Demir-Çelik Sektörü ile Makina Sektörünün İlişkisi
Demir-Çelik sektörü ile makina sektörü, birbiri ile yakın ilişki içinde olan, birbirinden mal alan iki sektör durumundadır. Demir üretiminin başlangıcı olan maden cevherinin çıkarıldığı ocakta çalışmalar, iş ve maden makinalarının kullanımı ile başlamaktadır. Bir sonraki aşamalarda, zenginleştirme,…
Demir-Çelik sektörü ile makina sektörü, birbiri ile yakın ilişki içinde olan, birbirinden mal alan iki sektör durumundadır. Demir üretiminin başlangıcı olan maden cevherinin çıkarıldığı ocakta çalışmalar, iş ve maden makinalarının kullanımı ile başlamaktadır. Bir sonraki aşamalarda, zenginleştirme, erimiş metalin hazırlanması, döküm ve hadde mamullerinin imalatı da gene makinalar ile yapılmaktadır. Son şeklini alan yassı mamuller, gene sac işleme tezgahlarında şekillendirilerek otomotiv, beyaz eşya ve diğer sanayi kollarının kullanımına sunulmaktadır. Bir kısım mamuller, tezgahlarda işlenerek veya dövülerek makina parçası haline gelmektedir. Döküm hammaddeleri de dökülüp işlendikten sonra makina ve donanımın imalatında kullanılmaktadır. Hatta makinaların hurdaya ayrılmasından sonra, geri dönüşüm ile kazanılması ve hurdanın demir çelik mamulü haline dönüşüp tekrar sanayide kullanılır hale dönüşmesinde de gene makinalar kullanılmaktadır. Bu yapısı ile bu iki sektöre, birbirinin üretimini destekleyen ve geliştiren sektörler olarak bakmak da mümkündür.
Dolayısıyla makina sektörü, demir cevherinin çıkarılması ve kullanılır hale gelmesini sağlamakta, daha sonra da bunları kullanarak başka sektörler yanında, gene demir çelik sektörünün ihtiyacı olan makinaları imal etmektedir. Diğer bir ifade ile demir-çelik sektörünün imal ettiği malzemeleri alıp, işleyip, makina haline getirerek tekrar demir çelik sektörünün kullanımına sunmaktadır.
Belirtilen bu iç içeliğe rağmen bu iki sektör arasındaki alışverişin hacmi hakkında yeterli ve sağlıklı bilgilere erişilmesi mümkün olamamaktadır. Belirtildiği gibi makina sektörü, demir-çelik mamullerinin önemli bir alıcısıdır. Ancak biz, bugüne kadar alınan miktarın ne olduğuna dair bir bilgiye erişemedik. Buna rağmen el yordamı ile bir tahmin yapmaya çalışırsak makina sektörünün yaklaşık 3 milyon ton demir çelik kullandığı, bunun gene yaklaşık 20’sinin döküm, kalan kısmının da yassı mamul ve kaliteli çelik olduğunu söyleyebiliriz. Bu tüketimin alt açılımını, örneğin ne kadar yassı mamul kullanıldığı, bunun ne kadarının sıcak, ne kadarının soğuk haddelenmiş malzeme olduğunu, tahmin yolu ile de olsa bilememekteyiz.
EUROFER raporuna göre Avrupa Birliğinde demir çelik tüketiminin 27 sini kullanan inşaat sektörü, kullanım sıralamasında birinci durumdadır. Otomotiv sanayii 16 ile ikinci ve makina sanayii ise 14 kullanım oranı ile üçüncü konumdadır ve tüketim bakımından otomotiv sanayine oldukça yakındır. Avrupa’da makina sektörünün demir-çelik alımları 2008 yılı ikinci çeyreğinde son yılların en yüksek noktasına eriştikten sonra düşüşe geçmiş ve 2009 ikinci çeyreğinde dip yapmıştır. 2008 yılı ikinci çeyreğinde kullanım endeksi (2005 100) 120 iken endeks 2009 ikinci çeyreğinde 90’a düşmüştür. Göstergeler 3. çeyrekten sonra yavaş da olsa, artışa dönüldüğüne işaret etmektedir. Ancak dünyada makina sektörünün demir çelik talebinin 2010 yılında yaklaşık olarak yatay seyretmesi veya sınırlı bir artış göstermesi, 2011 yılındaki artışın ise 5 düzeyinde olması beklenmektedir.
Şüphesiz makina sektörü, demir-çelik sanayinin ihtiyacı olan makinalar yanında hemen istisnasız tüm sektörlere hizmet sunmaktadır. Bir turistik tesiste dahi, işletmeye katkı sağlayan çeşitli makinalar yer almaktadır. Ülkemizde 2008 yılında 20,3 milyar dolarlık makina imal edilmiş, bunların 9,4 milyar dolarlık kısmı ihraç edilmiştir. Makina ithalatımız 20,1 milyar dolar ve yurt içi satışlar ise 31 milyar dolar olmuştur. 2009 yılında imalatta 15, ihracatta 25 ve ithalatta da 23 bir azalma olması beklenmektedir.
Demir-çelik sektörü ile makina sektörü, ihracatta birbiri ile tatlı bir rekabet içindedir. Bazı yıllar demir çelik sektörü az farkla 4. makina 5. sırada yer alırken, bazı yıllarda da makina ihracatı 4. demir çelik 5. olmaktadır. 2009 yılı ilk 9 ayında 5 milyar 662 milyon dolarlık demir-çelik 5 milyar 867 milyon dolarlık da makina ihraç edilmiş ve makina sektörü az ara ile 4. olmuştur.
Türkiye Pazarında İthal Makinaların Payı
Son yıllarda sektörün gerçekleştirdiği hızlı gelişime rağmen iç pazarda ithal makinaların payı 65 düzeyindedir. Sektörü fazla tanımayan ve dışardan bakan bazı kişiler, ithalatın fazlalığını, sektörün rekabet gücünün zayıflığına ve başarısızlığına bağlamaktadırlar. Ancak, makina sektörünün en eski ve gelişmiş firmalarının yer aldığı, Avrupa’daki makina imalatının 40’ını gerçekleştiren ve sektörün lideri konumundaki Almanya’da VDMA’nın raporuna göre 2008 yılında ithal makinaların pazardan 51,7 pay aldığı, Avrupa Birliğinde ise bu değerin, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte ortalama 45-55 arasında olduğu, gene ülkemizden çok yıllar önce dünyanın önemli makina imalatçılarının faaliyete başladığı ABD’de 72 olduğu dikkate alındığında ülkemizde ithal makinaların pazar payının 65 olması kötümserlikle yorumlanmamalıdır. Tüm belirtilen ülkeler, makina sanayine ülkemizden yarım asırdan fazla bir süre önce başlamışlardır. Bilindiği gibi Makina sanayimiz 1995 yılından sonra gelişmesini hızlandırmış ve ihracata yönelmiştir.
Günümüzde değişik ülkeler, sektörün gelişmesine bağlı olarak bazı tür makinaların imalatında daha başarılı ve rekabetçi olmakta, diğer makinaları ise ithal etmektedirler. Türkiye’de de durum buna paraleldir. Zaman zaman ithal etmekte olduğumuz makinaların çoğunluğunun ülkemizde imal edilebileceği söylenmektedir. Bunların yerli olarak imal edilebileceği doğrudur. Ancak büyük ölçüde serbestleşen ticaret ortamında müşteri beklentilerine uygun, güncel teknolojilerin kullanıldığı ve rekabetçi fiyat düzeyinin sağlandığı bir imalat yapılması gerekmektedir. Konu bu açıdan değerlendirildiğinde, yapabilmek ile bu şartlara uygun imalat yapmak arasında fark olduğu görülecektir. Bu nedenledir ki sektörün öncüsü ülkelerdeki ithalat da ihmal edilemeyecek boyuttadır.
Diğer yandan, ithal makina alan yatırımcıların, ihracatın yapıldığı ülkelerin Exim-Bank’larından uzun vadeli krediyi kolayca sağladıkları, buna karşın ülkemizde satıcı kredilerine erişmenin çok zor olduğu, sağlansa da bu kredilerin kısa vadeli olduğu bir gerçektir. Bu durum yatırımcıları, daha ucuz yerli makina olsa da ithal makina almaya yönlendirmektedir. Kredi şartlarındaki önemli fark ithalatı teşvik etmekte, ihracatı da zorlaştırmaktadır.