Yıllık 500 bin ton üretim kapasitesiyle müşterilerimize hizmet veriyoruz
1960 yılında, Borusan Grubu'nun ilk teşebbüslerinden biri olarak kurulan Kerim Çelik, 1977 yılında çağdaş anlamda Çelik Servis Merkezi hizmeti vermeye başladı.
1960 yılında, Borusan Grubu'nun ilk teşebbüslerinden biri olarak kurulan Kerim Çelik, 1977 yılında çağdaş anlamda Çelik Servis Merkezi hizmeti vermeye başladı.
1960 yılında, Borusan Grubu’nun ilk teşebbüslerinden biri olarak kurulan Kerim Çelik, 1977 yılında çağdaş anlamda Çelik Servis Merkezi hizmeti vermeye başladı. Başta otomotiv – beyaz eşya yan sanayi, inşaat – mobilya sektörleri olmak üzere birçok sektöre hizmet veren firmanın ülke genelinde üç şubesi bulunuyor. Vermiş olduğu hizmetlerde kalite çıtasını sürekli yüksek tutan Kerim Çelik, gelişen teknolojiyi yakından takip ederek müşterilerine yaratıcı çözümler sunuyor. Kerim Çelik Genel Müdürü Kerem Çakar’ı Tuzla’daki ofisinde ziyaret ederek sektörün içinde bulunduğu durumu ve Kerim Çelik’in faaliyetlerini kendisinden dinledik…
2008 krizi birçok sektöre ve firmaya önemli zorluklar yaşattı, çok sayıda şirket kapanmak zorunda kaldı. Demir çelik ve bağlı olduğu sektörler de bundan nasibini aldı. Kerim Çelik olarak siz bu olumsuzluklardan ne ölçüde etkilendiniz?
Sizin de bildiğiniz gibi demir çelik, inşaat ve otomotiv ülke ekonomisinin lokomotif sektörleri arasında yer alıyor. Özellikle demir çelik sektörü birçok sektöre bağlı olarak faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla başta demir çelik sektörü olmak üzere bahsettiğimiz lokomotif sektörler 2008 yılı sonunda ortaya çıkan krizden önemli ölçüde etkilendiler. Çelik servis merkezlerine gelince; kaçınılmaz olarak servis merkezleri de bu üç sektördeki durgunluktan nasibini aldı fakat Türkiye’nin dinamizminden olsa gerek, çok da fazla daralma yaşamadı. Çelik servis merkezleri en büyük sorunu yapı ve otomotiv sektörlerinin yaşadığı durgunluk oldu. Bizim firmamıza gelecek olursak; Kerim Çelik olarak çoklu şube ile (3 şube) hizmet veren bir Çelik Servis Merkezi firmasıyız. Kalben ve beynen hizmet verdiğimiz sektörlere yakın olmakla birlikte fiziksel açıdan da hizmet bölgelerimize yakın olmayı tercih ediyoruz. Bu doğrultuda İstanbul, Bursa ve Manisa olmak üçere üç farklı bölgede üç çelik servis merkezi ile hizmet veriyoruz. Bu şubelerimizin her birinin ağırlıklı hizmet alanı birbirinden farklı olduğundan, krizden etkilenme oranları da çeşitli farklılıklar gösterdi. İstanbul şubemiz fragmante bir müşteri kitlesine sahip ve genel endüstriye çalışıyor ve krizden en az etkilenen şubemiz… Bursa şubemiz ise, otomotiv sektörünün bu ilde yoğunlaşmış olması ve krizden en çok etkilenen sektör olması nedeniyle krizden en çok etkilenen şubemiz oldu. Manisa şubemiz de konumu ve çevresindeki müşterileri nedeniyle ağırlıklı olarak beyaz eşya sektörüne hizmet veriyor. Her ne kadar beyaz eşya sektörü de krizden etkilenmiş olsa da çok büyük sorunlar yaşamadı. Bu nedenle Manisa şubemiz de krizden çok fazla etkilenmedi diyebilirim.
Peki, durgunluk döneminde üretim kapasitenizin ne kadarını kullanabildiniz?
Kerim Çelik olarak 500.000 ton/yıl üretim kapasitesine sahibiz ve genelde kapasitemizin 300.000 – 350.000 ton/yıl kadarını kullanıyoruz. Bu duruma bir açıklık getirecek olursak; Çelik Servis Merkezi müşterilerinin planlı ihtiyaçları dışında spot veya acil diye nitelendirdiğimiz ürün ve hizmet talepleri olabiliyor ve bu talepler anlık olarak ortaya çıkıyor. Bu tür taleplere ivedilikle cevap verebilmek ve müşterilerimize çözüm üretebilmek adına kapasitemizin tamamını kullanmıyoruz. Bu uygulama, bizim hizmet anlayışımızın bir parçası haline geldi. Durgunluk döneminde de hemen hemen yine aynı oranlarda kapasitemizi kullandık ve çok önemli bir düşüş yaşamadık.
Birçok platformda dile getirilen hatta sektörün kendi içerisinde de zaman zaman yanıt aradığı bir soru var: “Dünya standartlarına uygun bir çelik servis merkezi nasıl olmalıdır, hizmet kalitesinin hangi seviyeye erişmiş olması gerekir?” Siz bu soruyu nasıl yanıtlarsınız?
Çelik servis merkezleri esasen iki şey satar. Bunlardan bir tanesi çelik, diğeri ise servis… Bu iki faktör iç içe geçmiş ve birbiriyle oldukça ilintili… Ülkemizdeki çelik servis merkezlerini farklı ülkelerin çelik servis merkezleriyle kıyasladığımızda, çelik ve servis satışı arasında önemli oran farkları ortaya çıkıyor. Gelişmiş ülkelerin çelik servis merkezlerinde çelik satışıyla servis satışları birbirine paralel gözüküyor.. Bizim ülkemizde ise çelik satışı servis hizmet oranının çok üstünde kalıyor. Bunun ana nedeni; aslen işi tüccarlık olan işletmelerin bünyelerine dilme ve boy kesme hattı alarak firmalarına “Çelik Servis Merkezi” ünvanı kazandırmaları… Asıl işi çelik satmak olduğu için, tam anlamıyla servis hizmeti veremeyen firmalardan dolayı satış – servis oranı arasında farklar ortaya çıkıyor. Çelik satmak tabi ki çelik servis merkezlerinin işinin bir parçasıdır, fakat kaliteli servis hizmeti vermek, yani zamanında ve sürekli teslimat, homojen malzeme kalitesi ,teknik destek, optimize stok yönetimi , kuvvetli bilgi işlem takibi , özellikle müşteri endüstriyel firma olduğunda çok daha önemli.
Giderek konsolide olan Demir çelik dünyasında önemli bir nokta da üretim zincirinde iyi partnerler/tedarikçiler ile çalışmak. Burada bizim en büyük şansımız arkamızda Borçelik gibi kalitesini hem yurt içinde hem de yurt dışında fazlası ile ispatlamış bir üreticinin olması. Aynı gurupta olmamızın bir avantajı olarak aramızda organik bir bağ mevcut ve Borçelik ürünlerinin nispeten daha küçük ölçekteki kullanıcılara Kerim Çelik servisi ile dağılımı için ortak projeler yapmaktayız.
Sektörümüzün müşterileri oldukça hassasiyet gerektiren üretim yaptıkları için, onlara sürekli olarak aynı kalitede ürün sunmanız gerekiyor. Bir malzemeyi müşteriye bir ay sunduktan sonra ikinci ay farklı bir malzeme önerirseniz, müşteriye farklı bir yerden ürün temin etmesini isterseniz sürekli kaliteli servis hizmeti veremezsiniz. Tüm bunlara ek olarak müşteriye sağlıklı teknik destek vermek gerekiyor. Teknik destek derken, sadece satış sonrası müşteri şikâyetini değerlendirmeyi kastetmiyorum. Müşteriye kullanacağı malzeme hakkında da doğru ve sağlıklı bilgi vererek onu yönlendirmeniz gerekiyor. Çünkü müşterilerimizin ana işi demir çelik değil ve sac konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları gayet doğal. Bunu göz önünde bulundurarak, sermayelerinin büyük bir kısmını çelik alımına ayıran müşterilere doğru malzeme kullanımı konusunda yardımcı olmanız gerekiyor. Bir diğer önemli konu ise (özellikle kriz döneminden sonra önemi fark edildi) işletme sermayesi… İşletme sermayesinin bir kısmını alacaklarınıza (yani müşterilerinize) yatırırsınız, diğer kısmını ise stoklarınıza. Her iki durumda da bilinçli hareket etmelisiniz. Stoklarınızı optimize şekilde tutmaz, sermayenizin büyük bir kısmını stoka yatırıp “Nasılsa stokum var, bana bir şey olmaz” diye düşünürseniz yanılabilirsiniz. Bunun doğru olmadığını 2008 krizinde gördük. Demir çeliğin geçmişinden gelen stok ezberi bu krizde bozuldu. Sonuç itibariyle malzeme kalitesi, zamanında teslimat, teknik destek ve stok optimizasyonu süreklilik esaslı faktörlerdir. Bunları tam anlamıyla sağlayamayan firmaları Çelik Servis Merkezi olarak adlandırmak çok zor…
(BU CÜMLE SPOT OLARAK KULLANILACAK) Türkiye’de kaliteli hizmet veren, sınırlı sayıda çelik servis merkezi var. Bir de dilme ve boy kesme hatları olan çelik tüccarları var. Bu iki farklı yapının karıştırılmaması gerekiyor.
Çelik servis merkezleri; malzemeyi hizmetin bir parçası olarak müşterisine sunarken, dilme ve boy kesme hattı olan tüccarlar ellerindeki ürünü satmak için malzemeyi işliyorlar.
Asıl işi demir çelik olmadığı halde kendi ihtiyaçlarını karşılamak, hatta zaman zaman da fason çalışmak maksadıyla bünyelerinde dilme ve boy kesme hatları bulunduran firmalar var. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Aslına bakarsanız bu durum sektörümüzün en önemli sorunu olarak karşımıza sürekli çıkıyor. Bu sorunla gelişmiş ülkelerin sanayilerinde karşılaşmanız oldukça zor. Örnek verecek olursak; gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren bir beyaz eşya üreticisinin bünyesinde dilme veya boy kesme hattı ile çok ender karşılaşırsınız. Bu tip ihtiyaçlar genellikle dış kaynaklardan (outsource) karşılanır. Doğru olan da budur. Çünkü her firmanın faaliyet gösterdiği sektör içerisinde rakipleri, rekabet ettiği alanları vardır. Bu rekabet ortamında zaten sınırlı olan kaynaklarınızı, bu tip yatırımlara harcamak istemezsiniz. Bununla birlikte zaten ana işi demir çelik işlemek olan firmalardan alabileceğiniz kaliteli hizmeti kendi bünyenizde üretmeniz özellikle ölçek ekonomisini düşündüğünüzde çok zor ve zahmetli.
Her sektörde, her alanda olduğu gibi kaliteli ürün ve hizmet almanın rakamsal açıdan bir bedeli vardır. Kaliteli hizmet aldığının farkında olduğu halde, sırf maliyetten kaçmak için kalitesi düşük hizmet veren firmalara yönelen müşterilerle karşılaşıyor musunuz?
Güzel bir noktaya değindiniz… Bu noktada sizinle kriz döneminde gözlemlediğimiz bir durumu paylaşmak istiyorum: Piyasalarda, kriz nedeniyle maliyetleri kısmak maksadıyla farklı arayışlara giren firmalar olduğunu gözlemledik. Kalitesi düşük hizmet veren firmalara yönelerek veya ellerinde atıl kaynaklar olan firmalar, kendi içlerine yönelerek bazı hizmetleri bu şekilde karşılamaya çalıştılar. Fakat sonraki dönemlerde gördük ki verim alamadılar ve imkânı olanlar yeniden dışarıdan kaliteli hizmet alımına yöneldiler. Krizin dışında, hizmet alan firmalar genellikle kaliteli hizmet aldıklarının farkında oluyorlar ve kaliteye bedel ödemekten kaçınmıyorlar. Şu bir gerçek; doğru ve kaliteli iş yapıyorsanız, muhakkak ilk tercih siz olursunuz…
Son dönemlerde yassı çelik sektöründe üretim arzının artması yönünde eğilimler, hatta somut yatırımlar var. İsdemir’in yassı üretimine başlamasından sonra Tosyalı, MMK-Atakaş ve Çolakoğlu’nun somut yatırımları oldu, üretimler de başladı. Bu gelişmeler ülke ekonomisine sizin sektörünüze nasıl yansıyacak?
Bahsettiğiniz yatırımlarla birlikte, önümüzdeki yıllarda hayata geçecek olan yatırımlar sayesinde ülkemiz, yassı çelik sektöründe çok önemli noktalara gelecek. Her şeyden önce dışa olan bağımlılığımız azalacak. Üretim arzının artması ile rekabetin artacağını ve bunun nihayetide son tüketici ve çelik servis merkezlerinin de işine yarayacağını düşünüyorum Bu gelişmeler Kerim Çelik için ne kadar faydalı olacak, onu şu an için bilemiyorum. Çünkü üretimi yapılan malzemelerin kalitesi ne olacak, beklentilerimize cevap verebilecek mi, bunları görmeden fikir beyan etmek oldukça zor.
Son olarak sektörün içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz ve gelecek hakkında neler düşünüyorsunuz?
Demir Çelik sektörüne baktığımızda; 2009 yılından itibaren pozitif bir hava yakalandığını düşünüyorum. Kapasite kullanım oranları artıyor, tüketici güvenilirliği endeksi yükseldi. Bu gelişmelerin bizim işimize olan yansımalarını direkt olarak hissedebiliyoruz. Belki kriz öncesi değerler henüz yakalanmadı ama gidişatın iyi olduğu kanaatindeyim. Buna rağmen, dünya piyasalarında yaşanan dalgalanmalar hala devam ediyor ve küresel gelişmeler Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle ekonomiyle ilgili düşüncelerimizde ve kararlarımızda hala temkinli hareket etmeye devam ediyoruz. Özellikle emtia piyasalarında bazı istikrarsızlıklar sürüyor. Demir çeliği ilgilendiren iki önemli emtia var: Bunlar kömür ve demir cevheri… Önceki dönemlerde demir çelik ürünlerindeki fiyat dalgalanmaları ana olarak arz ve talebe göre değişkenlik gösteriyordu. Ana girdiler (Kömür, demir cevheri); yıllık anlaşma vb. yöntemlerle sabitlenebiliyordu. 2009 yılı itibariyle uzun süreli anlaşmalar, yerini daha kısa vadeli (çeyreklik) anlaşmalara bıraktı dolayısı ile fiyattaki dalgalanmaları artık kömür ve cevher gibi emtialardaki değişiklikler de daha fazla etkileyecek...
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.