Haziran'da İhracatta Artış Bekleniyor
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, İstanbul Sanayi Odası'nın haziran ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada ..
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, İstanbul Sanayi Odası'nın haziran ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada ..
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, İstanbul Sanayi Odası'nın haziran ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmada, piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi ve rekabet gücünün artırılmasının hükümetin öncelikli hedefleri arasındaki yerini koruduğunu, rekabet gücü kavramının derinliğine inildiğinde öneminin mutlaka anlaşılacağını kaydetti.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''teşvik paketinin geç açıklandığı''na ilişkin eleştiriler konusunda, 'ƌ ay önce açıklansaydı zamanı olmuş mu olacaktı? Teşvik paketi 6 ay önce açıklansaydı krizin en derin şekilde hissedildiği zamanda yüzüne bakan olur muydu? Attığınız her adım boşa giderdi. Şimdi görüyoruz ki teşvik sistemi zamanında açıklanmıştır'' dedi.
Küresel gelişmelerin, rekabetçiliğe apayrı bir önem atfettiğinin altını çizen Ergün, ''Dolayısıyla, tıpkı bireyler arası rekabet gibi, devletler arası rekabet de, soyut bir kavramdan ziyade, içerisinde yaşadığımız çağdaş dünyanın ve ekonomilerin olmazsa olmaz bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır'' diye konuştu.
Küresel rekabette Türkiye'nin, Dünya Ekonomi Forumu tarafından her yıl gerçekleştirilen küresel rekabet edebilirlik sıralamalarında 2008-2009 döneminde toplam 134 ülke arasında ancak 63. sırada yer alabildiğini hatırlatan Ergün, Türkiye gibi son derece güçlü ekonomik potansiyele sahip bir ülke açısından bu durumunun normal karşılanamayacağını dile getirdi.
Türkiye'nin rekabet gücünün artırılmasının yolunun Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmesinden geçtiğini belirten Ergün, Türkiye'nin toplam ihracatı içerisinde ileri teknoloji oranının yükseltilmesinin artık bir zorunluluk olarak karşılarına çıktığını anlattı.
Türkiye'nin sanayi üretimi ve ihracat yapısı teknoloji yoğunluklu ürünler açısından incelendiğinde, bu sorunun kendini daha belirgin bir şekilde gösterdiğine işaret eden Ergün, ' yılı itibariyle Türkiye'nin üretim yapısı içerisinde yüksek teknoloji ürünlerinin payı yüzde 4,6 ihracat yapısı içerisindeki payı yüzde 5,1'dir. Söz konusu ürünlerin AB ihracatındaki payı ise yüzde 21,5 oranındadır'' dedi.
Türkiye'nin hem üretim hem de ihracat yapısında düşük teknolojili ürünlerin egemenliğinin mevcut olduğunu ifade eden Ergün, ancak bu ürünlerin payının 2002-2007 yılları arasında üretimde yüzde 50'den yüzde 38,3'e, ihracatta ise yüzde 46,8'den yüzde 32,6'ya gerilediğini bildirdi.
Ergün, ''Dolayısıyla, aradan geçen beş yıllık dönem zarfında düşük teknoloji imalatı 11,7 puan, ihracatı ise 14,2 puan azalmış görünmektedir. Bu lehimize bir göstergedir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin toplam ihracatı içerisinde ileri teknoloji kullanılan ürün yelpazesinin artırılmasının bir zorunluluk olduğunu dile getiren Ergün, şunları kaydetti:
''Orta üstü teknoloji kullanımında belirli bir kıpırdanma içinde olduğu görülen ülkemiz, düşük teknoloji üretiminden ortanın üstü ve yüksek teknolojiye doğru geçişi belirli bir stratejik plan dahilinde başarmak durumundadır. Bunun için de bilgi yoğun veya teknoloji tabanlı üretim yapmalı, sanayide Ar-Ge ve inovasyona dayalı çalışmaları desteklemelidir. Türkiye'nin önümüzdeki 10 yılda toplam üretimi ve ihracatı içerisindeki ileri teknolojik ürün payını yüzde 20'ere çıkarmak en öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Eğer Türkiye, dünyada ilk 10'da yer alan küresel aktör olacaksa, toplam üretim içerisindeki yüksek teknolojik ürün üretimini yüzde 20'ye çıkarmak zorundadır. bunun yolu da Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarından geçmektedir.''
Nihat Ergün, bu temel amaca uygun olarak Bakanlık olarak yaptıkları çalışmaları anlattı.
Konuşmasında tekno girişim sermayesi hakkında da bilgi veren Ergün, ''Bu gençler bu parayı batırırlarsa ne olacak?'' şeklinde birtakım endişelerin bulunduğunu hatırlatarak, ''Batırsınlar diyoruz, bugüne kadar çok paramızı kafası çalışmayanlar batırdı, biraz da kafası çalışanlar batırsın ne olacak. Paralar batmaz, bunların ülkemize önemli getirileri olacağını düşünüyoruz'' dedi.
Sanayi stratejisi çalışmaları hakkında da İSO üyelerine bilgi veren Ergün, 2010-2013 yıllarını kapsayan Türkiye sanayi stratejisinin genel amacının, ''yüksek verimliliğe sahip, yüksek katma değer oluşturabilen, etkin altyapı hizmetleriyle desteklenen cazip bir yatırım ve iş ortamı ile nitelikli iş gücüne sahip, çevreye duyarlı, bilgi tabanına dayalı, rekabet gücü yüksek bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak, sektörlere özgü sorunları ve sektörlerin yapısını da dikkate alarak Türk sanayisinin kilit sektörlerinin rekabet gücünü artırmak'' olarak tespit edildiğini hatırlattı.
Nihat Ergün, iç piyasanın canlandırılması ile ilgili meselenin, Türkiye ekonomisi açısından kritik bir öneme sahip olduğunu, iç piyasanın büyük, canlı ve iyi işleyen özelliklere sahip olmasının milli ekonominin bütünü için olmazsa olmaz bir şart olduğunu söyledi.
Bu gerçekten hareketle, hükümet olarak iç piyasayı canlandırıcı tedbirler üzerinde bir süredir yoğun mesai harcadıklarını dile getiren Ergün, ''Zamanlamasını titizlikle tespit ettiğimiz kapsamlı bir vergi düzenlemesiyle ÖTV ve KDV'yi belli başlı sektörlerde bugüne kadar görülmemiş seviyelere düşürerek iç talebi canlandırmayı başardık'' dedi.
Gerçekleştirilen indirimlerle birlikte sektörlerde belirgin bir canlanma meydana geldiğine işaret eden Ergün,bu uygulamaların morallerin yeniden yükselmesine imkan verdiğini anlattı.
Bazı öncü göstergelerdeki iyileşme eğiliminin son dönemde kendini göstermeye başladığını ifade eden Ergün, son verileri hatırlatarak, ''Sanayi üretiminde görülen iyileşme süreci, kapasite kullanım oranı ile birlikte değerlendirildiğinde reel sektörün de giderek toparlandığını ortaya koymaktadır. Önümüzdeki aylarda gerek kapasite kullanım oranında gerekse sanayi üretiminde, hükümetimizin aldığı tedbirler doğrultusunda çıkış trendinin devam edeceğine inanıyorum. İç ve dış talepteki toparlanma da, bu tabloyu olumlu yönde etkileyecektir'' diye konuştu.
Nihat Ergün, Türkiye ekonomisiyle ilgili iyileşmelerin kendilerine umut verdiği ifade ederek, şöyle devam etti:
''Ancak bu noktada çok süratli bir iyileşme beklenmesi, küresel ekonominin içerisinde bulunduğu bu şartlarda doğru olmayacaktır. Burada bizim için önemli olan sağlam bir zemin üzerinde bu yükseliş trendinin devamını sağlamaktır. Hükümet olarak 2009'un son çeyreğinde ve özellikle de 2010'dan itibaren daha istikrarlı bir konumda olacağımıza inanmaktayız. Bunun için de gerekli tedbirleri süratle ve özel sektör ile tam bir eş güdüm içerisinde almaya devam edeceğiz. Krizle mücadelede akılcı bir kamu yönetimi, güçlü bir özel sektör ve her şeyden önemlisi de öz güven olmazsa olmaz bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu süreçte en sık tekrar etmemiz gereken kavram ise öz güven olmalıdır. Türkiye'ye ve kendimize güvenmeliyiz. Asla öz güvenimize ihanet etmemeliyiz. Türkiye'yi ve ekonomimizi hasar görmeden ancak bu şekilde düzlüğe çıkarabiliriz.''
Ergün, iyileşmelerin süreceğini, haziran ayı kapasite kullanım oranında 4 puanlık artış beklendiğini belirterek, ihracat rakamlarında 22 günlük sürede, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,5 artış görüldüğünü bildirdi.
Hükümet olarak özel sektöre güvenlerinin tam olduğunu ifade eden Ergün, ''Nasıl Cumhuriyet'ten bu yana gerçekleştirdiğimiz büyük sanayileşme hamlesinin ardındaki gizli kahraman özel sektörse, şimdi de hem küresel krizin bertaraf edilmesinde ve hem de Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023 Türkiye'sinin şekillendirilmesinde rol oynayacak baş aktör yine özel sektör olacaktır. Türkiye, kalkınmasını özel sektör eliyle gerçekleştirecektir'' diye konuştu.
Bu süreçte özel ve kamu sektör aktörlerinin bir takım ruhu içinde hareket etmesinin önemine işaret eden ve krizin ilelebet sürmeyeceğinin altını çizen Ergün, şunları kaydetti:
''Önemli olan krizden çıkışta Türkiye'nin nerede yer alacağıdır? Bu nedenle hükümet olarak tüm çalışmalarımızı kriz sonrası fırsatları yakalama üzerine yoğunlaştırıyoruz. Gelinen noktada Türkiye, bu krizden diğer ülkelere göre en avantajlı ve en hızlı şekilde çıkma kabiliyeti olduğunu ortaya koymuştur.
Temennimiz bir an önce endişe bulutlarının dağılmasıdır. Çünkü Türkiye'de kötüye gidiş durmuş, çıkış başlamıştır. Bu yılın son çeyreğinde ekonomimizdeki toparlanmanın belirgin bir şekilde kendisini hissettireceğine inanıyoruz. Bu süreçte biz de hükümet olarak kriz sonrası fırsatların en iyi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yeni bir teşvik sistemi hazırladık.''
Açıklanan yeni teşvik sistemine de değinin Ergün, bu sistemle, dünyanın küresel krizle boğuştuğu bir dönemde Türkiye'nin 81 ilinde yatırım startı verdiklerini söyledi.
Ergün, bu sistemle sanayicilere, girişimcilere yol göstermeyi, onları küresel gelişmeler çerçevesinde doğru istikamete kanalize etmeyi, kamu kaynaklarını doğru, verimli ve akılcı projelere, geleceği olan sektörlere ve yatırımlara yöneltmeyi hedeflediklerini anlattı.
Yeni teşvik sistemine ilişkin eleştirilere kulak tıkamadıklarını anlatan Ergün, ancak zamanlamada geç kalındığına dair eleştirilere katılmadıklarını kaydetti.
Ergün, şunları söyledi:
'ƌ ay önce açıklansaydı zamanı olmuş mu olacaktı? Bununla ilgili herhangi bir veri sunmadan 'geç kalınmıştır' söylemi ciddi bir yaklaşım olamaz. Teşvik paketi 6 ay önce açıklansaydı krizin en derin şekilde hissedildiği zamanda yüzüne bakan olur muydu? Attığınız her adım boşa giderdi. Şimdi görüyoruz ki teşvik sistemi zamanında açıklanmıştır. İyimser havanın hem yabancı sermaye yatırımcıları hem de yerli sermayenin bu sisteme ilgi gösterdiğini ortaya koymuştur. Yatırımcılar bütün bakanlıkları ziyaret etmeye başlamıştır'' diye konuştu.
İçinde bulunulan dönemin zorluklarına işaret eden Ergün, ''Ancak önemli olan birbirimize kenetlenmek, ortak akıl ve hedefler dahilinde yapılması gerekenleri belirleyerek uygulamaya koymaktır. Aramızdaki iletişimi sürekli beslemeli ve yakın işbirliğimizi korumalıyız'' dedi.
Krizin etkilerini hafifletmek üzere atılmış adımların ciddi bir işbirliğinin neticesinde olduğunu, bunun da altını özellikle çizmek istediğini dile getiren Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu işbirliği, bu sürecin daha sağlıklı geçirilmesinde, krizin etkilerinin azaltılmasında önemli etkiler meydana getirmiştir. Bu konuda hem hükümetimiz hem de özel sektörümüz, sivil toplum kuruluşlarımız iyi bir işbirliği sergilemiştir. Bu işbirliği devam ettiği sürece zaman zaman karşılaşacağımız önemli güçlükleri de daha kolay aşacağımıza inanıyorum. Hükümet ve bakanlık olarak biz de sanayicimizin rekabet gücünü koruyarak geliştirmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu vesileyle İstanbul Sanayi Odamızın değerli başkan ve üyelerini, bu zorlu dönemde ortaya koydukları örnek çalışma azmi ve fedakarlık için bir defa daha kutluyor, sanayi ve ticaret bakanlığı olarak, tüm sanayicilerimizin yanında olduğumuzun altını çiziyorum.''
Bazı İSO Meclis üyelerinin değerlendirmelerinin ardından söz alan Bakan Ergün, yassı demirle ilgili olarak kendisine rapor sunulduğunu, bu konuda çalışma yapılacağını bildirdi.
Kredi kartıyla ilgili düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu ve bu konuda Meclis'te görüşülen tasarı bulunduğunu hatırlatan Ergün, şunları kaydetti:
''Kredi kartı alımının ve kullanımının da kurallara bağlanmasıyla ilgili Tüketici Yasası içerisinde bazı noktalar var. Bu kadar kolay olmamalı kredi kartı kullanımı. Çarşıda pazarda dağıtılan, sonra da ücretlerinin ödenemez hale geldiği bir sistem doğru bir sistem değil. Bir finansman aracı değil bu, bir ödeme aracı. Dar gelirli insanları, bir finansman aracı şeklinde kredi kartı kullanımına yönlendirmek onlara yapılabilecek en büyük kötülük. Bu kötülüğü ne finans sektörümüzün yapmaya hakkı var ne kişinin kendi kendine veyahut çocuklarının geleceğine bunu yapmaya hakkı var. Bunu bir düzene bağlamak ihtiyacı, gerçekten önemli bir ihtiyaç olarak görülüyor.''
Ergün, OSB'ler ile ilgili olarak Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğüne, teşvik sistemi içerisinde OSB'lere yönlendirilmiş yatırımların, oralara gidecek yatırımların bazı avantajlara sahip olması gerektiğini, sistemin içine bu avantajların bir şekilde monte edilmesi gerektiğini anlattıklarını ifade ederek, bunun üzerinde bir çalışmayı birlikte yürüttüklerini bildirdi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.