Demir çelik sektörü için 2025’te en belirleyici etken, Trump’ın tutumu olacak
Uzun yıllardır demir çelik sektöründe çalışmalarını sürdüren Sogad Genel Sekteteri ve Yisad Sektör Danışmanı Asuman Gürsoy, sektörün 2024 performansını ve 2025 yılına dair öngörülerini Demir Çelik Store ile paylaştı.
Dünyada 2024’ün ticari büyümenin durağanlaştığı bir yıl olduğunu dile getiren Asuman Gürsoy, “Bir başka deyişle belirsizliklerin hakim olduğu ve bu nedenle yatırımların ertelendiği veya başka yerlere kaydırıldığı bir yıl oldu. Yükselen enerji, hammadde, lojistik ve işçilik maliyetleri nedeni ile artan üretim maliyetlerinin kâr marjlarını azalttığı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan talep düşüklüğünün de körüklediği büyüme zayıflıklarıyla karşı karşıya kalındığı bir yıl oldu” dedi.
2024’te düşen talep ve belirsizlik ortamı doğal olarak fiyat baskısı yaratmayı sürdürdüğünü belirten Asuman Gürsoy, “Gözlenen odur ki üretiminde demir çelik kullanılan nihai ürüne gelen zamlar ne yazık ki demir çelik üreticisinin ürünlerine aynı oranda yansıyamadı” diye konuştu.
Üretimde globalleşen dünyada neredeyse bölgeselleşmeye dönen bir süreç yaşanıyor
Globalleşen dünyada neredeyse bölgeselleşmeye dönen bir süreç yaşandığını ifade eden Gürsoy, “Özellikle korunma önlemlerinin neden olduğu bu süreç üreticileri belirli bölgelere sıkışmak zorunda bıraktı. Buna bağlı olarak tabii ki navlun fiyatları ve lojistik süreçler de tercihleri etkileyen bir başka önemli neden olmaya devam etti. Ancak bu süreci son derece iyi yönetmek zorunda olduğumuzu ve globalleşmeden kopmamamız için bu kritik süreçte gereken tedbirleri almamız gerektiğini de aklımızdan hiç çıkarmamalıyız inancındayım” dedi.
AB’de yaşanmaya devam eden ekonomik daralma talebi düşürüyor
Çin’in agresif çelik ihracatı, Hindistan’ın artan ve çeşitlenen üretim kapasiteleri yerli üreticilerimiz üzerindeki fiyat baskısını giderek daha fazla hissettirdiği gibi, zaten korunma önlemleri ile kısıtlanan ihracat pazarlarımızı da bir bir kaybetmemize neden olmaya başladığını dile getiren Asuman Gürsoy, şöyle devam etti: “Ayrıca 2024’te en büyük ticari partnerimiz ve en büyük ihracat pazarımız olan AB’de yaşanmaya devam eden ekonomik sıkıntılar, enerji krizleri, siyasi krizler en güçlü üye ülkelerini dahi zora sokarak, tüketimin azalmasına, talebin düşmesine, istihdam kayıplarının yaşanmasına sebebiyet verdi ve doğal olarak bizimle olan ticaretlerini de olumsuz etkiledi.”
Hurda adeta millileşiyor ve hammadde temininde bağımsız olmayan ülkelerin işleri giderek zorlaşıyor
2025’te hurda, cevher ve çelik fiyatlarının nasıl bir yol izleyeceğini öngörmenin zor olduğunu ifade eden Asuman Gürsoy, şunları kaydet.: “Cevher ile ilgili piyasa araştırmacısı kuruluşların yaptığı açıklamalara göre; cevherin 2024’te 110$, 2025’te 90$, 2026’da 85$ olabileceği öngörülüyor. Hurda için ise tüm dünyada EAF üretimine dönüştürülmeye çalışılan mevcut kapasiteler ve yeni EAF yatırımları dikkate alındığında artan hurda talebinin uygun maliyetlerle ve ihtiyaç duyulan miktarda rahatlıkla karşılanamayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Zaten pek çok ülkenin hurda ihracatlarını kısıtlayıcı tedbirler almaları bunun en somut göstergesi olarak karşımıza çıkmaya başladı. Bir başka deyişle, hurda adeta millileşiyor ve hammadde temininde bağımsız olmayan ülkelerin işleri giderek zorlaşıyor.”
Türkiye EAF odaklı üretimin çoğunlukta olması karbon salımı açısından avantaj olarak görülse de artan hurda talebi nedeniyle tedarikte yaşanacak sıkıntılar, geleceğe yönelik önemli bir risk teşkil ettiğini dile getiren Asuman Gürsoy, “Keza çelik fiyatlarına gelecek olursak, yaşananlar göstermiştir ki, üretim maliyetiniz ne olursa olsun fiyatı belirleyen her zaman talep olmuştur. Dolayısı ile 2025’in bize neler getireceği yaşanacak gelişmelere bağlı olarak netleşecektir. Bu süreçte en belirleyici etken, Trump’ın tutumu olacaktır. Trump’ın sergileyeceği tavır tüm dünyayı, Suriye’nin yeniden yapılanması ise özellikle bulunduğumuz bölgeyi etkileyecek” dedi.
Türkiye ekonomisine dair ekonomistlerin öngörüleri çerçevesinde 2025’in ilk yarısında kur artışının zayıf olacağını belirten Asuman Gürsoy, “İkinci yarıda ise %23- 24’lük artışlar yaşanabileceği, cari açık sorununun devam edeceği, Merkez Bankası faiz indirimine başlasa bile, sıkı para politikasının bir süre daha devam edeceği, 2025’te paradan para kazananların daha çok gayrı menkul alımına yönelebileceği, finansman maliyetleri nedeni ile de kârlılıkların düşeceği öngörülmektedir. Kısacası 2025’in ilk çeyreğinin oldukça zorlu geçeceği, ikinci çeyrekte önümüzü daha iyi görebileceğimiz ve yılın ikinci yarısının çok daha iyi olacağı tahminleri dillendiriliyor” diye konuştu.
Karbonsuzlaşma fırsatları ve tehditleri içinde barındıran bir süreç
Son olarak da Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması ile ilgili bilgi veren Asuman Gürsoy, “Karbonsuzlaşma bildiğiniz üzere fırsatları ve tehditleri içinde barındıran bir süreç. Asıl amacı gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak ve sürdürülebilir olmak olsa da, bir yandan da AB’nin kendisine yapılacak ithalatı önlemek için bir başka girişimi olarak da nitelendirilebilmektedir. Bilindiği üzere SKDM, AB’nin Avrupa Yeşil mutabakatı ile koyduğu sera gazı emisyon azaltım hedefine ulaşması açısından temel araçlardan biridir” dedi.
Ulusal ETS sistemimiz uygulamaya konulamadı
AB bu mekanizma ile bir taraftan yeşil dönüşümün yaratacağı maliyet karşısında Avrupa’nın rekabetçiliğinin korunmasını, diğer taraftan da küresel düzeyde iklim değişikliği ile mücadele çabasının arttırılmasını hedeflediğini aktaran Gürsoy, “SKDM ile AB içinde uygulanan Emisyon Ticaret Sistemine (ETS) eşdeğer bir karbon fiyatlandırmasının, SKDM kapsamına giren ürünlerin ithalatı aşamasında da uygulanması öngörülmektedir. Bu amaca yönelik çalışmalar ülkemizde de AB’nin kendi üreticilerine verdiği miktarda destekler olmasa da sanayicilerimiz tarafından da özveri ile sürdürülmektedir. Ancak yıl sonuna kadar açıklanacağı bildirilen iklim kanunumuz henüz deklere edilemedi ve hala ulusal ETS sistemimiz uygulamaya konulamadı. Sektör olarak başta ilgili Bakanlığımız olmak üzere TUBİTAK’ın, Birliklerin ve Derneklerin verdiği destekle bu sürece hazırlanmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.