Hammadde ve Kur Risklerinden Kaçınma
Risk sözlük tanımı olarak zarar, hasar, kayıp veya tahribat ihtimali olarak ifade edilirken finansal anlamda risk, işletmenin finansal yönüyle ilgili planlanan veya beklenen herhangi bir durumun meydana gelmesinde ortaya çıkan sapma ihtimalidir. D iğer bir deyişle, reel sektörde faaliyet gösteren bir…
Risk sözlük tanımı olarak zarar, hasar, kayıp veya tahribat ihtimali olarak ifade edilirken finansal anlamda risk, işletmenin finansal yönüyle ilgili planlanan veya beklenen herhangi bir durumun meydana gelmesinde ortaya çıkan sapma ihtimalidir. D iğer bir deyişle, reel sektörde faaliyet gösteren bir firma için finansal anlamda risk, hammadde fiyatlarında, döviz kurlarında, faiz oranlarındaki değişmelerdir. Finans sektörü tarihte varoluş açısından reel sektördeki üretimi desteklemek için oluşmuştur. Son 30 yıldır ise yine reel sektörde oluşacak bu fiyat dalgalanmalarını, yani işletmelerin finansal risklerini minimize etmek için geliştirilmiş olan türev (vadeli işlem) ürünleri, kullanılmaya başlanmıştır. Bu makalede türev ürünlerin özellikleri ve bu ürünler kullanılarak işletmenin risklerden, diğer bir deyişle hammedde, kur ve faizlerdeki dalgalanmalardan, nasıl korunabileceği konusunda bilgi verilecektir.
Son yıllarda hızla gelişen finans sektörü, üretimi destekleme amacının yanı sıra türev ürün olarak da adlandırılan gelişmiş finansal ürünlerin kullanımıyla her geçen gün büyüyerek kendisine sınırsız bir hareket alanı yaratmış ve yaratmaya devam etmektedir. Peki, türev ürünler olarak adlandırılan; finans piyasalarında hızla gelişen ve üretim sektörü tarafından da kullanılabilen finansal ürünler nelerdir?
İleri vadeli işlemler veya türev ürünler aslında bugünden yapılan fakat ileride oluşabilecek fiyat değişikliklerine göre anlaşma sahibine ürünün anlaşılan fiyattan alma veya satma yükümlülüğünü (future, forward, swap) veya hakkını veren (opsiyon) sözleşmelerdir. Türev ürün sözleşmesini yapan taraf fiyatın yükseleceği üzerine anlaşma yapabileceği gibi düşeceği üzerine de anlaşma yapabilmektedir. Bu işlemler sonunda fiziksel teslimat olabileceği gibi nakdi teslimat ta olabilmektedir. Örneğin LME(Londra Metal Borsası)’de işlem gören 1,000 metrik tonu kapsayan çelik kontratı fiziksel olarak teslim alınabileceği gibi vade sonunda kontrat değeri nakdi olarak da alınabilir. Bu kontratlarda alan ve satan olmak üzere iki taraf vardır ve borsa tarafından iki tarafın teklifleri eşleştirilir.
Türev piyasalarında amaç fiyat dalgalanmalarının getirdiği belirsizliği ortadan kaldırmak ve belirli bir vade için ilgili finansal varlığın fiyatını sabitlemektir. Belirsizliğin ortadan kaldırılması, gelecekteki fiyatların bugünden belirlenmesi ve bu sayede karlılık hesaplarının daha güvenli ve sağlıklı bir biçimde yapılmasına olanak vermektedir.
Finansal piyasalar, reel sektör firmalarını finanse etmekten uzaklaşarak bazen spekülatif hareketlerde bulunan bankalar, aracı kurumlar ve yatırımcılar tarafından yapılan işlemlerle döviz kurlarında dalgalanmaya, emtia fiyatlarında değişkenliğe ve faiz oranlarında oynaklığa sahne olabilmektedir. Ayrıca dünyada üretim artmasına bağlı olarak da fiyatlar yukarı yönlü bir seyir izleyebilir. 2008 krizinden önce çelik fiyatlarının 1,000 dolara gelmesi bu konuya bir örnek olarak gösterilebilir.
Son günlerde yaşanan finansal piyasalardaki hareketlilik gerek kur, gerekse emtia fiyatlarında büyük dalgalanmalara yol açmıştır. Çin, Avrupa ve Amerika gibi lokomotif bölgelerde yaşanan gelişmeler kur ve emtia fiyatlarını etkilemiş, bu durumdan ise en çok Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler etkilenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin hem para birimleri değerlendiği için ihracat rekabetlerini kaybederek dış ticaret açıkları artmış hem de emtia fiyatlarındaki artıştan dolayı üretim maliyetleri artarak fiyat rekabetlerini kaybetmişlerdir. Ülkemizde Türk lirasının değer kazanmasıyla ilgili olarak ise son günlerde yoğun birtartışma yaşanmaktadır. İhracatçılar genel anlamda bankalarla ileri vadeli forward ve swap işlemleri yaparak kurdaki değişiklikten korunmayı amaçlamaktadırlar. Fakat bu anlaşmalar genellikle kısa vadeli olduğu için uzun vadede oluşacak kur değişkenliğinden ihracatçıları ve elinde ithal hammadde bulunduranları (döviz ile hammadde alan üreticileri) koruyamamakta ve ileri vadede üreticiler açısından zararlara yol açmaktadır.
Peki, bu büyük piyasa oyuncularının spekülatif olarak yaptıkları işlemlerden veya üretimdeki artıştan kaynaklanan emtia fiyat değişikliklerinden endişelenen üreticiler kendilerini bu fiyat değişikliklerinden nasıl koruyabilir? Bunun cevabı yine finans sektöründe bulunacaktır. Finans sektöründeki hacim o kadar büyüktür ki her türlü mal ve emtianın fiyatı üzerine yazılmış ileri vadeli işlemler olan future, opsiyon gibi türev ürünler bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda işlem hacmi artan Londra Metal Borsası’ndaki demir-çelik, nikel, aluminyum vb. metaller üzerine yapılan future kontratları basit birkaç örnektir. Chicago Ticaret Borsası’nda ise bunların yanı sıra canlı koyun, doğalgaz, petrol, hava durumu, kakao, soya fasulyesi ve mısır gibi ürünlerin ileri vadeli işlemleri üzerine kontratlar bulunabilmektedir.
Yurtdışında üretim sektörü tarafından yaygın olarak kullanılan vadeli işlem ürünleri, Türkiye’de devletin üst düzey yetkilileri, SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) ve VOB (Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası) gibi kurumlar tarafından riskten kaçınmak için korunma yöntemi olarak şiddetle tavsiye edilse de, hala yabancı bir kavram olarak görülmekte ve pek sıcak karşılanmamaktadır. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Makedonya ziyareti sırasında bu konuyla ilgili şu şekilde bir açıklama yapmıştır:
''Bizim amacımız 2011 yılında kesinlikle kriz öncesi döneme dönmek. Bu noktada çabamızı her türlü koşula rağmen, belirlenmiş olan program hedef çerçevesinde tutturma konusunda yoğun çabamız var. Bugün ihracatçı fiyat veremiyor, kur baskısından dolayı gelecek bağlantısı yapamıyor. İhracat yapmak limon satmaya, su satmaya benzemiyor. Bunları satarken, o anda paranızı alıyorsunuz ama ihracat bağlantıları ortalama 5-6 aylık bağlantılar. Bu 5-6 aylık bağlantılarda 5-6 ay sonraki kurun ne olacağını tahmin etmek zorundanız. İhracatçı sihirbaz Mandrake değildir. Biz kendilerini sürekli forward ve hedge etme konusunda uyarıyoruz. Vadeli işlemler borsasına girme konusunda uyarıyoruz. Yani kuru bir yerde garanti altına almaya gayretini sarf ediyoruz. Bugün doların 1,45 seviyesine geldiği noktada forward işlemlerinin de iyi rakamlarla yapılamadığını söylemek istiyorum. Bankalarda, finans kuruluşları veya bu işi yapan diğer kuruluşlarda kısa vade için bu işlemleri yapıyorlar, ama uzun vadede kimse fiyat vermek istemiyor, verdiği zamanda riskli, daha yüksek fiyatlar veriyor. Bu da ister istemez maliyetleri artırıyor.''
Makalenin bu son bölümünde türev ürünlerin işletmede risklerden korunmak için kullanılması örneklendirilecektir.
ABC döküm firması, 15 Ocak 2010 tarihinde yeni bir iş almıştır ve 2 aylık vadede üretime başlamak için 1,000 ton kütük çeliğe ihtiyaç duyacaktır. ABC döküm, yurtiçinde 1,000 ton kütük çeliği 15 Ocak 2010 tarihinde Kardemir’den ton başına 472 USD vererek almak ve 2 ay süre hammaddeyi depolayarak depo maliyetine katlanmak zorundadır.
Ancak, 2 ay sonra kütük çeliği Kardemir’den almak isterse, çelik fiyatlarındaki ve USD/TRY kurundaki artış ABC döküm için risk teşkil etmektedir. Eğer hammaddeyi 15 Ocak 2010’da alıp elinde tutarsa yine aynı risklere maruz kalacaktır.
Bu riskleri bertaraf etmek için ABC döküm, LME’de kısa vadede ( 4 aydan az) tonu 445 USD olan 1,000 ton değerinde kütük çelik kontratını alma taahhüdünde bulunmuş, bu kontrattan doğan USD/TRY riskini de Türkiye’de Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda yine kısa vadede (4 aydan az) 1.49’dan USD/TRY kontratını alma taahhüdünde bulunmuştur.
ABC dökümün riskten korunmak için yani kendini hedge etmek için vadeli işlem sözleşmeleri kullandığı ve hiçbir şekilde kendini riskten korumadan işlemleri spot piyasadan yaptığı durumlarda oluşan kar-zarar değerleri ve bunlarla ilgili grafik aşağıda görülebilir.
Tablo 1. Tarihlere göre spot ve vadeli işlem değerleri
Tablo 1’de 1000 ton çeliğin 2 ay içindeki değişimleri görülmektedir. Bu tabloya göre 15 Ocak tarihinde kütük çelik fiyatı Kardemirde $472, Merkez Bankasında ise dolar 1.46 l5 TL dir. Bu durumda 1000 ton çeliğin firmaya maliyeti 689.828 TL olarak hesaplanmıştır. Çeliğin fiyatı 12 Mart tarihine kadar bir değişim göstermemiştir fakat dolar TL kuru arttığı için döviz riski ortaya çıkmıştır. 12 Mart tarihinde ise çelik fiyatı yaklaşık $100 artış göstermiştir ve hammadde fiyat riski de ortaya çıkmış böylece çeliğin firmaya maliyeti 15 Mart itibariyle 841.830 TL olmuştur. Firma, hammadde fiyat ve kur değişikliklerinden dolayı 2 ay içinde 152.002 TL zarar etmiştir.
Tablo 2. Hedge edilmiş ve edilmemiş durumdaki kar-zarar
ABC döküm firması LME ve VOB da ileri vadeli işlem yaparak bu zararın tamamını veya büyük bir kısmını engelleyebilmektedir. LME de farklı vadelerde ve farklı özellikteki çelik için kontratlar bulunmaktadır. 3 aylık ileri vadedeki kütük çeliğin fiyatı 15 Ocak itibariyle LME de $445 olarak işlem görmektedir. Bu kontratın değeri 65 metrik ton kütük çeliğe eşittir. VOB da ise 3 aylık kontratın değeri 1.4850 TL dir ve kontratın değeri $1000’ a eşittir. Firma 1000 tonluk kütük çeliği hedge etmek için LME den 15 çelik kontratı, VOB’dan ise 472 adet dolar kontratı alma taahüdünde bulunması gerekmektedir. 15 Mart itibariyle VOB daki dolar kontratının değeri ve LME deki kütük çelik kontratının değeri arttığı için toplamda firma bu kontratlardan 112.477 TL kazanmıştır. 1000 tonluk kütük çelikten ise 152.002 TL zarar etmesine rağmen toplamda 39.525 zarar ederek zararının büyük bir kısmını engellemiştir.
Bu işlemin firmaya olan maliyeti ise yaptığı işlem hacmine göre aracı kuruma ödediği komsiyon olacaktır. Bu komsiyon oranları ise genellikle 0.02- 0.04 arasında değişmektedir. Başlangıçta firma tarafından yatırılan teminat ise bu koşullar altında firmaya geri ödenecektir.
Grafik 1. Hedge edilmiş ve edilmemiş durumdaki kar-zarar