Sayın Başkan, öncelikle bizleri Gebze Güzeller OSB’nin mevcut durumu hakkında kısaca bilgilendirir misiniz?
Türkiye’de bugün 296 tane OSB olduğunu düşünürsek; 45 sicil numarasıyla kurulmuş, ülkemizin ilk OSB’lerinden biriyiz. 2016 yılı itibariyle yüzde yüz doluluğa ulaşmış durumdayız. Modern altyapısı, Skada sistemi, su ve enerji tasarruf sistemleri, güneş enerji sistemleri ve daha birçok teknolojik özelliğiyle dünya markalarının tercih ettiği bir OSB konumundayız.
Lokasyon açısından yeni yapılan Körfez Geçiş Köprüsü, 3’üncü Boğaz Köprüsü bağlantı yolları ve mevcut TEM karayolu hemen yanı başımızda… Yıllardır emek verdiğimiz, gecemizi gündüzümüze katarak bugünlere getirdiğimiz Gebze Güzeller OSB sadece bizim değil tüm Türkiye’nin gururudur.
Sahip olduğunuz modern altyapı sistemleri ve sunduğunuz nitelikli hizmetlerin yanı sıra eğitim öğretim yatırımlarınız da var. Bizlere bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
OSB içerisinde her açıdan mükemmel olarak tanımlayabileceğimiz bir anaokulumuz var. Anaokulunun tüm masraflarını kendimiz karşıladık ve eşimin adı verilmiştir.
“Nurşen Ceylan Anaokulu” çatısı altında geleceğimizin teminatı olan minik yavrularımızı ilkokula en doğru şekilde hazırlamaya gayret ediyoruz. Okulumuz, eğitim – öğretimde ihtiyaç duyulabilecek tüm donanımlara ve gerekli altyapıya sahiptir. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak eğitime devam etmektedir. Bunun yanı sıra inşaatı devam eden bir Meslek Lisesi var. Yine bu okulumuzun da tüm masraflarını kendimiz karşılıyoruz.
Adem Ceylan Meslek Lisesi adı ile eğitim öğretime başlayacak olan okulumuz 40 sınıflı, 1700 öğrencili, 5 laboratuvarlı, kapalı spor salonu ve açık spor tesisleri olan, mesleki eğitim – öğretimin yanı sıra birçok spor dalının icra edilebileceği bir kampüs olarak hizmet verecek. Bunlara ilaveten 500 kişilik tribün kapasiteli bir kapalı spor sahası da olacak. Okulumuzda Elektrik, Elektronik, Makina, Metal ve Lojistik gibi 5 ana bölümümüz olacak. Yine Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olacak fakat bizim tarafımızdan yönetilecek. Sanayicilerimizin ihtiyaç duyduğu “Nitelikli Ara Eleman” ihtiyacını bu okulumuz vasıtasıyla karşılayacağız.
Okulunuzda verilecek eğitimler belirlenirken sanayicilerimizin beklentileri göz önünde bulundurulacak mı?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği müfredata uyacağız fakat bunun yanı sıra ilave eğitimler ve ders programlarımız da mutlaka olacak. Her şeyden önemlisi okuldaki öğrencilerimizle sanayicilerimiz iç içe olacak. Birçok mühendis, Ar-Ge Sorumlusu ve kendi alanında uzmanlaşmış yöneticiler gelip okulumuzda öğrencilere ders verecek, onlarla yakından ilgilenecek. Sanayiciden kopuk, onların beklentisinden uzak öğrenciler yerine bilim ve teknolojinin ışığında, sanayicilerin beklentilerini karşılayacak ve onlarla aynı dili konuşabilecek öğrenciler yetiştireceğiz. Sadece bölgemiz için değil ülkemizdeki tüm OSB’ler için model olabilecek bir okula sahip olacağımızı düşünüyorum.
“OSB içerisinde her açıdan mükemmel olarak tanımlayabileceğimiz bir Anaokulu yaptık”
“TÜBİTAK Laboratuvarı Gebze Güzeller OSB içerisinde kurulacak”
Sizlerle ayrıca üzerinde durduğum ve çok önem verdiğim bir projeyi de paylaşmak istiyorum. Gebze Güzeller OSB içerisinde TÜBİTAK’ın bir laboratuvarı olacak ve doğrudan TÜ- BİTAK bu laboratuvarda çalışmalar yapacak. Hem sanayicilerimiz hem de meslek lisesi öğrencilerimiz açısından bu laboratuvarın büyük bir ilham kaynağı olacağı kanaatindeyim.
Aynı zamanda OSBÜK – Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun yönetiminde yer alıyorsunuz ve çok önemli çalışmalar yapıyorsunuz. Özellikle meslek liseleri ile ilgili yaptığınız çalışmalar, çeşitli projeler var. Bizlere bunlardan bahseder misiniz?
Ülkemizde maalesef sağlam temeller üzerine kurulmuş bir eğitim sistemi yok. Yıllardır yap-boz tahtası gibi sistemle oynayıp duruyorlar lakin atılan her adımda eğitim kalitesini daha da geriye götürüyorlar. Sistemin tamamına eleştirel yönden bakabiliriz fakat ben daha çok sanayiyi ilgilendiren kısmına değinmek istiyorum.
Bugünkü 4+4+4 eğitim sisteminde ara eleman ve çırak yetiştirme imkânı yok. Bununla birlikte meslek liselerinin müfredatı sanayicilerimizin beklentisinden uzak ve kalite bakımından yetersiz… Meslek lisesi öğretmenlerinin birçoğu talebelerin nerede staj yaptığından haberi yok. Yerini bilse de ne yaptığından bihaber… Öğrenciye staj gördüğü işletmede meslek mi öğretiliyor, çay servisi mi yaptırılıyor, bilen yok.
“Sivas’ta Sanat Okulu’nu kazandığımda babam, ‘Oğlum meslek sahibi olacak’ diye kurban kesmişti.”
Zaten meslek liselerini tercih etmek isteyen de yok. Ben Sivas’ta Sanat Okulu’nu kazandığımda babam, “Oğlum meslek sahibi olacak” diye kurban kesmişti. O zamanlar meslek sahibi olmak çok önemliydi, kıymetliydi. Daha sonra yanlış uygulamalar sonucu sanat okullarının, çıraklık okullarının, meslek liselerinin önü kapatıldı. Üniversitelere girişleri de engellendiği veya zorlaştırıldığı için bu tür okullar ikinci sınıfa itildi ve giderek yok edilme noktasına getirildi.
Şu anda Türkiye’nin en az 300 tane meslek lisesine ihtiyacı var. Artık 18 yaşına geldikten sonra bir çocuğa meslek eğitimi verebilir misiniz? İmkanı yok veremezsiniz… Gerçekten zor bir durum. Eskiden çocuklar babasının ya da bölgelerindeki sanatkarların yanında, orada burada yetişiyorlardı. Bir taraftan da onlara meslekleri öğretilmeye çalışılıyordu. Oralar da gizli birer okuldu fakat zaman içerisinde yok edildi.
“Meslek Lisesi Mezunlarının Askerlik Süresi Kısaltılmalı… Bu konuya Sanayi Bakanı da Sıcak Bakıyor”
Bugün herkes çocuğunun Doktor, Mühendis, Avukat, Öğretmen olmasını istiyor. Kimse “Benim çocuğum tornacı, kalıpçı olacak” demiyor. Meslek liselerine ucube gözüyle bakılıyor. Öğrencilerimiz kısa dönem askerlik yapmak için, üniversite kazanabilecekleri okullara öncelik veriyorlar ya da açık öğretim bitirerek askerlik süresini kısaltmanın hesabını yapıyorlar. OSBÜK yönetiminde bu sorunu gündeme taşıdım ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık’a bir öneri sunduk. Nasıl ki lisans mezunu öğrencilere 6 ay askerlik süresi tanınıyor, meslek lisesini tercih edenlere de 8 ay süre tanınsın istedik. Bakanımız da bu öneriye sıcak baktı.
Aynı öneriyi Milli Savunma Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz’a da sunacağız. Bir şekilde meslek liselerini cazip hale getirip kalifiye eleman problemini çözmemiz gerekiyor. Sanayimizin temelleri aşınıyor, her geçen gün erozyona uğruyor. Bu kötü gidişe bir şekilde dur demek gerekiyor. Ben de naçizane elimden geldiğince mücadele ediyorum ve gayret gösteriyorum.
Baktığımız zaman Gebze Güzeller OSB’de dünya çapında tanınan büyük ölçekli firmaların yer aldığını görüyoruz. Bu firmalar neden sizi tercih ediyorlar?
Başarı asla tesadüflerden ibaret değildir ve tesadüfen elde edilemez. Gelinen noktada uluslararası arenada faaliyet gösteren büyük ölçekli şirketler bizleri tercih ediyorsa, bunun arka planında benim ve yönetici arkadaşlarımın büyük payı vardır.
Ülkemizde faaliyet gösteren birçok yabancı şirket bürokrasiden ve bu kapsamda çıkartılan engellerden şikayet ederken biz OSB bünyesinde bu bürokratik engelleri ortadan kaldırıyoruz.
“Şirketlere Engel Değil Çözüm Üretiyoruz”
Onlara engel değil çözüm üretiyoruz. Sadece kendi işlerine odaklanmalarını sağlıyoruz. Faaliyet alanları dışındaki tüm konularla biz ilgileniyoruz ve çözüme kavuşturuyoruz. Yabancı sermaye su gibidir. Engelle karşılaştığında yer ve yön değiştirir.
Ülke olarak yabancı sermaye girişinin önemini bilmemiz ve onlar karşısında eğilip bükülmeden, gelişmiş ülkelerin sunduğu standartları sunmamız gerekiyor. Bu standartları sunabilecek kabiliyetlere ve meziyetlere sahip olduğumuza yürekten inanıyorum.
OSB’lerde en çok dikkat edilen meselelerden bir tanesi de su ve enerji kaynaklarının yeterliliği… Sizin OSB’nizde bu kaynakların yeterliliği hangi düzeyde?
Sizin de belirttiğiniz gibi su ve enerji kaynaklarının yeterliliği bir OSB’de en çok dikkat edilen hususların başında gelir. Hem su hem de elektrik enerjisini iki farklı kaynaktan elde ediyoruz. Elektrikte bir hatta sorun yaşansa diğer hattan tüm OSB şebekesini besleyebiliyoruz.
Aynı şekilde Yuvacık Barajı’ndan gelen su hattımızda bir kesinti olması durumunda Gebze sınırları içerisindeki Denizli Gölet’inden gelen hattımızdan su ihtiyacımızı karşılayabiliyoruz.
Her zaman alternatifli çalışmaya ve olası aksaklıkları önceden bertaraf etmeye özen gösteriyoruz.
Bir de bölgesel kalkınma konusunda önemli fikirleriniz ve çözüm önerileriniz var… Bizlere bu önerilerden bahseder misiniz?
Bölgesel kalkınma üzerinde fazlasıyla kafa yorduğum bir konudur benim… Türkiye’de sanayi yatırımları, devlet yatırımları hep belli bölge ve şehirlere yapılıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa… Yatırımlar hep bu şehirlere yapılıyor. Bu şehirlerin yanına kaç ilimizi daha ilave edebilirsiniz ki saymaya kalksanız? 80’in üstünde vilayeti olan bir ülkede yatırımlar yüzde 5’lik kısma yapılmış. Bu yatırım politikaları hem stratejik açıdan hem de ekonomik açıdan bana göre ziyadesiyle yanlış…
Bugün Anadolu’da bulunan Sivas, Yozgat, Nevşehir, Amasya, Erzurum, Elazığ gibi şehirlere devletin yatırım yapması ve özel sektörü de yatırıma teşvik etmesi gerekiyor. Özellikle alım garantisi olan ürünler (askeri ürünler başta olmak üzere kamu kurum ve kuruluşların ihtiyacı olan ürünler) bu şehirlerde üretilebilir. Ama bunu yapmak yerine bahsi geçen şehirlerde var olan yatırımlar da alınıp büyük şehirlere götürülüyor. Son derece yanlış olan bu uygulamalara son verilmesi ve yatırım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.
Sanayici kimliğinizin yanı sıra ülke meseleleriyle de yakından ilgileniyorsunuz. Özellikle ülkemizin içinde bulunduğu terör belası, ekonomimize ve sanayimize büyük zarar veriyor? Bu meseleyle ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
2 bin yıllık geçmişi olan bir milletiz… Dünyanın en stratejik, en önemli coğrafyasında bulunan bu toprakları kendimize yurt edinmiş, vatan bilmişiz… 3 kıtada at koşturmuş, fethettiği her memlekete adalet götürmüş bir ecdadın torunlarıyız… Dostumuz yok, düşmanımız çok bu topraklarda… Bizi bize bırakmayıp, fitne üstüne fitne çıkararak; yüzyıllardır bir arada yaşayan bu milleti birbirine düşürmeye çalışan çokça düşmanımız olduğu aşikar…
Bir dönem sağ-sol, bir dönem Alevi- Sünni, 30 yılı aşkın süredir de Türk-Kürt olarak ikilik yaratmaya çalışanlar, hain emellerini bu toprakların kaderiymiş gibi göstermeye çalışıyorlar.
Bugün ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan vatandaşlarımızla aramıza nifak sokup, Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı kışkırtanlar; onların dostu değil düşmanıdır. Bu devlet; sadece Türkiye sınırları içerisinde yaşayanların değil, tüm Ortadoğu’nun güvencesidir. Bugün baktığınızda Osmanlı’dan kopan tüm topraklarda terör, açlık ve sefalet kol gezmektedir. Türk’ün olmadığı hiçbir coğrafyada şefkat ve adaletten söz etmek mümkün değildir.
1071’de Sultan Alparslan’ın liderliğinde Anadolu’ya giren Türkler, o günden bugüne bu topraklarda yaşayan Anadolu halkına hizmetkar olmuştur. Bugün bölücü terör örgütünün yuvası haline getirilen topraklar; bu ülkenin öz be öz ata yurdudur. Diyarbakır terörün başkenti değil, Ziya Gökalp’in ta kendisidir!
“Bu memleket mübadelelere alışkındır”
Yıllardır terör sorunuyla boğuşan ülkemizde hükümet yetkililerine, siyasilere seslenmek istiyorum. Güneydoğu’da nüfusu dengelemeden, çözümü sağlayamazsınız! Irak’ta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Kırım’da, hatta ve hatta İran’da baskı ve zulüm altında yaşayan Türkmen kardeşlerimizi o eziyetlerden kurtarıp, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki devlet arazilerine mutlak suretle yerleştirerek nüfusu dengelemeliyiz. Bu memleket mübadelelere alışkındır. Dün Balkanlarda yaptıklarını bugün tekrar yapacak kudrete sahiptir.
Bölgede nüfusu dengeledikten sonra sosyal, kültürel ve ekonomik yönden bölgenin rehabilitasyonuna başlanabilir. Çok değil, 5-10 yıl sonra kurt ile kuzunun birlikte yayıldığı bir coğrafyayı ortaya çıkaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.