Gökhan Demiruz: Yassı Çelik ticaretinin Yüzde 70' ini YİSAD Üyeleleri gerçekleştiriyor
YİSAD Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri ve Gökmetal Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Demiruz ile YİSAD ın kuruluş amaçlarını, yapmış oldukları çalışmaları ve sektöre ilişkin son gelişmeleri konuştuk. Yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz
YİSAD – Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri ve Gökmetal Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Demiruz ile YİSAD’ın kuruluş amaçlarını, yapmış oldukları çalışmaları ve sektöre ilişkin son gelişmeleri konuştuk. Yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz.
Öncelikle YİSAD’ın kuruluş amacını ve çalışmalarını bizlerle paylaşır mısınız?
YİSAD – Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği 2003 yılında sektörümüzün önde gelen isimlerinin katkılarıyla kuruldu. Derneğin kuruluş amaçlarından bahsedecek olursak; ülkemizde yassı çelik sektöründe ithalat ve ihracat yapan, aynı zamanda yassı çelik kullanarak imalat yapan firmaları, tüccarları, sanayicileri bir araya getirerek, birbirleriyle tanışmalarını sağlamak bu amaçlardan en öncelikli olanıydı. Çünkü sektörümüzde büyük bir iletişim sorunu yaşanmaya başlamıştı. İletişimden kastım, telefon, faks, mail, vb. iletişim türleri değil… Yüz yüze iletişimden bahsediyorum. Demir çelik sektörünün bugünkü önemli oyuncularına baktığınız zaman, birçoğunun Perşembe Pazarı kökenli olduğunu görürsünüz. Perşembe pazarında bu sektörle meşgul olanlar, o dönemlerde birbirlerini daha yakından tanıyorlardı, günün birçok saatini birlikte geçiriyorlardı. Aynı masada yemek yiyip, aynı ocaktan çay içiyorlardı. Tabi benim bahsettiğim dönemler çekin, senedin değil, sözün geçtiği dönemlerdi. Belki Perşembe Pazarı kültürünün son tanıklarından biriyim ama o kültürü hala özlüyorum diyebilirim. O eski günlerin tadını bildiğimiz için, YİSAD’ı kurarak sektördeki meslektaşlarımızı bir araya getirmek istedik. Onları çeşitli organizasyonlarda, toplantı ve davetlerde aramızda görmek istedik. Ve zannediyorum; derneğimizin kurulduğu günden bu yana, bu birliktelikleri layıkıyla yerine getirdiğimize inanıyorum. Kuruluş amacımızın bir diğer nedeni ise sektörün daha güçlü olarak temsil edilebilmesi isteğidir. Gerek devlet kuruluşları nezdinde, gerekse özel kuruluşların nezdinde daha sağlıklı görüşmeler yapmak ve sektörün sorunlarına daha hızlı çözüm bulabilmek amacı da kuruluş felsefelerimizden biridir.
Bunun dışında sektörümüz, ülke ekonomisinin lokomotiflerinden biri ve çok büyük paraların döndüğü, önemli yatırımların yapıldığı bir sektör. Yılda yaklaşık 10 milyar dolar gibi bir rakamın döndüğü bir alan… Böylesine önemli bir sektörün dinamikleri bir araya getirmek, verileri toplayabilmek ve sektörü kurumsal bir kimliğe kavuşturmak da bir diğer amacımızdı. Ülkemizde her yıl ortalama 8 milyon ton yassı çelik ithalatı yapılıyor. Geçen yılki rakamlara baktığımızda ithal edilen çelik miktarı 5 milyon 600 bin ton. Karşılığında yurt dışına giden para miktarı ise 4 milyar 350 milyon dolar. Bu ithalatın birçoğunu YİSAD üyeleri gerçekleştiriyor. İthalatın yanı sıra yerli üreticilerden de mamul alıp satan üyelerimiz, sektördeki tonaj cirosunun hemen hemen yüzde 70’ini ellerinde bulunduruyorlar.
Derneğin Yapısı
Deneğimizin yapısı hakkında kısaca bilgi verecek olursak; diğer tüm dernekler gibi yönetim kurulu ve üyeleri olan, üye olmak isteyenlerde belli kriterler arayan, üyelerinden kanunların izin verdiği ölçüde aidat toplayan, 2 yılda bir Genel Kurulu olan sivil toplum örgütüyüz diyebilirim. Son Genel Kurulumuz da geçtiğimiz günlerde Marriott Hotel Asia'da yapıldı.
Genel Kurul ile birlikte çelik sektöründen ve Türk sanayisinden önemli isimleri bir araya getirerek önemli bir toplantı da düzenlediniz.
Evet, Genel Kurul akşamı yine Marriott Hotel Asia'da bir konferans ve yemek organize ettik. Bu organizasyon öncesinde sadece YİSAD üyelerini değil, sektörde faaliyet gösteren birçok firma temsilcisini, sektörün hedef kitlesinde yer alan isimleri, sanayicileri, yurt dışındaki bazı çelik fabrikalarının temsilcilerini davet etmeye karar verdik. Bu davetler esnasında isimlerini unuttuğumuz bazı arkadaşlarımız oldu. Bunlardan birçoğu bizlere ulaşarak konferansa katılmak istediklerini dile getirdiler. Hatta sektörümüzde bu tip organizasyonlar genellikle ücretli düzenlendiği için, bizlerden ücret karşılığı davetiye talep eden arkadaşlarımız dahi oldu. Çünkü bizim konferansımızı da ücretli bir etkinlik olarak algılayanlar olmuş. Mümkün olduğu kadar hiçbir arkadaşımızı geri çevirmedik ve kapılarımızı tüm sektöre açtık. Yine de davet etmeyi unuttuğumuz arkadaşlarımız olmuşsa aflarına sığınıyoruz. Düzenlemiş olduğumuz "Yassı Çelik Sektörü ve Türkiye Ekonomisi" adlı konferansa ERDEMİR Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Özgen ile Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Türkiye İş Bankası Genel Müdürü H. Ersin Özince konuşmacı olarak katıldı. Sözü geçmişken, buradan bir kez daha sizin aracılığınızla konferansımıza katılıp organizasyonumuza renk kattıkları için kendilerine teşekkür ediyorum. Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Mustafa Açıkalın’ın açılış konuşmasının ardından Sayın Oğuz Özgen, katılımcılarımıza yönelik yapmış olduğu sunumda dünya demir çelik piyasaları, özellikle yassı çelik üretim ve tüketimi hakkında önemli bilgiler verdi. Piyasaların geride bıraktığımız dönemlerdeki verilerini irdeleyerek, gelecek dönemler hakkında da fikir edinmemizi sağladı. Sayın Ersin Özince ise finans piyasaları hakkında bizleri bilgilendirdi. Ekonominin dününe, bugününe ve geleceğine değindi. Global gelişmeleri bizler için yorumladı. Konferansa katılan bir çok kişi aynı zamanda birçoğumuzun müşterisi. Buna rağmen bizler, şeffaf bir ortam olmasından yana tavır koyarak sektördeki bilgileri herkesle paylaşıyoruz. Bu nedenle katılımcılarımız hem konferanstan hem de her iki konuşmacının sunumundan fazlasıyla memnun oldular diyebilirim.
Konferansınızı biz de yakından takip ettik. Özellikle Erdemir Genel Müdürü Sayın Oğuz Özgen’e derneğinizi de ilgilendiren önemli bir soru geldi. YİSAD olarak toplu mamul alımı hakkında sorulan o soruyu nasıl değerlendirdiniz?
Evet, Türk demir çelik sektörünün bel kemiği, tek entegre yassı çelik üreticisi ERDEMİR’in Genel Müdürü’nü görünce herkes aklındaki soruları kendisine yöneltti. Bizler de bu durumdan bir kez daha memnuniyet duyduk. Çünkü gördük ki konferansımız, katılımcılarımızın sorunlarına çare bulunmasına da vesile oluyor. Yaptığımız genel kurulda üyelerimizden bazıları yönetim kuruluna şu soruyu sordu. “Dernek olarak ERDEMİR’den toplu alım yapmamız durumunda bir fiyat avantajı sağlayabilir miyiz?” Hemen şuna değinmek istiyorum: Biz ticari bir kuruluş değiliz. Yani buradaki 76 kişi, kendilerine ticari avantaj sağlamak için bir araya gelmedi. En azından bu durum derneğimizin kuruluş amaçları arasında yer almıyor. Bununla birlikte bütün yeni oluşumlar, yeni birliktelik ve yapılanmalar, insanların kendi aralarında oluşturdukları sosyal diyaloglarla mümkün oluyor. İşte biz dernek olarak bir nevi bu diyalog ortamının sağlanmasına katkıda bulunuyoruz, insanları aynı çatı altında buluşturarak birbirleriyle tanışmalarını, kaynaşmalarını sağlıyoruz. Ama en başta da dediğim gibi, dernek olarak ticari faaliyetlerde kesinlikle bulunmuyoruz.
Konferansta bazı katılımcılar bankaların demir çelik sektörüne olan yaklaşımlarını eleştirdiler, hatta Mustafa Açıkalın da konuşmasında finans sektörüne bazı serzenişlerde bulundu. Bankaların demir çelik sektörüne olan bakış açıları hakkında siz neler düşünüyorsunuz?
Hem katılımcılarımızın hem de başkanımızın bu konudaki serzenişlerine ben de hak veriyorum. Mustafa Bey konuşmasında “Bizim yetiştirdiğimiz 2. Ve 3. Kuşak gençlerimize olumsuz bakmayın. Çünkü onlar bizimle özdeşleşmiş olan eski Anadolu kültürüyle yetiştiriyorlar. Vaktiyle sözle alışveriş yapan bizler, çocuklarımızı ve torunlarımızı da bu anlayışla yetiştiriyoruz, onlara güvenin” dedi. Gerçekten de bizim sektörümüz her anlamda güvenilirliği yüksek olan bir sektör. Zaten bizim sektörümüze dışarıdan pek giren olmaz. Genelde atadan, dededen gelen mesleği yeni kuşaklar devam ettirirler. Buna rağmen, özellikle 2008 yılının son çeyreğinde başlayan küresel krizle birlikte bazı bankalar sektörümüzdeki bazı meslektaşlarımızı zor durumda bıraktılar. Tabir-i caizse hırpaladılar diyebilirim. Krediler zamanından önce geri çağrıldı, ödemelerde kolaylıklar sağlanmadı. Halbuki bizler bankaların olmazsa olmazları arasında yer alıyoruz. Çünkü çok önemli rakamların telaffuz edildiği, el değiştirdiği bir sektörün mensuplarıyız. Söyleşimizin başında da değindiğim gibi, geçtiğimiz yıl 4 milyar 350 milyon dolar gibi bir para çıkışımız olmuş. Bu sadece yassı çelik sektöründe gerçekleşen para çıkışı… Bunun içerisine uzun mamulleri, kütük ve slab ticaretini de eklediğimiz zaman inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor. Demir çelik sektörü ülke ekonomisinde en büyük 4. Veya 5. Sektör. Hatta ihracatta dönem dönem 1’nci sektör haline de geldiği zamanlar oldu. Bu cirolar yapılırken bankalara komisyonlar ödeniyor, çeşitli masraflar ve kredi faizleri ödeniyor. Dolayısıyla bankalara çok önemli girdilerin ve gelirlerin sağlandığı bir sektördeyiz. . Bankaların sektöre olan yaklaşımlarında bu durumu göz önünde bulundurması, sektörü ve dinamikleri yakından takip eden bankalar için, onların kazançları için önemli bir rakamdır, yukarıda bahsettiğim cirolar.
Diğer sektörlerin aksine, demir çelik sektöründeki firmalar ağırlıklı olarak “Aile Şirketi” veya “Patron Şirketi” kimliğinden bir türlü kopamıyor veya kopmak istemiyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Demir çelik sektörü çok farklı bir sektördür. Az önce de söylediğim gibi büyük paraların döndüğü, önemli iniş – çıkışların olduğu bir sektördür. Bilgi birikiminin yanı sıra tecrübeyle sevk ve idare edilebilecek bir sektördür. Bu nedenle demir çelik firmalarındaki “Aile Şirketi” veya “Patron Şirketi” anlayışının sürmesi sektörün hayrına olacaktır. Bu anlayışla çalışmalarını sürdüren firmalara baktığınız zaman, en fırtınalı dönemlerden bile sağ salim çıktıklarını sizler de görebilirsiniz. Bununla birlikte tabi ki profesyonel kadrolar da olmalı. Alanında uzman çalışanlarda firmalarda görev yapmalı fakat son sözü muhakkak patron söylemeli. En azından ben böyle düşünüyorum…
Son dönemlerde en çok konuşulan konulardan bir tanesi ise yassı çelik ithalatı yapan firmaların durumu… Ülkemizde yassı çelik üretiminin artmasıyla ülke ihracatçı konumuna geçeceğiz. Bu durumda ithalatçı firmalar ne yapacak?
Sayın Oğuz Özgen Bey’in sunumunda belirttiği gibi, ülkemiz yassı üründe ihracat tonajlarını arttırmaya başlayacak. Bununla beraber iç tüketimin de artacağını düşünüyoruz. Sayın Özgen’in sunumundan bir raporla daha iyi yorum yapmamız mümkün.
Yassı çelikte üretimi yapan firmaların artması ile mevcutta bu sektördeki çelik servis merkezlerinin ve ithalatçıların çok da olumsuz etkilenmeyeceğini düşünüyorum.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.