Çelik Üretimindeki Düşüş Devam Ediyor
Nisan ayında 2.87 milyon ton seviyesinde gerçekleşen ham çelik üretimi, 2012 yılının aynı ayına göre % 0.7, bir önceki aya göre ise % 3.8 oranında geriledi. Düşüş eğiliminin yavaşlaması nedeniyle, Ocak ayında % 8.8, yılın ilk çeyreğinde ise % 5.9 seviyesinde bulunan Türkiye’nin ham çelik üretimindeki…
Nisan ayında 2.87 milyon ton seviyesinde gerçekleşen ham çelik üretimi, 2012 yılının aynı ayına göre % 0.7, bir önceki aya göre ise % 3.8 oranında geriledi. Düşüş eğiliminin yavaşlaması nedeniyle, Ocak ayında % 8.8, yılın ilk çeyreğinde ise % 5.9 seviyesinde bulunan Türkiye’nin ham çelik üretimindeki gerileme, Ocak-Nisan döneminde % 4.6’ya düştü ve Türkiye’nin ham çelik üretimi 11.36 milyon ton seviyesinde kaldı. Hem uzun ürünlerin yarı mamulü konumunda bulunan kütük, hem de yassı ürünlerin yarı mamulü konumunda bulunan slab üretimi, geçen yıla göre gerileme gösterdi.
Üretim yöntemi açısından bakıldığında, üretimin % 70’ini gerçekleştiren hurda tabanlı çalışan elektrik ark ocaklı tesislerin üretimleri % 10.7 oranında gerilerken, yüksek fırınlarda üretim yapan entegre tesislerin üretimlerinin % 13.4 oranında arttığı görüldü. Elektrik ark ocaklı tesislerin ham çelik üretimlerindeki keskin gerileme, ağırlıklı bir şekilde girdi maliyetleri ile nihai ürün fiyatları arasındaki marjların daralmasından kaynaklandı.
Türkiye’nin ham çelik üretiminin % 4.6 oranında gerilediği Ocak-Nisan döneminde, dünya ham çelik üretimi % 2 oranında artış gösterdi. Global çelik üretimindeki artışta, Çin başta olmak üzere, Asya’nın üretim artışı etkili oldu. Ancak Türkiye’nin üretimindeki gerileme, ilk defa Çin hariç dünya çelik üretimindeki % 1’lik gerilemeden çok daha yüksek bir seviyede gerçekleşti. Üretimdeki yüksek oranlı gerileme eğilimi nedeniyle Türkiye, uzun bir süre sonra 2013 yılının Nisan ayında, dünya üretim sıralamasında bir sıra geriye düştü ve 9. sırada yer aldı. Ocak-Nisan dönemi itibarıyla, hâlen 8. sıradaki yerini koruyor olmasına rağmen, üretimdeki yavaşlama eğiliminin devam etmesi halinde, Ocak-Mayıs döneminde Türkiye’nin 9. sıraya düşmesi ihtimali ortaya çıktı.
Türkiye’nin toplam nihai çelik ürünleri üretiminin, % 0.7 oranında düşüşle, 11.45 milyon tonda kaldığı yılın ilk dört aylık döneminde, genellikle inşaat sektörü tarafından tüketilmekte olan uzun ürünlerin üretimi % 4.4 oranında düşüşle, 8.15 milyon tona geriledi. Türkiye’nin toplam nihai çelik ürünleri tüketimi, % 3.2 oranında artışla, 9.24 milyon tona ulaşırken, uzun ürün tüketimi % 1.8 oranında düşüşle, 4.49 milyon ton seviyesinde kaldı. Tüketimdeki artış, yassı ürün tüketimindeki % 8.8’lik artıştan kaynaklandı.
Ham çelik ve nihai çelik ürünleri üretiminin düştüğü bir dönemde, tüketimin artış eğilimi gösteriyor olması, Türkiye’nin çelik tüketiminin artan oranlarda ithalat ile karşılanmasından kaynaklandı. Toplam çelik ürünleri ihracatının % 6 oranında arttığı Ocak-Nisan döneminde, ithalatın % 34.8 gibi oldukça yüksek bir oranda arttığı, üstelik bu yükselişin önemli bir kısmının iç piyasada kapasitenin atıl durumda kaldığı yassı ürünlerde yaşandığı görüldü. Tüm bu olumsuzluklar yaşanırken, 14 Mayıs 2013 tarihinde yürürlüğe giren, genişliği 500 mm’den büyük soğuk hadde yassı çelik ürünlerine yüzde 10 oranında gümrük vergisi getirilmiş olması, yassı çelik piyasasında bir miktar iyileşme yaşanabileceği yönünde ümit verdi.
Bu arada Cezayir’de açılışı yapılan Tosyalı Holding çelik tesisi de, Türk çelik sektörünün global seviyede bir ağırlığa sahip olma yönünde emin adımlarla yürüdüğünü göstermesi açısından gurur kaynağı oldu.
İÇDAŞ’a verilen en temiz sanayi tesisi ödülü ise, çelik sektörümüzdeki gelişmenin, sürdürülebilir bir zeminde gerçekleştirildiğini gösterdi. Yaşanan tüm sıkıntılara rağmen, İstanbul Havaalanı, 3. Köprü, hızlı tren, otoyol ve kentsel dönüşüm projeleri başta olmak üzere, çok sayıda projenin istikrarlı bir şekilde hayata geçirilmeye devam edilmesi, geleceğe yönelik beklentileri olumlu yönde etkiliyor.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Antonio Tajani’ni 16 Mayıs 2013 tarihinde Eurofer tarafından düzenlenen Avrupa Çelik Günü Konferansı’nda yaptığı konuşma, Avrupa Birliği’nin çelik sektörüne verdiği önemi ortaya koyuyor. Bu cümleden olarak, AB Komisyonu’nun tek taraflı bir şekilde atacağı adımların önüne geçilmesi ve özellikle hurda ihracatı konusunda getirilmesi planlanan sınırlamaların engellenmesi, Türk Çelik Sektörü için hayati önem taşıyor.