Tüm ödemeler 6 ay ertelensin
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), virüs salgınının etkisi altında tarihi zor bir süreç yaşayan Türkiye ekonomisine yönelik
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), virüs salgınının etkisi altında tarihi zor bir süreç yaşayan Türkiye ekonomisine yönelik
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), virüs salgınının etkisi altında tarihi zor bir süreç yaşayan Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmelerini, görüş ve önerilerini DÜNYA ile paylaştı. Türkiye genelinde 30 federasyon ve 262 derneğin üye olduğu 40 bine yakın şirketi temsil eden TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, 100 milyar liralık paketin yeterli olmadığını, bunun 4-5 katı bir kaynağa ihtiyaç duyulacağını açıkladı. “Olağanüstü dönemlerden geçiyoruz ve olağanüstü tedbirlere ihtiyacımız olduğu açık” şeklinde görüş bildiren Turan “Kamuda ciddi tasarruf tedbirlerini hayata geçirerek öncülük yapmalıdır. Salgın ile yaşadığımız kriz dönemi geçtiğinde daha büyük bir ekonomik krizin geldiğini görüyoruz. Devlet Baba’nın hesap verir, şeffaf, adil ve cömert olması gereken bir dönemden geçiyoruz” dedi. Bilimin ışığında COVID-19 salgınından çıkılacağını söyleyen Turan, "Açıklanan ve GSMH’nın yüzde 2’sine denk gelen 100 milyar TL’lik Ekonomi Tedbir Paketi’nin yeterli olmayacağı anlaşılıyor. Bu adımı da desteklerin ilk adımı olarak düşünüyoruz” dedi. Turan açıklamasını şöyle sürdürdü: “TÜRKONFED olarak bir yandan insanlık olarak bu krizden en az hasarla çıkmanın yollarını ararken diğer yandan ülke olarak ortak akıl ve ortak vizyonla, katılımcı ve kapsayıcı işbirlikleri ile çözümü bulabileceğimize inanıyoruz. Toplum sağlığı için Sağlık Bilim Kurulu gibi toplumsal refah için de kamu, özel sektör, sivil toplum örgütleri ile iş ve işveren örgütlerinin de için de olduğu bir Ekonomik Kurulu’n oluşturulması önemli. Tüm planlarımızı çalışanların işini kaybetmeyeceği ve işletmelerin kapanmayacağı senaryolar üzerine kurgulamalıyız. Ve oluşacak yükü çalışanların, işletmelerin tek başına yüklenmelerini beklemek gerçekçi olmaz. Stratejik sektörlere yönelik bir planlama yapılmasının zorunluluğu ile devletin, vatandaş, firmalar, esnaf ve sanatkârı fonlaması gerekliliği görünüyor. Sosyal ve Ekonomik Seferberlik ilan etmemiz gerekiyor.” 3 AŞAMALI ÖDEV KAMPANYALAR ARTARAK SÜRMELİ ŞEFFAF VE HESAP VERİR OLMALIDIR
Kısa dönemde üretim tesislerimizin, çalışanlarımızın sağlığını da gözetecek bir planlama ile üretime hazır halde tutulması oluşturuyor. Bu dönemde işletmelerimizin bakım, onarım çalışmalarını gerçekleştirebilir; çalışanlarımıza moral ve motivasyon verecek adımlar atabiliriz. “Üretim ve İhracat Seferberliği” bilincini bugünden oluşturabiliriz. En değerli sermayemiz nitelikli insan kaynağımızdır. Çalışanlarımız ile sosyal dayanışmamızı geliştirmeliyiz. Orta vadenin bir toparlanma ve yeniden yapılandırma dönemi olacağını düşünüyoruz. Üretim ve ihracat için kriz sonrası planlamalar yapılırken, gerekli destekler ile finansman ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik adımlar atılmalıdır. Uzun dönemli yapısal durgunluğa çözüm üretmeye bugünden başlamalıyız. Ülkemizin de uzun süredir ertelediği yapısal ve ekonomik reformların hayata geçirilmesi gerekiyor. Finans sektörü yeniden düzenlenirken, Varlık Fonu ve Kredi Garanti Fonu gibi kurumların daha etkin kullanılmasını da Korona günlerinde yaşadığımız sıkıntılar gösteriyor. Bu dönemde yabancı sermaye girişi için de “ülkemizin orta gelir tuzağından çıkışın reçetesi olan orta demokrasi tuzağından çıkmak için göstereceği irade” belirleyici olacaktır.
ÖNCE KOBİ’LERİ DÜŞÜNMELİYİZ
Her kriz döneminde olduğu gibi bu salgın döneminde de yine en fazla KOBİ’lerimiz etkileniyor. Yaklaşık 3.5 milyon KOBİ’miz var ve ekonomimizin lokomotifi bu işletmelerimizin ağırlığı yüzde 99’lara ulaşıyor. Bu dönemde “Önce Küçüğü Düşün!” ilkesini ekonomik tedbirlerde önceliklendirmemiz ve KOBİ’lerin hayatta kalmasını sağlamamız gerekiyor. Büyük şirketlerimizin KOBİ’lere olan ödemelerini geçmişte vadelere yayarak ödemesi en büyük sıkıntılardan biriydi. Bu dönemde bu sıkıntı artarak devam ediyor. Unutmayalım bu KOBİ’lerimiz büyük şirketlerimizin en önemli tedarik kanallarını oluşturuyor. Bu kanalların tıkanmaması için alınacak tedbirler, ekonomin genelinde önümüzdeki dönemde hem insani hem de sektörel bazda dramatik sonuçlar ortaya çıkmasını da hafifletecektir. Tüm kredi ve kamu ödemelerinin en az 6 ay faizsiz ertelenmesi ile KDV alacaklarının ödenmesi KOBİ’lerimizin moral gücünü de artıracaktır. Nakit akışı ve finansmana erişimde Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden verilen desteklerin artırılması; istihdamın korunması noktasında da İşsizlik Fonu’nun daha etkin kullanılması sağlanmalıdır. Böylesi dönemlerde moral motivasyon ve güven temelli bir şeffaf iletişim çok ama çok önemlidir.
SOSYAL DEVLET ANLAYIŞIYLA EK TEDBİRLER ALINMALI
Dünyanın gelişmiş ülkeleri GSMH’nın yüzde 20-30 üzerinde bir kaynak ile süreci yönetmeye çalışıyor. Bizim bu dönemde açıkladığımız kaynak ve destek paketi ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum ve kapasiteler ile ilgili maalesef ancak yeterli değil. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde ek paketler ile destekleneceğini düşünüyoruz ki buna ihtiyacımız söz konusu. Kısa Çalışma Ödeneği, KOSGEB ile özel ve kamu bankalarının Ekonomik Tedbir Paketi destekleri yeterli kalmayabilir. BDDK’nın aldığı kararların sahaya süratle uygulanmasını bekliyoruz. Bankaların bu noktada Ekonomik Tedbir Paketi’ne destek programları açıkladığını görsek de kredi musluklarının açılmasında iştahsız davrandıklarını şu an için gözlemliyoruz. Özellikle enerji yoğun sektörlerimiz açısından en büyük maliyet kaleminde iyileştirmeler yapılabilir.
TÜRKİYE’NİN GENELİNDE MÜCBİR SEBEP VAR
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, her tercih geleceğimizi belirleyecek. Toplum sağlığını odağa alan tercihlerin önceliklendirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda mali açıdan ne yük getirirse getirsin, dünyanın şu dönemde olağanüstü tedbirler ve destekleri devreye aldığı bir dönemden geçtiğimiz unutmayalım. Türkiye’nin genelinde bir “Mücbir Sebep” halinin olduğunu sahadan, yani federasyonlarımız kanalıyla bölgelerimizden aldığımız değerlendirmelerden görüyoruz. Anadolu’da yüzde 50’lik bir kayıptan söz ediyoruz. Kapasitelerin yüzde 30’lara düştüğü sınır illerimiz var. Sadece ülkemiz için değil dünyada da durum bu yönde bir seyir izliyor. Salgının ne zaman biteceği ve sonrasında neler yaşanacağına dair büyük bir belirsizlik söz konusu.
Dünyanın bir daha eskisi gibi olmayacağı dönemlerden geçerken, toplumun her kesiminden gelen birlik ve beraberlik çağrılarını destekliyor ve olumlu karşılıyoruz. Bu noktada sivil toplum, iş dünyası ve yerel yönetimlerin başlattığı bağış ve destek kampanyalarının artarak devam etmesi en büyük temennimiz. Sektör ayrımı gözetmeksizin tüm kurumsal ve ticari firmalara işletme sermayesi desteğinden kamu bankalarının istihdam için ilave likit imkanlarına, KGF limitinin ve kapasitesinin artırılmasından kısa çalışma ödeneğinin şartlarının kolaylaştırılması ile 2 milyon aileye sosyal yardıma uzanan çerçevede şekillenen Milli Dayanışma Kampanyası da bu sürece katkı sağlayacaktır elbette. Bu adımların anlamlı sonuçlar ortaya koyması için en önemli ilkenin “Sosyal Devlet” ilkesiyle olağanüstü tedbirlerin alınması noktasında bir kapı açması umudu içindeyiz. Toplumun büyük bir fedakarlıkla ortaya koyduğu destek ve katkılarda en önemli “kaynak” denetim sürecidir. Bağış ve desteklerin süreç içinde şeffaf ve hesap verir bir şekilde açıklanması ve denetlenmesi de kampanyalar kadar önemlidir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.