Türk Seddi
Vakti zamanında savaş meydanlarında önemli maharetlere sahip, askeri becerileriyle; bilip tanıyan tüm milletlere parmak ısırtan bir geçmişi vardır Türk milletinin… Öyle ki dünyanın yaklaşık 1/4 oranında nüfusunu oluşturan Çinlilere, uzaydan rahatlıkla görülebilecek büyüklükte duvar yaptıracak kadar…
Vakti zamanında savaş meydanlarında önemli maharetlere sahip, askeri becerileriyle; bilip tanıyan tüm milletlere parmak ısırtan bir geçmişi vardır Türk milletinin…
Öyle ki dünyanın yaklaşık 1/4 oranında nüfusunu oluşturan Çinlilere, uzaydan rahatlıkla görülebilecek büyüklükte duvar yaptıracak kadar (Çin Seddi) maharetliymiş atalarımız… O devrin genel geçer büyüklük göstergesi sadece savaş imiş. Ki bu durum 1700’lü yılların sonuna kadar devam etti. Askeri gücün “Büyük Olma” konusunda başlıca yeterlilik olduğu tüm dönemlerde atalarımız bu alanda liderliği kimseye kaptırmamışlar. Ne var ki sonraki yıllarda Sanayi, Ekonomi, Teknoloji gibi alanların etkinliği arttı. İşte bu aşamadan sonra da ak koyun, kara koyun ortaya çıkmaya başladı. Önce liderlikten kümede kalmaya oynamaya başladık, şimdilerde ise orta sıralara oynayıp duruyoruz. Bizimkisi bir nevi atalarımıza ihanet M.Ö 220’li yıllarda Çin’e boyun eğdiren, 1071’de Anadolu’ya giren, 1453’de İstanbul’u fetheden ecdadın yüzünü kara çıkarıyoruz. O gün lazım olan mahareti onlar sergiledi fakat bugün bizler her alanda geride kalıyoruz. Sanayide, Ekonomide, Teknolojide… DNA’larımıza nakış gibi işlenmiş askeri alanda dahi ön sıralarda değiliz.
Milattan önceye, Çin Seddi’ne nereden geldik diye soracak olursanız; geçmişte bizim korkumuzdan ülkenin etrafını duvarlarla çeviren Çin, bugün binlerce kilometre uzaktan bizim pazarlarımıza giriyor. Pazarımıza girmelerini de geçtik, bizzat bizi bize kırdırıyor!
Demir çelik sektöründe üretim kapasitesiyle hem yassıda hem de uzun mamulde net ihracatçı konumunda bulunan ülkemize çelik satıyor. Kendi iç piyasalarında yaşanan daralma sebebiyle ihracata iyiden iyiye ağırlık veren Çin, Türkiye’ye çelik sektöründe büyük zarar veriyor. İşçilikle, girdi maliyetlerini azaltmakla Çin’le baş etmemiz imkânsız…
Peki, çözüm nedir? Çözüm Türk Seddi’nde Bugünün şartlarında bir duvar örüp Çin’in ülkemize çelik ihraç etmesini engelleyemeyeceğimize göre nasıl olacak bu iş? Kaliteli – katma değeri yüksek ürünler üreterek, Türk mühendisliğinin kalitesini çeliğe katarak, Türk çeliğini markalaştırarak Çin’e set çekebiliriz. Artık alışılagelmiş anlayışın dışına çıkma zamanı geldi de geçiyor bile…
Marifet; komşumuzun yaptığı işe bakıp aynısını yapmaya başlamakta değil, kimsenin yapmadığını yapmakta. Öyle bir dönem yaşıyoruz ki, önüne gelen haddehane kuruyor. Haddehanesi olanlar da ark ocağıyla yassı çelik üretmenin yollarını arıyor.
Al hurdayı, ver dövizi… Al doğalgazı, ver dövizi… Sonra bunlardan demir çelik üretip, 3 paraya satmanın yollarını ara… Yol bitti artık! Çıkmaz sokağa girmeden yolumuzu değiştirmeliyiz. Nasıl? Katma değeri yüksek çelik üreterek Önümüzdeki sayıda bu konuda neler yapılabileceğini yazmaya çalışacağım. Bu konuda önerileriniz olursa paylaşmanızı bekliyorum.
Sağlıcakla kalın…
Murat KÖSE
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
[email protected]