Son Dönem Kriz & Kuruluşların Yeni Arayışları
2010 Avrupa Kültür Başkent’i adayı İstanbul gerek tarihi gerekse şimdiki zamanda en önemli ekonomi kenti olmaya devam ediyor. Peki, bu son gelişmeler ışığında kentimizde “yaşanan kriz ortamının etkileri ne boyutlarda ve daha neler olabilir?” soruları sorulmakta. Kriz ortamı finansal sektörü ve reel…
2010 Avrupa Kültür Başkent’i adayı İstanbul gerek tarihi gerekse şimdiki zamanda en önemli ekonomi kenti olmaya devam ediyor. Peki, bu son gelişmeler ışığında kentimizde “yaşanan kriz ortamının etkileri ne boyutlarda ve daha neler olabilir?” soruları sorulmakta. Kriz ortamı finansal sektörü ve reel sektörü derinden sessizce vurmaya devam ediyor. Bilhassa işsizlik ortamının bankalar tarafından gelmesi dikkat çekici. Reel sektör baktığımızda ise yapılan üretimlerin Avrupa da yaşanan kötü durum neticesinde ihraç edilememesi ve bunun kredi ödemelerinde sorun yaşatması kuruluşların olan likit varlıkları ile şirketlerini ayakta tutma çabasına hatta kapatmalarına neden oluşturuyor.
Yakın zamana baktığımızda döviz kurlarında yaşanan yükselişler 2001 senesin derin bir etki yaratmamışa benziyor. Bu yükselişlerde en büyük sorun panik ortamı idi. Bunun oluşmadığını görmekteyiz. Yaşanan yükseliş önlenemese bile kontrol altında tutulmuş görünüyor. Bu yükselişteki ana unsur iktisadi olarak bakıldığında faiz indirimlerinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ama bunun yanında ülke ekonomisinde görülen bazı çatlamalar dikkat çekmekte. Bunlardan birincisi faiz indirimlerine karşın enflasyonunda aşağıda gelmesi, bu tasarruf nedeni ile şimdilik iyiye işaret olarak algılansa da durgunluk başlangıcı içinde bir düşünce yaratabilir. İkinci önemli gelişme ise dış ticaret dengesinde yaşanan bozulmaların ülke ekonomisine olan güveni zedeleyebilir. Ki para piyasalarında kur hareketlerini belirleyici en büyük etken o ülkenin ekonomisine olan güvenden kaynaklanır. Bu durumda döviz fiyatlarında yükselişi ortaya koyuyor.
Bununla beraber ağırlıklı olarak yanlış seçilen döviz cinsi krediler birçok firmanın kapanmasına ve ya ciddi zarar görmesine neden oluşturmakta. Aslına bakarsanız ana neden bu alınan döviz kredileri döneminde çapraz kurlarda oluşmuş olan aşırı oynaklıktan kaynaklanıyordu. Eğer kuruluşlar bu hareketliliği öngörebilseydi bu oluşan zarar ortamını azaltabileceklerdi. İstanbul’daki kuruluşlara baktığımızda bu yönde finans departmanlarını geliştirerek para piyasalarında(FOREX) kur riskine karşı kendilerini korumaya başladıklarını söyleye biliriz. Bu geliştirmeyi bu konuda profesyonel olan firmalardan aldıkları danışmanlık hizmeti ile sağlıyorlar. Yapılan korunma işlemli hareketlerde; kendilerini piyasadaki malzeme ve ürün fiyatlarının değişim risklerinden koruyabilir, karlarını koruyabilir edebilir, finans giriş ve çıkışlarını daha düzenli hale getirebilir, gelirlerini planlayabilir, aldıkları kredilerin fiyatlarını düşürebiliyorlar.
Peki, bu piyasada yatırımcının elinde ne gibi seçenekler mevcut? Birinci seçenek çoğu zaman olduğu gibi kredi çekerek nakit oluşturmak... Mevcut krizin oluşturduğu en büyük sorunlardan biri de bankalara ve bankacılık sektörüne duyulan güvenin azalması ve kredi sorunu oldu. Birçok yatırımcı alışılagelmiş bu çözüm yolunu artik kolaylıkla kullanamaz hale geldi. Yine mevcut sermayenin iç piyasa içinde kullanılması seçeneğine gelecek olursak, tum ülkelerdeki iç pazar daralması ve reel sektördeki sıkışıklık de ticaret yapmayı zor hale getirdi ve eldeki nakit ticaret yapılarak kullanılamaz hale geldi. Bu faktörde kredi krizinin de payı büyüktü. Bir diğer çözümse içeriye yabancı yatırımcı çekmekti fakat tekrardan hepsi de birbirine bağlı olan bu faktörlerin eskisi kadar iyi islemez hale gelmesi bu çözüm yolunun da onunu tıkamış oldu. Yatırımcının mevcut gelirini korumak veya sermaye artırımı yapmak için elinde çok da fazla veri kalmamış oldu. İste tam da bu tıkanmış durumda geriye çok seçenek kalıyor ve bu seçeneklerden çok önemli bir tanesi de gün içinde yapılacak döviz işlemleridir. Döviz fiyatlarını etkileyen verilerin ve fiyat dalgalanmalarının takibi özellikle de son donem de daha kolay hale gelmiş durumda. Ekonomilerdeki daralma para birimlerinin birbirlerine karsı kısa surede çok net güçlenmelerini engelliyor. Bu da günlük ve haftalık net sınırların oluşmasını sağlıyor. Mesai saatleri başlayan ülkelerin para birimleri çok büyük ihtimalle borsa endekslerinin de düşük açılmasıyla güç kazanıyor ve diğer ülkenin borsasının açılması ile yon değişiyor.
Genellikle bir önceki günün uç noktaları test ediliyor ve bu seviyelerden ters hareketler geliyor. Bir haftalık dönemlere baktığımızda fiyatlarda çok büyük sapmalar olmadığını görebiliyoruz. Bir sonraki haftaya geçildiği zaman ise ana yon doğrultusunda yeni bantlar oluşuyor ve süreç tekrarlanıyor. Gün içinde yapılacak bu işlemlerin bilinçli yapılması durumunda hem alış hem de satış imkânı tanıyan para'' piyasaları'' , uluslararası dar boğaz yasadığımız ve bir sure daha yasayabileceğimiz bu dönemde karşımıza karlı olabilecek bir yatırım seçeneği olarak çıkıyor.