Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği'nin adı Türkiye Çelik Üreticileri Derneği olarak değiştirildi
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Olağan Genel Kurul toplantısı, 19 Nisan 2013 tarihinde İstanbulda yapıldı. Genel Kurul toplantısında yapılan tüzük değişikliği ile Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği olan derneğin adının Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) olarak değiştirilmesine oybirliği ile karar verildi.
Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Yusuf Aslan İçdaş Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Yusuf Aslan, üçüncü kez TÇÜD Yönetim Kurulu başkanlığına seçildi. Yeni Yönetim Kurulu, 2016 yılının Nisan ayına kadar, 3 yıl süreyle görevde kalacak. Çolakoğlu Metalurji A.Ş. Genel Müdürü Uğur Dalbeler Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Ekinciler Demir ve Çelik Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Ekinci muhasip üye seçilirken, TÇÜD Yönetim Kurulu’nun tam listesi şu şekilde oluştu: İstişare Konseyi Başkanı Halil Şahin Oldu Geçtiğimiz dönem de Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı görevini yürüten İzmir Demir Çelik Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Halil Şahin, yeniden oybirliği ile Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı’na seçildi. Kaptan Demir Çelik Endüstrisi ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nur Çebi ise, Yüksek İstişare Konseyi Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.
Bayram Yusuf Aslan: “Çelik Sektörü Sıkıntılı Bir Süreçten Geçiyor”
Genel Kurul toplantısının açılışında, kurul üyelerine bir konuşma yapan TÇÜD Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Yusuf Aslan, çelik sektörümüzün 2000’li yıllarda oluşturduğu yeni kapasitelerin de desteği ile yüksek oranlı üretim artışları gerçekleştirdiği hususuna atıfla, sektörün son 10 yılda, ham çelik üretim kapasitesini % 123, ham çelik üretimini % 117, ihracat miktarını % 70 ve ihracat değerini % 400 oranında arttırma başarısını gösterdiğini, üretim artışında Çin ve Hindistan gibi ülkelerin ardından en iyi performansı elde eden Türkiye’nin, ihracat artışında da üst sıralarda yer aldığını ve sektörümüzün bu performansı ile, 2012 yılında dünyanın en büyük 8’inci çelik üreticisi ve ihracatçısı konumunu elde ettiğini açıkladı.
Türk çelik sektörünün, kapasite ve üretim artışını sağlarken, yalnızca Türkiye’nin iç talebini değil, ihracat piyasalarındaki talebi de dikkate aldığını ve yurtdışında da çelik üretim yatırımlarına başladığını, son yıllarda, Cezayir, Fas, Arnavutluk, Romanya, Karadağ, Irak, Gürcistan ve Azerbaycan’da, toplam değeri 2 milyar doları aşan çelik üretim yatırımları yapan sektörümüzün, yalnızca Türkiye sınırları içerisinde kalmayan büyüme eğilimini takdir ve gururla takip ettiklerini vurgulayan Aslan, tüm başarılarına rağmen, gerek ihraç piyasalarında yaşanan daralma ve gerekse yurtiçi talepteki yavaşlamanın, girdi maliyetlerindeki artışla birlikte, tüm dünya çelik sektöründe olduğu gibi, Türkiye’de de çelik sektörünü sıkıntıya sokmaya başladığını söyledi.
Aslan sözlerini şöyle sürdürdü “Mevcut durum itibariyle, dünya çelik kapasitesindeki fazlalıklardan dolayı, girdi maliyetlerindeki artışın, nihai mamul fiyatlarına yansıtılmasında sıkıntı yaşanan bir süreçten geçilmekte ve bu durum dünya çelik sektörünün kâr marjlarında ciddi düşüşlerin yaşanması sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca, rekabet gücündeki gerileme nedeniyle, 2012 yılının son çeyreğinde ve 2013 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’nin çelik üretiminin düştüğünü, iç piyasadaki tüketimin artan oranlarda ithal ürünlerle desteklenmeye başladığını görüyoruz. Hepinizin bildiği gibi çelik sektöründe her zaman kârlı üretim yapmak mümkün olmuyor. Sıkıntılı dönemleri sabırla geride bırakmayı bilen ve ayakta kalabilmeyi başaran kuruluşlarımız, şartlar iyileştiğinde o şartların verdiği fırsatları da değerlendirme imkânına sahip oluyor.”
Strateji Belgesi ve GİTES Uygulanmalı
Beklentilerinin, ikinci yarıdan itibaren yeniden üretim artışına izin verecek şekilde, gerek yurtiçi talepte ve gerekse uluslararası piyasadaki talepte iyileşme yaşanması yönünde olduğunu ve daha şimdiden bunun ilk emarelerini de gördüklerini belirten Aslan, “Ancak iç piyasa taleplerine cevap verilebilmesi ve ithal ikamesi sağlanabilmesi, girdi maliyetleri ile nihai ürün fiyatları arasında makul marjlar oluşturulmasını, bu cümleden olarak, girdi maliyetleri üzerindeki yüklerin kaldırılmasını zorunlu kılıyor. Hiç şüphesiz ki, en önemli eksikliğimiz gerek Strateji Belgesinde ve gerekse Girdi Tedarik Stratejisi’nde belirtilen taleplerimizi dikkate alan tedbirlerin, 2009 yılı Şubat ayından bu yana gerçekleştirdiğimiz tüm girişimlere rağmen, henüz uygulamaya aktarılmamış olmasıdır. Bu konudaki ısrarlı çabalarımızı ve taleplerimizi her vesile ile gündeme getirme konusundaki yaklaşımımızı sürdüreceğiz” dedi.
Strateji Belgelerinin Takipçisi Olacağız
Her iki strateji belgesinin hazırlanmasına verdiği aktif katkıların gururunu yaşayan yeni adıyla Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin, şimdi de ilgili kamu kuruluşları ile işbirliği içerisinde, bu belgeler içerisinde yer alan tedbirlerin hayata geçirilmesinin gayreti içerisinde olacağını ve bu belgelerin hayata geçirilmesi ölçüsünde, 2023 yılı için belirlenen hedeflere ulaşılmasının da, imkân dahiline girebileceğini belirten Aslan, TÇÜD Genel Kurulu’nun hayırlı olmasını dileyerek ve Genel Kurul üyelerine sevgi ve sayılarımı sunarak konuşmasını tamamladı.
Halil Şahin: “Çelik Sektörümüz Son 5 Yılda Krizi Fırsata Dönüştürdü”
Daha sonra söz alan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sayın Halil Şahin, 26 Nisan 2010 tarihinde gerçekleştirilen son Genel Kurul’dan bu yana, çelik sektörümüzün ham çelik üretim kapasitesinin 11 milyon ton artış göstererek, 49 milyon tona ulaştığını vurguladı. 2008 global finans krizi öncesinde ve kriz esnasında sürdürülen çalışmalar neticesinde devreye giren kapasitelerin, sektörün krizi büyüyerek atlatmasına imkân sağlamasından memnuniyet duyduklarını, 2009 yılındaki seviyesine kıyasla, kapasitesini % 28 oranında artırması, üretimini % 42 oranında yükselterek, 25 milyon tondan, 36 milyon tona çıkarması, sektörün krizi fırsata dönüştürme becerisini göstermesi açısından önem taşıdığını belirten Şahin, aynı dönemde, toplam demir çelik ürünleri ihracatımızın, % 40’ın üzerinde artışla, 12 milyar dolardan 17 milyar dolara, birim ihracat değerimizin ise, 2009 yılındaki 641 $ seviyesinden, 845 $ seviyesine çıkmasının, sektörümüzde sadece nitelik açısından değil, nicelik açısından da bir gelişme içerisinde olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Hedeflere Ulaşılabilmesi İçin Suni Yükler Kaldırılmalı
Sektörün son yıllarda gösterdiği performansın, 2023 yılı hedefleri açısından da umut verici olduğunu belirten Şahin, ülke olarak 500 milyar dolar tutarında ihracatın hedeflendiği 2023 yılı için temel hedefleri arasında,
• Çelik ihracat değerinin 55 milyar dolar seviyesine ulaşması,
• İhracatımızın dünya pazarlarındaki payının, % 2.8 seviyesinden % 4’ün üzerine çıkartılması,
• 2012 yılı itibariyle 49 milyon ton seviyesinde bulunan çelik sektörümüzün üretim kapasitesinin, 2023 yılında 85 milyon tona yükseltilmesi,
• Üretimimizin 70 milyon tona ulaşması,
• Mevcut durum itibariyle, dünyanın en büyük 10’uncu çelik üreticisi olan Türkiye’nin, 2023 yılında 7’nci sıraya yükselmesi ve Almanya’yı da geride bırakarak, Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumunu elde etmesi,
• Yeni yatırımlarla birlikte, uzun ürünlerin yanında, yassı, vasıflı, yapısal ve paslanmaz çelikte de net ihracatçı konumuna ulaşılması gibi konuların yer aldığını söyledi.
Bu hedeflere ulaşırken, hem üretim miktar ve çeşitliliği ile ihracatı arttırmalarının hem de yeni pazarlar bulmalarının gerektiğini, 2008 yılı sonrasındaki dönemde global piyasalarda yaşanan durgunluğa rağmen, sektörün ihracatını arttırmaya devam edebilmesinin de, alternatif ihraç pazarlarına yönelebilme becerisini ortaya koyduğunu ifade eden Şahin, “2013 yılının ilk aylarında, üretimin düşmesi, ihracatın sabit kalması ve ithalatın yüksek bir oranda artması şeklinde kendini gösteren yavaşlamanın, geçici olacağını düşünüyoruz. Bu yavaşlamanın süratle sona erdirilerek, üretim ve ihracatta yeniden hızlı büyümeye devam edebilmek için, üzerimize düşeni yapma gayreti içerisindeyiz.
Hükümetin de sektörün üzerindeki suni yüklerin kaldırılması yolu ile bu konudaki çabalarımıza destek vermesini bekliyoruz. Sektörümüzün devlet yardımlarından yararlanamadığı hususu dikkate alınarak, öncelikle bu yüklerin kaldırılmasına ihtiyaç duyuyoruz.
Orta vadede ise, AB ile aramızdaki AKÇT anlaşmasının revize edilerek, yüksek katma değerli ve yeni çelik ürünlerine yönelik yatırımlara teşvik desteği verilmesini mümkün kılacak bir yapının kurulmasına ihtiyaç duyuyoruz.
Bu konudaki talebimiz, bir taraftan AKÇT’nin bu yardımlara imkân verecek şekilde revize edilmesi, diğer taraftan da Avrupa Birliği’nde son zamanlarda gündeme gelen hurda ve diğer hammaddelerin ihracatının sınırlandırılmasına yönelik eğilimlerin, en azından Türkiye gibi AB ile serbest ticaret anlaşması bulunan, Gümrük Birliği anlaşması ile AB’ye piyasalarını açmış bulunan ülkelere ve ülkemize uygulanmamasının temin edilmesidir.” dedi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.