Hakan Yaşar: Türkiye’de üretimi son derece kısıtlı olan vermiküler dökme demir (CGI) üretimine başladık
35 seneyi aşkın bir süredir sektörün güvenilir ve yenilikçi oyuncusu olmak üzere faaliyetlerini sürdüren Demisaş Genel Müdürü Hakan Yaşar, sektörün geleceği hakkındaki görüşlerini ve ileriye dönük projelerini dergimizle paylaştı.
Sorularımıza geçmeden önce sizi tanıyabilir miyiz?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Metalürji Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra döküm sektörünün büyük fabrikalarından birinde ergitme mühendisi olarak işe başladım. Bir yandan çalışırken bir yandan da yüksek lisans eğitimime döküm ve ısıl işlem konulu bir tezle devam ettim. Zaman içinde lisans ve lisans üstü teorik bilgilerimle fabrikadaki tüm üretim süreçlerini birlikte yorumlama imkanına sahip oldum. Çalışma hayatım boyunca bir yandan proseslerin uygun ve nitelikli ürünleri ortaya çıkarmasına uğraşırken, bir yandan da bu süreçlerin kolaylaştırılması, geliştirilmesi ve yalınlaştırılmasına yönelik uğraşlarım oldu. Mesleğe ilk başladığım zamanlardaki gelişimler açısından teknik kaygılarım yıllar geçtikçe yönetim-organizasyon ve proje geliştirmeler ile yer değiştirdi.
Bugün ise bir döküm parçasının tasarlanması, üretilmesi, satılması deneyimlerimi bir döküm fabrikasının geliştirilmesi ve dünya çapında aranılır bir hale gelmesi yönünde kullanıyorum.
Firmanızın bünyesinde hangi faaliyetler gösteriliyor, müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz?
Demisaş olarak 35 seneyi aşkın bir süredir hem çalışanlarımız, hem de döküm sanayi adına yaptığımız çalışmalar ile sektörün güvenilir ve yenilikçi bir oyuncusu olmak üzere faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Çağdaş hizmet anlayışımızı teknoloji ile buluşturduğumuz Darıca Kocaeli'ndeki yönetim merkezimizde, müşterilerimizin tüm ihtiyaçlarına en üst düzeyde cevap verebilecek sistemleri oluşturmak en büyük amaçlarımız arasında yer alıyor.
1990'lardan bu yana devam eden yatırımlarımızla, bugün Bilecik’te bulunan 130 bin metrekarelik üretim tesislerimizde yıllık 80 bin ton üzerinde üretim kapasitesine ulaştık.
Deneyimli mühendislik ekibimizle, müşterilerimiz için en uygun çözümleri sunuyoruz. Müşterilerimizin özgün ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunabilmek için, endüstrideki tüm gelişmeleri takip ediyoruz. Prototip aşamasından itibaren müşterilerimize her zaman destek oluyor, tasarım süreçlerini geliştirmek için çalışıyor ve kaynaklarını verimli kullanabilmek için süreç optimizasyonuna odaklanıyoruz.
Demisaş’ta üretim serüveni, parçaların tasarımı ve bu tasarımın, çeşitli simülasyon programları kullanılarak doğrulanmasıyla başlıyor. Elde edilen çıktılara ve müşteri özel isteklerine göre, tüm seri ve prototip üretim modellerini, CAD-CAM sistemini kullanarak, Demisaş bünyesinde imal ediyoruz. Üretimde kullandığımız tüm model ve ekipmanlar, Toplam Verimli Bakım prensiplerine uygun olarak kontrol ediliyor ve korunuyor.
Ürünleriniz ağırlıklı olarak hangi sektörlerde kullanılıyor?
Bugün, saygınlığı ve güvenilirliği sayesinde, Avrupa otomotiv endüstrisinin tüm tanınmış markaları, orijinal ekipman üreticileri ve birincil tedarikçileri, geniş yelpazeli fren ve emniyet parçaları da dahil olmak üzere her cins sfero, gri ve vermiküler dökme demir ihtiyaçları için Demisaş ile işbirliği yapıyor.
Bu prestijli otomotiv parçalarının yanı sıra, pek çok buzdolabı ve klima kompresörlerinin döküm parçalarını da üretiyoruz. Avrupa'daki soğutma endüstrisinin toplam döküm kompresör parçası talebinin önemli bir kısmını Demisaş olarak biz karşılıyoruz.
Hizmet verdiğimiz sektörleri çeşitlendirip pazar riskini azaltmak adına son iki yıldır çok sayıda proje yürütüyoruz. Bu bağlamda, yakın zamana kadar ağırlıklı olarak sadece binek araç ve soğutma kompresör sistemleri için parça üretirken, portföyümüze ticari araç ve su sistemleri parçalarını da ekledik. Başka sektörler ve pazarlar için de çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.
Sektörünüzdeki rekabet ortamı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Tüm sektörlerde olduğu gibi küreselleşmenin bir getirisi olarak döküm sektöründe de oldukça yoğun bir rekabet ortamı mevcuttur. Biz ağırlıklı olarak otomotiv sektörüne döküm parça ürettiğimiz için otomotivin kendi içindeki rekabet ve gelişiminden oldukça etkileniyoruz. İhracat ağırlıklı bir portföyün de sonucu olarak rekabeti sadece yurt içinde değil, tüm dünya çapındaki rakiplerimiz ile birlikte değerlendiriyoruz. Sürekli bir biçimde gelişim ve maliyet azaltma projeleri tasarlamak, hayata geçirmek ve bu projelerin sonuçlarını her an izlemek zorundayız. Yeni bir tasarım sonucu ortaya çıkan bir döküm parça ihtiyacı, zaten bizlerin önüne hedef maliyet ve gelişimler potansiyelleri olarak konuyor. Otomotiv dünyasının felsefesi ve çalışma biçimi toplumların eğilimlerine yönelik yeni araçları en iyiyi en ucuza arz etmek üzerine kurulu olduğu için, ana üreticiler olarak bizler de bu yönteme dahil oluyoruz.
2011 yılını geride bıraktık. Bu dönem firmanız açısından nasıl geçti, 2012 yılından neler bekliyorsunuz?
2011 yılının özellikle ilk 3 çeyreği genel olarak döküm sektörü için olumlu geçti diyebiliriz. Pazardaki talebin yüksek olduğu ve firmaların cirolarını artırdığı bir dönem yaşadık.
Öte yandan hammadde, elektrik, kok gibi girdilerdeki ciddi maliyet artışları bizi biraz uğraştırdı ve uğraştırmaya devam ediyor. Girdi maliyetlerimizdeki artışı satış fiyatlarına yansıtırken pazarın şartlarından dolayı gecikme ya da kayıplar yaşayabiliyoruz. Bu olumsuzlukları da verim artırıcı çalışmalarla dengelemeye çalışıyoruz.
Özellikle yılın son çeyreğinde AB ülkeleri ekonomisindeki belirsizlikler nedeniyle talepte düşüş gözlemlemeye başladık. Bunun 2012 yılı yansımalarını takip ediyoruz.
2011 yılının Demisaş özelinde başlattığımız değişimin ilk meyvelerini aldığımız bir yıl olduğunu söyleyebilirim. Ürün portföyünde planladığımız değişimlerin bir bölümünü 2011’de gerçekleştirdik, bu değişim önümüzdeki dönemde de devam edecek.
Döküm açısından katma değeri yüksek ürünlere yönelmemizin sonucu olarak 2011 yılında satış tonajımız 2010’a göre %9’luk bir düşüş göstermesine rağmen ciromuzda %20’lik bir artış gerçekleşti. Yani “zor” parçalara yönelmemiz, ortalama kg başı satış fiyatımızın %30 artması sonucunu beraberinde getirdi.
2012 global ekonominin belirsizliklerle dolu olduğu bir yıl olacak. Türk döküm endüstrisinin tedarikçisi olduğu pazarlarda 2011 yılı sonunda hissedilmeye başlayan durgunluk en azından 2012 yılının ilk çeyreğinde de devam edecek gibi görünüyor. Özellikle en büyük pazarımız olan Avrupa Birliği’ndeki mali / ekonomik problemler ve buna bağlı ortaya çıkan siyasi sıkıntılar bu pazardaki problemlerin çözümü için kısa vadede bir çıkış yolu olmadığını gösteriyor. Dolayısıyla bir kriz beklentisi çok yüksek.
Bu konjonktürde, örneğin geçmişte 2008 yılı sonundan itibaren başlayan krizde reel sektöre devletlerin yaptığı desteğin (otomotiv üretimini teşvik etmek adına yapılan hurda araç indirimi gibi) benzeri uygulamalar için devletlerin elinde de kaynak olmaması gibi bir tablo var.
Bütün bunlara rağmen yine de 2009 krizi gibi bir ortam yaşanacağını da düşünmüyorum. O krize bakarsak tüm dünyada finans piyasalarının sağladığı suni likidite bolluğuyla şişen ekonomiler, 2008 yılı son çeyreğinde aniden patlamış, piyasaları ve halkı bir panik havası sarmış ve ekonomik faaliyetler çok ani ve çok sert bir darbe yemişti. Örneğin müşterilerimizin elindeki yüksek stoklar, krizin başlamasıyla siparişlerin birden sıfır noktasına gelmesine sebep olmuştu. Bugün o krizden bu yana tüm oyuncuların (müşterilerimiz, tedarikçilerimiz, bizler) daha dikkatli ve temkinli davrandığını gözlemliyoruz. Dolayısıyla belli bir talep durgunluğu yaşanacak olsa bile keskin bir düşüş olmayacaktır.
Sektörün ihracat yapan mensupları için döviz kurlarının bugün geldiği nokta bir nebze olumlu bir tablo gibi görünse de girdilerimizin de döviz bazlı hareket ediyor oluşu, bu gelişmeyi avantaj olmaktan çıkarıyor.
Öte yandan talebin düştüğü bu dönemde bizim için son derece önemli girdiler olan elektrik, kok ve doğalgaz fiyatlarında yaşanan artışlar önümüzdeki tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Özellikle, elektrik fiyatında yaşanan artış ve bu artış trendinin devam edecek gibi görünmesi sektör için endişe veren faktörler.
Bu zorlukların olduğu ortamda Demisaş olarak son 2 yıllık dönemde başlattığımız projelerin bu pazar şartlarında bizim için çok belirleyici olacağını görüyoruz.
Müşterilerimize yakın olup her türlü taleplerine karşı esneklik gösterebildiğimiz bu yapımızla pazarda yaşanacak daralmanın etkilerini minimuma indirmeyi hedefliyoruz. Öte yandan tüm çalışmalarımızda sağladığımız verimlilik artışı neticesinde, maliyetlerdeki yükselişin etkisini sınırlı tutacağımız bir yapıyı kuracağımıza inanıyoruz. Bu girişimlerinizin beklenen yeni kriz ortamında en önemli avantajlarımız olduğunu düşünüyoruz.
Kriz ortamlarının tüm firmalar için fırsatlar da yarattığını kabul etmeliyiz. Gerek piyasa şartlarında, gerekse de kendi bünyemizde yaşanan problemleri kendimizi geliştirmek, iş yapma pratiklerimizi sorgulamak için bizleri zorlayan bir araç gibi görmenin zorlukları aşmamızı sağlayacak bir motivasyon kaynağı olacağı kanaatindeyim.
Kısa ve uzun vadede hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleri bizimle paylaşır mısınız?
Demisaş olarak müşterimizin ihtiyaçlarına yenilikçi ve kaliteli çözümler üretmeyi kendimize misyon edindik. Bu anlamda ürettiğimiz parçaların daha fonksiyonel hale getirilmesini hedefliyoruz.
Pazardaki işlenmiş döküm ürünleri alma talebinin artması ile birlikte, ürünlerimizdeki katma değeri artırmak amacıyla talaşlı imalat yatırımı yapmaya karar verdik. Talaşlı imalat yatırımıyla, döküm tasarımlarını da daha kolay bir biçimde gerçekleştirecek ayrıca her türlü malzeme çeşidini, ham ya da işlenmiş her formda ürünü istenen her türlü lojistik şartta müşterilerimize ulaştıracağız. Döküm prosesinde belirlenemeyen hataların erken fark edilmesine de olanak sağlayan talaşlı imalat sistemi, müşterilerimiz için teknolojiyi deneyimiyle buluşturan bir çözüm ortağı haline gelmemizi sağlayacak.
Talaşlı imalat yatırım planımız kapsamında, orta ve uzun vadede işlenen bazı parçaları muhtelif montaj çalışmaları yaparak sistemlere yarı mamul olarak teslim etmeyi ve nihayetinde de kendi markamızla bazı ürün gruplarını üretir hale gelmeyi hedefliyoruz.
Talaşlı imalat üretimini, Bilecik’te bulunan üretim tesislerimizin içerisinde 5.200 m2’lik bir alana sahip yeni binamızda geçekleştireceğiz. Bu yatırımızla yıllık döküm miktarının yaklaşık %30’unu işlemeyi öngörüyoruz.
2011 yılı sonunda başlattığımız yatırım, 2012 yılının ilk yarısının sonunda tamamlanacak ve 2012 son çeyreğinden itibaren müşterilerimize kendi bünyemizde işlenmiş parça tedarik etmeye başlayacağız. Öte yandan talaşlı imalat yatırımımızla sadece yurtiçi pazarın değil Avrupa pazarının da en çok tercih edilen firması olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Ayrıca bugüne kadar üretimini yaptığımız gri ve sfero dökme demir üretiminin yanında, 2011 yılı son çeyreğinden itibaren vermiküler dökme demir (CGI) üretimine de başladık. Türkiye’de üretimi son derece kısıtlı olan bu malzeme, Avrupa’da da az sayıda firma tarafından üretiliyor. Araçlara getirilen karbon emisyonunu azaltıcı kısıtlamaların artmasıyla hafif ve ısıya dayanıklı bu malzemenin kullanımının artacağını öngörüyoruz. Şimdiden bu malzemeyi portföyümüze katmanın pazardaki talep düşüklüğü sebebiyle yaşanan zorlukları aşmakta faydasını göreceğimizi söyleyebiliriz.
Öte yandan son yıllarda dünyada çevre sorunlarının daha fazla tartışılması ve tüketicilerin satın aldıkları ürünlerin çevre ile uyumu konusunda daha duyarlı hale gelmesi, çevreci ürünlerin giderek önem kazanmasını sağladı. Dünyadaki bu değişimi gören otomotiv firmaları, çevre bilinci ve sürdürülebilirlik anlayışıyla, çevre dostu olduğu kadar, enerji maliyetlerini aşağıya çeken ürünlere yoğunlaştı. Günümüzde otomotiv firmaları çevreci, alım fiyatı ekonomik, az yakıt tüketen, estetik ve yüksek performansa sahip araç üretme hedefine ulaşma çabasında. Petrol fiyatlarının artışı ve tüketiminin sınırlandırıldığı bir dünyada çevreye duyarlılığın da getirdiği itici güç ile CGI prosesi ve ürünlerinin, önümüzdeki dönemlerdeki önemli pazarlarımızdan biri olacağını düşünüyoruz.
Son olarak koruyucu bakım prensiplerinin geliştirilmesiyle bugün özgün bir Japon yönetim sistemi haline gelen TPM’nin (Toplam Üretken Bakım) Demisaş bünyesinde de bir felsefe olarak benimsenip uygulanması için Haziran 2010’da başlattığımız projemizle verimliliği artırmayı, kayıp ve sakat oranlarını, arızalardan kaynaklı üretim duruşlarını azaltmayı hedefliyorduk. TPM sistemi bizim için forklift operatöründen genel müdüre kadar organizasyonun tüm unsurlarının çalışma sistematiğini dönüştürüp tüm sistemin etkinliğini artıracak bir araç. Şimdiden yaptığımız çalışmanın neticelerini almaya başladığımızı görmekten memnuniyet duyuyoruz.
“Türkiye ekonomisinin üretime ve ihracata olan bağımlılığı artıyor”
Türkiye ekonomisinin üretime ve ihracata olan bağımlılığı artmaktadır. İhracatımızın çok büyük bir kısmı da ağırlıklı olarak AB ülkeleri ve ABD’ye yapılmaktadır. Bu bölgelerdeki krizler neticesindeki talep daralmaları doğal olarak bize yansıyor. Taleplerdeki aşırı daralmalarda ülke koruma kanalları da devreye girince öncelikli olarak bu ülkeler ihtiyaçlarını iç üretimlerinden karşılıyorlar. Bu eğilimi bertaraf edebilmek için normal zamanlardan çok daha fazla rekabetçi olmak gerekir. Bizim ürünlerimizdeki navlun maliyetlerinin toplam maliyet içindeki payı yüksektir. Bu nedenle işçilik ve verimliklerden gelen avantajlarımızı zaten navlunlara verirken, kriz ortamlarında bir de daralmış pazardan sipariş almak için harcıyoruz. Bunun yanında ihracatımız olan ülkeler ile yaşadığımız bir dış ticaret açığı problemimiz var ki bu durum kriz ortamlarında daha kritik bir hale geliyor. En azından aldığımız kadar satmamız gerekir ki bu durum korumalar nedeniyle bizden almak yerine kendi ülkesinden tedarik edilen koşullarda sıkıntı yaratır. Bizim ihraç ettiğimiz birçok ürün ithalata dayalı bir hammadde içeriyor. Aynı korumayı bizim de yapabilmemiz için bu hammaddeleri ve en önemlisi enerjiyi ülkemizden sağlayabilmemiz gerekir.
Son olarak şunları dile getirmek istiyorum: Daha önce de belirttiğim gibi, 2012 yılı talepler açısında durgun geçecektir. Maliyet azaltma dinamikleri ve esneklikler bu sene fazlasıyla test edilecek diye düşünüyorum. 2008 yılı kriz sonrasında yapılan yeni pazar oluşturma, üretim portföyünü çeşitlendirme, sektörel ve müşteri bazında riski minimize etme çalışmalarının sonuçları bu yıl kendisini gösterecektir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.