Türkiye dünyanın en büyük makine pazarlarından birisi
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiyenin dünyanın en büyük makine pazarlarından birisi olduğunu belirterek, yatırım teşvik mevzuatının elden geçirilmesinin sektör için çok önemli olduğunu söyledi.
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiye’nin dünyanın en büyük makine pazarlarından birisi olduğunu belirterek, yatırım teşvik mevzuatının elden geçirilmesinin sektör için çok önemli olduğunu söyledi.
Küresel tedarik zincirlerindeki değişim, yeni kapasite yatırımlarını artırarak, 2021 yılında makine ve teçhizat yatırımlarını 5 trilyon doların üzerine taşıdı. Gerek sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gerekse yeşil enerji alanlarında pek çok yatırım yapıldı. Fakat dünya makine üretiminin miktar olarak yüzde 7 kadar artabildiği son 2 yılın sonunda AB, pandemi öncesi seviyesine henüz geri dönebildi. Oysa bizim sektörümüz pandemi etkisinden bağımsız olarak, 2021 sonunda 2019 yılına göre yaklaşık 3 milyar dolar fazla ihracat yaptı. Üçüncü çeyrek verilerine göre dünyada yıllık makine ihracatı 20 milyar doları aşan ülkeler arasında, oransal olarak en fazla artış sağlayan ülke Türkiye oldu.
Orta-yüksek teknolojili mallar sınıfında tanımlanan makinelerin üretim ve ihracatında pandemi öncesinde başlayan yüksek performansın rakiplerimizin üzerinde bir ivmeyle sürmesi, kesinlikle bir tesadüf değil. Bizim makine ihracatımızın geçen yılın sonunda 23 milyar dolara ulaşmasında, ürünlerimizin teknoloji seviyesinde ve fiyatlarında sağladığımız artış ile pazarlarımızdaki çeşitlenmenin önemli bir rolü var. Makine teçhizat yatırımlarımız son 2 yılda, hem yeni ve yüksek teknolojili ürünler hem de tevsi modernizasyon projeleri için yüzde 50’den fazla arttı. Küresel pazardaki payımızın yüzde 1’e varmış olmasında üst üste yakaladığımız yine miktar olarak yüzde 9 ve yüzde 31 üretim artışının büyük rolü oldu.
“Rusya ve Ukrayna ihracatımızı hızlı artırdığımız iki ülke”
Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin etkilerine biraz daha kapsamlı değinmek istiyorum. Öncelikle bu konunun gerek medyada gerekse sektörel söylemlerde insani boyutuyla öne çıkarılmakta oluşunu, pandemiden aldığımız büyük derse bağlıyor ve çok değerli buluyorum. Fırsatlar yaratacak diyenler hep var; fakat tarihe doğurduğu fırsatlar ile değil, sebep olduğu insani dramla geçecek bir durumla daha baş başayız.
Rusya da Ukrayna da makine ihracatımızı en hızlı artırdığımız ülkelerden. Her iki ülkede de mühendislik firmalarımız, yatırımlarımız, ortaklarımız, bayilerimiz var. Makinelerin endüstrideki hayati önemi, performans ve fiyat ekseninde rekabetçiliği kadar, servis, yedek parça ve bakım onarım hizmetlerinin hızını da başat karar unsurlarından biri haline getiriyor. Bu bakımdan komşuluk ve seyahat kolaylığı hem kullanıcıya hem de makine imalatçısına önemli bir avantaj sunuyor. Bu sebeple bütün komşularımız sektörümüz için çok değerli ve vazgeçilmezdir. Bir ülke makineleri ve teknolojik iş birlikleri ile komşu ülkelerde bir zemin edinememişse rakipleri tarafından kuşatılmış olur.
“Türkiye’nin ithalat bağımlılığı Almanya kadar”
Türk makine imalatının ithalat girdi yoğunluğu ve dolayısıyla girdi kullanımı açısından dışa bağımlılığını “Üretim, İhracat İç Tüketimde Makine Sektörü Katma Değer ve İthal Girdi Kullanımı Analizleri” başlıklı bir çalışma ile ölçmeyi hedefl edik. Bu ölçüm yapılırken makine sektöründeki toplam ithalat girdi yoğunluğu, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki etkiye ayrıştırıldı. Buna göre toplamda yüzde 33,8 olan ithalat girdi yoğunluğunun 21,0 puanı doğrudan, 12,8 puanı dolaylı ithalattan kaynaklandığı görüldü. Dolaylı ithalatın bu derece yüksek olmasının nedeni, makine sektörü üretiminin diğer sektörlerle olan görece yüksek bağlantısıdır. Türk makine sektörünün doğrudan ithalat yoğunluğu diğer ülkeler ile kıyaslandığında, Türkiye’nin değerinin Kanada’nın altında, Fransa ile aynı olduğu görülmektedir.
Bugün ülkemizde sıkça şahit olduğumuz bir argüman, ihracatın ithalata çok bağımlı olduğudur. Bu muğlak ifade dış ticaretten açık veriyor olmamıza dayanarak ortaya çıktığı belli olsa da, bir genellemeye yol açması nedeniyle sakıncalıdır. “İthalat yapmazsak ihracat yapamıyoruz”, “mallarımızın katma değeri çok düşük”, “bağımlıyız” vs. düşünce, stratejik yaklaşıldığında, yani katma değeri yüksek dallarımızı öne çıkarmayı, görülür hale getirmeyi becerdikçe temelsiz kalacaktır. OECD, Türkiye’nin makine ihracatının yarattığı %76,7’lik yerli katma değer oranı ile %77 yerli katma değer oranı sağlayan Almanya’nın hemen ardından geldiğini belirledi. Herhangi bir dalda, üstelik de teknolojik bir dalda, OECD altıncısı olan bir ülkenin “ithalata bağlıyım” diye hayıfl anma hakkı yoktur; çünkü Türkiye’nin ithalat bağımlılığı Almanya kadardır.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.