Çelik Sektöründe Kör Dövüşü!
Askerlik yapanlar bilir; “Askerlikte Mantık Aranmaz” diye bir laf vardır, epeyce de meşhurdur. Konuya dair birçok anı ve hikâyeler anlatılır dost sohbetlerinde… Kimi zaman bir çukur kazdırılır askerlere, sonra aynı çukurun kapatılması emredilir. Temizlenen mıntıkalar bilinçli olarak kirlettirilir, sonra…
Askerlik yapanlar bilir; “Askerlikte Mantık Aranmaz” diye bir laf vardır, epeyce de meşhurdur. Konuya dair birçok anı ve hikâyeler anlatılır dost sohbetlerinde…
Kimi zaman bir çukur kazdırılır askerlere, sonra aynı çukurun kapatılması emredilir. Temizlenen mıntıkalar bilinçli olarak kirlettirilir, sonra tekrar temizlenmesi istenir… Örnekleri çoğaltmak mümkün…
Dışarıdan bakıldığında bu ve buna benzer uygulamalar mantıksızmış gibi görünse de, her biri mutlaka bir amaca hizmet eder.
Çelik Sektöründe Kör Dövüşü!https://t.co/4wT0tNMwwl pic.twitter.com/DGFF2ip9ME
— Demir Çelik Sektörü (@celiksektoru) 8 Şubat 2016
Okurken ne alaka diyebilirsiniz… Çelik sektörüyle ne alakası var diye sorabilirsiniz. Konumuzun askerlikle değil ama mantıksızlıkla çok yakından alakası var.
Konumuz; Türk Çelik Sektörü…
TÇÜD ve ÇİB’in yılsonu verilerini analiz ederken, akla mantığa sığmayan rakamlarla karşılaştım ve işin içinden çıkamadım. Dolayısıyla konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
2015 yılında yaklaşık 35 milyon civarında çelik tüketmişiz. Bu tüketimin yarıdan fazlasını (yüzde 51) ithalat yoluyla karşılamışız.
Bundan 5 sene önce tüketilen çelik miktarı 27 milyon ton iken, ithalatın tüketimi karşılama oranı yüzde 36’lar civarındaymış.
Son 5 yıl içerisinde çelik tüketimimiz yüzde 30 civarında artarken, çelik ithalatı yüzde 80 oranda artmış.
İhracata gelince; rakamlar, çelik ihracatımızın resmen yerle bir olduğunu ortaya koyuyor. Bundan 16 sene evvel, yani 2000 yılında çelik ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 8’ini oluşturuyordu. Yapılan yatırımlar ve sektördeki gelişmeler neticesinde; takvimler 2008 yılını gösterdiğinde çelik ihracatı, ülkemiz ihracatının yüzde 15’ini oluşturur hale gelmişti.
2008 yılından sonra düşüşe geçen çelik ihracatının toplam ihracattaki payı, günümüz itibariyle 15 yıl öncesine döndü. 2015 yılı çelik ihracatı, Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 8’ini oluşturur duruma geldi. Rakamlar vahim, hatta içler acısı…
Gelelim işin mantıksız kısmına… Bir ülke düşünün ki, yassı çelik üretim kapasitesi tüketiminden fazla… Uzun mamul üretim kapasitesi de tüketiminden fazla…
Ne var ki aynı ülke tükettiği çeliğin yarıdan fazlasını ithal ediyor. Yine aynı ülkedeki üretim kapasitesinin yarıya yakını atıl durumda…
Mantıksızlığın altın vuruşu ise; aynı ülkenin dünyanın en büyük hurda ithalatçısı olması ve üretiminin yüzde 70’ini hurdayla gerçekleştirmesi…
Amerika’dan hurda alıp, Amerika’ya katma değeri düşük çelik satmaya çalışması… Resmen “Kör Dövüşü”
Yazımın başında bahsetmiştim ya; çukur açıp kapatmanın bile bir mantığı varken, çelik sektöründeki bu kör dövüşünde bir mantık bulamadım! Belki siz bulursunuz diye paylaşayım istedim…
Özel sektörün çabalarıyla bu işin düzelmeyeceği aşikar… Ya Devlet Başa, Ya Kuzgun Leşe!
Sağlıcakla kalın…