Derneğimiz; Türk Makine lobisinin çekirdeğidir
Makine İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Makine İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Makina İmalatçıları Birliği (MİB)Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenmeye nasıl karar verdiniz?
1965 yılında Konya’da doğdum. Üniversite eğitimine kadar Konya’da okudum. ODTÜ İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra tekrar Konya’ya döndüm. Aile şirketlerinde iş eve getirildiğinden bu konulara aklımız erdiğinden beri sektörün içindeyim diyebilirim. Sektörün geneliyle ilgilenmem Makine İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu üyesi olmam ile başlamıştır. Şu anda MİB Yönetim Kurulu Başkanlığı’nın yanı sıra Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği (MAİB) ve Makine Tanıtım Grubu (MTG) yönetim kurulu üyesi ve Konya sanayi Odası Meclis başkan vekiliyim. Makine İmalatçıları Birliği Başkanlığına, geçen dönem MİB Yönetim kurulunda birlikte çalıştığım arkadaşlarımın ikna kabiliyetleri sayesinde karar verdim. Bu bir nöbet, sanırım sıra bende…
Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüteceğiniz MİB’in Türk makine sektörü açısından önemi nedir? Derneğinizin öncelikli görevleri nelerdir?
Makine imalatı sektöründe her ne kadar 1980’li yıllarda dernekleşme konusunda bazı girişimler olmuş olsa da dönemin koşulları, büyük firmaların sayıca az olması ve küçük firmaların büyük firmalarla bir araya gelme konusundaki çekinceleri, yapılan girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanmasını beraberinde getirir. Fakat Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) 1989 Yılı İcra Planı’ndaki 204 sayılı tedbirinde sektörün birliğe olan ihtiyacı; “Geniş ve dağınık bir görünüm arz eden makine imalatı sektörünün organize bir yapı içinde sorunlarının çözülmesini sağlamak ve gelişmesini sürdürmek üzere Makina İmalatçıları Birliği kurulması için hazırlıklar yapılacaktır” şeklinde vurgulanır. Birliğin kurulmasında ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevlendirilir. Böylece çok kısa süre sonra hayata geçecek olan Makina İmalatçıları Birliği’nin (MİB) kurulum sürecinde ilk adım atılır.
“Bu işi alın ve siz yürütün”
Görevin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesinden hemen sonra, o tarihte bakanlık müsteşarlığı görevini yedi senedir üstlenen ve aynı zamanda makine yüksek mühendisi olan merhum Akın Çakmakçı sektörün önde gelen temsilcilerini toplar. 25 Mayıs 1989’da yapılan toplantıya; Işık Makine’den Şükrü Er, Coşkunöz’den Arslan Sanır, Komsan’dan Atilla Kuzucan ve Asmaş’dan Enver Ünal davet edilir. Müsteşar Akın Çakmakçı, yapılan toplantı sonucunda “Bu işi alın ve siz yürütün” diyerek dernek tüzüğünün hazırlanması görevini bu dört kişiye devreder.
Bu gelişmenin ardından hızlı bir şekilde gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında benzer statüdeki derneklerin çalışma kapsamları araştırılırken diğer yandan da dernek tüzüğünü hazırlamak için hukukçulara danışılır. “Tabi Türk mevzuatı bakımından tüzük hazırlamak biz mühendislerin yapabileceği bir şey değil” diyen MİB eski Genel Sekreteri Arslan Sanır, İçişleri Bakanlığı’nın beklentilerine uygun hazırlanan tüzüğün, 1989 yılının 19 Eylül’ünde bakanlığa sunulduğunu söylüyor. Bu tarihten sekiz ay sonra tüzüğün ilgili bakanlık tarafından onaylanmasıyla birlikte MİB resmen faaliyete geçer. İlk genel kurulunu da 28 Kasım’da gerçekleştirir. Birliğin kuruluş aşaması oldukça hızlı gerçekleşmesine karşın sektörde büyük ölçekli firmaların sayıca az, küçük ölçekli firmaların ise sayıca fazla olması derneğe üye olma konusunda çekingen havanın oluşmasını beraberinde getirir. “İçişleri Bakanlığı’na başvurduğumuzda ilk önderlik eden dört firma dışında sadece 17 firma bize katılmıştı” diyen Arslan Sanır, derneğin görev listesinde ilk sırayı üye sayısını artırma çalışmalarının aldığını belirtiyor. Dolayısıyla da birlik hayata geçer geçmez üye olmadaki çekingen bakış açısını değiştirmek ve sektörü alıştırmak için çalışır. Bu bağlamda yürütülen faaliyetler arasında; her ay düzenli bir şekilde birliğin üyesi olan olmayan her firmaya bülten gönderilmesi, birlik çalışmaları hakkında bilgilerin verilmesi ve firmalarla birebir yürütülen iletişim çalışmaları dışında birlik, her bir üyesinin yaşadığı problemi kendi sorunuymuş gibi benimser ve bu sorunların çözümüyle yakinen ilgilenir. Bu da beraberinde hem yeni üye kazanmayı hem de mevcut üyelerin memnuniyetini artırmayı getirir. Çok geçmeden bu çalışmalar meyvesini verir ve üye sayısı ikinci yıl 60’lar seviyesine ulaşırken daha sonraki yıllarda 190’ın üzerine kadar çıkar.
Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde izleyeceğiniz bir yol haritanız var mı? MİB’in kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri neler olmalıdır?
MİB’in uzun vadeli olsa da kısa vadede yönlendirmeye çalıştığı hedefi makine imalat sanayini gelişimini sürdürülebilir kılan yenilikçi bir yapılaşmaya yöneltmektir. Orta vadede sürdürülebilirliği sağlandıktan sonra uzun vadede yenilikçi bir yapının sektöre kazandırılması en gerekli ihtiyacımızdır. 10-15 yıl öncesinin şartları günümüzde geçerli değildir. Bütün sektörlerin kapsamları çerçevesinde ayrı bir önemi olsa da kazanılması zor kaybedilmesi kolay olan imalat sektörü ve özellikle bütün imalat sektörlerinde katkısı ve payı olan makina imalat sektörü her zaman diğer sektörlerin sürücüsü durumunda olmuştur. Makine imalat sektörü olmayan ülkelerin veya makine imalatını arka plana atmış olan ülkelerin son ekonomik gelişmeler karşısında geldikleri durum ortadadır. Bu ülkelere karşılık makine imalatına gerekli önemi veren ve objektif bilimsellikle yaklaşan ülkelerin yaşadığı süreçler ortadadır. Bunu her platformda ve tüm sektör mensupları ile birlikte anlatmaya çalışmak en önemli hedefimiz.
Türk makine sektörünün mevcut yapısıyla ilgili değerlendirmelerinizi paylaşır mısınız? Sektörün seviye atlayabilmesi için ivedilikle çözülmesi gereken sorunları nelerdir?
Makina imalat sektörü firmalarının çoğunluğu alaylı (işi ustanın çırağa öğrettiği ve eğitimin alt seviyede olduğu) bir yapıya sahiptir. Bu yapının en acil şekilde okullu alaylı (eğitim seviyesi yüksek ustanın eğitim seviyesi yüksek çırağa öğrettiği) yapıya kavuşturulması gereklidir. İşe özel, özellikle makine imalat sektörüne özel temel bilgi ve birikimler ancak eğitim seviyesi yüksek usta ve çıraklar arasında verimli olarak yeni nesillere aktarılabilir. Özellikle kayıt dışı imalatın önlenmesi ve makine imalatçısı olarak iş yeri açanların disiplin altına alınmaları gereklidir. Kayıt dışılığın azaltılması çok farklı alanlarda bizlere ciddi katkılar sağlayacaktır. En basit örnek olarak, kayıt dışı imalat kayıtlı olarak çalışan ve ihracatları ile ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunan ihracatçı firmalarımızın sırtından hançerlenmesi gibi bir durum yaratmaktadır. Şans eseri başarı sağlamış gibi görünen ve yurtdışına açılan kayıt dışı imalatın ihracat sonrası destek başarısızlıkları başarılı ihracatçılarımızın işlerine de zorluk çıkarabilmektedir. Türk makine imalatçısına kötü bir ün sağlayabilmektedir.
Sivil toplum yapılanmalarının karar vericiler üzerinde etkinliğini artırabilmesi için kimlere ne tür görevler düşüyor?
En önemli görev sivil toplum kuruluşlarının çekirdeğini oluşturan üye firmalara düşmektedir. “Şeyh Uçmaz Müritleri Uçurur” deyimimiz bu konuda uygun bir tanımlama olabilir. Üye firmalarımızın deneyimleri sonucu kazandıkları tecrübeleri, iyi veya kötü, bağlı oldukları sivil toplum kuruluşu ile paylaşmaları, mantıklı ve yapıcı tavsiyelerle kuruluşuna destek vermeleri en önemli konudur. Bu bilgi - birikim paylaşımı ve tavsiye desteği sayesinde STK politikasını doğru oluşturur ve karar vericilerin dikkatini doğru söylemleri ve faaliyetleri ile çeker ve onları etkileyebilir. Tabii olarak, karar vericilerin her konuda uzman olması beklenemez. Hele yatırım tipi makine imalatı gibi toplumun sınırlı bir kısmını direkt ilgilendiren sektörümüzün sadece sayısal verilerden yoksun söylemlerle karar vericilere anlatılabilmesi oldukça zordur. Karar vericiler sayısal değerler ile değerlendirme yapmaktadır. Sektörümüzün en önemli sorunlarından biri olan disiplinsizlik ve kayıt dışılık bu durumda da etkisini göstermekte ve karar vericilerin bizleri anlayabilmesi için onlara sunmamız gereken sağlıklı sayısal verilerden bizleri mahrum bırakmaktadır.
Global ölçekte makine sektörünü 2014 yılının ikinci yarısından neler bekliyor? Makine üreticilerine ve üyelerinize 2014 yılının ikinci yarısı ile ilgili tavsiyeleriniz neler olur?
Geçen yılsonu ve bu yılbaşında azalan yatırım arzusu bence yılın ikinci yarısında artış gösterecek. En önemli müşterimiz olan Avrupa’nın büyümesindeki artış bize de olumlu yansıyacaktır. Bu nedenle yılsonuna büyüme hızında artışla gireceğimizi umuyorum. Uluslararası faizin artacağını bekliyorum; bu nedenle biz risk minimizasyonu yapıyoruz.
Ekonomi ile ilgili olarak, tavsiye verecek bir otorite olmadığımı düşünüyorum. Biz kurdan değil, makine imalatından para kazanmak için hangi kur ile kazanıyorsak borçlanmalarımızda da aynı para birimini kullanıyoruz. İmalatçılar için son 3 yıldır süregelen ihracat artışı bu yılda olacaktır inancındayım ama yetmez.
Eklemek istedikleriniz?
Bankacılık sisteminin üretimin öneminin bildiğine eminim; buna yönelik stratejik sektörlerdeki üretimin artırılması için düşük faizli, ihracat hedefli yatırım kredisi dizayn edilmeli. Türkiye’de tüketimin hızından şikayetçi herkes. Belki tüketici kredilerinin artırılan faizi yatırımcıya daha uygun faizli kredi teminini sağlayabilir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.