Pandeminin yassıçelik sektörüne etkileri
2020 yılı başında hayatımıza girip tüm dünyanın düzeninde değişimlere yol açan Covid-19 pandemisinin hayatın her alanına olduğu gibi yassı çelik sektörüne de büyük ölçüde etkisi oldu.
2020 yılı başında hayatımıza girip tüm dünyanın düzeninde değişimlere yol açan Covid-19 pandemisinin hayatın her alanına olduğu gibi yassı çelik sektörüne de büyük ölçüde etkisi oldu.
Galva Metal Süreç Geliştirme ve Satın Alma Müdürü Banu Küner:
2020 yılı başında hayatımıza girip tüm dünyanın düzeninde değişimlere yol açan Covid-19 pandemisinin hayatın her alanına olduğu gibi yassı çelik sektörüne de büyük ölçüde etkisi oldu.
Özellikle 2020 Mart-Nisan aylarından itibaren global düzeyde hızla düşen çelik talebi; sektörü durma noktasına getirdi. Avrupa’ daki 60 adet yüksek fırının üçte birinin kapandığı biliniyor, ABD’ de ve Uzakdoğu’da da benzer durumlarla karşılaşıldı. Türk çelik üreticileri ise bu dönemde tamamen durmak yerine kapasiteden kısarak üretime devam etmeyi tercih ettiler. Piyasalar ilk şoku atlattıktan sonra haziran ayından itibaren talepte yavaş yavaş canlanma ve dibe vuran fiyatlar da ağustos- eylül ayından itibaren artışa geçmeye başladı.
Bu dönemde canlanan talebe ilk cevap veren; gerek üretimi kapatmaması gerekse coğrafi konumu nedeniyle Türk Çelik Sektörü oldu. Kasım ayına gelindiğinde özellikle yüksek fırınların hızla devreye alınamaması ve üretimin talebin artış hızına yetişememesi nedeniyle başta Avrupa olmak üzere global pazarda malzeme sıkıntısı yaşanmaya başlandı. Bütün bunların etkisiyle fiyatlar eksponansiyel artışa geçti ve 2021 Şubat ayına kadar bu artış devam etti. Şubat ayında Çin yeni yıl tatilinin de etkisiyle fiyatların biraz gevşemeye başlaması; piyasa oyuncularını sektör bir denge noktasına ulaşmış gibi bir yanılgıya uğrattı diyebiliriz çünkü mart ayı ile birlikte artış yine kimsenin beklemediği şekilde hızla artmaya devam etti. Günümüzde de artış trendi devam ediyor.
Sektörde yaşanan diğer gelişmeleri ve bundan sonraki dönemdeki beklentileri bölgesel olarak değerlendirecek olursak sanırım söze “Çin” ile başlamak yerinde olur.
Pandeminin başladığı Çin,en hızlı toparlanma sürecine giren ülke oldu
Çin'in pandeminin ilk başladığı bölge olmakla birlikte alınan çok sert önlemlerle pandeminin ülke geneline yayılmasını önleyerek toparlanma sürecine en hızlı giren ülke oldu. 2019 yılında Çin dünya çelik üretiminin %53’ünü gerçekleştirirken, 2020 yılında üretimini %5 artırarak dünya çelik üretiminin %56,4’ünü gerçekleştirmeyi başardı. 2021 yılı ilk çeyrek sonuçlarına baktığımızda ise Çin’in çelik üretimi % 15,6 oranında artarken, Çin hariç dünya ham çelik üretimi % 3,6 oranında artış gösterdi. Çin’in üretimindeki güçlü büyüme sayesinde, toplam dünya üretimindeki artış % 9,6 oldu. Mart ayında Çin 94 mio ton ile tarihinin en yüksek üretim seviyesine 2020 Ağustos ayından sonra 2. Kez ulaşmış oldu.
Son yıllarda Çin’ in ithalatı düşürerek dış ülkelere bağımlılığı azaltma, hava kirliliğinin önüne geçme, kendi iç talebini karşılama kabiliyetini artırma gibi politikaları zaten bilinmekteydi. Buna yönelik somut adımları 2020 ve 2021 yıllarında atmaya başladılar. Gerek kömür ve demir cevherinde dışa bağımlı olması gerekse hava kirliliğini azaltmak için; cevher ağırlıklı çelik üretimden yavaş yavaş hurda ağırlıklı üretime doğru geçiş başladı. Çin’ in hurda ihtiyacında özellikle 2021 2. Yarısıyla birlikte ciddi artış olacağı ve bu durumun hurda fiyatlarını destekleyeceği biliniyor.
Diğer taraftan; üretimde iç piyasaya öncelik verme politikasının sonucu olarak; 2021 Nisan ayı sonlarında 146 çeşit çelik ürünündeki %13’lük ihracat teşviki sıfırlandı. Henüz karar verilmeyen galvanizli sac ve soğuk haddelenmiş sacda da teşvik sıfırlanmamakla birlikte azaltılacağı beklentisi var. Bu durum Çin’in aktif olduğu bölgelerde Türkiye gibi diğer çelik üreticisi ülkeler için yeni ihracat fırsatları oluşturacağı söylenebilir.
Avrupa’daki durumu değerlendirirsek; pandemi döneminde kapanan yüksek fırınlardan halen bir kısmının devreye alınmamış olması ve çelik kullanıcısı sektörlerde hızla artan talebin yerli üretimle karşılanamaması, diğer taraftan 2018 Temmuz ayında başlayan kota uygulamasının ithalatı ciddi anlamda kısıtlaması bölgede yoğun malzeme yokluğu yaşanmasına ve Avrupa’ nın fiyatların en çok artan bölgelerden biri olmasına yol açtı. Yerli üreticilerin halen kapasite açma ile ilgili hızlı hareket etmediklerini ve fiyat artışının devamının beklendiğini söyleyebiliriz. Bu yıl haziran sonunda kota uygulamasının 3 yılı dolduracak olması sebebiyle Avrupa Komisyonu’ nun uygulamaya devam edip etmeyeceği ile ilgili bu ay içinde karar vermesi bekleniyor. Eurofer’ in kota uygulanması yönündeki yoğun lobi faaliyetlerine karşılık çelik kullanıcısı sektörler malzeme yokluğu ve fiyatların aşırı artması nedeniyle kotaların kaldırılmasını talep ediyor. Ağırlıklı görüş kota uygulamasının kaldırılacağı yönünde olsa da aksi görüş çıkması da mümkün. Kota kaldırılırsa Türk üreticiler ve bizim gibi ihracatçı firmalar için oldukça olumlu bir gelişme olacak.
ABD’ de de Avrupa’ya benzer şekilde yerel üreticilerin artan talebi karşılayamıyor olması ve Section 232 kapsamında ithalatın “kısmen” kısıtlanmış olması ABD’yi fiyatların en çok arttığı bölge konumuna getirdi.
Öyle ki %25 vergi uygulamasına rağmen Türk sıcak sac üreticileri rahatlıkla ABD’ ye ihracat yapmaya başladı. ABD’ nin alt yapı çalışmalarına hız verecek olduğunu açıklaması çelik ihtiyacının artacağına işaret etmekle birlikte yerli üretimde bu talebi karşılayabilecek kapasite artışı olmadığı biliniyor. Bu da orta vadede çelik fiyatlarını destekleyecek bir durum oluşturuyor.
Türk Çelik Sektörü dışa bağımlılığını önemli ölçüde azaltıyor
Son olarak ülkemizde yaşanan gelişmelere bakacak olursak; üretimini 2019 yılına göre %6 artıran Türk Çelik Sektörü 2020 yılında dünyadaki en büyük 20 çelik üreticisi ülke içinde konumunu 8. sıradan Almanya’yı geçerek 7. Sıraya taşıdı. Bu 20 ülke içinde artış gösteren 6 ülkeden biri olan Türkiye aynı zamanda; Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna da gelmiş oldu. Bu başarılı yılın ardından gerek çelik üreticileri gerek kaplamalı sac üreticileri gerekse sektördeki diğer firmalar yeni yatırımlara hız kazandırdı. Devam eden yatırımlar sayesinde 2023 yılı itibariyle çelik üretiminde 8 ila 11 milyon ton artış olması bekleniyor. Bu artışın Türk çelik sektördeki dışa bağımlılığını önemli ölçüde azaltmakla birlikte ihracatını da güçlendirerek ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacağını söyleyebiliriz.
Bizler de Galva Metal olarak; gerek son dönemde devreye aldığımız Galva Fence, pres hattı ve göz yaşı desenli sac hatlarımızla, gerekse yakın dönemde yapacağımız yeni yatırımlarla büyümemizi hız kesmeden sürdürürken; sürekli gelişerek müşterilerimiz için fark yaratmaya ve paydaşlarımıza olumlu deneyimler sunmaya devam ediyoruz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.