Türkiye, tüketim ekonomisinden, üretim ekonomisine geçmelidir
Avrupa’nın en genç nüfusa sahip ülkesi Türkiye… Genç deyince kanı kaynayan, üretken, aktif ve agresif bir nüfus geliyor aklımıza değil mi? Gerek üretimde gerekse de tüketimde… Bizim agresifliğimiz genelde tüketim üzerine, ithalat üzerine… Ülkemizde uygun koşullar olmasına rağmen ithal ettiğimiz sayısız…
Avrupa’nın en genç nüfusa sahip ülkesi Türkiye… Genç deyince kanı kaynayan, üretken, aktif ve agresif bir nüfus geliyor aklımıza değil mi? Gerek üretimde gerekse de tüketimde…
Bizim agresifliğimiz genelde tüketim üzerine, ithalat üzerine… Ülkemizde uygun koşullar olmasına rağmen ithal ettiğimiz sayısız ürün mevcut. Onu geçtim, vakti zamanında ülke ihtiyacını karşılayıp dış ülkelere ihraç ettiğimiz ürünleri bile üretemez hale geldik. Bir tembellik, bir durgunluk hakim. Nerede hazır biz oradayız. Makine ve teçhizat, elektronik ürünler, kimyasallar ve ilaçlar şöyle dursun; gıda ürünlerinin pek çoğunu dahi ithal ediyoruz. Sri Lanka’dan çay, Şili’den elma, Peru-Bangladeş ve Etiyopya’dan kuru fasulye ithal ettiğimizi düşünün. Hepsini yazmaya kalksam sayfalarca sürer, bunlar benim tek tük aklıma gelenler diyelim…
He bu arada sebze tohumlarının yüzde 50’sinden fazlasını da ithal ediyoruz. Artık ihracata yönelik üretim modeli benimsenmeli, katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi gerekiyor. İlk etapta önemli ve stratejik ürünlerin üretimi teşvik edilebilir sonrasında bu çıta genişletilerek tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçilebilir. Keza Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bu konuda bir adımı oldu. Türkiye’nin ithal ettiği 2 bin 600 kalemi tek tek taradı. Bunlardan 5 sektöre öncelik verildi ve Türkiye’de üretilmesi için teşvik mekanizması kurulacağı duyuruldu. Bununla birlikte KOBİ’lere bu konuda birtakım teşvikler verildi 2017 yılında… Bu farkındalık ve teşvikler için neden bu kadar geç kalındı sorusunu duyar gibiyim. Bu da 2017 yılının sevindirici gelişmesi olsun. Sevgiyle Kalın…