Kriz dönemindeki iyilikler unutulmaz
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kriz zamanında banka olarak, müşterilerine yardımcı olmaya çalıştıklarını belirterek, “Zor zamanların hafızası önemlidir. Kriz zamanlarındaki iyilikler unutulmaz” dedi.
 
                        İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, kriz zamanında banka olarak, müşterilerine yardımcı olmaya çalıştıklarını belirterek, “Zor zamanların hafızası önemlidir. Kriz zamanlarındaki iyilikler unutulmaz” dedi.
İŞ Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, finans sektöründe samimiyetin çok  önemli olduğuna vurgu yaparak, “Kimse hafızasız değildir. İnsanlar, zor  dönemlerde yapılan iyilikleri unutmaz” dedi. İş Bankası ile Dünya  Gazetesi’nin ortaklaşa düzenlediği 30’uncu İş’le Buluşmalar  toplantısının Sivas ayağında, ‘İş Dünyasında Yeni Dönem ve Beklentiler’  organizasyonunda konuşan Bali, “Hep sahada olduk, hep müşterilerimizin  yanında olduk. Önemli olan musluğun bir yere konması değil, suyun her  daim akmasıdır. Öyle aç kapa değil, yolda akıl değiştirme değil, önemli  olan kolay zamanlarda değil zor zamanlarda sözünüzün sonuna kadar  arkasında durmak. İş hayatı süreklilik gerektirir, samimiyet gerektirir.  İnsanların krizde kazandık dediği zamanlarda, bizim performansımız,  bizim karımız farklıdır, vasıflıdır. Başkalarına kaybettiren bir  karlılık değildir bizim karlılığımız. İnsanlar bunu hatırlayacaktır”  diye konuştu.
22 milyar TL kredi
KOBİ’lere  sağladıkları kredilerle zar zor biriktirilen sermayelerin korunmasına  destek olduklarını dile getiren Bali, şöyle devam etti: “2012’in ilk  altı ayında KOBİ kredilerinde sektörün yüzde 6’lık sınırlı artışına  karşılık İş Bankası yüzde 12’lık artış gösterdi. 1.5 milyon KOBİ’ye 22  milyar TL kredi kullandırdık. Bu artışlarla en yakın takip eden bankadan  13 milyar TL, daha sonrakilerden 21 -25 milyar TL daha fazla ticari  kredi kullandıran bankayız. Bunu büyük sermaye gruplarına kullandırılan,  proje krediler ile değil bütün sektöre katkı koyacak yaygın bir şekilde  yapıyoruz. Ciddi bir saha hakimiyetine sahibiz. Bunun Türkiye’nin son  dönemde gösterdiği farklı performansa katkısının olduğunu düşünüyoruz.  Bu hızlı büyümenin kaliteli olduğunu söyleyebilirim. Sorunlu kredi  yaratma açısından hızlı büyümenin aksine çok önemli iyileşmeleri de  beraberinde getirdik. Kredi de hata yaparsanız sadece kreditör değil,  krediyi kullanan da zarar görüyor. Doğru işleri finanse etme bakımından  iyi bir çizgi tutturduk. Biz bu dönemde ödeme güçlüğüne düşün  müşterilerimize, ödeme niyeti gösteriyorlarsa yardımcı olduk.  /_np/6515/17946515.jpgDünyanın değişik ülkeleri ile bu alın teri  yarışıyor. Bu nedenle çok hassas ve dikkatli çalıştık.”
Büyümeyi sınırlamak kolay değil
Cari  açığa ve dış dengeye ilişkin göstergelerde ciddi iyileşmeler  yaşandığını ifade eden Adnan Bali, şunları söyledi, “Cari açığın  belirgin bir sorun olarak kaygı konusu olduğu dönemlerde büyümeyi  sınırlamak sanki bedelsiz ve kolay başvurulacak bir opsiyonmuş gibi  değerlendirilmekteydi. Oysa büyümeyi sınırlamak Türkiye ekonomisi için o  kadar kolay bir seçenek değildir. Nitekim bunun tek etkisi istihdamda  kendisini göstermez. Bütçe gelirleri açısından vergi gelirleri açısından  da etki olur. Büyüme hızının düştüğü dönemlerde şu ana kadar  sürdürülegelen bütçe disiplinin ve bütçe performansının da gelirler  yönünden bir miktar olumsuz etkilenebileceğini düşünmek durumundayız.”
Ticari kredi yükseliyor
Türkiye  ile birlikte İş Bankası’nın büyüme rakamlarını değerlendiren Adnan  Bali, şunları söyledi: “Türkiye genelinde neler yaptığımıza baktığımızda  şunu görüyoruz. 2011 yılında özellikle Türkiye’nin hızlı büyüme  performansı gösterdiği dönemde biz de banka olarak o sürece ciddi katkı  koyan çok önemli ve kaliteli bir büyüme performansı gösterdik. Kaliteden  kastım şudur; yüzde 43 düzeyinde nakdi kredilerde artış gördük ama  ticari kredilerde yüzde 50 artış gördük. Toplam krediler içerisinde  ticari kredilerin payı yüzde 72 seviyesine ulaştı” dedi.
Biraz daha destek istiyoruz
SİVAS  Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Yıldırım “Sivaslılar dilini  bilmedikleri ülkelere mal satabiliyor. Tek ihtiyacımız biraz banka  desteği” dedi. Sivas’ta bankalarını istediği performansı  yakalayamadığını belirten Yıldırım, “Birinci neden, bizlerin bankayla  çalışma alışkanlığımızın olmayışı yani geleneksel alışkanlıklarımıza  bağlı kalarak öz sermaye ile yola çıkmamız. İkincisi, bankacıların  bizlere bakışı. Büyük şehirlerde bankalar şirketlerin yalnızca  verilerine bakarak kredi çıkartabiliyorken burada firmaların ticari  faaliyetler hakkında bankalarda olumsuz yorumlar yapmaları ve  birbirlerinin aleyhinde konuşmaları belirleyici olabiliyor” dedi.
Karadeniz’e bağlanacağız
OSMAN  Yıldırım, bankalara başvuru yapan firmaların gayrimenkullerini ve  birikimlerini teminat olarak gösterdiklerini belirterek, şunları  söyledi: “Sivas’taki birçok firmamız dilini bilmediği ülkelere gidip mal  satan insanlardır. 2023’te 1 milyar dolar ihracat hedefliyoruz ve Sivas  olarak buna erişeceğimize inanıyoruz. Bu konuda sadece bize destek  olunmasını istiyoruz. Sivas’a bugünden gelip yatırım yapan yarın için  çok karlı olacaktır. Yapım çalışmaları devam eden Sivas-Ankara Hızlı  Tren projesi ile iki yıl sonra Karadeniz’i Sivas’a bağlayarak limana  uzaklığımızı iki saate düşüreceğiz. Diğer altyapı eksikliklerimizi de  tamamlayınca Sivas yatırım yapılabilir ve yaşanabilir bir şehir olma  özelliğini koruyacaktır.”
Sivas’ta şikâyet hakkımız yok payımızı artıracağız
SİVAS  ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Adnan Bali, “Türkiye’nin  yüzölçümü açısından en büyük 2’nci vilayeti, bölgeler arası köprü  vazifesi gören Sivas’ta en geniş ağa sahip bankayız. Hem nakdi  kredilerde hem ticari kredilerde Sivas’ta en yüksek hacme sahibiz ama  Türkiye geneline kıyaslandığında pazar payından memnun değiliz. Ancak  şikayet hakkı görmüyoruz. Böyle bir tespit varsa gereğini yapacaksınız.  Aktif bir şekilde önümüzdeki dönemde payımızı artırmaya çalışacağız”   diye konuştu.
Madencilik 2030’a kadar büyür
MADENCİLİĞİN  2030’a kadar büyüyeceğini kaydeden Kantarcıgil sözlerini şöyle  sürdürdü: “Sivas güzel bir lokasyon, madencilik açısından potansiyel  barındırıyor. Anadolu ve Karadeniz’e yakınlığı bakımından ihracat imkanı  büyük. Cumhuriyet Üniversitesi’nde bir madeni hayata geçirmek için  gerekli bütün bölümler var. Ayrıca şehirde Maden Tetkik Arama’nın (MTA)  Bölge Müdürlüğü var. Sivas’ın kuzeyinde Avustralyalıların bulduğu bir  altın rezervi var. Doğuda çalışan bir altın madeni var. Divriği’de demir  madeni var. Başka bölgelerde kurşun ve çinko madenleri var, kömür var,  krom var. Eskiden sır gibi saklanan maden yatakları artık herkese açık,  MTA’nın raporlarını inceleyin, işletecek bir maden bulabilirsiniz.  İsteğiniz var ise yol mutlaka bulunur.”
Sivas’ın altı maden beklemeyin çıkarın
VTG  Holding Genel Müdürü Gökhan Kantarcıgil, Orta Anadolu’nun göbeğinde  olan Sivas’ın madencilik için büyük potansiyel taşıdığını söyledi.  Yurtdışından gelen şirketlerin Sivas’ta maden çıkardığını hatırlatan  Kantarcıgil, Sivaslıları maden çıkarmak için teşvik ederken şu anda iki  jeologlarının da maden aramaya devam ettiğini belirtti.  Sivaslı  girişimcilere seslenen Kantarcıgil, kendi deneyimlerinden yola çıkarak  madenciliğin püf noktalarını anlattı. Kantarcıgil “Bir yerde maden  aramaya çıktığınız zaman bakacağınız üç şey var. Bölgede yerleşik  medeniyetin ne kadar eski olduğuna, bölgenin yüzölçümüne ve ailelerin  isimlerine bakın. Yerleşim eski ise bilin ki orada maden  çalıştırılmıştır. Yüzölçümü büyük ise maden bulma şansınız yükselir.  Aile isimleri gümüşdağ, kızıltoprak, altındağ gibi ise zamanında  buralarda madencilik yapılmıştır ve bu isimler bundan dolayı  verilmiştir” diye konuştu.
Berksoy:  Bu anlayış bizi resesyona götürür
OKAN  Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Taner Berksoy “Ekonomi özel  talebin çöktüğü bir dönemde büyüyor, bu sürdürülebilir değil. Güz  döneminde sorunlar baş göstermeye başlayacak” dedi.  Büyüme rakamlarının  dış talebin ürünü olduğunu belirten Berksoy, “Bu bizim ekonomimize  uygun bir durum değil. Böyle bir durumda ihracat ithalatın önünde  koşmalı ama bizde ithalat yavaşladığından böyle görünüyor. Geleneğimiz  iç taleple büyümedir, son dokuz ayda bundan vazgeçtik. İthalat çökmüş  vaziyette, eleştirmiyorum ama bu sürdürülebilir bir durum değil” diye  konuştu.  Avrupa’nın kötü durumu dolayısıyla pazarın küçüldüğünün altını  çizen Berksoy, “Bunu pazar çeşitlendirmesi ile telafi ettik.  Kuzey  Afrika ve Ortadoğu’ya girdik ancak ekonomik dinamo yavaşlıyor.  Önümüzdeki dönemde dış talep de yavaşlayacak. Bu durumun sonucu  resesyondur” dedi. Çözüm için bütçenin gevşetilmesi gerektiğini bildiren  Berksoy, vergi kayıplarıyla genişleyen bütçe açığının büyümeyi teşvik  etmeyeceğini kaydetti.  Berksoy “Açığı kısmak için vergi artırımına  gidip, harcamalar düşürülürse 2013’te resesyona gireriz” diye konuştu.
Katma değerli üretim
DÜNYA  Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt “Standart üretimle fiyat odaklı rekabete  dayanamıyoruz. Bu nedenle katma değerli üretim gerçekleştirmeliyiz.  Bizden bir şey olmaz anlayışını terk ederek saygın ülkeler seviyesini  yakalamalıyız” dedi.  Türkiye’nin büyüme ortalamasının yüzde 4,5  olduğunu söyleyen Bozkurt, Güney Kore’yi örnek göstererek “ilerleyen  yıllarda gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmak için yüzde 7 ortalama ile  büyümeliyiz. Az gelişmişlik kamburunu üstümüzden atmalıyız.” dedi.   Büyümenin formülünü veren Bozkurt, “Yüzde 7’yi yakalamak için  tasarruflarımızı artırmak zorundayız. Tasarruf seviyemiz yüzde 12’lerde.  Bunu yüzde 35’e çıkarmadan saygın bir toplum olamayız” diye konuştu.  Geleceğin istihdamında tarım ve imalatta çalışan oranının azalması,  hizmet sektörünün gelişmesi gerektiğini söyleyen Bozkurt, “Türkiye’de  tarım çalışan sayısı artıyor gibi görünüyor ama bu bir aldatmaca.   Köylerde genç nüfus azaldığı için çalışan nüfusu da azalıyor. Verim  azalıyor. Artık toprakların insanı değil, insanların toprağı zengin  ettiği bir dönemde, bu gerçeği görmeden, modern üretime geçmeden, bin  yıllık mantıkla tarım ve hayvancılık yaparsak istenilen başarı elde  edilemez” dedi.
Sivas’ı Sivaslı kalkındırsın
SÜTAŞ  Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz Sivas’ın dış yatırım beklemeden  Sivaslı iş adamlarının girişimleri ile kalkınması gerektiğini söyledi.  Katılımcı iş adamlarına seslenen Yılmaz, “Siz bölge iş dünyası  temsilcilerini, bölgenizdeki Kalkınma Ajansları ile birlikte, bölge  rekabet gücünün önünde engel teşkil eden unsurları azaltma yönünde  projeler geliştirmek ve bölgenin kalkınmasına katkı sağlamakla yükümlü  görüyorum. Bunun yolu da örgütlenmeden geçiyor. Planda rekabet  edebilirliğin artırılması altında stratejik sektörlerin geliştirilmesi  hedeflenmiş ve gıda, sağlık, savunma ve enerji sektörleri ön plana  çıkarılmış. İşte bu planların hazırlanması, bu bölge için öncelikli  alanların belirlenmesinde bölge iş adamlarının çok daha etkin katkı  sağlaması gerekiyor” dedi.
Yeter ki üretin biz alırız
BÖLGEDE  süt üretiminin yükselmesi gerektiğini belirten Muharrem Yılmaz, şöyle  konuştu: “Hayvancılığın asıl zenginliği süt hayvancılığından geliyor.  Süt hayvancılığında sınırlı öz kaynakla ciddi katma değer  yaratılabiliyor. Sütaş’ın buraya gelmesini beklemeyin, hayvan  yetiştirin. Gelin tesislerimizi görün, işi görün ben her türlü desteği  vermeye hazırım. Bizim burada olmamız için illa tesis kurup 300 kişi  istihdam etmemiz gerekmiyor.
Biz zaten buradayız, Sivas’tan zaten  süt alıyoruz. Dolayısıyla kazandığımızı bu bölge ile de paylaşıyoruz.  Sütaş olarak istekli olan girişimciyi eğitiriz, sütünü alırız, siz yeter  ki üretin.”
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.