Sac Tüccarları Neden Mutsuz?
Saygıdeğer okuyucularımız; Aslına bakarsanız yazının başlığında kullandığım “Sac Tüccarları” ifadesini kullanıp kullanmamakta çok tereddüt ettim. Sebebine gelince; eskiden çeliği basit bir ordinoyla alıp satan, Karaköy gibi ticaretin hareketli olduğu yerlerde faaliyet gösteren esnaflara çelik tüccarı…
Saygıdeğer okuyucularımız;
Aslına bakarsanız yazının başlığında kullandığım “Sac Tüccarları” ifadesini kullanıp kullanmamakta çok tereddüt ettim. Sebebine gelince; eskiden çeliği basit bir ordinoyla alıp satan, Karaköy gibi ticaretin hareketli olduğu yerlerde faaliyet gösteren esnaflara çelik tüccarı veya sac tüccarı denirmiş. 15 – 20 metrekarelik, içerisinde yıllanmış bir masa ve muhtemelen Ermeni bir ustanın ellerinde şekil bulmuş deri döşeme sandalyelerden oluşan yazıhanelerde yapılırmış sac ticareti… Birçoğunun değil, neredeyse tamamına yakınının deposu filan yokmuş. Sacı gören de yokmuş aslında. Sermayesi olan belli başlı tüccarlar gemiyle sacı getirip küçük tüccarlara satarlarmış. Çoğu zaman bir ordino, 7 – 8 el değiştirirmiş 3 – 5 gün içerisinde. Sacı alıp deposuna götüren, kesen biçen yok. Sac hep aynı yerinde duruyor. Yıllar ilerledikçe büyüdü bu tüccarlar. Kimisi yarı mamul üretimine yöneldi, kimisi mamul… Birçoğu ise sac tüccarı olarak kalmayı tercih etti. Çok eski değil, şunun şurasında 10 yıl evveline kadar bir masa, iki misafir koltuğu, bir masa telefonu ve hesap makinesi ile tüccarlık yapmaya devam eden birçok firma vardı. Sanırım sonuncular Karadeniz Ereğli’de görüldü en son. ERDEMİR yönetimine bağıra çağıra yok oldular. Nesilleri de orada tükendi. Hala var mıdır derseniz bir yerlerde…
Mutlaka bulunur üç beş değişime karşı çıkan, vardır elbet. ÇSM diye bir kavram çıktı ortaya daha sonra. Kimi tüccarlar çabucak uyum sağladı, alelacele ÇSM kurdu, kimisi ise “Kim icat etti bu üç harfli gavur icadını?” dercesine reddetti, uzak durdu. Birçoğunuz bilirsiniz, ÇSM’yi ilk kuranlar, pazarın kaymağını da yediler. Hem de çok iyi yediler, öyle böyle kazanmadılar. Yok sattılar Üreticiden daha fazla kazanıyorlardı bir zamanlar desek abartmış olmayız herhalde. Bu kazancı duyan koptu geldi haliyle… Vaktiyle aldıkları daireleri, arsa ve dükkanları satanlar ÇSM kurmaya koştular. Nerede çokluk, orada ….. karsızlık Karlar erimeye başladı, buz misali… Yavaş yavaş da değil hem de, birdenbire… Herkes ÇSM kurunca bir ayrıcalığı kalmadı o işin de. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim; bunların çoğu kendi kendine gelin güvey olup ÇSM ünvanını alıyor. İşin aslı çok farklı… Bu nedenle bu işi hakkıyla yapan ÇSM’leri muaf tutuyorum bu söylemlerimden.
Dediğim gibi ÇSM’lerde sıradanlaşınca tüccarlıktan farkı kalmadı. Dilme ve Boy Kesme yapıldığında yüzde 30’ları aşan kar marjlarından söz edilirken bu rakam yüzde 5’lere kadar geriledi. Çoğu fason çalışmaya başladı. Mutsuzlukları bundan Peki neler yapılmalı? Çare var aslında… Bunları önümüzdeki sayılarda tartışacağız. Şimdilik teşhisi koyduk, çareler önümüzdeki aylarda. Sağlıcakla kalın.
Not: YİSAD – Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği’nin 6 ayda bir düzenlediği iller toplantısı Ekim ayında Sivas’ta gerçekleştirildi. Biz de organizasyonu yakından takip ettik ve 23 sayfa ayırdık YİSAD’ın Sivas toplantısına…
Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Murat KÖSE
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
[email protected]
YİSAD SİVAS ORGANİZASYONU HABERİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ