YİSAD ÜYELERİ SİVAS'TA BULUŞTU
Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği tarafından 18 - 19 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen il toplantılarının 18ncisi Sivasta düzenlendi.
Yassı Çelik İthalat, İhracat ve Sanayicileri Derneği tarafından 18 - 19 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen il toplantılarının 18ncisi Sivasta düzenlendi.
İlk gün Ocaklar Makina ev sahipliğinde Lezzetçi Çamlık’da sabah kahvaltısı yapan YİSAD üyeleri sonrasında TÜDEMSAŞ – Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayi A.Ş.’yi ziyaret etti. Kısa bir toplantı bilgi alışverişinde bulunularak vagon fabrikası gezildi. Akabinde Sivas Organize Sanayi Bölgesi’ne gidilerek Ocaklar Makine, Gökler Group, Ayçelik, Aktes gibi sanayi kuruluşlarının fabrikaları ziyaret edilerek sunumlar yapıldı. Akşamında; Sivas Ticaret ve Sanayi Odası ziyaret edildi. Burada Sivas’ın ekonomik ve sosyal faaliyetleri konularında brifing verildi. Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde Paşa Fabrikası Kütük Ev Tesisleri’nde akşam yemeği yenildi.
İkinci gün Sivas Demir Çelik A.Ş. ziyaret edilerek, SİDEMİR Genel Müdür Vekili Saffet Beştepe ile görüşüldü. Saffet Beştepe SİDEMİR hakkında detaylı bir brifing verdikten sonra üretim tesisleri gezildi. Öğleden sonra Sivas’ın tarihi ve kültürel mekanları gezilerek ziyaret edilirken akşamında; YİSAD üyelerinden Sivaslılar Metal’in Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özel’in ev sahipliğinde akşam yemeği yenildi.
2 gün süren YİSAD – SİVAS gezisi hem dernek üyelerinin hem de birçok davetlinin katılımıyla son buldu. Oldukça verimli geçen YİSAD – SİVAS gezisinde gerek YİSAD Başkanı Tuncay Sergen gerekse de ziyaret edilen fabrika yetkilileri görüşlerini aktarırken; Sivas’ın gelişmesi, sanayileşmesi adına pek çok görüş alışverişlerinde bulundular. Bizler de Demir Çelik Store Dergisi olarak YİSAD – SİVAS gezisine katıldık. Organizasyona ait tüm bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.
TÜDEMSAŞ-TÜRKİYE DEMİRYOLU MAKİNALARI SANAYİ A.Ş ZİYARETİ
“TÜDEMSAŞ olarak yerli ve milli yük vagonu yapmak üzere çalışmalarımızı başlattık”
Ortadoğu ve Balkanlar’ın en güçlü sanayi kuruluşlarından biri olan TÜ- DEMSAŞ, ulusal demiryolu sektörünün faaliyet alanına giren ihtiyaçlarını karşıladığı gibi yurtdışına da Yük Vagonu ve Yedek Parçaları ile sanayi ürünleri ihraç ediyor. TÜDEMSAŞ Genel Müdürü Yıldıray Koçarslan’ın sağlık sorunları sebebiyle o gün YİSAD üyelerini Genel Müdür Yardımcısı Celaleddin Bayrakçıl karşıladı. İlk olarak ziyaretçilerini selamlayan Bayrakçıl, fabrikaları hakkında bilgiler verdi: “Sivas’ın en eski ve en büyük sanayi kuruluşu, şu anda Türkiye’nin en büyük yük vagonu imalatçısı. Bu konuda biliyorsunuz TCDD’ye bağlı 3 tane ortaklık var. Bunlar devasa fabrikalar… Eskişehir TÜLOMSAŞ’da lokomotif yapılıyor. Adapazarı TÜVASAŞ’ta yolcu vagonu yapılıyor. Sivas TÜDEMSAŞ’ta da yük vagonu yapılıyor. Tabi yolcu vagonuyla ve lokomotifle karşılaştırıldığında bizim rakamlarımız biraz daha büyük ve fazla. Rakamsal olarak yıllık şu anda ortalama 650 civarında yeni vagon imalatımız var. Ama hedeflerimiz önümüzdeki yıllar için çok daha büyük. 2023 yılına kadar yan sanayimizi geliştirerek onların da desteğiyle 650’den 3 binli rakamlara çıkmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla vagon sayısı artınca da vagon tamir - bakım anlamında onların da rakamını 4 bin 5 binli rakamlara çıkarmayı hedefliyoruz.”
Pazarın çok büyük bir pazar olduğunu ve bu pazarda oldukça etkili olduklarını belirten Celaleddin Bayrakçıl sözlerine şu şekilde devam etti: “Pazarımız TÜDEMSAŞ olarak büyük, bitmeyecek bir pazardır. Şu aralar yeni gündemde olan hızlı tren var. Hızlı tren yurtdışından geliyor ama milli tren projesi devam ediyor. Bu proje kapsamında hızlı trenin milli olarak yapımı TÜDEMSAŞ’a verildi. Yerli elektrikli yolcu vagonlarının milli olarak set halinde yapılması TÜVASAŞ’a verildi. TÜDEMSAŞ olarak da biz yerli ve milli yük vagonu yapmak üzere çalışmalarımızı başlattık. Modern, hafif ve kapasitesi yüksek vagon yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah 2016 yılı sonunda ilk prototipi gerçekleştirmiş olacağız. Netice itibarıyla hükümet politikası olarak da demiryollarına belirli bir hedef konulmuş durumda. Demiryolu konusunda yatırımlar devam ediyor. Zaten bildiğiniz gibi en büyük yatırımı da TCDD yapıyor bu konuda. Yüke de ağırlık veriliyor. Toplam taşımacılık içindeki demiryolunun payının arttırılması yönünde de büyük hedefler var.” dedi.
“Türkiye’de 2023’e kadar 40 bin vagona ihtiyaç var”
Türkiye’de 2023 yılına kadar asgari 40 bin vagona ihtiyaç olduğunu belirten Bayrakçıl; yıllık ortalama üzerinden bakacak olursak yaklaşık 5 bin vagonun üzerinde vagona ihtiyaç olduğunu belirtti. “TÜDEMSAŞ olarak bizim bunu tek başımıza karşılama imkanımız yok. Dolayısıyla vagon yapacak firmalara ihtiyaç var Türkiye’de. Bunun alt yapısını oluşturacak TÜDEMSAŞ’tır. Çünkü en büyük bilgi birikimine ve kapasiteye sahip olan TÜDEMSAŞ’tır. Bu anlamda biz bir yan sanayi, bir alt yapı oluşturmaya çalışıyoruz. Ve 2000’li yılların başından itibaren de işimizin büyük bir kısmını piyasaya veriyoruz. İmalatını yaptığımız büyük parçaları artık yan sanayimize vererek biz burada montaja dönük bir yapılanma içine giriyoruz. Dolayısıyla bizler piyasaya önemli miktarda iş veriyoruz. Bu anlamda da önümüzdeki dönemlerde bu kapasitelerin de büyüyeceğini düşünüyorum. Çünkü pazar oldukça büyüktür. Yan sanayimizi daha da güçlendirmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Sivas, Demiryolu Sanayi Merkezine dönüşecek”
Sivas’ın demiryolu sanayi merkezine dönüşeceğini ve ikinci bir Organize Sanayi Bölgesi kurulacağını belirten Bayrakçıl; TÜDEMSAŞ’ın son dönemlerde yaptığı çalışmaları anlatırken Sivas’ın gelişmesi adına yapılması gerekenler üzerinde durdu.
“Demiryolu sektöründe çalışmak isteyen firmalara da TÜDEMSAŞ olarak bizler, bununla beraber ilimiz, Valilik, gerek Belediye Başkanlığı, Sanayi İl Müdürlüğü olsun bu anlamda her türlü desteği veriyorlar. Bu çalışma devam ediyor. Tabi bu çalışma çok hızlı yürümese de gündemde ikinci Organize Sanayi Bölgesi var ve kurulma aşamasına gelindi. Eğer orası kurulursa ağırlıklı olarak demiryolu sektörüne dönük bir organize sanayi olacak.
Çünkü Türkiye’de şu anda öyle bir yapılanma yok. Her bir parsele demiryolu getirilecek. Şimdi demiryolu sektöründe çalışanlar için de bir fabrikanın demiryolu kenarında olma zorunluluğu var büyüyebilmesi için. Aksi taktirde herhangi bir tamirat işinde vagonun taşınması, getirilmesi, götürülmesi sıkıntı yaratacak ve maliyet artacaktır.
Eğer bu ikinci Organize Sanayi Bölgesi gerçekleşirse Sivas bu anlamda Demiryolu Sanayi Merkezine dönüşmüş olacak. Netice itibarıyla sizler de yassı mamul üreticileri ve kullanıcıları olarak bu işe yakınsınız. Sivas’ta böyle bir potansiyel var. Bu potansiyel değerlendirilmeli. Gelecek planlaması için, hep birlikte büyümek için bu potansiyel değerlendirilmelidir. TÜDEMSAŞ olarak geçmişte işçi sayımız çok daha fazlayken şu anda bu sayıyı fazlasıyla düşürdük. Bu da politikamızın bir parçası...
Küçülerek büyümeyi öngörüyoruz. Montaja dönük bir yapılanmaya gidince iş gücü anlamında küçülüp kapasite anlamında oldukça büyüdük. Yani bizim şu andaki üretim rakamlarımıza geçmişte hiç ulaşılamamış. Yan sanayilerimizin büyük olması, tedarikçilerimizin geniş olması lazım. Bu anlamda sizler TÜDEMSAŞ’ı gördükten sonra, fabrikalarımızı gördükten sonra muhakkak sizlerde bir vizyon oluşturacaktır. İnşallah TÜDEMSAŞ ve ülkemiz için hayırlı olur bu toplantı.” dedi.
YİSAD Başkanı Tuncay Sergen: “Türkiye demiryolları konusunda gelişmeli”
Daha sonra YİSAD Başkanı Tuncay Sergen söz aldı. Türkiye’nin demiryolu konusunda eksikliğine değinen Sergen, üretimin çoğalması, rekabetin olmasının yanı sıra nakliye sıkıntılarının son günlerde ülkemizi iyiden iyiye etkilediğini belirtti. Üretilen bir ürünün yüksek fiyatlara taşınmasının olumsuz durumundan bahseden Tuncay Sergen, önemli bilgiler aktardı.
“Bizim derneğimiz Yassı Çelik üzerine ihtisaslaşmış bir dernektir. Tahminen piyasanın % 60-70’’i üyelerimizin etkisi altında. İlgili olarak da burada KARDEMİR’in en büyük hissedarlarından Ahmet Yolbulan Beyefendi var. Sizinle ilgili olarak da makas yatırımına girdiler, tekerlek, yük vagonu vb. tarzda işler yapıyorlar. Muhtemelen sizler bu imalatlarda kullanılan çelikleri de kullanıyorsunuzdur. Üyelerimizin Sivas’la bağlantısına şöyle değineyim: Bizler şehir olarak hepimiz İstanbul’dan geliyoruz. İçimizde en çok Kayserili vardır; ikinci olarak da Sivaslı vardır. Ben de Kayserili bir üyeyim. Fakat Sivas’ı çok yakın buluruz. Coğrafya olarak, iklim olarak Kayseri ve Sivas birbirinden ayrılmaz. Yolda gelirken Kızılırmak’ı gördük. Kızılırmak; Kayseri’den gelip Sivas’ı sular. Kültürler de birbiri ile aynıdır. Aşık Veysel’i en az sizin kadar bizler de dinliyoruz. Çocukluğumuzda ilkokulda detaylı coğrafya öğretirlerdi. Sivas’ta Cer Atölyesi var denirdi; hep duyardık. Şimdi onu görmek nasip oldu. Sizin yaptığınız işin önemi Türkiye’de için 5 - 10 - 20 yıl öncenin kat ve kat üzerinde. Bunu biz arkadaşlarımızla sık konuştuğumuz için onlar için tekrar olacak. Dünya globalleşip herkes bilgileri eşit olarak almaya başlayınca üretim kolaylaştı. Üretim çoğalınca rekabet çoğaldı. Rekabet de çoğalınca kar marjı düştü. Kar marjı düşünce ortada en büyük değişken olarak fark yaratacak şey olan nakliye kaldı. Nakliyeyi de demiryoluyla yapacaksınız. Sonrasında mümkünse denizden yapacaksınız. Türkiye’nin demiryolu ayağında en önemli kuruluş siz oluyorsunuz. Tren şöyle önemli; ben Atatürk’ün bir hayranı olarak her gün gözümde düşünceleri ve projeleri büyüyerek gidiyor. İlk başta oturmuş ve Türkiye’deki darboğazları, çıkmazları tespit etmiş. Gördüğü darboğazlardan birincisi eğitim. Eğitime yaptığı şeyleri ta ki harf inkılabından başlayarak insanları eğitmek için yurtdışına yollaması büyük bir gelişmedir.
“Demiryolu Atatürk’ün gördüğü en büyük eksiklikti”
Demiryolu ise Atatürk’ün gördüğü en büyük eksiklikti. Demiryolu Türkiye’de çok gelişmiş olsaydı, insanlar birbiriyle kaynaşmış olsaydı belki bizim bugün Güneydoğu sorunumuz da olmayacaktı. Biz oraya çok gidecektik, onlarda buraya geleceklerdi. Bizler gidip orada imalat yapacaktık. Bizler aşağı yukarı piyasanın 20 sene önceki halini de biliyoruz. O zaman mal bulmak önemliydi, satmak değil. Kar marjlarımız gelişti. Koskoca fabrikalar ancak günü kurtarabiliyor günümüzde. Kar marjları 600 dolarlık işte 5 - 10 dolarlara düştü bazense başa baş. 10 dolar marjla çalışılan bir işe 40 dolar nakliye ödersek rekabet edemeyiz. Nakliye çok önemli... Bir deniz, bir de karadan bahsediyoruz. Bir örnek vereyim: Geçenlerde Çaycuma’ya İstanbul’dan malzeme yolladım. Tahminen 350 km’lik bir yol. TL olarak 110 Lira, dolar olarak ise kabataslak 50 dolar. O günlerde Amerika’ya gemi tuttuk 24 dolar. İşte fark ortada... Demiryolundan bildiğim rakamı söyleyeyim: Kayseri’deki fabrikalar zannediyorum bir anlaşma yaptılar demiryoluyla. Zonguldak’tan Kayseri’ye 17 dolar gibi bir rakama anlaştılar. Karayoluyla kıyaslandığı zaman inanılmaz uygun bir rakam… Birtakım fabrikalar demiryoluyla bağlantılı kurulduğu için çalışabilir hale geldiler. Öbür türlü Zonguldak’tan Kayseri’ye herhalde 50 - 60 dolar nakliye ücreti olacaktı. Bizim hem demiryolu hem de denizyolu olarak; Türkiye olarak yapacağımız şey İran’a bir malzeme yolladığınızı düşünün. Gittiği yolu düşünün. Marmara’yı, Ege’yi, Akdeniz’i geçecek vs. vs. Gittiğiniz yolu düşünün, uzaklığını... İran bizim komşumuz, sınır yani... Ülke içinde de nakliyeler oluyor ülke dışında da. Ama ben bir malzemeyi buradan İran’a götüremiyorum. Nakliyeler çalışmıyor. O dediğim nakliye 100 dolara geliyor. Halbuki ben demiryoluyla malzemeyi aktarsam, bugünkü kar marjlarıyla 60 dolar tasarruf yapsam, İranlıya 30 dolar ucuz teklif etsem ben de 30 dolar fazla versem. Kapasitem de artar kar marjım da. Aynı şekilde ben daha güzel bir şey söyleyeyim: Türk petrolünü Akdeniz’e aktarmak için bir anlaşma yapılır. O anlaşmanın içinde şöyle bir şey olsa; ben senin petrolünü aktarayım; sen de benim demiryolumu Erbil’e kadar uzat. Ben o pazarlığı İtalyan’dan, Almandan, İngiliz’den öyle alırım. Sizlerle şöyle bir anekdot paylaşayım. Benim lisede bir hocam vardı. Onla ailece de görüşmeye başladık. Babası Agop Amca vardı. O anlatırken dedi ki Ermeni olduğu için herhalde bunları ön safta askere almamışlar. Ben dedi, askerliğimi demiryolu işinde çalışarak yaptım. Sonra adam anlatıyor. Raylar dışardan ithal edilirmiş, Mersin limanına gelirmiş. Mersin’den Ulukışla’ya kadar demiryoluyla taşınırmış. Oradan sonrası Kayseri’ye kadar kağnıyla gelirmiş. Kazmayla kürekle hazırladıkları yola elleriyle rayları koyarlarmış. “Kışın rayları koyduğumuz zaman avucumuzun derisi rayların üzerinde kalırdı” diye anlatırdı. Şimdi bu imkanlarla 3 bin 600 km demiryolu yapmışız. Atatürk döneminde 1938’e kadar… Demiryollarının %45’i yabancıların elindeymiş. O yokluk içerisinde ekmek bulunmayan bir dönemde borç harç kredi alınmadan paralar ödenmiş ve yabancılardan demiryollarının hakları alınmış. Ulaşımı açmak istemiş Ulu Önder, ulaşım ağı gelişsin diye çaba sarf edilmiş. O önemi bizler daha sonra kaybettirmişiz. Bol bol otoyol yapmışız. 50 dolara İskenderun’a gidecek yollar yapmışız ama nakliye işini bırakmışız. Ben Çolakoğlu Metalurji’de çalışıyordum. Aşağı yukarı İran’a bir zamanlar 200 - 300 bin ton gibi malzeme satardık. Demiryolu da fabrikanın içinden geçer Çolakoğlu’nun. Çok mücadele ettik. Çok gittik geldik. Dedik ki bir branşman verin de vagonlarımızı yükleyelim. Oradan alsın gitsin. Çünkü az tonaj da değil. Vagon olsa 1 milyon ton iş yaparız. O zamanlara göre de iyi de bir tonaj. Netice itibarıyla vermediler yani branşmanı içeriye sokup başaramadık. Belki 1-2 milyon tonluk bir iş yapacaktık orada. İzmit’e götürüp bizim yüklememiz 11 - 12 dolar. Kısacası demiryolu böylesine stratejik bir öneme sahip ticarette.
“Türkiye’deki kamyon sayısı bütün Avrupa’dan fazla”
Karayolu taşımacılığına gelince; burada iki tane çapıcı şey söylemek istiyorum; bütün Avrupa’daki kamyon sayısından daha fazlası Türkiye’de var. Yani Türkiye’deki kamyon sayısı bütün Avrupa’dan fazla... Kamyona ağırlık vermişiz. Türkiye’de ulaşımda demiryolunun payı %1.5 durumunda. %1.5 olan başka bir ülke de yok. Şimdi nakliye çok önemli diyoruz. Karadan gemi götüremeyeceğimize göre geriye demiryolu kalıyor. Bu belki 10 sene önce bu kadar önemli değildi. Bugün sizin yaptığınız iş çok önemli. Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması için oldukça büyük önem arz ediyor. Bu işle ilgilenen herkesin eline sağlık. Bir firma karlılığı dışında ülkemiz için çok büyük önem arz ediyorsunuz.” şeklinde konuştu.
Daha sonra TÜDEMSAŞ Üretim Planlama ve Kontrol Dairesi Başkanı Mustafa Yurtseven söz aldı.
Ülkemizde; geçmişten günümüze demiryollarının gelişimini aktaran Yurtseven, demiryollarının devlet politikası haline getirilmesi, demiryollarının çoğaltılması konuları üzerinde durdu. “Günümüzde ulaştırma sistemlerinde artık çok ciddi bir rekabet var. Bu rekabet de özellikle deniz, kara ve demiryolu taşımacılığı hakkındadır. Ülkemizin yaşamış olduğu ekonomik, siyasi gelişmelerle beraber bazen demiryolları ön plana çıkarken bazen göz ardı edilebiliyor. Türkiye’de 2013 verilerine göre 21 bin 326 tane vagon var. Ve bunların yaş ortalaması da 22 civarında. Avrupa’da krize bağlı olarak daralma görülüyor yük vagonunda. Türkiye’de ise 2023 hedeflerine göre pazarda %30luk bir büyüme öngörülüyor. Türkiye’de 6 bin civarında açık vagon, 5 bin civarında da kapalı vagon bulunuyor. Dünya genelinde sektörlere göre ele aldığımızda genelde yük vagonlarının kamuya ait olduğunu görüyoruz. Sonrasında ise kiralama şirketlerine ait. Daha sonra da şahıs ve küçük işletmeler geliyor. Türkiye’de tablo nedir derseniz; % 85i kamunun %15i ise özel sektörün elindedir. Dünya genelinde yük vagonlarında kamunun etkisi, ağırlığı her geçen gün artıyor. Vagonların yaş ortalamaları genel itibarıyla yaşlı iken sonraki yıllarda yapılan çalışmalarla vagonların yaş ortalamaları oldukça düşmüştür. Türkiye’de 20023 ila 2013 yılları arasında 6 bini aşkın vagon üretilmiş, bu vesileyle vagonların yaş ortalamaları düşmüştür. Bunların da %65’i bize ait... Avrupa’da vagon olayına yaklaşılırken uzun vadeli hesaplar yapılıyor. Fiyat önemli fakat kalitesi daha önemli olduğu için kalite önemseniyor. Bu nedenle 30 yaşına ulaşmış vagonlar hurdaya ayrılıyor. Türkiye’de böyle bir yaklaşım yok. Ama önümüzdeki dönemlerde olmak zorunda... Yük taşımacılığında lider olan ülkeler Almanya, İsviçre ve Avusturya’dır. En çok ihtiyaç duyulan vagon tipleri konteynır taşıma vagonlarıdır. Ayrıca bizim de milli yük vagonu projesi kapsamında prototip üretimlerini yapıp 2016 yılında seri üretime hazır hale getireceğimiz vagonlara talep artmakta. Almanya’nın demiryolu bizden çok çok iyi durumda… Türkiye, Avrupa pazarında yük vagonunda %30 civarında büyümeyle en büyük pazar konumunda. Bunda demiryolu serbestleştirilmesi kanunun çok büyük bir etkisi vardır. Bizler yurtdışından her ay düzenli olarak çok sayıda misafir ağırlıyoruz. Türkiye’nin 2023 hedefleri Avrupalılar tarafından da değerlendiriliyor. 2023 hedefleri içinde Türkiye’nin 49 bin tane vagon ihtiyacından bahsediliyor. Türkiye’de 50 yaş üzeri 308 tane vagon var. 40 - 50 yaş aralığında 1200 tane vagon var. Son 10 yılda yapılan üretimler biraz durumu iyileştirdi. Türkiye’deki vagonların %32’si 30 yaş üzerinde. Aslında baktığımız zaman bu vagonlar çöpe gitmesi gereken vagonlar, tabi yerine yenisini koyabilirsek. Bir vagonun ortalama fiyatı 60 bin Euro civarında. Tabi bu fiyat vagonun özelliğine göre değişebilmektedir. 40 bin adet vagon ihtiyacımız olduğunu söylemiştik. 60 bin Euro üzerinden toplam 2.4 milyar Euroluk bir pazardan bahsediyoruz.” dedi.
Sunumun ardından YİSAD üyeleri TÜDEMSAŞ Üretim Tesisleri’ni gezdiler, incelemelerde bulundular.
TÜDEMSAŞ ziyaretinin ardından Ocaklar Makina’nın fabrikası ziyaret edildi. Ocaklar Makina Genel Müdürü İlhan Ocak’ın evsahipliğinde tesis gezisi yapıldı ve üretim hakkında bilgiler alındı. Elektrik Panoları, Yangın Dolapları ve Kablo Kanalları üretimi yapan firmanın sac işleme hatları incelendi.
Gökler Group Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Aras: “Sivas’ta Bir Dünya Markası Yarattık”
Daha sonar Gökler Group bünyesinde faaliyet gösteren, hastane mefruşatı ve medical ekipman üretimi yapan NITROCARE ziyaret edildi. YİSAD üyelerini Gökler Group Yönetim Kurulu Başkanı Göksel Aras karşıladı. Aras, yapmış oldukları çalışmalar hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Hastane mobilyaları, üniversite mobilyaları üretimi yapıyoruz. Burası İstikbal Mobilya’dan sonra Türkiye’nin en büyük proje firmalarından birisidir. Projede en büyük firmayız. Burada günde 2 bin plakayı sabah kesip akşama sevk edebiliyoruz. Aynı zamanda kendi lojistik firmamız var. Dünyanın en gelişmiş makinalarıyla çalışıyoruz. İkinci fabrikamız ise medikal ürünler üretiyor. Aynı zamanda da ofisin metal ihtiyacını karşılıyor. Aylık 15 - 20 bin adetlik koltuk üretimi yapıyoruz. Şu anda olduğumuz yer mobilya fabrikası. Bünyemizde 40’ın üzerinde mimar ve mühendis çalışıyor. Çünkü Ar-Ge’ye çok önem veriyoruz. Uluslararası tasarımcılarla çalışıyoruz. Sadece Sivas’ta üretim yapıyoruz. Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de de yerlerimiz var. Kendimize ait sac işleme hatlarımız, makinalarımız var. Hem kendi işimizi yapıyoruz, hem de dışarıya hizmet veriyoruz. CNC boru bükme makinalarımız, gelişmiş robotlu kaynak teknolojimiz…
65 ülkeye ihracat yapacaksanız bu teknoloji bünyenizde olmak zorunda. Otomatik boya hatlarımız var. Ürünlerimizin tamamı patentli kendi tasarım ürünlerimiz. İhracatımızın kilosu yaklaşık 25 dolar ile 50 dolar arasında değişiyor.”
Daha sonra Ayçelik Isı Sanayi Fabrikası ziyaret edildi. Burada firmanın Genel Müdürü Recep Taşpınar öncülüğünde tesis gezisi yapıldı. Ağırlıklı olarak Katı – Sıvı ve Gaz yakıtlı kazan üretimi yapan firmadaki incelemelerin ardından YİSAD üyeleri tesisten ayrıldı.
YİSAD üyesi Bilyapı Ltd. Şti. Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Öztüre’ye ait bir diğer firması olan RC Mühendislik; Sivas’ta vagon üretimi yapıyor. TÜDEMSAŞ’tan açtığı ihaleyi kazanarak Sivas’ta faaliyet gösteren Aktes Isı Sanayi firmasının tesislerinde üretime başlayan Öztüre, projeyi Aktes Isı ile birlikte yürüttüklerini dile getirdi. Bilgehan Öztüre ve Aktes Isı Genel Müdürü Saffet Akkuş öncülüğünde vagon üretim tesisi ziyaret edildi, bilgiler alındı.
Sivas TSO Başkan Vekili Zeki Özdemir: “Sivil toplum kuruluşları içerisinde lokomotif göre üstleniyoruz”
Günün son ziyareti ise Sivas Ticaret ve Sanayi Odası’na yapıldı. İstanbul Sanayi Odası Üyelerinin de aynı gün Sivas’ta olması sebebiyle YİSAD üyelerini Başkan Vekili Zeki Özdemir karşılarken, Sivas TSO Başkanı Osman Yıldırım İSO üyelerine eşlik etti. Özdemir yapmış olduğu konuşmada Sivas’ın tarihten gelen öneminden, Cumhuriyet’in kuruluş aşamasındaki üstlendiği rolden ve gelişen Sivas sanayisinden bahsetti.
Tuncay Sergen: “Bu organizasyonu Sivas’ta yapmış olmaktan dolayı mutluyuz” Daha sonra YİSAD Başkanı Tuncay Sergen söz alarak görüşlerini aktardı. İlk Sivas’ta bu organizasyonu düzenleme fikri ortaya atıldığında çekincelerimiz vardı: “Acaba toplantımıza Sivas uyar mı? Karşılıklı faydalı düşünce aktarımları olabilir mi?” şeklinde sorular vardı aklımızda… Ama buraya geldiğimizde ne kadar doğru bir karar verdiğimizi anladık. Sivas’ta belki şu anda çok büyük bir yatırım görülmüyor diğer illere göre. Ama düzgün işler yapılıyor burada… Bizim gördüğümüz şeyler güzel. İnsanların sıcaklığı bir yatırım heyecanın olması bizleri mutlu etti. Önü açık ve daha canlı gördük Sivas’ı. Gezdiğimiz tesisler oldukça güzel tesisler. Ayrıca sanayi bölgelerinin gelişmeleri son derece etkileyici… Bunlara sizlerin de katkısı var. Katkısı olan herkesin ellerine sağlık… Ben Kayseriliyim. Kayseri’yi Kayseri yapan şeyler birkaç kıvılcımdan oluşur. Mesela Sümerbank’ın açılması, sosyal hayatı geliştirmiştir. Tayyare fabrikası çok önemlidir Kayseri’de. O zamanlar ben birkaç kişiyi tanıyorum. Türkiye’de doğru düzgün usta yok; tayyare yapmaya kalkıyoruz. Adana’dan bir usta bulmuşlar böyle en iyi ustaları derleyip toplayıp Kayseri’ye getirmişler ve tayyare yapmaya kalkışmışlar. Ben Tayyare fabrikasını kuran ustalardan birini tanıyorum. Bu adamlar toplanıp gelmiş; o devirde Kayseri’de 134 tane uçak üretilmiş ve uçurulmuş. Yani çok büyük bir olay… O günün şartlarına göre 134 tane savaş uçağı uçurulmuş. Sonrasında birtakım muhtelif nedenlerden dolayı (NATO’ya girdiğimizden beri) bizleri kısıtlamışlar ve uçak fabrikasını kapatmışlar. Uçakların artıklarından bir sanayi doğmuş ve düdüklü tencere yapmaya başlamışlar. Ondan da farklı sanayiler doğmuş ve farklı ustalar yetişmiş.
“Bazen küçük gördüğümüz bir kıvılcım, kocaman bir sanayinin doğmasına sebep oluyor”
Bazen küçük gördüğümüz bir kıvılcım kocaman bir sanayinin doğmasına sebep olabiliyor. Kayseri neden bu kadar gelişmiş. O zamanlar Sümerbank’ın olması, şeker fabrikasının kurulması, tayyare fabrikasının kurulması ve tabi ki demiryolunun olması. Sivas’ın da benzerlikleri var. Bazen küçük bir şey gibi görünen yatırımlar bir anda o ilin en büyük sanayi kuruluşu olabiliyor. Atatürk’ün en büyük yatırımını yaptığı ulaşım konusunda demiryolu 4 bin 400 km iken Atatürk’ten sonra sadece 900 km yapılmış. Burada bir ipucu vereyim; aldığımız Marshall yardımlarından bir tanesini demiryolu yapmamanız şartıyla almışız. Biraz da buradaki TÜDEMSAŞ’ın körlenmesinin nedeni bu. İyi bir sektör olmadığından değil. Ama o Marshall yardımı şartının gelişimin engellenmesinde muhakkak ki çok katkısı olmuştur. Bugünkü sanayinin muhakkak ki buralara gelmesine TÜDEMSAŞ’ın etkisi çok fazladır. TÜDEMSAŞ’ın geçmişini de önemsiyorum. Sivas’ın bana göre bir önemi de sanayiden çok bugünkü Cumhuriyetimizin kurulduğu yer olması. Amasya, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi olarak düşünürsek; Amasya’da aşağı yukarı niyet belirlemesi var kesin karar yok, Erzurum’da yöresel birşey var, sadece Erzurum içinden temsilcilerin geldiği bir kongre. Ama Sivas’ta kesin karar alınıyor. Ve Sivas Kongresi yöresel değil her vilayetten 3 temsilci geliyor. Orada bir karar alınmış. Boyunduruk altına girmeyeceğiz, biz bağımsızlık istiyoruz ve mücadele edeceğiz. Atatürk’ü engellemek için çok baskılar geliyor. Suikastlar düzenleniyor, halk kışkırtılıyor. Ya İstiklal Ya Ölüm lafının ilk söylendiği yerdir Sivas. Ayrıca Gazi, Ya İstiklal Ya Ölüm sözünü de Sivas’ta söylemiştir. İstiklal savaşının kesin olarak yapılacağı yine bu güzel ilimizde söylenmiştir. Bundandır ki Sivas çok değerlidir.” şeklinde konuştu. Tuncay Sergen; Sivas ile ilgili görüşlerinin ardından dinleyicilerin talebi üzerine sektörel bazda piyasa değerlendirmelerini de katılımcılarla paylaştı.
“Tabii kaynaklar tükeniyor”
“Dünyanın yüzde 40’ının 2023 yılına yakın bir zamanda ekonomistlerin hesapladığı kişi başına gelirleri 20 bin dolara çıkacak. Şu anda 2 bin 400 dolar. Bunlar çok kısa bir zamanda 850 dolardan 2 bin 400 dolara eriştiler. Ekonomide paranın marjinal faydalılığı diye bir şey vardır. Onun da özeti şu: 100 liranın değeri herekse göre farklıdır. Çinlilere göre para çok kıymetlidir. Misal benim hayatımda gelirim 1000 lira artsa hiçbir değişiklik olmaz. Ama bizim apartman görevlisinin hayatı değişir. Şimdi Çin ve Hindistan da öyle… Dünyanın en fakir ülkeleri... Bunların gelirleri arttığı zaman artan paranın hepsini harcayacaklar, her şeye ihtiyaçları var, her şeye özeniyorlar. Gelirleri 20 bin dolara çıktığında bunların artışı bugünkünün 8 misli olacak. 8 misli fazla tüketecekler. Geriye kalan ülkeler hiç gelişmese, sıfırda kalsa büyüme konusunda… Dünyanın gerisini bir grup, Çin’le Hindistan bir grup olarak düşünelim. Şimdi dünyanın yüzde 40’ı 8 misli fazla tüketmeye başlarsa ne kadar tüketim artar? % 320. Bunun Türkçesi ne? Bize 2023 yılında bugünkü dünyadan 3 tane lazım. 3 misli demir lazım, 3 misli taş lazım vs vs. Hiçbir zaman diyemeyiz ki şurada petrol biraz azaldı; petrol yapıp çoğaltalım. Şimdi tabii kaynaklar tükeniyor. Bunlar tükenince demokrasiydi, fikir özgürlüğüydü vs gibi bahanelerle o kaynakları ellerinde bulunduran ülkelere savaşlar açılıyor.”
“Suriye’deki savaşta dünyanın tükenmesi endişesi var”
“Suriye’deki savaş da dünyanın tükenmesi endişesi savaşı… Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre halkın büyük bölümü haritadan Suriye’nin nerede olduğunu gösteremiyor. Suriye’de petrol yok; benim dediğim tutmuyor gibi görünüyor. Suriye’de yok ama Kerkük’te, Musul’da petrol var ama o petrolü taşıyacağınız yol yok. Suriye onun yolu işte. Daha önce Türkiye’ydi. Suriye ile Türkiye ilişkileri çok güçlüydü. Vize bile kaldırılmıştı. 2 ülkenin kabineleri müşterek toplantı yapmaya başlamışlardı. Böyle bir ilişkiden bir ay içinde tersine döndü. Petrolün geçiş yolu Türkiye’den çıkınca işler değişti. Haritalara bakın tampon bölge diye bir şey var. Kobani diye bir bölge gündemde. O petrolün akması için gereken yerin savaşı yapılıyor şu anda. Suriye’nin bir önemi yok. O yolun önemi var. Savaşlar bunun için oluyor. Şimdi buradan neyi toparlayayım 2023 hedefine. Madem ki bize Amerika’da alsa Fransa da alsa birkaç tane dünya lazım. Bu da mümkün olmadığına göre büyük bir sıkışıklık olacak. Demirin fiyatının 2023’te 500 dolar olacağını mı tahmin ediyorsunuz. Olmayan bir malın fiyatı… Belki demirin fiyatı 4 bin dolar 5 bin dolar. Yok çünkü... O zaman 2023 yılı demir çelik sektörü ihracat hedefi için 55 milyar rakamının gösterilmesi yanlış. Ben ciddiye almıyorum. Çünkü 55 milyar rakamını bulabilmek için bir şeyle bir şeyi çarpmak lazım. Bir dayanağı yok. Demirin fiyatı yok. Neyle çarpıyorsunuz da 55 milyar çıkıyor. 2023’ün rakamı yok. Nasıl bir hesap yapılmış. Ben onu sonra öğrendim. İlkokul çocuğunun matematiği ile bir hesap yapılmış. Diyorlar ki Başbakanımız bize 500 milyar dolar hedef gösterdi. Neye gösterdi, neye göre gösterdi? 1 trilyon da diyebilirdi. 500 milyar demiş… Demir çeliğin ihracattaki oranı %11 olduğu için 500’ü %11’le çarpmışlar ve sizin hedefiniz de 55 milyar dolar olsun demişler. Bu hesap ilkokul çocuğunun hesabı... Demir çelikte bizler %87 yurtdışına bağlıyız. Türkiye’ye çok fazla faydası olmayan bir sektör… Çok karlı olmayan; kapasitesinin, ihtiyacının üzerinde üreten bir ülke... Sonra hadi 55 milyar dolar hedefi tuttu diyelim. O da marifet değil. Diyelim ki siz mermer işiyle uğraşıyorsunuz. Metrekaresi ne civardadır? 500 dolar diyelim. Siz çok büyümek istiyorsunuz. Cironuzda 1 milyon dolar. Onu 5 yapmak istiyorsunuz. 500 dolarlık malı 350 deyip 1 sene de vade veriyorum deyin. Yaparsın 5 milyon dolar. Bu marifet mi? Ciro yapmak bir şey değil. Bana faydası olmadıktan sonra... Şöyle bir örnek vereyim sizlere; otomotiv ihracatının rekor olduğu yıl 31 milyar dolar. Ve ihracatta birinci… Otomotivin 31 milyar dolar ihracat yapması için 27 milyar dolar ithalat yapması gerekiyor. Bana geriye ne kalıyor. Türkiye’ye katkısı 4 milyar dolar. Fındık diken adamı neredeyse dövüyorlar. Fındığın getirisi 4 milyar dolar olduğu sene var. Türkiye’nin birinci ihracat kaleminden daha iyi… Fındık yetiştirdiğim zaman ben dışarıya para ödemiyorum.”
“Fındık üretiminin ülkemize getirisi otomotivden daha iyi”
“Fındık otomotivden daha iyi… Fındıkçıyı dövüyorlar ama. Fındığı 1.5 - 2 dolara satıyoruz. Hollanda’nın ortalama satış fiyatı 8 dolar. Ben diyorum ki 30 tane cin gibi adamı bulurum. Arkadaşlar sizin işiniz fındık işi. Hollanda ne yapıyor, bunu kavurup mu satıyor. Nasıl oluyorsa size de yapın. Otomotivin yaptığı ihracatın kat be kat üstünde fayda sağlar. Yani hesaplar bence Türkiye’nin faydalılığı açısından yapmalı. Bunların, halka 2023’te biz şöyle olacağız vs. demekten başka bir faydası yok. Ülkemize faydalı olan işler yapmalıyız. Kapasite kullanımı demir çelikte %72. Piyasa dedikleri şey Koç, Sabancı vs. kabul ediliyor. O büyük şirketlerin işleri iyiyse, ülke iyi kabul ediliyor. İMES’e bakın herkes kan ağlıyor. Tüccarınki piyasa kabul edilmiyor. Benim gördüğüm orta ölçekli firmalarda problem var. Demir ticaretini biz bu şekilde devam ettiremeyiz. Artık sonu geldi. 6 ay evvelki ziyaretimizde Kapadokya’ya gittik. Orada konakladığımız otelin gecelik kişi başı liste fiyatı 350 Euro ile 850 Euro arasında. O tip tesisler aralık ayında dahi çalışıyor 12 ay. Bodrum’daki en iyi tesis bile o kadar karlı değil. Burada önceden rezervasyon da gerekiyor. Bizim gittiğimiz tesis ortalama yarı kapasiteli çalışsa ve her müşteriden 250 Euro alsa; 1 ayda 3 milyon Euro alır. 1 senede 36 milyon Euro alır. 6 milyon Euro’sunu masraf say… İnanılmaz bir karlılık… Benim demirimde durum böyle değil. Bu açıdan bizim aklımızda ikinci bir iş olması gerekiyor. Sanayicinin işi ayrı… Ama bizlerin düşünmesi gerekli... Tüccarların ikinci bir kalemi düşünmesi gerekli.” diyerek sözlerine son verdi.
YİSAD Üyeleri, İSO VE STSO üyeleriyle bir araya geldi
Günün akşamında ise Sivas Ticaret ve Sanayi Odası’nın organize ettiği akşam yemeği için Paşa Fabrikası Kütük Ev Tesisleri’ne geçildi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) üyeleri ve Sivas TSO üyelerinin de olduğu yemek davetine katılım oldukça yüksek oldu. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ile birlikte İSO Meclis Başkanvekilleri İsmail Gülle ve Hasan Büyükdede, İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, İSO Yönetim Kurulu üyeleri Ali Ulvi Orhan, Nahit Kemalbay, Sadık Ayhan Saruhan, Mehmet Ata Ceylan, Nurhan Kaya ile birlikte 60’a yakın İSO Meclis üyesi katıldı.
Sivas Demir Çelik A.Ş. Fabrikası Genel Müdür Vekili Saffet Beştepe: “SİDEMİR, Sivas’ın Gözbebeğidir”
Organizasyonun ikinci gününde Sivas Demir Çelik fabrikası ziyaret edildi. Üyeleri Genel Müdür Vekili karşıladı. Aynı zamanda YİSAD’ın kurucularından biri olan SİDEMİR Genel Müdür Vekili Saffet Beştepe, fabrika hakkında ziyaretçileri bilgilendirdi:
“Hepinize, başta İstanbul olmak üzere birçok şehirden kalkıp buralara kadar zahmet edip bizleri ziyaret etme nezaketinde bulunduğunuz için teşekkür ederim. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: YİSAD benim yabancı olmadığım, vaktiyle yassı çelik sektöründe faaliyet gösterdiğim için kuruluşunda rol aldığım bir dernektir. Bu nedenle ziyaretiniz benim için ayrı bir önem arz ediyor. Dernekler, sivil toplum örgütü olmanın yanında aynı zamanda menfaat kuruluşlarıdır. Mensuplarının menfaatlerini korur. O dönemde de kota meselesi vardı. Yurtdışından sac ithal eden firmalara fon uygulanıyordu. Bu fona karşılık devletin dağıttığı bir kota vardı. Dolayısıyla haksız bir rekabet vardı. Derneğin, kotanın kaldırılmasında ciddi katkısı oldu. Sonradan da gelişerek devam etti. Son durumunu bilmiyorum ama güzel haberler geliyor YİSAD ile ilgili. Fabrikamıza gelince; Sİ- DEMİR haddehane olarak 1987 yılında kurulmuş. Daha sonra çelikhane kuruldu. Haddehane 450 bin ton.
O zamanın siyasi iktidarı Sivas’ın beklentisine karşın demir çelik fabrikasının buradan İskenderun’a gitmesinin yarattığı psikolojik ezikliği gidermek için böyle bir yol izledi. Tabi malum her devlet kuruluşunda olduğu gibi zarar oldu. Zarar olunca özelleştirme gündeme geldi. Özelleştirmeden sonra karışık durum ortaya çıktı. Özelleştirmede Sivaslı grup almıştı. Ama aralarındaki itilaftan dolayı bir 5 yıl civarında atıl kaldı. Sonra 2005 yılında tekrar çalışmaya başladı ve bugüne kadarda kesintisiz çalıştı. Su anda 3 vardiya çalışıyoruz. 630 çalışanımız var. İnşaat demiri üretiyoruz. Şu anki aylık kapasitemiz 30 ile 40 bin tona yaklaşık tekabül ediyor. Fabrikamız 25 yılı devirdiği için çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu bölgede teşvik vardı daha önce, onu kaldırdı devlet. İnşaat demirinde Türkiye’de kapasite fazlalığı var, Dolayısıyla rekabet var. İhracat olmadığı zaman iç piyasada dengeler bozuluyor ama ihracat olursa bu sektör daha rahat çalışıyor. Bizim satış problemimiz yok. Çünkü bölgede başka üretici yok. Şimdi ark ocağıyla hurdayı eritiyoruz ve demir üretiyoruz. Yüksek fırın şu anda yapılabilirliği son derece zor olan bir şey… Maliyetler oldukça yüksek. Günümüzde artık bütün ülkeler kendi inşaat demirini üretmeye başladı. Bu nedenle inşaat demirinde önemli bir gelecek görünmüyor.”
“SİDEMİR çalışmalarını sürdürüyor”
“Genel itibarıyla zor günler yaşasak da faaliyetlerimize ara vermeden devam ediyoruz. Zaman zaman yaşadığımız sıkıntılar olmuyor değil. Ama biz köklü bir firmayız. Dönem dönem her firma bu tarz sıkıntılarla karşılaşabilir. Bizler de bunları atlatarak yolumuza devam ediyoruz.” şeklinde konuştu. Daha sonra YİSAD üyeleri SİDEMİR Üretim Tesisleri’ni gezdi ve üretim hakkında bilgiler aldılar, incelemelerde bulundular.
Fabrika ziyaretinin ardından Sivas’ın tarihi ve kültürel mekanları gezilerek ziyaret edilirken akşamında; YİSAD üyelerinden Sivaslılar Metal’in Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özel’in ev sahipliğinde akşam yemeği yenildi ve program sona erdi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.