Demir Çelik Üreticileri Derneği Kuruluşunun 40. Yıldönümü kutladı.
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneğinin kuruluşunun 40. Yılı münasebetiyle
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneğinin kuruluşunun 40. Yılı münasebetiyle
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği’nin kuruluşunun 40. Yılı münasebetiyle, 27 Aralık 2010 akşamı Ankara Swissotel’de düzenlenen kokteyl, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem, Siirt Milletvekili Afif Demirkıran, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ali Boğa, bakanlıklardan ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’ndan çok sayıda üst düzey bürokrat ile birlikte demir çelik sektörünün ve sektörel basının temsilcilerinin katılımları ile gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasını yapan Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Bayram Yusuf Aslan, DÇÜD’nin kuruluşunun 40’ıncı yılını idrak ettiğimiz 2010 yılında, demir çelik sektörümüzün, global krizin etkilerini, kademeli bir şekilde geride bırakmaya başladığını söyledi.
2009 yılında 5.6 oranında azalan ham çelik üretiminin, 2010 yılında 14 civarında artışla, 29 milyon ton seviyesine yükselmesinin beklendiğini, 2010 yılı itibariyle kurulu ham çelik üretim kapasitesinin 43.4 milyon tona ulaştığını, 2010 yılında beklenen 3.7 milyon tonluk üretim artışının, ağırlıklı bir şekilde yıl içerisinde devreye giren yeni kapasitelerden kaynaklandığını belirten Aslan, demir çelik sektörünün düşük kapasite kullanım oranları ile çalışmasının, kapasitesinin 8 milyar dolar civarında değer üretebilecek kısmını kullanamadığını gösterdiğine dikkat çekerek, demir çelik sektörünün, potansiyelini tam olarak kullanabilmesinin önemine vurgu yaptı.
Demir çelik sektörünün, 68 seviyesindeki kapasite kullanım oranını, çok kısa bir süre içerisinde, 80’lere çıkartabilecek potansiyele sahip olduğunu belirten Aslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörümüzün, daha fazla üretim ve daha fazla ihracat yaparak, kapasite kullanım oranlarını yükseltebilmesi için, Devlet Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan tarafından başlatılmış bulunan, “Demir Çelik Sektöründe Girdi Tedariği ve İhracata Dönük Üretim Stratejisi” ile, yine Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız tarafından başlatılmış olan, “Demir ve Demirdışı Metaller Sektörü Strateji Belgesi” çalışmaları, bize güç vermektedir”
Karşı karşıya kaldığı olumsuzluklara rağmen, tüm dünyada keskin üretim ve talep daralmalarının gözlendiği bir ortamda, 2009 ve 2010 yıllarında, gösterdiği yüksek performans ile, demir çelik sektörünün, her türlü ilgi ve desteği hak ettiğine inandığını belirten Aslan, demir çelik sektörünün Türkiye’nin kalkınmasında üstlendiği sorumluluğun gereğini özenle yerine getirmeye devam ettiğini söyledi.
Yaklaşık 6 dakika süren sinevizyon gösterisini müteakip Genel Sekreter Dr. Veysel Yayan tarafından, sektörün 1980’li yıllardan bu yana baş döndürücü bir hızla geliştiğini, üretim kapasitesini 4 milyon ton seviyesinden, 43 milyon ton seviyesine çıkardığını, bu gelişmenin tesadüfi olmadığını, demir çelik sektöründeki kesintisiz üretim anlayışının, sektörde çalışanların hayatına, “paydossuz yaşam” şeklinde yansıdığını, sektörün bugünkü durumuna gelmesinde büyük katkısı bulunan sektör liderlerinin bir kısmının, bugün aramızda bulunmadığını, bu yüzden Derneğin kuruluşunun 40. Yılının, buruk bir sevinç içerisinde kutlandığını belirtti.
Sektörün bugüne gelmesinde, Erdemir konsorsiyomundaki Başkanlık görevinden Sanayii Bakanlığındaki
“Demir-Demirdışı Metaller Stratejisi Dokümanının” hazırlanması ve son olarak Dış Ticaret Müsteşarlığında halen devam eden yerli girdi tedarik stratejisi ve ihracata dönük üretim stratejisi çalışmaları nedeniyle Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan ile, Sanayi Bakanlığı’nca hazırlanarak, EKK gündemine alınmış bulunan Demir-çelik Sektör Stratejisi dokümanından dolayı, Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın Nihat Ergün’e teşekkürü borç bildiklerini söyledi.
DÇÜD Genel Sekreteri Sayın Veysel Yayan’ın konuşmalarının ardından, Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sayın Halil Şahin tarafından, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan ve Sanayi ve Ticaret Bakanını temsilen Müsteşar Sayın Ali Boğa’ya, demir çelik sektörüne olan desteklerinden dolayı teşekkür plaketi verildi.
Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan demir çelik sektörüne verdikleri hizmetlerden dolayı, Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği ve İÇDAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Bayram Yusuf Aslan’a, DÇÜD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı ve İzmir Demir Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Halil Şahin’e, Habaş adına Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mehmet Başaran’a, Çolakoğlu Metalurji Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Hasan Çolakoğlu’na, Ekinciler adına Sayın Haluk Ekinci’ye, Kardemir adına Sayın Kamil Güleç’e, Kaptan Demir Çelik adına Sayın Ayhan İleri’ye, Nursan Demir Çelik adına sayın İlyas Keleş’e, Yeşilyurt Demir Çelik adına Sayın Cemal Yeşilyurt’a, Tosçelik adına Sayın Fuat Tosyalı’ya, Yolbulan Baştuğ Metalurji adına Sayın Kemal Yolbulan’a, Özkan Demir Çelik adına Sayın Mustafa Özkan’a, Diler Demir Çelik adına Sayın İbrahim Pektaş’a, Erdemir Grubu adına Sayın Samim Şaylan’a, Kroman adına Sayın Sermet Hatunoğlu’na, Yazıcı Demir Çelik adına Sayın Necdet Utkanlar’a, Asil Çelik adına Sayın Osman Kılavuz’a, Ede Çelik, Sider ve Sidemir adına Sayın Nüfel Cantürk’e, Ege Çelik adına Sayın Hüseyin Şengel’e, İlhan Metalurji adına Sayın Lütfü İlhan’a plaketlerini takdim etti.
Devlet Bakanı Sayın Zafer Çağlayan, plaket töreninin ardından yaptığı konuşmada, Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği’nin faaliyetlerini ve demir çelik sektörünü her zaman önemsediğini, her fırsatta sektörle beraber olmayı kendine borç bildiğini belirterek, gelişen ve büyüyen Türkiye’nin demir çelik sektöründe de büyümesini devam ettirmesi temennileri ile, Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği’nin kuruluşunun 40. yılını kutladı.
Demir çelik sektörünün sadece ihracat yapan bir sektör olarak değerlendirilmesinin yanlış olacağını, demir çelik sektörünün, otomotiv sektörü başta olmak üzere, Türkiye’nin en önemli sektörlerinden dayanıklı eşya, makine ve inşaat gibi pek çok sektöre girdi sağlayan niteliği ile, pek çok sektör için yaratmış olduğu katma değerin de dikkate alınması gerektiğini belirten Çağlayan, Ankara Sanayi Odası Başkanlığı döneminden bu güne kadar, Türkiye’nin bir sanayi stratejisinin ve sanayi envanterinin olması gerektiğini savunduğunu hatırlatarak, Sanayi Bakanlığı görevine başlaması ile birlikte, Türkiye’nin sanayi envanterini çıkarttıklarını söyledi.
“Bugüne kadar adeta yolumuzu karanlıkta bulmaya çalışıyorduk” şeklinde sözlerine devam eden Çağlayan’ın, bu amaçla sektörün yol haritasını çizecek Sanayi Strateji Belgesi’ni hazırlamaya başladıklarını, bu sayede Türkiye’nin sektörlerde olabileceği sektörler, sektörel olarak yatırım ve üretim kabiliyeti, sektörlerdeki birim işçilik maliyetleri ve katma değer, tüketilen elektrik miktarı, kullanılan işgücü ve işgücü maliyetleri gibi pek çok konuda bilgi veren önemli ipuçlarına ulaştıklarını söyledi.
Bunun hemen arkasından, 2009-2010 Teşvik Sistemi’ni uygulamaya aktardıklarını, bu sistemin Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu ve devrim niteliğinde bir gelişme olduğunu belirten Çağlayan, yeni sistemle teşvik mekanizmasının 3 bacaklı bir sisteme oturtulduğunu, bu sistemin en önemli ayağının ise, 12 alanda Türkiye’nin teşviğe ihtiyaç duyduğu sektörleri belirlediklerini ve tüm bunların Sanayi Stratejisi ve Sanayi Envanteri çalışmaları sayesinde mümkün olabildiğini açıkladı.
Üniversite yıllarından bu yana demir çelik ve demirdışı metaller sektörünün hep içerisinde olduğunu, kaynak elektrodu tutmuş, demiri ve profili birbirine kaynatmış ve hayatı boyunca sektörle iç içe yaşamış, sektörün mutfağından gelen bir kişi olarak, bugün gelinen noktayı ‘önemli’ olarak gördüğünü belirten Çağlayan, Türkiye’nin cari açığının ve dış ticaret açığının detaylı bir şekilde irdelenmesi gerektiğini, Türkiye’nin ihracat alanında çok önemli başarılar elde ettiğini, 2002 yılında dünyanın en büyük 26. ekonomisi iken, bugün 15. büyük ekonomi haline geldiğini, ihracatın ise, 36 milyar dolardan 2008 yılında 132 milyar dolara yükseldiğini, 1923-2002 döneminde Türkiye’ye gelen yabancı sermaye 15 milyar dolar iken, 2002-2010 döneminde doğrudan yabancı sermaye girişinin 90 milyar dolara yaklaştığını vurguladı.
Türkiye’nin son 8 yılda mucize sayılabilecek bir başarı elde ettiğine, bu başarıda, siyasi ve ekonomik istikrarın yanında, serbest piyasa dostu bir ekonomi modeli, ihracat ve özel sektör odaklı bir büyüme stratejisi uygulanmasının da önemli bir etkisinin bulunduğuna dikkat çeken Çağlayan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben sizleri 300 km hıza ulaşacak otomobillere benzetiyorum. Yeter ki, sizin sürat yapacağınız otobanı biz yapalım. Türkiye şimdi bu otobanları sizler için yapıyor ve bu otobandaki engelleri ve kasisleri sizin için ortadan kaldırıyor. Artık demir çelik sektörüne de cari açığı ve dış ticaret açığını gören bir pencereden bakmamız gerekiyor. Bu çerçevede, Bakanlığımızda İhracat Odaklı Üretim Stratejisi çalışmasını başlattık ve bu çalışmaları yürütecek, Değerlendirme Kurulu’nu kurduk. Sanayi Bakanlığı ve ilgili kamu kurumlarının üst düzey yetkililerinden oluşan bu kurul, bugüne kadar 3 toplantı yaptı. Türkiye’nin ihracat odaklı bir üretim stratejisi benimsemesi gerektiğine inandığımız için bunu yaptık. Türkiye’nin artık, ‘ben hangi malı üretirsem, dünyada daha rekabetçi olurum’ şeklinde düşünmesinin gerektiği bir döneme giriyoruz”
Bu açıdan demir çelik sektörünün de dış ticaret dengesi açısından değerlendirilmesi gerektiğini, bu amaçla Girdi Tedarik Stratejisi çalışmasını başlattıklarını, bu konuda sektörle işbirliği içerisinde değerli çalışmaların yapıldığını ve bu konunun toplantılarındaki ilk konu haline geldiğini belirten Çağlayan, “Burada gördük ki, biz demir çelik sektöründe gerçek performansımızı ortaya koyamıyoruz. 300 km hıza ulaşabilecekken, biz 120-130 km hızla gidiyoruz. Oysa bizim demir çelik sektörünü kesinlikle net ihracatçı duruma getirecek ve stratejik önemini daha fazla arttıracak bir çalışma yapmamız olarak görünüyordu. Bu nedenle böyle bir çalışma yapma ihtiyacı duyduk” dedi.
“Bu çalışmalar esnasında, dünyanın en fazla demir hurda ithalatı yapan ülkesi olduğumuzu gördük. En fazla hurda ithal eden ülke olmamıza rağmen, en yüksek fiyatlardan hurda tedarik eden ülke olduğumuzu da öğrendik. Bunu oturup düşünmek zorundayız. Hepiniz tüccarsınız, sanayicisiniz. Bu konuları benden daha iyi bilirsiniz. Hem bir malın en büyük alıcısı olacaksınız, hem de sektör oyuncularının kendi aralarında ortak bir tedarik stratejileri olmadığı için, fiyatı siz belirleyecekken, başkasının belirlediği fiyatlardan alım yapacaksınız. En fazla alımı siz yapıyorsanız, fiyatı da sizin belirlemeniz lazım. Bu konuda, Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği’nin ve sektör kuruluşlarının çok önemli bir görev üstleneceğini biliyorum. Ayrıca kamu olarak, değerli madenlerde ve hammaddelerde, bugünden geleceğimizi düşünerek hareket etmemiz gerekiyor” şeklinde konuşan Çağlayan, sektörün uzun vadede girdi tedarik güvenirliğini ve yerli girdi tedarik imkânlarını arttırabilmek için başlatılan Demir Çelik Sektöründe Girdi Tedariği ve İhracata Dönük Üretim Stratejisi’nin olumlu sonuçlar vereceğine inandığını söyledi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.