Gerçeklerle Yüzleşme Vakti...
Küresel ekonomik kriz dünyadaki tüm dengeleri alt üst etti. En iyimser beklentiler dünya ekonomisinin 2010 yılının ikinci yarısından itibaren iyileşmeye başlayacağı yönünde… Başladığı ilk günden beri ülkeler krizi en hafif şekilde atlatmanın yollarını arıyor. Dünya ekonomisinin en güçlü aktörlerinden…
Küresel ekonomik kriz dünyadaki tüm dengeleri alt üst etti. En iyimser beklentiler dünya ekonomisinin 2010 yılının ikinci yarısından itibaren iyileşmeye başlayacağı yönünde…
Başladığı ilk günden beri ülkeler krizi en hafif şekilde atlatmanın yollarını arıyor. Dünya ekonomisinin en güçlü aktörlerinden Avrupa Birliği bir yandan AB düzeyinde alınacak önlemleri tartışırken, diğer yandan AB ülkelerine ulusal düzeyde uygulanabilecek tedbirler için yol gösteriyor. AB; alınacak önlemleri belirlerken krizin en yıkıcı etkilerinin yaşandığı sosyal boyutu daima göz önünde bulundurdu. Bu çerçevede AB ülkelerinde finans piyasalarının yanı sıra işgücü piyasalarını canlandırmaya yönelik pek çok önlem paketi hayata geçirildi. AB düzeyinde GSYİH’nin 5,5’ine ulaşan önlemler alındığı biliniyor. Son dönemde açıklanan veriler AB’nin bu önlemler ile krizin etkilerini azaltmak konusunda önemli bir başarı elde ettiğini ortaya koyuyor.
AB son olarak; krizin istihdam üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, krizin etkilerinin azaltılmasında yol gösterebilecek iyi örneklerin ortaya konulması, gelecekte istihdam durumunun iyileştirilmesi amacıyla Mayıs ayının başında AB kurumları, üye devletler ve sosyal tarafların temsilcilerinin katılımıyla bir istihdam zirvesi gerçekleştirdi.
AB İstihdam Zirvesi’nin sonuçları AB’nin küresel ekonomik krize yanıtını ortaya koyarken, ülkemiz için yol gösterici olabilecek pek çok unsuru barındırıyor.
Zirve’de AB’nin bugüne kadar krizin özellikle istihdam üzerindeki etkilerini azaltmak üzere çeşitli önlemler aldığı vurgulanırken; mücadele edilmesi gereken iki temel soruna dikkat çekildi. Bu sorunlardan ilki; krizden kaynaklanan işsizliğin bireyler ve aileler üzerindeki etkilerinin azaltılması. İkincisi ise; işsizliğin yapısal bir sorun haline dönüşmesinin önüne geçilmesi.
AB üç temel öncelik alanını; istihdamın sürdürülmesi ve hareketliliğin geliştirilmesi, istihdama erişimin artırılması, nitelik ve becerilerin işgücü piyasasının ihtiyaçları ile uyumunun artırılması olarak belirledi. Zirve’de; bu üç öncelikli alan ile uyumlu bir biçimde ulusal düzeyde ve AB düzeyinde uygulanması önerilen 10 somut eylem açıklandı:
1.Alınan önlemler mümkün olan en fazla sayıda kişiyi işgücü piyasasında aktif biçimde tutmayı amaçlamalıdır. Bu çerçevede çalışma sürelerinin kamu finansmanının desteğiyle geçici biçimde ayarlanması, işletmeler açısından etkin bir politik seçenek olacaktır.
2.Girişimcilik ve yeni işler yaratmaya uygun ortamın oluşturulması için daha fazla çaba gösterilmelidir. Bunun için; ücret dışı işgücü maliyetlerinin azaltılması, araştırma ve altyapıya yatırım yapılması, bürokratik engellerin azaltılması, daha iyi düzenleme ve AB’nin güvenceli esneklik konusundaki ortak ilkeleri doğrultusunda işgücü piyasasındaki katılıkların ortadan kaldırılması gibi önlemler alınabilir.
3.Etkin aktif işgücü piyasası önlemleri, özellikle uzun dönemli işsizliği ve sosyal dışlanmayı önlemeye odaklanarak bireysel ihtiyaçlara göre şekillendirilmelidir.
4.Üye Ülkeler ve sosyal taraflar 2009 yılı sonuna kadar, yüksek kalitede çıraklık ve stajyerlik olanaklarının sayısını ciddi miktarda yükseltmek konusunda anlaşmalıdır.
5. Daha içerici işgücü piyasaları geliştirmek ve istihdama erişimi kolaylaştırmak suretiyle işgücü arzını artırmaya odaklanılmalıdır. Bu hedef; girişimciliğe yönelik güçlü teşvikler, etkin aktif işgücü piyasası politikaları ve sosyal içermenin ortak ilkeleri doğrultusunda sosyal koruma sistemlerinin modernizasyonu yoluyla gerçekleştirilmelidir.
6.Üye Ülkeler, düşük nitelikliler ve dezavantajlılar da dahil olmak üzere tüm seviyelerdeki becerilerin artırılması ve gençlerin uygun bir iş bulmaları için gerekli becerileri kazanmaksızın okuldan ayrılmalarının önlenmesi yönündeki faaliyetlerini yoğunlaştırmalıdır.
7.İşgücünün tam anlamıyla hareketliliği işgücü piyasasında eşleşmeyi iyileştirecek ve kişilerin potansiyellerini tam olarak kullanmalarına imkân sağlayacaktır. İşçilerin serbest dolaşımı işgücü piyasası ve hedef ülkelerin sosyal uyumu üzerinde olumsuz etki yaratmaksızın ekonomik büyümeye katkı sağlamaktadır. Esnekliğin ücret ve istihdam güvencesi ile bütünleştirilmesi yoluyla profesyonel hareketlilik artırılmalıdır.
8.Avrupa Komisyonu tarafından; üye ülkeler ve sosyal taraflarla işbirliği içinde, Avrupa çapında iş olanaklarının ve ortaya çıkan beceri gerekliliklerinin belirlenmesi ve “Yeni İşler için Yeni Beceriler” gündemi doğrultusunda becerilere yönelik öngörülerin iyileştirilmesi ile ilgili olarak temel bir girişim başlatılmalıdır.
9.İşsizlerin ve gençlerin kendi işlerini kurmalarına yardımcı olacak yenilikçi bakış açıları sürdürülebilir bir temelde geliştirilmelidir. Bu hedefin gerçekleştirilmesi için, iş kurmayı destekleyici eğitim ve başlangıç sermayesinin sağlanması veya iş kurmada vergilerin ortadan kaldırılması sağlanabilir.
10. Yeniden yapılanmanın yönetimi konusunda karşılıklı öğrenme ve iyi deneyimlerin paylaşılması geliştirilmelidir.
Görüldüğü üzere; kriz ortamında AB’nin öncelikleri arasında ilk sırada; işletmelerin ve istihdamın korunması yer alıyor. AB bir yandan işgücü piyasalarındaki mevcut durumu iyileştirmeye çalışırken, diğer yandan gelecek için uzun dönemli hedefler belirliyor.
AB’de bu gelişmeler yaşanırken; Türkiye’de işsizlik oranı 16,1 ile tarihi zirveye ulaştı. Bu tabloya rağmen ülkemizde halen kapsamlı bir istihdam stratejisinin geliştirilememesi endişe veriyor.
Ekonomik kriz ülkemizin en önemli sosyal sorunu olan işsizliğin daha da derinleşmesine neden oluyor. Ülkemizde neredeyse her üç gençten biri işsiz…
Artık; giderek büyüyen ve bir sosyal felaket halini alan işsizlikle mücadele konusunda harekete geçmemiz gerekiyor. AB ülkelerinin uyguladığı politikalar ve işsizlik sorununu çözme çabaları ise Türkiye’ye örnek alınabilecek çok önemli öneriler sunuyor.