COVID-19 pandemisinin yarattığı küresel talep daralmaları ve tedarik zincirinde meydana gelen kırılmalar nedeniyle 2020 yılının Ocak-Mayıs döneminde tüm dünyada olduğu gibi üretimde ve ihracatta gerileme yaşayan Türk demir çelik sektörü, yeni normalde kayıplarını telafi etmek için Libya’nın yaratacağı fırsatlara ve Suriye’deki güvenliğin sağlanması halinde ise Orta Doğu pazarlarındaki gücünü artırmaya odaklanacak.
Türkiye’nin en köklü ve güçlü sektörleri arasında yer alan ve dünyanın en büyük 10 çelik endüstrisi arasında 8’inci sırada yer alan Türk demir çelik sektörü son 15-20 yılda yakaladığı büyüme ivmesini salgın sürecinde de korumak için girişimlerini aralıksız sürdürüyor. Sektör, 2000’li yılların başında 20 milyon ton civarında olan ham çelik kapasitesini yaptığı yeni yatırımlarla günümüzde 52 milyon tona ulaştırdı. Küresel pandeminin ekonomiler üzerinde yarattığı tahribatlar nedeniyle mart ayından bu yana yaşadığı kayıpları telafi etmek için girişimlerini sürdüren Türk demir çelik sektörü, Libya’nın yaratacağı fırsatlara ve Suriye’deki güvenlik sorunlarının aşılması halinde bu ülke başta olmak üzere Orta Doğu’da ortaya çıkacak yeni pazar avantajlarına odaklanacak.
Türkiye’nin ithalat önlemleri sektör tarafından olumlu karşılandı
Bazı demir çelik ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinin 3 ay süreyle geçici olarak artırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi firmalar tarafından olumlu karşılandı. Sektörün yeni normalde dış pazarlarda karşılaşması muhtemel küresel talep daralmasına karşı yerli üretimin sürdürülebilirliğini korunması amacıyla alınan karara göre; slap ve kütük, yassı hadde mamulleri, alaşımlı ürünler, profiller ve paslanmaz sac gibi demir çelik ürünlerinde uygulanan gümrük vergileri 15 Temmuz 2020 tarihine kadar uygulanmak üzere geçici süreyle 5 puan artırıldı. Sıcak haddelenmiş sacdan soğuk haddelenmiş sac ve sıcak haddelenmiş sacdan dikişli boru üreten tesisler ile beyaz eşya üreticilerinin doğrudan ithalatında bu artış 2 puan olarak uygulanacak. Sektör temsilcileri, birçok ara malda yerli ürün kullanılması için desteklemelerin ve önlemlerin daha da genişletilmesini istiyor.
Sektör, Avrupa Birliği ve Amerika başta olmak üzere uluslararası piyasalardaki korumacı politikalara rağmen ihracat pazarlarındaki gücünü koruyacak yollar arıyor. 2018’de kapasite kullanım oranı yüzde 72 seviyelerinde olan sektör, korumacılık önlemlerinden olumsuz etkilenmesine rağmen 2019 yılında yüzde 65 oranında gerçekleşen üretim kapasitesi ile 33,7 milyon ton ham çelik üretimi gerçekleştirmişti. Üretim kapasitesini daha yüksek oranlarda kullanarak daha fazla üretim yapmak için çalışmalarını yoğunlaştıran Türk demir çelik sektörü, bir yandan başta Avrupa ve Amerika pazarlarındaki örülen gümrük duvarları, kotalar ve anti dampingler ile mücadele ederken diğer yandan da alternatif pazarlarda yeni ihracat bağlantılarına ağırlık veriyor.
Teknolojik dönüşüme ağırlık verilmeli
Türk Demir Çelik Sektörü, üretim kalitesi ve lojistik avantajları ile dış pazarlarda öne çıkarken firmaların, yüksek enerji maliyetleri ise sektörün dış pazarlardaki rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Küresel pazarlarda karşı karşıya kalınan sıkıntıların aşılması için hükümetin desteğini alan sektör, teknolojik dönüşüme ağırlık vererek katma değerli ürünlerde öne çıkmak için çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Önümüzdeki süreçte sahip olunan teknolojik altyapının rekabet açısından çok önemli avantajlardan birisi olacağı kabul edilirken, Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika gibi büyüyen pazarlara yakın olma avantajını elinde bulunduran sektörün yüksek teknolojiye sahip katma değerli üretimdeki gücü ile uluslararası alandaki sert rekabet koşullarında rahatlıkla öne çıkabileceği değerlendiriyor.
Libya’daki gelişmeler yakından takip ediliyor
Türkiye’nin pandemi sürecinde hızlı ve etkili finansal tedbirleri ile sektöre sağladığı kapsamlı destekler sayesinde firmalar, küresel krizi hem üretimde hem de tedarikte avantaja çevirebilecek atılımlara hazırlanıyor. Pandemi öncesinde sektörün ana pazarları başta Almanya olmak üzere; İtalya, İsrail, İspanya, Romanya, Irak, İngiltere; Afrika ülkeleri ise hedef pazarlar olarak öne çıkmaktaydı. Koronavirüsün kontrol altına alınmaya başlanmasıyla ortaya çıkan yeni normalde de durum çok fazla değişmedi, hedef pazarlara yönelik pazarlama faaliyetleri değişti. Yeni normalde online ticaret heyetleri, online fuarlar pazarlama enstrümanları olarak öne çıkmakta. Diğer yandan Orta Doğu’daki gelişmeler ve bir zamanlar inşasında Türk firmalarını önemli rol oynadığı Libya’daki gelişmeler yakından takip ediliyor. Türkiye’nin de desteğiyle muhalif güçlere karşı üstünlük sağlamaya başlayan Libya Ulusal Hükümeti ile güçlü iş birliği sayesinde bu ülke başta inşaat sektörü olmak üzere, demir çelik sektörü için de önemli bir potansiyel sağlayacak. Buna ek olarak hemen yanı başımızdaki Suriye’de suların durulması ve güvenliğin sağlanması da sektörümüz için yeni pazarlar yaratacak.
"Ar-Ge ve inovasyon bir devlet politikası olarak daha fazla desteklenmeli"
Türkiye’nin ileri teknolojiye sahip ve yüksek katma değerli çelik üretimi sektörün geleceği için büyük önem arz ediyor. Yeni normalde ihracatta fark yaratacak katma değerli ürünlerin üretiminde Ar-Ge ve inovasyon yatırımları da hız kesmeden devam edecek. Firmaların kendi Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının yanı sıra bir devlet politikası olarak inovasyonun daha fazla desteklenmesi talep ediliyor. Sektörün üzerinde durduğu diğer bir konu ise çevreci üretim. Tüm sanayi alanlarında olduğu gibi demir çelik endüstrisinde de önümüzdeki süreçte çevreye duyarlı üretim süreçlerinin güçlendirilmesi hedefleniyor. Sektör bu sayede bir taraftan üretimde çevresel etkileri azaltmayı diğer taraftan da ihracat pazarlarında bir adım öne çıkmayı hedefliyor.
ADMİB, ihracatı dijital platformlara taşıyacak Yeni normal sürecinde 2020 yılı hedefleri konusunda temkinli olan sektör, yıl sonu hedeflerini revize etmekte aceleci davranmıyor. Sektör 2020 yılının ikinci yarısında demir ve demir dışı metaller ihracatında artışlar gözlemeyi ümit etse de yılın başında konan hedef rakamlara ulaşılmasının mümkün olamayacağı da değerlendiriliyor. Pandeminin yoğunluğu ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği için global strateji geliştirip uygulamanın zor olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin ve sektörün pandemi sürecinden en az etkilenmesi için çalışmalarını yoğunlaştıran ADMİB üyelerinin ve Türk demir çelik sektörünün karşılaştığı haksız uygulamalara karşı Ticaret Bakanlığı tarafından devreye alınan Yeni Nesil Ticaret Diplomasisi kapsamında teknolojinin tüm imkânlarından faydalanarak sanal ticaret heyetleri ile fuar katılımları gerçekleştirerek ve ihracatını dijital platformlarda yukarılara taşıması hedefleniyor.
Dünya genelinde rakamlar düşüş eğiliminde
Dünya Çelik Derneği tarafından açıklanan 2020 yılı Nisan ayı verilerine göre dünya ham çelik üretimi geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 13 azalışla 137 milyon ton oldu. Yılın ilk dört ayında ise yüzde 4,1 azalışla, 581 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. İlk sıradaki Çin, yüzde 1,3 artışla 320 milyon ton, ikinci sıradaki Japonya yüzde 8,6 azalışla 30,7 milyon ton, üçüncü sıradaki Hindistan yüzde 21,1 azalışla 30,1 milyon ton ham çelik üretti. Söz konusu dönemde Türkiye’nin ham çelik üretimi yüzde 26,3 azalışla 2,3 milyon ton oldu. Nisan ayında ülkemizin çelik tüketimi ise yüzde 44 azalışla 1,4 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Ortaya çıkan rakamlar değerlendirildiğinde salgın nedeniyle ekonomilerdeki yavaşlamanın talebi doğrudan etkilediği görülmekte. Talebin düştüğü durumlarda fiyatların aşağı yönlü hareket etmesi beklenirken pandemi nedeniyle demir cevheri üretimindeki gerileme nedeniyle ham madde fiyatlarının yükselmesi buna engel oldu.
Irak ve Fas’a yapılan ihracat arttı
ADMİB’in mayıs ayında gerçekleştirdiği ihracat rakamına göre en fazla ihracat yapılan ülkeler, Irak, Hollanda, Mısır, İsrail ve Fas olarak sıralanırken en fazla ihracat yapılan ürünler, demir çelik yassı kaplama, demir çelik boru, demir çelik filmaşin olarak sıralandı. İhracat rakamlarına bakıldığında genel olarak düşüş izlenmekte iken Irak’a ve Fas’a yapılan ihracatın arttığı, ürünlerde ise yine demir çelik yassı kaplamanın diğer ürünlere nazaran daha az düşüş gösterdiği ve en fazla ihraç gerçekleştirilen ürün sıralamasında ilk sırada yer aldığı görülüyor.
Salgın süreci ile birlikte dünya, Türkiye ve ADMİB’in üretim ve ihracat verileri değerlendirildiğinde pandemi nedeniyle ekonomilerdeki yavaşlamanın talebi doğrudan etkilediği net olarak izleniyor. Talebin düştüğü durumlarda fiyatların aşağı yönlü hareket etmesinin normal olduğu yorumları gelirken, demir cevheri üretimindeki gerileme ve ham madde maliyetleri fiyatlarının artırıcı etki yarattığı belirtiliyor. Talepteki gerileme ve ham madde fiyatındaki artışın yaratmış olduğu ek maliyetler nedeniyle sektör, uluslararası alanda kalite ve fiyatta rekabet etmek yerine ülkelerin korumacı politikaları doğrultusunda ilerlemeye çalışıyor.