KMC Ziya EREN Türkiye, önümüzdeki yıllarda çelik sektörünün çekim merkezi olacak
Ülkemizde yassı çelik sektörünün en büyük tedarikçi firmalarından biri olan Kayseri Metal Centerın (KMC) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Ereni ofisinde ziyaret ederek sektöre ilişkin değerlendirmelerini aldık. Erenin, Türk demir çelik sektörünün içinde bulunduğu durum, ERDEMİR ve kendi firmalarına ilişkin yapmış olduğu önemli açıklamaları sizlerle paylaşıyoruz.
Ülkemizde yassı çelik sektörünün en büyük tedarikçi firmalarından biri olan Kayseri Metal Center’ın (KMC) Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Eren’i ofisinde ziyaret ederek sektöre ilişkin değerlendirmelerini aldık. Eren’in, Türk demir çelik sektörünün içinde bulunduğu durum, ERDEMİR ve kendi firmalarına ilişkin yapmış olduğu önemli açıklamaları sizlerle paylaşıyoruz.
Ziya Bey, KMC olarak sektöre hangi hizmetleri veriyorsunuz?
KMC, yassı çelik sektöründe tüm yassı mamulleri bünyesinde bulundurarak müşterilerine sunan tek firmadır. Soğuk Haddelenmiş sac, Sıcak Haddelenmiş Sac, Galvanizli Sac ve Boyalı Sac mamullerinin satışını yapıyoruz. Rakiplerimiz arasında bu dört ana mamulün satışını bir arada yapan bir firma bulunmuyor. Bu durum KMC’yi rakiplerinden farklı kılıyor diyebiliriz. Tabi ki farkımız bununla sınırlı değil. Firmamızın İskenderun’da, Karadeniz Ereğli’de, Kayseri’de ve Gebze’de depoları bulunuyor. Bu dört ayrı depoda aynı zamanda boy kesme ve dilme hizmetleri veriyoruz. Bu noktadan hareketle; ülkenin dört bir yanında bulunan depolarında “Çelik Servis Merkezi” hizmeti veren tek firma olmanın gururunu yaşıyoruz.
“KMC, birçok sektöre çelik tedarik ediyor”
Firmamız çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmalara yassı çelik konusunda çözüm ortaklığı sunuyor. Beyaz Eşya, Otomotiv Yan Sanayi, Makine ve Mobilya başta olmak üzere birçok alana ürün tedarik ediyoruz.
Çelik Servis Merkezi hizmetleri bünyesinde boy kesme ve dilme işlemini aynı anda yapan bir hat ile müşterilerinize hizmet verdiğinizi biliyoruz, yeni hattınızın özelliklerini bizimle paylaşır mısınız?
1600 mm X 2 mm X 27 TON Boy Kesme Hattı ve Dilme kapasitesine sahip olan hattımızı devreye almış bulunuyoruz. Türk kökenli olup Kanada’da faaliyet gösteren bir firmanın ürettiği bu hattı firmamıza kazandırmanın avantajını yaşıyoruz. Yeni hattımız bizlere hem zaman kazandırıyor hem de hassas dilme ve paketleme yapabilmemizi sağlıyor. Yeni makinemiz sayesinde müşterilerimize daha çabuk ve kaliteli bir hizmet sunuyoruz.
KMC, sektörde ithalat ağırlıklı çalışan bir firma olarak tanınıyor fakat son dönemlerde daha çok ERDEMİR ürünlerine yöneldiğinizi biliyoruz. Bu değişimin sebebi nedir?
Bu konuya değindiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum. Bu konuya bir açıklık getirmemiz iyi olacak. KMC, 1987 yılından beri ERDEMİR’in bayisidir. O tarihten bu yana, siparişlerine hiç ara vermeden, ERDEMİR ile fiili olarak çalışmalarını sürdüren bir firmadır. Dolayısıyla KMC, uzun yıllardır hem ithalat yapıyor hem de yerli mamul alımı yapıyor. Özelleştirilme sürecine kadar, ERDEMİR ürünleri toplam satışımızdan yüzde 20 pay alabiliyordu. Bu oranın düşük olmasının tek nedeni ise ERDEMİR’di. O dönemlerde sizlerin de bildiği gibi ERDEMİR bir Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT)idi. Dolayısıyla siyasetin, politikacıların çiftliği konumundan kurtulamıyordu. Bu durumun dezavantajlarını birçok meslektaşım yaşamıştır belki ama ben bu dezavantajı yaşayanların başında geliyorum. Mevcut iktidara, mevcut siyasi anlayışa yakın olanlar rahatlıkla mal alırken, ERDEMİR’in gerçek müşterileri mağdur edildi, ERDEMİR gerçek müşterileriyle ilgilenmedi. Duruma bir örnekle açıklık getirmek istiyorum: Sac sıkıntısının yaşandığı bir zamanda, dönemin Genel Müdürünü ziyarete gittim. Talep ettiğimiz malzemenin kendilerini tatmin edici düzeyde olduğunu belirtti fakat X partisinin Kayseri’den kaç milletvekili çıkardığını, şehrimizden mevcut partiye ne kadar destek verildiğinin sorgulanması gerektiği imalarında bulundu. Bu çağdışı yönetim anlayışının yer aldığı bir kuruluşla çalışılamayacağını düşündüğümüz için yurt dışına yöneldik, bir bakıma buna mecbur edildik. Ne zamanki ERDEMİR özelleştirildi, Türk demir çelik sektörünün kaderi değişti. Ne zaman ki ERDEMİR özelleştirildi, ERDEMİR’in ticaret mantığı değişti, gelişti… ERDEMİR’de zihniyet değişikliği yapan, modern çağın gerektirdiği satış ve pazarlama anlayışıyla müşterilerine yaklaşan OYAK’a ve mevcut ERDEMİR yöneticilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Yanlışlıklar düzelince, bizler de mamul alım politikalarımızı yeniden gözden geçirmeye karar verdik ve siyasetin çiftliği olmaktan kurtulan ERDEMİR’in ürünlerine daha fazla ağırlık vermeye başladık. Günümüz itibariyle ERDEMİR ürünleri satışlarımızdan yüzde 60 pay alıyor. Özellikle 2008 ve 2009 yılının yıldızı olan ERDEMİR’i bir kez daha kutluyorum.
Sizin de bildiğiniz gibi 2009 yılı başlarında ERDEMİR Genel Müdürü Oğuz Özgen, sipariş azlığından ve üretimin durma olasılığından bahsetti. Bu kısır dönemde sizin gibi büyük alıcıların ERDEMİR’e ne gibi katkıları oldu?
KMC, her zaman farklı sipariş politikaları izleyen bir firma olmuştur. Dolayısıyla herkesin yoğun olarak mal aldığı dönemlerde alım yapmayan, piyasalarda alımların durduğu dönemlerde ise yoğun alımlar yapan bir firmayız. Bahsettiğiniz dönemde de alımlar tamamen durmuş, siparişler kesilmişti. İnsanlar ellerindeki stokları eritmenin derdine düşmüştü. Küresel krizin hemen hemen bütün sektörleri etkisi altına aldığı bu dönemde biz radikal bir karar alarak ERDEMİR’e sipariş verdik. Oldukça yüklü tonajlı mal talebinde bulunduk. Ticaret bir risktir, biz bu riski göze aldık ve kazandık. Her şey çok daha kötü olabilirdi ama piyasalar bizim lehimizde gelişti ve bu sayede krizi fırsata dönüştürmüş olduk. Bunu yaparken banka kredisi değil kendi öz sermayemizi kullandık. Güçlü sermaye yapımız ve 23 yıllık sektörel deneyimimiz sayesinde bunu başardık. ERDEMİR’e gelince; oldukça büyük bir kuruluş tabi ki… Sadece bizim siparişlerimiz ERDEMİR için yeterli oldu diyemeyiz belki ama o kısır dönemde ERDEMİR’e önemli ölçüde katkı sağladığımıza inanıyorum. Zaten çözüm ortaklığı da bunu gerektirir. Zor dönemlerde ERDEMİR’in bizim, bizim ERDEMİR’in yanında olmamız kadar doğal ve güzel bir şey olamaz.
ERDEMİR’in yatırım politikaları hakkında neler düşünüyorsunuz? Özellikle kuzeydeki fabrikaya (İSDEMİR) yapmış oldukları 3 milyar dolarlık yassı çelik yatırımı sizce ülkemize ve sektöre neler kazandırdı?
Ülkemiz için oldukça faydalı bir yatırım olduğu ortada. Kriz öncesi yassı çelik tüketim rakamlarına göz attığımızda, ülkemiz yıllık olarak 11 – 12 milyon ton yassı çelik tüketiyordu. ERDEMİR, tek başına 4 milyon ton/yıl civarında üretim yapıyordu. Yani ihtiyacın ancak üçte birini karşılayabiliyordu. İSDEMİR’e yapılan yatırımla birlikte toplam yassı çelik üretim kapasitesi bildiğim kadarıyla 8 milyon ton/yıl’a ulaştı. Kriz sonrası da ülke tüketiminin yüzde 20 civarında azaldığını düşünecek olursak, yerli üretim ihtiyacı hemen hemen karşılar hale geldi. Bu oldukça sevindirici bir gelişme. Bu sayede cari açık da önemli ölçüde kapanmış oluyor. Kısacası bu yatırım her açıdan hayırlı oldu diyebiliriz.
Fiyat artışları hakkında neler düşünüyorsunuz? Erdemir ürünleri son 1 ayda 3 kez zamlandı. Sizce bu artışlar sürecek mi?
Son zamma kadar yapılmış olan zamların bence daha evvel yapılması gerekiyordu, çünkü piyasayla ERDEMİR’in cari liste fiyatları arasındaki fark açılmıştı. Dolayısıyla bu zamları yerinde buluyorum. Fiyatların bundan sonraki yol haritasına gelince; geçtiğimiz yılı saymazsak, 4’ncü quarter (çeyrek)dünyada ve Türkiye’de artışların yaşandığı bir dönemdir. Fakat sizler de takdir edersiniz ki ekonomik krizin etkileri birçok sektörü halen etkilemeye devam ediyor. İmalat sanayindeki düşüşler nedeniyle talep azlığı yaşanıyor. Sanayiciler üretim kapasitelerini arttırmazlarsa önemli fiyat artışlarının yaşanacağını sanmıyorum. Bu doğrultuda fiyatlar +-10 gerçekleşir diye düşünüyorum.
Son dönemlerde hükümet doğalgaz indirimine gidebileceğinin sinyallerini verdi. Bu indirim sanayideki üretimi tetikler mi?
Bahsettiğiniz indirim gerçekleşirse, sanayi üretiminde muhakkak bir artış yaşanır diye düşünüyorum. Bunun yanı sıra 2009 yılı sonrasında bu tür indirimler ve verilecek çeşitli teşviklerle ülkemizin önemli büyüme rakamlarını yakalayacağı kanaatindeyim. 2009 – 2013 yılları arasında bazı ülkeler resesyona girecek olsa bile, bizim ülkemizin bu 4 yıllık dönemde toplam yüzde 25’lik bir büyüme kaydedeceğine inanıyorum.
Devlet Başkanlarının, ekonomistlerin, gazetecilerin, memurun hatta sokaktaki simitçinin dilinden düşürmediği “Küresel Kriz” Ziya Eren için ne ifade ediyor?
Benim krize bakış açım oldukça farklı. Kriz; bana göre deprem, sel vb. afetlerde olduğu gibi yok oluşlara sebep olmuyor. Her şey yerli yerinde kalıyor, sadece tapular el değiştiriyor, firmalar el değiştiriyor, tabelalar değişiyor… Bizim ülkemizde de aynen böyle oldu. Hiçbir şey buharlaşıp yok olmadı, sadece el değiştirmeler yaşandı. Ülkemizin krizden ne ölçüde etkilendiğine gelince; sayın başbakanımızın “Krizin bizi teğet geçti” sözünü desteklediğimi belirtmek istiyorum. O sözü sarf ettiği dönemlerde; siyasi açıdan olmasa da, kendisini desteklediğimi her platformda dile getirdim. Neticede Başbakanımız bu geminin kaptanıydı ve kaptan “Batıyoruz” deme lüksüne sahip değildir. “Batıyoruz, ülke olarak çok kötü durumdayız” deseydi borsanın, piyasaların ne hale geleceğini iyi düşünmemiz gerekir. Nitekim Türkiye, birçok ülkeye kıyasla krizi daha az hissetti. 2001 krizinden sonra alınan ekonomik önlemlerin ve edinilen tecrübenin bu noktada etkili olduğunu düşünüyorum. Bu ülkenin insanları krizle yaşamayı öğrendi artık. Ben 23 yıllık iş hayatımda 6 tane büyük ekonomik krizle karşılaştım ve hepsi bir şekilde atlatıldı. Bu kriz de atlatılacak, ilerleyen yıllarda yeni krizler de çıkacak… Bana göre bu kaçınılmaz bir döngüdür. Az önce de dile getirdiğim gibi; Türkiye bu tip sarsıntılarla yıkılacak bir ülke değil. Önümüzdeki yıllarda ülkemizi güzel günler bekliyor. Komşu ülkelere nazaran ve gelişmekte olan diğer ülkelere nazaran Türkiye önemli ölçüde büyüme kaydedecek ve gelişecek. Bunu hep birlikte göreceğiz.
Özellikle demir çelik sektörünün yabancı oyuncuları son dönemlerde Türkiye’ye yöneldiler. Rus MMK, Hintli ArcelorMittal ve son olarak G.Koreli Posco yatırım için ülkemizi seçen önemli firmalar arasında yer alıyor. Yine birçok yerli firma yassı çelik konusunda önemli yatırımlar yapıyor. Bu firmalar sizin bahsettiğiniz günleri şimdiden görmüş olabilirler mi?
Demir çelik sektörü, petrolden sonra dünyanın ikinci geniş hacimli sektörü diyebiliriz. Böylesine önemli bir sektörün ülkemizde pazarı olması çok önemli… Yassı çelik konusunda da 2010 – 2011 yılına kadar ithalata bağımlı bir ülke konumundayken 2011’den sonra fiili ihracatçı konumuna geçecek olmamız, ülkemiz için çok önemli bir gelişme. Şuana kadar duyulmuş olan yatırımların dışında henüz dışarıya yansıtılmamış önemli yatırımlar var ve çok yakında bu yatırımların da duyurulacağını düşünüyorum. Dünyanın önde gelen bazı firmalarının da yatırım için ülkemize geldiğini göreceksiniz. Ülkemizle ilgili birçok firma bizlerin bilgisine başvuruyor, bizimle çeşitli görüşmeler yapıyor. Kısacası Türkiye, çelik sektörünün önemli merkezlerinden biri haline gelecek diyebiliriz.
Tekrar KMC’ye ve size dönecek olursak; ülkemizin önde gelen genç işadamları arasında yer alıyorsunuz. KMC de demir çelik sektörünün lider firmaları arasında yer alıyor. Bu farkı nasıl yaratıyorsunuz, başarınızı neye borçlusunuz?
Bu başarı, her şeyden önce bir ekip çalışmasının eseri. Başarının vitrininde ben olabilirim ama KMC çatısı altında görev yapan personelimizin bu başarıdaki rolünü unutmamak gerekiyor. Bunun dışında manevi değerlerine, gelenek ve göreneklerine bağlı olan, ticari etik kurallarından ödün vermeyen bir firma olmanın başarımıza büyük katkı sağladığı kanaatindeyim. Kazanan, kazandıkça da paylaşan, paylaşmayı seven bir anlayışa sahibiz. Sosyal sorumluluk noktasında ülkemiz için, memleketimiz için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacak bir kuruluşuz. Her şeyden önce insana yatırım yapıyoruz, insana değer veriyoruz. KMC çatısı altında yoğun bir personel sirkülasyonu göremezsiniz. Biz, çalışma arkadaşlarımızla uzun yıllar birlikte olmayı tercih eden ve bunu başaran nadir firmalardan biriyiz. Teknolojiye yatırım yapıyoruz, sektörde yaşanan gelişmeleri yakından izliyoruz. Çağın gerektirdiği ticari atılımları bekletmeden yapıyoruz. Profesyonelliğe önem veriyoruz. En önemlisi ise biz bir aile şirketi değiliz. Firmamızın bütün departmanları işinde ehil olan profesyonellere emanet edilmiştir ve onlara olan güvencimiz tamdır. Yetki vermeyi seviyoruz, verdiğimiz yetkilere kesinlikle müdahale etmiyoruz. Bu şekilde hareket ettikçe yükselmeye, kazanmaya ve kazandırmaya devam ettiğimizi görüyoruz. Müşterilerimize gelince; onları müşteriden ziyade çözüm ortağı olarak görüyoruz, onların çıkarlarını gözetmekten kaçınmıyoruz. Bunların dışında kar marjından ziyade satışı yapılan toplam tonaja önem veriyoruz. Tonaj odaklı çalıştığımız için yüklü alımlar yapıyoruz. Bu sayede gerek ERDEMİR gerekse dünyanın herhangi bir ülkesinden uygun fiyatlarda yüklü alımlar yapabiliyoruz. Büyük ölçekli işler yapıyoruz ve hepsinin altından başarıyla kalkıyoruz. Sanırım saymış olduğum bu etkenler başarımızın sırrını az da olsa ortaya koyuyor.
Ülkemizde, demir çelik alanında faaliyet gösteren tedarikçi firmalar bilişim teknolojilerine oldukça uzaklar. Fakat KMC’nin bu noktada da ayrıştığını görüyoruz. İnternet ve bilişim teknolojileri iş akışınızın hangi süreçlerinde etkili oluyor?
Sizin de bahsettiğiniz gibi KMC her zaman için gelişen teknolojiye yakın olmayı, yenilikleri yakından takip etmeyi ilke edinmiş bir firmadır. İş akışımızın her aşamasında internetten ve bilişim teknolojilerinden yararlanıyoruz. Hatta direkt olarak internet üzerinden çelik ticareti yapıyoruz. www.adresemetal.com adresi üzerinden online satışla müşterilerimize hizmet veriyoruz. Bu projeyi hayata yeni geçirmiş olmamıza rağmen yoğun ilgi görmesi bizleri fazlasıyla memnun etti. Sitemiz faal olarak çalışır durumda fakat geliştirme çalışmalarımız da bir yandan devam ediyor.
Sistem nasıl işliyor, kısaca açıklar mısınız?
Sitemiz üzerinden bizlerle çalışmak isteyen müşterilerimizden öncelikle bazı evraklar talep ediyoruz. (Vergi Levhası, İmza Sirküleri, Ticaret Sicil Kaydı vb.) İstenilen evraklar hazırlandıktan sonra firmaya özel şifre veriyoruz. Almış oldukları şifre ile sisteme giriş yapıyorlar ve güncel stok listelerimize ulaşıyorlar. Talep ettikleri ürünlerin dekont işlemlerini tamamladıktan sonra sevkiyat işlemi başlatılıyor. Bu sistem sayesinde önemli bir zaman kazanımı elde edeceğimizi ve müşterilerimize daha hızlı hizmet vereceğimizi düşünüyorum.
Sosyal sorumluluk alanında önemli projelere imza attığınızı biliyoruz, bunları okuyucularımızla paylaşır mısınız?
KMC olarak sosyal sorumluluk projelerine büyük önem veriyoruz ve bu konuda ülkemize elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışıyoruz. Esasen yapmış olduğumuz işleri dile getirmeyi pek tercih etmiyoruz fakat örnek teşkil etmesi açısından bahsetmemizde fayda olacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar bir İlköğretim Okulu, bir Anadolu Lisesi ve Erciyes Üniversitesi’ne bağlı olarak hizmet veren bir Eğitim Fakültesi’ni ülkemize kazandırdık. Aslında gücü olan, imkânı olan herkesin, her kurum ve kuruluşun yapması gereken şeyleri yaptık. Bizler bu imkânlara sahipsek, toplum yararına olan bu projeleri düşünmeden hayata geçirmemiz gerekiyor. Ticarete ilk başladığım yıllarda annemin ve babamın adına okul yaptırmayı hedefliyordum. Ne mutlu bana ki bu hedefime ulaştım. Toplumun sayesinde elde ettiğimiz kazanımların bir kısmını yine onların yararına harcayabilme imkânını bulduğum için çok huzurluyum. Çalışma hayatımı bu inanç ve felsefe doğrultusunda sürdürmeyi amaçlıyorum. Çocuklarıma da bu alışkanlıkları şimdiden edindirmeye çalışıyorum. İnşallah onlar da bizim çizgimizi devam ettirirler.
Sivil Toplum Örgütlerinde de faal olarak çeşitli görevlerde bulunuyorsunuz. Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği’ndeki (YİSAD) çalışmalarınıza kısaca değinir misiniz?
YİSAD, yassı çelik sektöründe faaliyet gösteren firmaları bir araya getirmek, sektörün sesini daha iyi duyurabilmek ve sektörün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla; yaklaşık 5-6 yıl önce, benimde içerisinde olduğum bir grup sektör mensubu tarafından kurulmuş bir dernek. Teşkilatlanmış azınlık, teşkilatlanmamış çoğunluğa hükmeder mantığını da göz önünde bulundurduğumuzda; dernek çatısı altında sektörümüzün sorunlarını çok daha kolay ve hızlı bir şekilde çözebileceğimizi düşündüğümüz için böyle bir yapılanmaya gitme kararı almıştık. Bugün gelinen noktaya baktığımızda, haklılığımızın ispatlandığını da görebiliyoruz. Dernek olduğumuz için, bugüne kadar birçok sektörel sorunun kolaylıkla üstesinden geldik, bundan sonra da, üyelerimizin desteğiyle sorunları çözmeye devam edeceğiz. Şu anda derneğimizin yönetim kurulunda Saymanlık görevini yürütüyorum.
Sporla da yakından ilgilendiğinizi biliyoruz. Hatta bir dönem Kayseri Erciyesspor kulübünün başkanlığını yaptınız. Ziya Eren’i yeniden Türk futbolunda yönetici olarak görecek miyiz?
Evet, geçmişte böyle bir deneyimimiz oldu. Süper Lig’de ilk yarı sadece 11 puan toplayabilmiş bir futbol takımının ikinci yarıda başına geçtik ve sezonu 39 puanla kapattık. Ne yazık ki ikinci yarı sergilediğimiz performans, ilk yarıda sergilenen kötü performans nedeniyle yeterli olmadı ve takım küme düştü. Fakat o sezon adından en çok söz ettiren takım olduk, Beşiktaş ile Türkiye Kupası Finali oynadık. O dönemde göreve kendimiz talip olmamıştık fakat bize layık görülen ve bana göre bir sosyal sorumluluk görevi olan bu öneriyi reddedemezdik. Ekmeğini yediğimiz şehrimize bir nebze olsun hizmet edebildiysek ne mutlu bize. Gündemimde şuan için spor yöneticiliği yok, ülkeme daha farklı alanlarda hizmet etmeyi planlıyorum fakat gelecek yıllarda, bizlere ihtiyaç duyulursa Türk sporuna hizmet etmekten de mutluluk duyarım.
Ziya Bey, son olarak meslektaşlarınıza, demir çelik sektörüyle ilgili kişi ve kurumlara iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Sektörde faaliyet gösteren tüm meslektaşlarımıza ve sektörümüzle ilgili olan herkese şunu söylemek istiyorum: Bu sektörde herkes gücünün yeteceği işlerin altına girsin, ayağını yorganına göre uzatsın. Bu bilincin dışına çıkıldığında kötü tablolarla karşılaşıyoruz ve sadece kendimize değil, bizlerle iş yapan diğer firmalara da zarar veriyoruz. Bu noktada herkesin daha dikkatli hareket etmesini tavsiye ediyorum. Diğer bir konu ise yassı çelik alanında geleceğin faal ihracatçı ülkesi olacak olmamız… Bu güne kadar yerli üretim, tüketimi karşılamadığı için ithalatçı firmalar olarak ülkemize hizmet ettik. 2011 yılından sonra yerli üretim tüketimi karşılayacak, hatta yassı çelik fazlası ortaya çıkacak. Bu nedenle meslektaşlarıma ihracat yapabilecekleri pazarları şimdiden ayarlamalarını ve bu alanda yapılacak çalışmaları sıklaştırmalarını tavsiye ediyorum.
Kaynak:Demir Çelik Store
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.