İsmail Aygün: Dünyada en fazla hurda ithalatı yapan ülkelerden biriyiz
Bizler firma olarak, Karabük ve Safranboluda kurulu fabrikalarımızda, uzun mamul demir çelik ürünlerinden, Lama dörtköşe altıköşe yuvarlak - T ray profili gibi simetrik ürünlerin yanında asimetrik özel şekilli profilleri sıcak ve soğuk çekme olarak üretiyoruz.
1977 yılında Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aygün tarafından iki tezgahlı hadde olarak demir çelik üretimi yapmaya başlayan Aygünsan Demir Çelik, çalışmalarını hızlandırıp geliştirerek, 1992 yılında Limited Şirket oldu ve hizmetlerini günümüze kadar sürdürdü. Çalışmalarında başarıyı yakalamayı ilke edinmiş olan firma kendi alanında genişleyerek 2008 yılında yeni haddehane tesisini kurdu ve çalışmalarını genişletti. Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aygün ile yapmış olduğumuz söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz…
Ürün yelpazesi ve kullanım alanları
Bizler firma olarak, Karabük ve Safranbolu’da kurulu fabrikalarımızda, uzun mamul demir çelik ürünlerinden, Lama – dörtköşe – altıköşe – yuvarlak - T ray profili gibi simetrik ürünlerin yanında asimetrik özel şekilli profilleri sıcak ve soğuk çekme olarak üretiyoruz. Ürünlerimiz otomotiv sanayi, makine imalat sanayi, el aletleri, mobilya, dekorasyon, silah sanayi, konstrüksiyon ve yapı, asansör sanayi gibi bir çok alanda kullanılmaktadır.
İç pazar ve ihracat oranları
Ürünlerimizin toplam üretiminin 60’ını fason üretim olarak ihracata, 15’ini direkt ihracat, 25’ini de iç piyasaya pazarlamaktayız. Gün geçtikçe üretimimiz ve ihracatımız artıyor diyebilirim.
Hammadde sorunu
Ülkemizde ark ocaklı haddehaneler dışında kalan haddehaneler; hammaddesi olan kütük demirleri iç pazar ve yurtdışından zorlanarak da olsa temin ederek üretimlerini yapmaya çalışıyorlar. Kütük demirin, ürettiğimiz mamul demirle aynı fiyatlarda olduğu zamanlarda ise üretimimizi durduruyoruz. Diğer sorunlar olarak teknik ve bilgili personel konusunda zorlanıyoruz. Demir çelik üretiminde dünyada ilk 10’lara giren bir ülkede haddehane teknikerliği ve mühendislik eğitimi yok. Meslek liselerimizde de bu sektörlere yönelik yeterli eğitimler verilmiyor. Bunlar sektörümüzün başlıca sorunları arasında yer alıyor.
Finans giderleri ve enerji sıkıntısı kütük yatırımını engelliyor
Ülkemizde sürekli olarak kütük fabrikaları olan ark ocakları yenilenerek kapasitelerini yükseltiyor, aynı zamanda haddehane kapasitelerini de arttırıyorlar. Dolayısıyla kendi ürettikleri kütükleri kendi haddehanelerinde tüketiyorlar. Zaman zaman fiyatlar cazip geldiğinde diğer haddehanelere ve yurtdışına da ihraç ediyorlar. Artık küçük ve orta ölçekli kütük fabrikaları ekonomik olmuyor. Büyük ölçekli kütük fabrikalarının tesis kuruluş ve işletme finans giderleri çok yüksek, kurulmak istenen bölgede istenilen elektrik enerjisinin yetersizliği ve çevre ile ilgili sorunların oluşu yeni fabrikaların kurulmasını olumsuz yönde etkiliyor. Kara nakliye araçlarına tonaj uygulanması nakliye fiyatlarını yükseltiyor. Bir bölgede cazip olan kütük demir, diger bölgeye nakledildiğinde cazip olmuyor.
Bilecik Demir Çelik Fabrikası
Bilecik Demir Çelik Fabrikası 2009 yılının ortasında üretime başladığı zaman firmamızı da ziyaret ederek üretimleri hakkında bilgiler vermişlerdi. Ürettikleri kütükler Karabük piyasasına girmişti. Son dönemlerde kaliteli çelik üretimine de girdiler. Sanırım bu üretimlerde; kalite, üretim maliyetlerinin yüksekliği, teknik personel konularında çeşitli sorunlar yaşadılar. Bu gibi tesislerde kütük demir indüksiyon ocakları ile üretildiğinden, ocağa yükleme ve ergime süresi daha uzun olduğundan elektrik enerji giderleri ark ocaklarına göre daha yüksek. Bu da maliyetleri olumsuz yönde etkiliyor. Bu sistem Hindistan ve Çin’de yaygın elektrik enerjisinin ucuz ve devlet teşvik ve sübvansiyonu olduğundan hurda demir + 100 Dolar gibi rakamlara kütük demiri mal edilebiliyor.
Sektörde 20 milyon ton/yıl hurda kullanılıyor
Ülkemizdeki Kütük demir üreten Ark ocakları hurdaya bağımlıdır. Yaklaşık 5 milyon ton iç piyasadan hurda toplanırken,15 milyon ton dış piyasadan hurda demir ithal edilmektedir. Ayrıca ülkemizde yeterli demir cevheri ve kömür yatakları olmadığından, cevherden üretim yapan entegre tesislerde de kullanılan kömürün 90’ı, kullanılan demir cevherinin de yarısı yurtdışından ithal edilmektedir. Yurtdışı hurda satışı yapan bazı ülkelerde ülkelerinden çıkacak hurdaya vergi ve fon koyarak hurda çıkışlarını zorlaştırmaktadırlar. Bu da hurda fiyatlarının artmasına sebep olmaktadır. Dünyada en fazla hurda ithal eden ülke durumunda olan Türkiye’yi bu durum olumsuz yönde etkilemektedir.
Avrupalı üreticilerle yerli üreticilerin kıyaslanması
Türkiye şu anda demir çelik üretiminde dünyada ilk 10’lara yükseldi. Ülkemiz artık uzun mamul demir çelik ürünlerinde Avrupa ile rahat rekabet ediyor ve Avrupa’ya da ihracat yapıyoruz. Türkiye’deki büyük kapasiteli haddehaneler çok modern ileri teknoloji ve otomasyon sistemleri ile üretim yapmaktadır. Ürün kalitelerimiz yüksek, uluslar arası standartlardadır. Ürünlerimiz dünyanın her yerinde kabul görmektedir. Türkiye’deki demir çelik sektörümüz uzun mamuller üzerine yoğunlaşmıştır. Ülkemizde birçok kalite çelikler ve ebatlar üretilmemektedir. Sanayimiz için ihtiyacımız olan bu çelikler ise ithalat yoluyla karşılanmaktadır.
Krizin sektöre olan etkileri
Temmuz 2008’de 1400 dolara kadar yükselen demir çelik mamul fiyatları, dünyadaki krizin etkisiyle Türkiye’de yaşanan kriz başlangıcında 2008 sonunda 400 dolar seviyelerine kadar indi. 2009 yılı ise küçük inişli çıkışlarla istikrarsız bir yıl olarak geçirildi. Bu arada ihracatımızın yanında üretimimiz de geriledi. Bu yıl, yani 2010 yılı başlarında demir çelik ürünlerine talep artışı olduğundan, fiyatlar yeniden yükselmeye başladı. Bunların ardından Yunanistan’daki krizin diğer Avrupa ülkelerine yansıyacağı tahminleri toparlanmaya çalışan piyasaları tedirgin etti. Bu arada başta Mısır olmak üzere, diger Afrika ülkelerine ihracat artışları oldu. ABD ve AB ülkelerinde krizin etkileri geçip toparlanmaya başladıklarında ihracatımızda ve üretimimizde de artış olacağına inanıyorum.
Demir çelik sektörüne direkt olarak devlet desteği verilmiyor
2009 başlarında devletin otomotiv ve beyaz eşya sektörüne yaptığı teşvikler, bu sektörlerin hammaddesi olan demir çelik ürünlerine de olumlu yansıdı. Ayrıca orta ölçekli işletmelere verilen kredi faiz ve istihdam destekleri de sektöre olumlu yansıdı. Bu teşviklerin sayesinde 2009 yılını demir çelik sektörü az kayıpla kapattı. AB ile yürütülen demir çelik sektörünün ulusal yeniden yapılandırma planı çerçevesinde belirli bir anlaşmaya varılamamış olduğundan demir çelik sektörüne direkt devlet desteği ve sübvansiyon yapılamamaktadır. Çelik üretimi yapan devletlerin çoğunda enerji sübvansiyonları ve teşviklerin verilmesi uluslar arası rekabetimizi zorlaştırarak, sektörümüzü olumsuz yönde etkilemektedir.
2010 yılı öngörüleri ve hedefler
Firma olarak Karabük’te kurulu, 40.000 metrekare alanda 12.000 metrekare kapalı alanlı 100.000 ton/yıl haddehane tesisini 2008 yılı ortasında bitirdik. İhracatçı firmalara fason üretim olarak 70 kapasiteyle üretimimiz devam ediyor. Amacımız ürün çeşitlerini arttırarak 100 kapasite ile çalışmak istiyoruz. Ayrıca Safranbolu’da Kurulu tesislerimizde de ilave yatırımlar yaparak ürün çeşitlerimizi artırmayı hedefliyoruz.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.