadan temin ediyorsunuz?
Bahsettiğim gibi 15 yıldır Assan Galvaniz ile çalışıyoruz. Fakat son 1,5 yıldır Tat Çelik ile de çalışmaya başladık. Gerek Akın Tatoğlu ve Hayrettin Yavuz Beylerin gerekse de Asuman Gürsoy hanımefendinin çok değerli ilgi, alaka ve çalışma anlayışlarının da katkısıyla Tat Çelik ile oldukça tonajlı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Assan ve Tat Çelik firmalarının yanı sıra Tezcan Galvaniz ve bazı ithalatçı firmaların ürünlerinin satışını da kısmen yapmaktayız.
Sizin ürünleriniz daha çok hangi kullanım alanlarında tercih ediliyor?
Kareks A.Ş olarak Türkiye’nin birçok noktasına satış yapıyoruz. Bizim ürünlerimizin ağırlıklı olarak kullanıldığı alanlara gelince: İnşaat sektöründe, daha çok kırsal kesimlerdeki konutların çatı kaplamalarında kullanılan; oluklu sac olarak tabir ettiğimiz ürünlerden daha çok talep alıyoruz diyebilirim. Yine sanayi kuruluşlarının, fabrikaların çatı ve cephe kaplamalarında tercih edilen ürünlerin satışlarını yapıyoruz. Daha sonra ise otomotiv yan sanayi ve beyaz eşya yan sanayi gibi sektörlerde faaliyet gösteren müşterilerimize de hizmet götürüyoruz. Ağırlıklı olarak Anadolu’da faaliyet gösteren ve bölgelerinin mümtaz şahsiyetlerinden olan tüccar dostlarımızla, yaklaşık 30 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışmanın, birlikte yol almanın haklı gururunu yaşıyoruz.
“Türkiye’de sanayici olmak, ticaretle uğraşmak oldukça zor”
Uzun yıllar aynı sanayici ve tüccar firma ve işadamları dostlarımızla çalışmanın faydasını özellikle son dönemde sektöre büyük zararlar veren 2008 küresel krizinde fazlasıyla gördük. Tüm dünyanın etkilendiği bu kriz, demir çelik sektörünü de derinden etkiledi. Bana göre teğet geçmedi, adeta tam ortasından deldi geçti. Paniğe kapılmadan, çözüm ortaklarımızı da bunaltmadan, onlara elimizden geldiği kadarıyla destek vererek bu krizin büyük dalgalarını atlatmayı başardık.
“Krizi fırsata dönüştürdük”
Kriz sona mı erdi? Hayır, bana göre devam ediyor, fakat etkisi azaldı. Hani klasik bir söz vardır: “Krizi fırsata dönüştürmek” Biz de bu krizi, şartların da uygun olması nedeniyle kendimizce fırsata dönüştürdük. Yeni arayışlar içerisindeyken Adana şehir merkezinde 2 bin metrekarelik alana sahip bir şube açtık. Oğlum Mehmet Yusuf Sipahi’nin Müdürlüğünü yürüttüğü Adana şubemiz, çalışanlarının fedakâr ve gayretli çalışmalarıyla birlikte beklentilerimizin de ötesinde bir başarıya doğru ümit verici bir gelişme gösteriyor. Şuan itibariyle 12.000 ton/yıl satış kapasitesiyle hizmet vereceği anlaşılan şubemizin, önümüzdeki dönemlerde artan kapasiteleriyle daha büyük mesafeler kat edeceğini düşünüyoruz.
Şube için neden Adana’yı tercih ettiniz?
Adana, son dönemlerde çok önemli yassı çelik yatırımlarının yapıldığı Akdeniz Bölgesi’nde yer alıyor. Bununla birlikte o bölgenin gelecekte bir çelik merkezi olacağına inanıyoruz. Ulaşım kolaylığı ve nüfus yoğunluğunu da hesaba katarak tercihimizi Adana’dan yana kullandık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine de yine Adana’dan hizmet vermek İstanbul’a göre çok daha kolay olacağını göz önünde bulundurursak Adana’nın her anlamda bizim için faydalı bir girişim olduğunu söyleyebiliriz. Şubenin yanı sıra yine Adana’da güneş enerji sistemleri panel ve kolektörlerinin imalatını yapmaktayız. Ayda yaklaşık 13.000 adet panel ve kolektör üretimimizle iç piyasanın talebine ancak cevap verebiliyoruz. Zaman içerisinde kapasite artırımıyla birlikte ihracata yönelmeyi de düşünüyoruz.
“Adana’ya Çelik Servis Merkezi Kuracağız”
Yakın zamanda Adana’da, yaklaşık 40.000 metrekarelik bir alan üzerine son teknolojiyle donatılmış bir çelik servis merkezi kurmayı planlıyoruz. 2010 yılı sonuna kadar arazi alımını, 2011 sonuna kadar ise inşaat ve tesis kurulum aşamalarını tamamlamak istiyoruz. Sadece rulo saca bağımlı olarak çalışacak, kalan tüm işlemlerin kendi bünyemizde yapıldığı bir tesis kurmayı amaçlıyoruz. Planlamalarımıza göre 2013 yılı sonunda 100.000 ton / yıllık bir üretim ve satış hacmine ulaşmayı hedefliyoruz. Çelik Servis Merkezi projemizle birlikte panel ve kolektör üretimini de daha modern makinelerle yaparak artan kapasitelerimizle birlikte iç ve dış piyasaların ihtiyaçlarını mümkün mertebe karşılamayı da düşünüyoruz.
Ülkemizde demir çelik sektörünün geleceği hakkında bizlere neler söyleyebilirsiniz?
Çok gerilere gitmeden, 30 yıl öncesine baktığımızda Türk demir çelik sektörü çok gerilerdeydi. O dönemlerde malzeme üretmek, bulmak meşakkatli işlerdi. Üretim çok kısıtlıydı. Bugüne baktığımızda; demir çelik sektörü müthiş bir gelişim içerisine girdi. Üretim kapasiteleri arttı, özel sektör yatırımları çoğaldı. Türk demir çeliği adeta marka oldu. Bundan sonraki yıllarda da, ekonomik şartlar uygun olursa çok büyük mesafelerin kat edileceğini ve sektörün büyümeye devam edeceğini düşünüyorum.
Ülke ekonomisinin genel durumu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ülkemizde reel sektör çok zor durumdadır. Esnaf, tüccar ve sanayici deyim yerindeyse kan ağlıyor. Ağır vergi yükleri, sosyal güvence ödemeleri reel sektörü zor durumda bırakıyor. Bunun üstüne bir de finans sektörünün, reel sektöre karşı takındığı acımasız tavrı eklediğimizde ortaya çok sıkıntılı bir tablo çıkıyor. Son iki yıla baktığımızda finans sektöründe faaliyet gösteren firmalar inanılmaz karlılıklara ulaştılar. Başarılı şirket araştırmalarında finans kuruluşları listelerde önemli sıralamalara çıktılar. Kredileri zamansız geri çağıran bu kuruluşlar; gerek kriz döneminde gerekse de kriz sonrası reel sektöre destek vermediler. Devletin muhakkak reel sektöre destek vermesi, vergi indirimine gitmesi, sosyal güvence ödeneklerinde kolaylıklar sağlaması gerekiyor. Reel sektörün canlandığı, güçlendiği bir ülkede istihdam, cari açık gibi sorunlar azalır. Kayıt dışı kazancın önüne geçilir ve ekonomi güçlenir. KDV oranlarının da çok yüksek olduğunu vurgulamakta fayda var. KDV oranının en azından yüzde 8’e düşürülmesi gerekiyor. Bu konuda hem sivil toplum örgütlerinin hem de sektör mensuplarının mücadele etmesi ve sıkıntıları ortadan kaldıracak gelişmelerin önünü açacak gayret ve faaliyetleri yapmaları çok zaruri bir hal almıştır.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.