Hasan Adlım: Endüstriyel yapılarda İsra Çelik kalitesiyle tanışın
2001 yılında şahsi müteşebbis ile faaliyete başlayan ve sektörde emin adımlarla ilerleyen, birçok büyük projeye imza atan İsra Çelik Genel Müdürü Hasan Adlım; ileriye dönük projelerini ve sektöre ilişkin düşüncelerini dergimizle paylaştı.
2001 yılında şahsi müteşebbis ile faaliyete başlayan ve sektörde emin adımlarla ilerleyen, birçok büyük projeye imza atan İsra Çelik Genel Müdürü Hasan Adlım; ileriye dönük projelerini ve sektöre ilişkin düşüncelerini dergimizle paylaştı.
Sorularımıza geçmeden önce İsra Çelik olarak sunmuş olduğunuz hizmetler hakkında bizleri kısaca bilgilendirir misiniz?
İsra Çelik olarak demir çelik ve inşaat malzemeleri yelpazesinde bulunan bütün ürünlerin satışını yapıyoruz. Ürün yelpazemizde kısacası; bakır levhadan 300 mm saca, inşaat demirinden paslanmaz çeliğe kadar tüm ürünler bulunmaktadır. Bir nevi inşaat malzemeleri ve metal market hizmeti veriyoruz diyebiliriz. Bununla birlikte inşaat sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Başta endüstriyel yapılar olmak üzere ülke genelinde birçok önemli projenin altında imzamız bulunuyor.
Kurulduğunuz günden beri sürekli olarak yükselen bir ivmeye sahipsiniz, bu başarıyı nasıl sağlıyorsunuz?
Başarımızın sırrı üç prensipte saklı: Müşteri memnuniyeti, kaliteye verdiğimiz önem ve verdiğimiz sözleri ne pahasına olursa olsun tutmak. Bununla birlikte “Yalın Üretim” yani çalışan elemanın, makinenin verimliliğini artırabilmek için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmaya çalışan bir firmayız. Sürekli olarak araştırıyoruz, eğitimlere katılıyoruz, kendimizi geliştiriyoruz ve vizyonumuzu geniş tutmaya çalışıyoruz. 2001 yılından beri bu pazarın içerisindeyiz. Şahıs olarak başladığımız bu yolda ciddi bir genişleme yakaladık ve büyük bir sektörün önemli bir parçası olduk. Bunu müşteriye ve kaliteye verdiğimiz öneme borçluyuz. Türkiye’de özellikle kalite bilincinin yerleşmesini isteyen firmalardan biriyiz. Ülke olarak özellikle demir çelik sektöründe önemli noktalara geldik fakat kalite konusunda hala eksikliklerimiz var. Ciddi fabrikalarda bile bu kalite sorununu yaşıyoruz. Bu sorun ister istemez bizlere de yansıyor. Bu nedenden ötürü önemli kayıplar yaşıyoruz. Bazı fabrikalarda talep ettiğimiz ürünler hakkında bilgi sahibi olmayan satış sorumluları var. Bununla birlikte piyasada kalitesiz, niteliği düşük ürünlerde mevcut... Ülkemiz; yıllardır Avrupa ülkelerinin, Rusya’nın ve çeşitli ülkelerin çöplüğü olarak kullanıldı. Bu ülkelerin ikinci, üçüncü kalite ürünleri getirilip Türkiye’de birinci kaliteymiş gibi yüksek fiyatlara satıldı ve ciddi karlar elde edildi. Bu olumsuzluklardan kurtulduğumuz zaman ülkemizin çok daha iyi noktalara geleceğine inanıyoruz.
Türkiye gelişmekte olan bir ülke ve her geçen yıl büyümeye devam ediyor… Bu büyüme çelik sektörüne nasıl yansıyor?
Çelik kullanım oranları, ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle eşdeğerdir. Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve 3. dünya ülkelerinin çelik kullanım oranlarına baktığımızda bu gerçeklik gözler önüne seriliyor. Türkiye’nin çelik tüketim oranı da her geçen yıl artıyor. Özellikle inşaat sektöründe çelik; yapısı itibarı ile geri dönüşümü olan, betona göre daha ekonomik, her dönem değerlendirebileceğiniz ve ekonomiye katkısı olan bir malzemedir. Türkiye’de şuanda çelik konstrüksiyon kullanımı %15–20 seviyelerinde, henüz istenilen düzeyde değil… Eskiden sadece endüstriyel yapılarda tercih ediliyordu fakat 1999 depreminden sonra müstakil ve villa tarzı konutlarda da yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Yassı çelikte artan tüketim ise başta otomotiv olmak üzere beyaz eşya, makina, gemi inşaatı vb. sektörlerdeki gelişmişliği gösterir. Bu sektörlerde Türkiye’nin kaydettiği gelişmeler ise ortadadır. Son yıllarda ülkemiz bu sektörlerde dünya da hatırı sayılır yerlere gelmiş bulunmaktadır.
Peki, yassı çelik sektörüne son yıllarda önemli yatırımlar yapıldı. Sizce bu yatırımlar sektöre neler kazandırdı?
Sizin de bildiğiniz gibi yassı çelik sektöründe ithalata bağımlı bir ülkeydik fakat yapılan son yatırımlarla birlikte ihracatçı olma yolunda hızla ilerliyoruz… Bu durumun muhakkak ki ülke ekonomisine önemli katkıları olacaktır. Özellikle cari açık konusunda ülkemize artı yönde katkı sağlayacaktır. Yatırım yapan firmalar henüz tam kapasitelerine ulaşamadılar ama zamanla hem kalitenin artacağına hem de tam kapasitenin yakalanacağına inanıyorum. Üretici sayısının artmasıyla birlikte rekabet de arttı ve haliyle bu durum fiyatlara yansıdı. Bu durum, bizim açımızdan ve müşteriler açısından olumlu… Dolayısıyla yaşanan gelişmeler sektöre ve ülkeye olumlu yansıdı diyebiliriz.
Özellikle endüstriyel yapı alanında önemli projeleri hayata geçirdiğinizi biliyoruz. Bunlardan bir kaçını bizimle paylaşır mısınız?
2011 yılında Kütahya Şeker Fabrikası’nın modernizasyon çalışmalarında yer aldık. Yine Kütahya’nın Eti Gümüş Tesisleri’nde muhtelif inşaatlar yaptık, halen orada çalışmaları devam eden şantiyelerimiz var. Gümüşhane Altın İşletmeleri’nin çelik konstrüksiyon işlerini yaptık ve teslim ettik. Gebze Dilovası’nda 25 bin metrekarelik bir arsa üzerine 15.000 metrekare kapalı alana sahip projeyi temelden çatıya inşa ettik ve teslimatını gerçekleştirdik. Ölçüleri 2.000 metrekare ile 5.000 metrekare arası değişen birden fazla irili, ufaklı fabrika binası inşa ettik. Yine sözleşme aşamasında olan, projesi bir Amerikan firmasına ait 6 adet siyanür çözelti tankları yapacağız. Yine Gümüşhane Midi tesislerinin çelik konstrüksiyon işlerini devam ettirmekteyiz. Bunun yanında Gebze bölgesindeki OSB’lerde totalde 23000 m2 alanı kapsayan 3 adet anahtar teslim fabrika inşaatına başladık. 2012 yılı bizim için çok önemli bir yıl. Bu yılı sorunsuz götürebilmek için kendi içimizde bulunan profesyonel arkadaşlarımız ile çalışarak gücümüze güç katacağız.
Özellikle inşaat sektöründeki hedefleriniz neler? Kendinizi 5 yıl sonra sektörün neresinde hayal ediyorsunuz?
Çok ciddi planlamalar yaparak çıtayı her zaman yukarıda tutmayı seven birisiyim. Ben bu sektöre tek başıma adım attım. 2001 yılına kadar çeşitli alanlarda çalıştıktan sonra bu sektöre giriş yaptım ve kendime bir hedef belirledim. Dünya piyasalarını ayakta tutan inşaat sektörü ile yıldızı her geçen gün parlayan demir çelik sektöründe faaliyetlerime başladım. Kendime uzun vadeli planlar yaptım, çünkü kalıcı olmanın doğru planlamadan geçtiğini biliyordum. İlk başlarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin müteahhitliğini yapan firmalara çeşitli yerlerde okullar yaptık. İrili ufaklı projelerle birlikte çok büyük işlerde de yer aldık.
Başakşehir Sular Vadisi’nde birçok çelik konstrüksiyon işleri, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi, Çengelköy Lisesi, Hasköy Lisesi, Gaziosmanpaşa Adnan Menderes İlköğretim Okulu bu projelerden bazıları… 2008 yılının son çeyreğinde başlayan ve 2009 yılının tamamında etkisini gösteren küresel krizden kısmen de olsa etkilendik. Piyasadaki saygınlığımız, dürüstlüğümüz ve iş ahlakımız sayesinde çabucak toparlandık ve kriz öncesindeki büyüklüğümüzün de ötesine geçtik. Şimdi, kendimizi 5 yıl sonra nerede gördüğümüze gelince; sadece Türkiye’de değil dünyada adından söz ettiren, projeleriyle öne çıkan bir firma olmayı planlıyoruz ve bunu başaracağımıza yürekten inanıyoruz.
Demir çelik ve inşaat sektörünün dışında farklı sektörlere yönelik projeleriniz olduğunu duyduk. Bu projelerinizden bizlere bahseder misiniz?
Eskişehir’de demir yolları ile ilgili bir projenin içerisinde yer almaktayız. İlerleyen dönemlerde Türkiye’de %100 yerli yapım lokomotifler olacak. Bununla ilgili müteşebbisler içerisinde yer alacağız. Ayrıca vagon üretimi konusunda çok önemli mesafeler kaydettik. Bu proje üzerinde duruyoruz ve yatırım yapıyoruz. Kısa süre içerisinde bu projelerin çok daha iyi noktalara geleceğine inanıyorum.
2012 yılından neler bekliyorsunuz? Sizce kriz bizleri de etkileyecek mi?
2011 yılının ikinci yarısından itibaren piyasalara bir kriz korkusu empoze edilmeye başlandı. 2012 yılına çok kötü bir giriş yapılacağından bahsedildi. Henüz bunların hiçbirisiyle karşılaşmadık. 2012 yılında da bu tür olumsuzluklarla karşılaşacağımızı düşünmüyorum. İşine yatırım yapan, kaynaklarını doğru kullanan ve işletme sermayesine önem veren firmaların sürekli olarak gelişim göstereceklerini, güçlerine güç katacaklarını düşünüyorum.
Son olarak dergimiz aracılığıyla sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Naçizane şunları söyleyebilirim; başarının sırrı iyi planlama yapmaktan geçiyor. Ne iş yapılırsa yapılsın, çok iyi planlar yapılmadan yola çıkılmamasıdır. Alınmış olunan işin bütçesinin çok iyi değerlendirilmesi ve her işin bütçesinin yanı sıra gelirinin de ayrı tutulmasıdır. En önemlisi Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların doğru bir şekilde arttırılmasını tavsiye edebilirim.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.