Sait Ölçün: Her şeyin telafisi vardır; ama zamanın telafisi yoktur
Hizmet felsefesi; “Ya verdiğin sözü tutacaksın ya da tutacağın sözü vereceksin” olan Aras Çelik Genel Müdürü Sait Ölçün, sektöre yönelik düşünlerini ve Aras Çelik’i anlattı. Hizmet verdikleri sektörde zamanın önemine vurgu yapan Ölçün, bu konuda çok hassas olduklarını belirtti.
Sektörünüzün önde gelen firmaları arasında yer alıyorsunuz. Güncel ürün yelpazenizi bizimle paylaşır mısınız?
Ürün yelpazemizi müşteri taleplerini ön planda tutarak belirledik. Şu anda ön plana çıkardığımız ürünlerimiz DARK MAGIC ve SLD MAGIC’tir. Geçtiğimiz süre içerisinde bu ürünler ile ilgili müşterilerimizin yorumlarını aldık. Dolayısı ile yorumları dikkate aldığımız da taleplerde artış olurken, satış kabiliyetimiz de rahatlamış oldu. Yani malzemeye mesafeli yaklaşma dönemi bitti artık. Şimdi çok daha rahat bir şekilde piyasada rekabet edebilecek ve alternatif ürünlerde öne geçebilecek pozisyona geldik.
Plastik sektörüne getirdiğimiz ürünler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İsveç firması SSIB’nin TOOLOX 33 ve TOOLOX 44 ürünlerini kullanıyoruz. Özellikle TOOLOX 44 kullanım alanı çok geniş; ayrıca 45 COLT BELT’lik sertlikte olması sebebi ile kullanıcıya çok büyük avantaj sağlamaktadır. Muadil malzemelerin sertlik aralarının uygun olmaması TOOLOX 44’ün ise tam istenen sertlikte olması, yüzey plakaların kalitesi, üretim toleranslarının diğer malzemelerden daha düzgün olması tercih edilmesindeki etkenlerdendir. Ürün; plastik, kesme, dövme alanlarının dışında bazı uygulamalarda prototip kalıp metal enjeksiyon da bile kullanılabilecek bir üründür.
Birçok yerde benzer denemeler yaptık; beklentilerimizin çok üzerinde sonuç aldık. Gelecekte piyasa satış kariyerimizi en üst seviyede tutabilecek bir malzeme... Ciddi anlamada bize ve kullanıcıya ivme kazandıracağını düşünüyorum. Tedarik ve maliyet yönünden işleme, ısıl işlem ve taşlama maliyetinin olmaması kullanıcılar için büyük bir avantaj olacak. Dolayısı ile bu da bizim müşterilerimize sunduğumuz en büyük hizmetlerden biri olarak kabul edilebilir.
Takım çeliği sektörünün son 5 yılındaki gelişimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Sektörümüzün son yıllarda kriz ile birlikte bir daralmaya girdiği algısı yaygınlaşmış olsa da durum aslında pek öyle değil. Firmaların kriz öncesi ya da 5 yıl önceki durumlarıyla bugünlerini kıyasladığımızda, rahatlıkla söyleyebiliriz ki; firmaların yapısı, satış pozisyonu, personel eleman sayısı değerlendirildiğinde, takım çeliği sektörünün krizden büyüyerek çıktığını söyleyebiliriz.
Krizin etkileri çok fazla oldu; ama firmalar krizi geriye değil ileriye giderek atlattılar. Herkesin karlılığında azalma oldu tabii ki; çünkü hala kriz öncesi fiyatlara mal satıyoruz. Bu gibi problemler var ama herkes krizden büyüyerek çıktı. Geçtiğimiz 5 yılın sıkıntılı bir dönem olduğu bir gerçek; ama bir şekilde bu dönemin atlatıldığına ve pozitif etkilerin önümüzdeki dönemlere yansıyacağına inanıyoruz.
Piyasadaki müşteriler ürün seçimi konusunda yeterince bilinçli mi?
Biz ağırlıklı olarak kalıp sektörüne ürün satıyoruz. Geçtiğimiz yıllara göre müşterilerimizi mukayese ettiğimiz zaman, büyük bir mesafe kat ettiklerini söyleyebiliriz. Eskiden biz müşterilerimizi yönlendirirken, şimdi müşterilerimiz talepleri doğrultusunda bizi yönlendiriyor. Bu da onların ne kadar geliştiklerini gösteriyor. Müşterilerimizin %80’i ihracat yapıyor. Zaten ihracat yapmayan bir firmanın ayakta durma şansını da fazla görmüyorum. Dolayısı ile kalıpçılar kendilerini çok geliştirmişler; artık birbirleri ile değil dünya ile yarışıyorlar. Dünyadaki rakiplerinin önüne geçmeye çalışıyorlar. Bunu da başarmış durumdalar; çünkü dünyanın her yerine kalıp gönderiyorlar.
Kalıpçıları bir araya toplayıp, örgütleme adına, Kalıpçılar Birliği UKUB’un çok ciddi bir çalışması var. “Kalıpçılar Vadisi” adlı projeyi hayata geçirip dünyadaki kalıpçılar ile rekabet edebilmeyi hedefliyorlar. Yani bizim müşterilerimiz çoktan ülke sınırlarını aşıp, dünya ile yarışmaya başladı ve bu yarışta önde gittiklerini de düşünüyorum.
Sektördeki rekabet ortamı hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ticaretin olduğu her alanda rekabet vardır; olmalıdır da... Rekabet piyasayı zinde tutan bir durumdur. Rekabet kalitenin artmasını sağlayan bir durum; hatta fiyatı da bir miktar düşürmesi olası…
Şu anda piyasada yapılan çok ciddi bir rekabet var. Sadece piyasa dengelerini bozma adına, her şeyi ben yapacağım anlayışının benimsendiği bir rekabet. Yani bu işi biz sağlıklı yapacağız adına yapılan bir rekabet değil. Bu da pastanın krizden dolayı biraz küçülmesinden kaynaklanıyor. Herkes pastadaki payını büyütmek adına haksız rekabete başvuruyor. Bu tarz bir rekabetin kimseye faydası olduğunu düşünmüyorum; ne bizim sektörümüze ne de diğer sektörlere… Özellikle sektörde kendini lider gören firmalar da bu yolu izleyince rekabetin raydan çıktığını düşünüyorum. Rekabete şöyle bakmak lazım; bir yarışa başlıyorsunuz bütün donanımlarınız hazır, başlama işareti ile başladığınız yarışta, aynı piste aynı şartlarda kim önde gider kim arkada kalır görülebilir. Herkes yarışı birinci bitirecek diye bir kural yok. Mümkün de değil; ama yarış biraz eşit ve adil olmalı, şu an böyle olduğu kanaatinde değilim.
Sanayinin batıdan doğuya doğru kayması ve Türk sanayisinin gelişimini hızla sürdürmesi size ve sektörünüze nasıl yansıdı?
Sanayinin gelişimi doğal olarak bütün sektörlere pozitif yansır. Bir yerde bir gelişme varsa mutlaka bunun tedarikçileri ve o gruba dahil olan işletmeler bundan faydalanacaklardır. Doğal olarak, bu da bize olumlu yansıdı. Piyasada var olan işletmeler, gelişmeden de gerilemeden de etkileniyor.
Her geçen gün satıcı sayısı da kalıpçı sayısı da artıyor. İşletmelerin yapılarında pozitif gelişmeler olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Her firmanın bir hedefi vardır; işletmenizi büyütmek isteyebilirsiniz, herhangi bir sektöre de hizmet vermek isteyebilirsiniz ya da piyasanın en büyüğü olmayı hedefleyebilirsiniz. Bu hedefe ulaşmanız için; düşüncenizin, kapasitenizin, sermayenizin ve iş tüzüğünüzün örtüşmesi lazım. Bu şartlar bir araya gelmediği sürece hedefe ulaşmanız mümkün olmaz.
Yerli otomobil projesi hakkında neler düşünüyorsunuz? Vasıflı çelik sektörü bu gelişmeyi nasıl karşıladı?
Bu çok heyecan verici bir proje açıkçası… Yerli otomobil projesi son yıllarda duyduğum en güzel proje. Bu projenin, sanayiye yansımasının bize katacağı katma değeri yok saysak bile, ki öyle değil, kullanacağımız aracın yüzde yüz Türk malı olması her şeyden önce büyük gururdur. İlkokullarda bizim dönemimizde yapılan ‘yerli mal haftası’ vardı. Biz hep oraya meyve götürürdük. Sergileyebileceğimiz başka ürünlerimiz yoktu neredeyse… Bize bu projeyi bu yaşta duyma şerefi kısmet oldu, umarım görmekte nasip olur.
Bu projenin sanayiye yansımasına baktığımızda ise, çok fazla düşünmeye gerek yok. İhracatımızın %25’ini otomobil karşılıyor. Bize nasıl yansıyacağı bu orandan ortaya çıkıyor zaten. Günümüzde kurulu otomobil fabrikalarında bile yeni bir model piyasaya sürüleceği zaman, piyasaya çok muazzam projeler çıkıyor. Yeni proje; yeni model ve yeni kalıp demektir. İyi bir marka bütün cıvatasına kadar kalıp demektir. Bunun piyasaya yansıması %1 ise bu proje gerçekleştiğinde yansıma %6 - %7’leri bulacaktır. Şahsım adıma bu olayın, benim duyabileceğim en iyi proje olduğunu düşünüyorum. Hem milli duygular ile baktığımızda keyifli bir durum hem de sanayiye ve ülkeye getireceği katkılardan açısından güzel bir proje.
Projenin aktif olacağı bölge iyi seçilirse, tersine göç başlatabileceğini düşünüyorum; keşke maliyet açısından mümkün olsa Erzurum’a kurulsa mesela… Bu bölgenin nüfusunun böyle bir proje ile gelecek olan göçü kaldırabileceğini ve etrafını geliştirebileceğini düşünüyorum. Tabii Erzurum’u bir örnek olarak verdim; uygun başka şehirler de olabilir. İç Anadolu’ya tersine göç başlatılması gerektiğini düşünüyorum; çünkü yumurtayı bile yurtdışından alacağımız bir sürece doğru ilerlediğimiz aşikâr. Dolayısıyla tersine göç başlatacak ve bu ülkenin önünü açarak prestij kazandıracak iyi bir proje olduğunu düşünüyorum.
500 milyon dolarlık ihracat, Türkiye’nin 2023 vizyonunun bir parçası… Sizce bu hedef yakalanabilir mi?
Aslında bu hedef daha erken de yakalanabilir. Türkiye’nin coğrafi konumundan dolayı bütün gözlerin üzerinde olduğunu düşünüyorum. Bir şekilde de etrafımızdaki komşular ile ilişkilerimizin bozulduğu kanısındayım. Komşularımıza olan yıllık ihracatımız 5 milyar dolar; bu rakamın bu sene daha da artmasını bekliyoruz. Maalesef ki, sınır komşularımızın ihracattaki payının çok fazla olmadığını biliyorum; oysaki komşularımız ile dost olmaya başlayıp ihracatımızın artacağını düşünüyorduk. Sınır komşularımıza yapabileceğimiz ihracat oranı çok yüksek; çünkü onların bizim sattığımız ürünlere ihtiyaçları var. Her türlü ürün ihracatı yapabileceğimiz bir pazar var etrafımızda; maalesef bu pazarın bize bırakılmadığını düşünüyorum. Bana göre, şu an içinde bulundukları siyasi durumların sebebi, Türkiye ile dost olmalarından kaynaklanıyor. Pazarı kimse bize kaptırmak istemediği için, 500 milyon dolarlık ihracatı yakalama fırsatımızı elimizden aldılar. 2023’e kadar bu hedef yakalanamaz mı, neden olmasın? Bence bu hedef yakalanmayacak bir hedef olarak durmuyor; hatta daha fazlası da olabilir. Ben iddia ediyorum pazarı elimizden almasalardı bu hedef için 2023’ü beklemeye gerek yoktu.
Kısa ve uzun vadede ne gibi hedefleriniz var?
Aras Çelik; piyasada 5 yıllık geçmişi olan bir firma ama şahıs olarak 30 yıldır bu piyasanın içindeyim. Firmamız bu kısa sürede sektörde yerini alarak yarışın içine katılmıştır. Firmamızı daha iyi yerlere taşımak için büyük gayret içerisindeyiz.
Firma olarak kendimizi korumayı ve müşteriye daha iyi hizmet vermeyi hedef seçtik. Gelecekte yeni ürünlerimize taleplerin artması ile birlikte önümüzün daha açık olduğunu, yarışta ön sıralara geçeceğimizi düşünüyoruz. Bu hedef doğrultusunda önümüze bakıyoruz. Bazı şeyleri çok fazla zorlamaya ya da “bunun hepsi benim olsun”, “hepsi benim olsun da ne olursa olsun” demeye gerek olmadığını düşünüyorum. Yaptığımız işin hakkını vererek yapmak istiyoruz.
Aras Çelik hiçbir zaman kalite, hizmet ve zamanında teslimden ödün vermeyecek. Bu konularda da piyasanın lideri durumundayız. Ölçüsünde kesim ve zamanında teslim konusunda çok iddialıyız. Her şeyin telafisi vardır ama zamanın telafisi yoktur. Biz bu zamanı kaybettirmemek için elimizden gelen azami gayreti gösteriyoruz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.