İran Demir Çelik Sektöründeki Son Gelişmeler
ran, demir-çelik ve madencilik açısından hammadde olarak bulundurduğu demir cevheri, doğalgaz ve kömür rezervleri ile dünyada Rusya ve Hindistan’dan sonra yatırım için en cazip ülkelerden biridir. İran Körfezi’nde tamamlanma aşamasında olan 37 demir-çelik projesi bulunmakta olup, bunlardan 18 tanesi…
ran, demir-çelik ve madencilik açısından hammadde olarak bulundurduğu demir cevheri, doğalgaz ve kömür rezervleri ile dünyada Rusya ve Hindistan’dan sonra yatırım için en cazip ülkelerden biridir.
İran Körfezi’nde tamamlanma aşamasında olan 37 demir-çelik projesi bulunmakta olup, bunlardan 18 tanesi İran’a aittir. Bu projelerin yaklaşık değeri 14 milyar $’dır. Orta Doğu ülkeleri arasında İran demir-çelik üretimi için demir cevheri ve kömür ithalatına çok fazla bağımlı olmayan tek ülkedir. Aşağıdaki haritada İran’da belli başlı bölgelerindeki demir yatakları görülmektedir.
İran, önemli miktarda sahip olduğu 4.5 milyar tonluk 5 ana lokasyona dağılmış demir cevheri rezervinin yanı sıra, dikkate alınacak miktarda da kömür rezervine sahiptir. İran’ın demir cevheri üretimi 2008 yılı için 25 milyon ton civarındadır ve ülke bu miktarı daha da artırmayı hedefliyor.
Yerel demir cevheri normalde 55-60 Fe içermektedir .Ancak bazı bölgelerde daha da yüksek tenörlü cevher mevcuttur.. Tablo.1’de İran’da yıllara göre demir cevheri ve metalurjik kok üretim tonajları verilmektedir.
İran’ın bir avantajı da dünyada doğalgaz rezervi bakımından Rusya’dan sonra 2. ülke olmasıdır (Son gelen sondaj araştırma raporlarında Kuzey İran - Meşhed güzergâhında bulunan önemli doğalgaz rezervleri, İran’ı 1. rezerve sahip ülke haline getirmektedir). Diğer bir avantajı da İran’ın daha düşük iş gücü maliyetine sahip olmasıdır. Kendine yeten ve başarılı bir demir çelik üreticisi olmayı gerektiren tüm parametrelere sahip olmasına rağmen, İran geçmiş yıllarda olduğu gibi artan miktarda çelik ithalatı yapmaya devam etmektedir. Son 15 yıl içerisinde İran’daki çelik üretimi 5.3 milyon ton arttığı halde, tüketimin 12.5 milyon ton yükselmesiyle üretim ile talep arasında fark artmıştır. Bütün pazar göstergeleri de ithal çelik bağımlılığının bir süre daha devam edeceğini işaret etmektedir.
Büyük doğalgaz rezervlerine sahip olan ülke yaklaşık 7.5 milyon ton/yıl sünger demir üretim kapasitesi ile dünyada doğrudan indirgenmiş demir DRI (Direct Reduction Iron) üreticisi olarak 3. sırada bulunuyor ve Esfahan Steel dışındaki çelik büyüme projelerinin büyük kısmı DRI’ye temellendiriliyor.
Ülkedeki çelik üreticileri, hükümetin gelecekteki doğalgaz fiyatlandırma politikasının belirsizliğini koruması nedeniyle, çelik bakımından elektrik ark ocağı/DRI üretim rotasına son derece bağımlı olan ülkede tedirginlik yaşandığını belirtiyorlar. Hükümetin çelik üretim kapasitesinin artırılmasında yüksek fırınları destekleyeceği iddia ediliyor ve şu anda yaklaşık 1.26 milyon ton/yıl olan metalurjik kömür üretiminin artırılmasının hedeflenmesi, hükümet politikasının değişme ihtimali olduğuna işaret ediyor. Ancak İran menşeli kok kömürünün kalitesi düşük ve mevcut müşteriler ihtiyaçlarının bir bölümünü Çin ile BDT’nin yanısıra özellikle Avustralya’dan ithalat yoluyla karşılamaktadır. Bunun yanısıra mühendislik ve garanti açısından Çin ve Çek Cumhuriyetleri’nin ortak yürüttüğü Yazd bölgesindeki Tabas Kok Tesisleri’ndeki projede anlaşma sağlanmış uygulama aşamasına geçilmiştir. Projenin bitim süresi 2 yıl olarak planlanmış olup, 2 yıl sonunda kademeli olarak yıllık üretilecek olan 450 000 ton (nihai tonaj 1200 000 ton metalurjik kok) metalurjik kok yanı sıra, termik enerji yoluyla 32 MW elektrik üretimi sektöre büyük katkı sağlayacaktır.
Firma adı ve Üretimi
Kapasite (milyon ton)
Büyüme (milyon ton)
Tahmini tamamlama tarihi
Final (milyon ton)
MSC - Shahid Kharazi project
(Sıcak sac ve soguk sac)
Ülkenin fakir bölgelerinde ülke çelik üretiminde artış sağlanırken, iş alanı yaratılması ve fakirlik oranının azaltılması amacıyla 1 milyon ton/yıl lık sekiz yeni çelik tesisi kurulmaktadır ve her biri yaklaşık 300 milyon $’a mal olan bu tesislerin önümüzdeki iki yıl içersinde tamamlanması beklenmektedir.Tümü elektrik ark ocağı bazlı ve kendi DRI üretimine sahip olacak tesislerin büyük bir bölümü blum ve kütük üretimi yapacakken, Brojen tesisleri slab üretimi yapacaktır ( Tablo.3’e bakınız).
İran, 20 Mart 2009 tarihinde sonlanan İran yılında 10.4 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirmiştir. Dünyada yaşanan küresel krize rağmen 2009 yılında 17.7 milyon ton çelik üretimi hedeflemektedir. Yapmakta olduğu aşağıdaki bazı yatırımlar da bu hedeflerini desteklemektedir:
a)550 000 ton kütük üretim kapasiteli Vian Melting and Casting Company (VISCO) firmasının açılışı 03.05.2009 tarihinde törenle yapılmıştır.
b)Yine İranlı büyük çelik üreticisi Mobarakeh Steel Company’nin ilave 1.2 milyon tonluk açılışı da 04.05.2009 tarihinde yapılmıştır.
c)Esfahan Steel’in üçüncü yüksek fırınıyla 1.4 milyon ton kapasite artmış olacaktır.
d)Khouzestan Steel’in kalkınma planı çerçevesinde 800 000 ton kapasite artışı gerçekleşmiş olacaktır.
e)Hormozgan Steel’de kapasitenin 1.6 milyon ton civarında artması beklenmektedir.
f)Diğer ark ocaklı özel sektör üreticilerinin de devreye girmesiyle toplam 1.8 milyon ton kapasite artışı gerçekleşecektir.
Ayrıca ilave etmek gerekirse:
İranlı çelik üreticisi West Alborz Steel, yıllık kapasitesinin 100 000 ton’dan 200 000 ton’a çıkaracak ikinci 20 tonluk indüksiyonlu ark ocağını faaliyete geçirmek üzeredir.
İran’ın Kuzeybatı eyaleti Zanjan’da Abhar şehri yakınlarında yıllık kapasitesi 200 000 ton olan bir haddehanenin kurulması projesi sürmektedir. 2010 yılı başında tamamlanması beklenen haddehanede I–Profil, U–Profil, Köşebent ve diğer profiller üretilecektir.
İsfahan eyaletindeki Kashan şehri yakınlarında, yıllık 350 000 tonluk inşaat demiri haddeleme kapasitesine sahip olan İranlı (özel şirket) uzun çelik üreticisi Sepid Farab Kavir firmasının ilave olarak 550 000 ton kapasiteli yeni bir inşaat demiri tesisi ve yine ilave 300 00 tonluk bir profil üretim tesisini 18 ay sonunda faaliyete geçirmesi beklenmektedir.
Minu Deşt firması da yıllık 300 000 ton inşaat demiri üretecek yeni bir yatırım yapmaktadır.
Bir Türk-İran ortak yatırımı olan Fulad Nab Tabriz (FNT) 2009 yılı sonunda devreye alacağı toplam 550 000 tonluk I, U ve Köşebent profil üretim kapasiteli yeni tesisleriyle geniş ve muhtelif ürün yelpazesine haiz olarak, ülkenin en modern ve güçlü profil üreticisi haline gelecektir.
Global krize rağmen İran firmalarının nerdeyse 100 kapasite ile çalışmaları, hatta sürekli yeni yatırımların yapılması, yeni haddehanelerin kurulması, kapasite artırma ile ilgili yatırımların fazlalığı da İran’ın bu sektördeki önemini artırmaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin yıllardır uygulamaya koyduğu ambargo İran’ı zorlamış; ancak bu ambargonun teknolojik açıdan İran’ın kendi imkânlarını geliştirmesini sağlayarak olumlu bir rol oynadığı varsayılmaktadır. Ambargo öncesi Avrupa’nın önemli demir-çelik satıcıları olan Avusturyalı Voest Alpine, Alman Klockner, Mannesman, Fransız Getraco, İsviçreli Glencore, Duferco, İngiliz Balmin gibi firmalar ambargo sonrası en büyük pazarlarından biri olan İran’ı kaybetmek zorunda kaldığı yapılan ticari bağlantılardan açıkça görülmektedir.
Türkiye’nin coğrafi konumunun avantajları da gözönüne alınarak özellikle İran ile iş ilişkilerinin daha iyi seviyelere getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenledir ki son dönemlerde İran’daki muhtelif haddehane yatırımlarındaki Türk Demir Çelik sektörünün tecrübesi, mühendislik ürünlerinin ve know-how nın yer alması son derece sevindiricidir. Türk sektöründeki ürünler kalite olarak Avrupa’dakilerden çok farklı olmamasına rağmen, fiyat olarak çok daha uygun gelmektedir. Ancak her nedense Türkiye ile İran arasındaki ticaret, son on sene içerisinde ortaya çıkan komşu ülkelerle ticareti geliştirme sloganına ve İranlı Sanayiciler İş adamları Derneği (İSİAD) ve Türk- İran İş Konseyi’nin gayretlerine rağmen henüz istenen düzeye gelememiştir.
Bu arada İSİAD’ın önerdiği ‘’ Türk İran Ortak Sınırı Serbest Sanayi Bölgesi Projesi’’ her iki ülkenin üst düzey makamlarınca destek ve onay görmüş, bu projeye yönelik etüd ve çalışmalar için start verilmiştir. Projenin uygulamaya geçmesi halinde bölgeye ve sektöre önemli derecede canlılık getireceği tahmin edilmektedir.
İki ülke arasındaki nakliye, bankacılık ve gümrük sorunları hala güncelliğini korumaktadır. Örnek olarak Sibirya’dan 7000-8000 km’lik yolu Türkiye limanları teslimi yaklaşık 50 $/ton mal eden tren taşımacılığının, 2000-2500 km’lik yolu her nedense Türkiye ile İran arasındaki dahili parkur indirimlerine rağmen tren navlununu 100 $/ton’un üzerinde mal etmesi ve alternatif diğer cazip rotasyonlara yönlendirilmemesi anlaşılır gibi değildir.