Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 vizyonu doğrultusunda GSYİH’sının 2 trilyon ABD$ düzeyine taşınarak dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirilebilmesini mümkün kılabilmek için ihracat hacminin toplam 500 milyar ABD$ düzeyine çıkarılması hedeflenmektedir.
Mevcut durumda, Türkiye Cumhuriyeti’nin ihracat hacminde önemli bir yer tutan çelik sektörü, yakaladığı başarılı ihracat performansı sonucu 2013 yılı sonu itibarı ile Türkiye’nin toplam ihracat hacmi içerisinde %12’lik bir paya sahip olmuştur. 2023 vizyonu ihracat hacmi hedefleri, sektörün ihracat hacminin önümüzdeki 10 yıl boyunca ortalama %12’lik iddialı bir büyüme performansı sergileyebilmesini gerektirmektedir
Mevcut büyüme eğrisi ve fiyat gelişim beklentileri doğrultusunda gerçekleştirilen uzun vadeli arz-talep tahminleri, Türkiye çelik ihracatının sektörün mevcut statükosu içinde, 2023’e kadar ancak 29,5 milyar ABD $’a ulaşabileceğini ortaya koymaktadır. Bu sebeptendir ki, ihracat hacmini 2023 yılına kadar 55 milyar ABD$ hedefine ulaştırabilmek için, sektörün uluslararası rekabetçiliğini arttırmaya yönelik bir strateji belirlenmesi gereği elzem bir hal almıştır.
Bu doğrultuda, Çelik İhracatçıları Birliği, A.T. Kearney yönetim danışmanlık firması ile bir işbirliği gerçekleştirerek, 2023 ihracat hedeflerinin gerçekleştirilebilmesini mümkün kılacak strateji ve eylem planını ortaya koyan “Türk Çelik Sektörü 2023 Yol Haritası” konulu çalışmayı gerçekleştirmiştir.
Bu çalışma kapsamında belirlenen ana çıktılardan biri de küresel çelik üretiminde hurdanın öneminin daha da artması, hurdanın tüm dünyada stratejik öneme sahip bir hammadde olarak pozisyonlanmış olması ve hurda bazlı üretime yoğunlaşmış Türk Çelik Sektörü ’nün hurda konusunda gelecekte yaşayabileceği bazı sorunlar olabilecek olmasıdır.
Bu sonuçları başlangıç noktası alarak, Çelik İhracatçıları Birliği olarak A.T. Kearney Yönetim Danışmanlık firması ile birlikte global hurda pazarındaki değişimleri ve Türkiye için etkileri ve potansiyel stratejileri belirlemek amacıyla “Global Hurda Pazarı Değerlendirmesi” konulu çalışmayı başlattık.
Çalışmamız, Aralık 2013’te başlamış olup, firma ve genel toplantılar ışığında Mayıs ayında sonlandırılmıştır. Çalışma kapsamında
· Global hurda pazarı incelenmiş ve ana trendler ve oyun değiştirici unsurlar belirlenmiş, ve bu trend ve oyun değiştirici unsurların Türkiye üzerine etkileri senaryo bazında incelenmiştir
- İthal hurdanın Türk ekonomisi ve Türk Çelik Sektörü için önemi incelenmiştir
- Türkiye hurda pazarı iç ve dış piyasa kapsamında incelenmiştir
- Türkiye için fırsatların ve tehditler belirlenmiştir
- Türkiye için iç piyasada hurda işlenmesinin arttırılması ve dış piyasada hurda arzının güvenliğinin sağlanması için stratejik aksiyonlar belirlenmiştir
Giriş konuşmamda sizlerle yaptığımız çalışmanın ana çıktılarını paylaşacağım ve daha sonra da çalışmamızın hurda ithalatının Türk ekonomisi için önemini anlatan kısmının detaylı sonuçlarını açıklayacağım.
A. ANA PROJE ÇIKTILARIMIZ
1. Yapılan çalışma sonucunda küresel hurda pazarında Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren 7 ana nokta belirledik:
a. Küresel hurda pazarı kriz öncesi seviyelerinde büyümeye devam edecektir
i. Küresel hurda talebinin %5-6 oranlarında büyümesi ve 2023 yılı itibari ile 1 Milyar Ton’u geçmesi beklenmektedir
ii. Ancak bu talebi karşılayacak işleme/üretim altyapısı talep kadar artmayacağından talep/işleme dengesizliği artarak büyüyecektir
b. Önemli hurda ihracatçı pazarlarında belirli yapısal değişimler beklenmektedir
i. Türkiye hurda ithalatının çok önemli bir kısmını oluşturan Amerika ve Avrupa pazarlarında 2023 yılına doğru, 2008-2010 yılları arasında yaşanan ekonomik krizin etkileri ile birlikte hurda işleme konusunda belirli bir hacimsel daralma yaşanacaktır
ii. Buna ek olarak Amerika’nın ucuz doğal gaz ile birlikte ve Avrupa’nın da AB Çelik Sektörü Strateji Eylem Planı doğrultusunda hurda bazlı çelik üretimlerini arttırıyor olmaları iç piyasada hurda ihtiyacına artış beklenmesine neden olacaktır
iii. Türkiye hurda ithalatı için önemli bir konumda olan Rusya’nın iç pazarda hızlıca artan hurda ihtiyacına cevap verememesinden kaynaklanan ihracat kesintisi ve ilerleyen yıllarda kendisinin de net hurda ihracatçısından, hurda ithalatçısı konumuna dönüşme potansiyeli vardır
c. Çin’in mevcut hurda ithalatçısı pozisyonu 2025 sonrasında değişim sinyalleri vermektedir
i. Sahip olduğu büyüklük hacim sayesinde 2025 sonrasında Çin’in hurda ihtiyacı konusunda kendine yetebilecek bir hal alması ve potansiyel olarak fazla hurdayı ihracata açabilir ya da daha rekabetçi bir çelik sektörü hedefi doğrultusunda iç pazarında tutabilir
d. Hurda işleme firmalarının çelik üreticilerine göre pazarlık güçlerinin artıyor olması
i. Son yıllarda yaşanan satın almalar ve birleşmeler ışığında hurda işleyici firmaların konsolidasyona başlamışlardır
ii. Bu bağlamda hurda işleyici firmalar hurda değer zincirinde tüm değer zincirine yayılarak çelik üreticileri üzerinde daha ciddi fiyat baskıları oluşturabilmektedirler
e. Hurda bazlı çelik üretiminin toplam çelik üretimi içerisinde, hacim bazında, giderek artan bir oranda yer alması
i. Belirli bölgelerde çelik üretiminin çok büyük bir kısmının hurda bazlı olması ve gelecekte de bu şekilde kapasite artışı planlamaları yapılmaktadır (Ör. Türkiye, İspanya, Orta Doğu, Avrupa)
ii. Amerika başta olmak üzere, kayı gaz devriminin çelik sektörü üzerindeki etkileri belirgin bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Ucuz doğal gaza sahip ülkelerde çelik üretiminde kullanılan hurda miktarında artış görülmektedir ve ek yeni çelik üretim kapasite artışları beklenmektedir
f. Asya ülkelerinin artan hurda talebini Avrupa’dan karşılamaya başlaması
i. Hindistan ve Güney Kore başta olmak üzere, Asya ülkelerinin artan hurda taleplerini Asya’nın hurda merkezi Japonya’dan daha fazla karşılayamamaları sonucunda Avrupa’ya yani Türkiye’nin ana ithalat pazarlarına odaklanmış olmaları
g. Avrupa Birliği çevre direktifleri
i. AB’nin yeni çevre direktifleri kapsamında Türkiye’nin 3 grup ülkeler arasında sınıflandırılması ve Türk Çelik sektörünün Avrupa’dan yapacağı hurda ithalatına potansiyel engel teşkil eden bariyerlerinin oluşturulması
2. Belirlenen bu noktalar çok basit şekilde Türkiye için hurda ithalatı noktasında 3 ana etki oluşturmaktadır. Bunlar:
a. Mevcut hurda için artan rekabet
b. Artan arz ve arz güvenliği sıkıntısı
c. Artan fiyatlar
3. Belirlediğimiz bu etmenler ışığında Dünya’nın en büyük hurda ithalatçısı olarak Türkiye’nin iyileştirmesi gereken açık noktaları:
a. Sahip olunan ithalat potansiyelini kullanabilecek yerleşik bir ithalat stratejisinin bulunmaması
b. Tedarikçilerle sadece satın alma bazlı ilişkiler kurulmuş olması
c. Türkiye hurda standartları ve kalite kontrol süreçlerinin eksiklikleri
d. Sahip olunan satın alım hacmine karşılık olarak tedarikçiler üzerinde yeterli baskı kurulamaması
4. Bu açık noktaların giderilmesi için gerekli olan stratejik aksiyonlarımız:
a. Ulusal tedarik stratejisinin oluşturulması
i. Ortak satın alım potansiyelinin değerlendirilmesi
ii. Mevcut satın alım şartlarının değiştirilmesine/iyileştirilmesi yönelik stratejilerin geliştirilmesi
iii. Hurda ithalatı için yeni ülkelerin/firmaların belirlenmesi
iv. Stratejik tedarikçi geliştirme programlarının uygulanması
b. Türkiye’yi küresel arenada temsil edecek bir Hurda ve Geri Dönüşüm Merkezinin kurulması
i. Merkezin hurda standartlarını belirlemesi
ii. Merkez üzerinden gerekli kalite kontrol ve gümrük süreçlerinin belirlenmesi
iii. Merkez üzerinden tedarikçi sınıflandırması ve tedarikçi değerlendirmesi ışığında tedarikçi yönetiminin sağlanması
c. İç piyasada hurda odaklı geri dönüşüm stratejilerinin yeniden gözden geçirilmesi ve hurda potansiyelinin hızlıca arttırılmasına yönelik çalışmaları yapılması
i. Ana hurda üreten sektörler özelinde (otomotiv, inşaat, makine ve tarım makineleri) hurda tedarik zincirinin düzenlenmesi ve güçlendirilmesi
ii. Belirli devlet teşvik ve destekleriyle hurda potansiyelinin arttırılması ve belirli bir süre için dışa bağımlılığın azaltılması ve küresel stratejiler uygulanması için zaman kazanılması
iii. Hurdacılar ve geri dönüşüm şirketlerinin kontrol ve iyileştirme potansiyellerinin yeniden gözden geçirilmesi ve bu firmalara kısa ve orta vadeli hedefler konularak hurda işleme kapasitelerinin ve işleme kalitelerinin geliştirilmesi
B. İTHAL HURDANIN TÜRK EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Türk Çelik Sektörü son yıllarda yakaladığı önlenemez büyümeyi, çoğunlukla sektöre yön veren girişimci ruhlu firmaların çoğalması ve kapasite arttırmalarıyla başarmıştır. Bu firmalar daha çok elektrikli ark ocaklarıyla (EAF) çelik üretmekte ve bu nedenle hurdayı hammadde olarak kullanmaktadırlar.
Ülkemiz gelişmekte olan bir ülke olması nedeniyle ve geri dönüşüm çalışmalarının gelişmiş ülkelere nispeten daha geç başlamasından dolayı, Çelik sektörünün ihtiyacı olan hurda miktarı hem iç pazardan hem de dış pazardan sağlanmıştır.
2012 verilerine dayalı çalışmamıza göre, Türkiye toplam 34.3 Milyon tonluk nihai çelik üretimi için 32.2 Milyon tonluk hurda kullanmıştır. Bu hurda miktarının 22.4 Milyon tonu yurtdışından, 9.7 Milyon Tonu ise yurtiçinden sağlanmıştır. Yurtdışından alınan hurdanın değeri ise toplamda 9.4 Milyar Doları bulmaktadır.
Bu bağlamda yıllardan beri Türk Çelik Sektörü üzerinde, yurtdışından yapılan hurda alımından dolayı, sektörün sadece cari açığa neden olduğunu ima eden bir imaj belirmiştir.
Çalışmamız kapsamında bu imajın rakamsal olarak etkilerini belirlemeye çalıştık ve sektörün bu negatif imajın tam tersine dış ticarette ülkemizi destekleyen bir potansiyeli olduğunu belirledik. Ana başlıklarla:
- Türk Çelik sektörü, hurda ithalatı sayesinde dış pazarda önemli bir çelik ihracatçısı olmuştur
- Türk Çelik sektörü, hurda ithalatı sayesinde, otomotiv, beyaz eşya, makine, tarım aletleri, elektrik ve elektronik sektörü başta olmak üzere birçok sektörün ihracatına destek olmaktadır
- Türk Çelik sektörü, hurda ithalatı sayesinde ülkemizde ciddi anlamda istihdam sağlamaktadır
Hurdanın Türk çelik sektörü ve ülkemiz için önemini belirli senaryolar ışığında inceledik ve genel olarak aşağıdaki bulgulara eriştik:
1. Eğer Türkiye çelik üretmek için hurda yerine yarı mamul ithal etmiş olsaydı 2012 ticaret açığının 5.3 Milyar Dolar daha fazla olacaktı.
2. Eğer Türkiye hurda ithalatını durdurup sadece yerli hurda ile çelik üretimi yapacak olsaydı minimum 9.4 Milyon ton, maksimum 15.3 Milyon ton çelik üretebilecekti. Bu da 2012 nihai çelik üretimi rakamımız olan 34.3 Milyon ton’a göre Türkiye’yi global arenada çok güçsüz bir rakip konumuna sokacaktı.
3. Sadece yerli hurda ile yapılan üretim teknik olarak mevcut hurda verimliliğini düşürecek ve 2012 rakamlarıyla ton başına yaklaşık 40 dolarlık ekstra bir üretim maliyeti ekleyecekti
4. Sadece yerli hurda ile yapılan üretim Türkiye’nin nihai çelik ihracatına çok ciddi bir darbe vuracağı için, toplam ticaret açığında 7.6 Milyar Dolar daha fazla zarara neden olacaktı
5. Bunlara ek olarak, hurdanın ithal edilmemesi gibi bir senaryo sektörün istihdamını da direkt etkileyecektir. Yaptığımız çalışma sonuçlarına göre 2012 yılında yaklaşık 33000 kişiye direkt istihdam sağlayan Türk Çelik sektörü, hurda ithalatı olmadan minimum 14000, maksimum 23000 kişiye istihdam sağlayabilecekti
Bunlara ek olarak, 2012 yılı koşulları ve üretim miktarları ele alınarak yapılan çalışmaya göre:
1. Yapılan toplam hurda ithalatının 3.2 Milyar dolarlık kısmı Türkiye’nin 6.5 Milyar dolarlık çelik ihracatına katkı sağlamaktadır
2. Yapılan toplam hurda ithalatının 0.5 Milyar dolarlık kısmı Türkiye’nin 15 Milyar dolarlık toplam otomotiv ihracatına 0.7 Milyar dolarlık dolaylı katkı sağlamaktadır
3. Yapılan toplam hurda ithalatının 0.2 Milyar dolarlık kısmı Türkiye’nin 4.2 Milyar Dolarlık beyaz eşya ihracatına 0.3 Milyar dolarlık dolaylı katkı sağlamaktadır
4. Yapılan toplam hurda ithalatının yaklaşık 0.8 Milyar dolarlık kısmı Türkiye’nin metal ürünler, makine, elektrik ekipman ve diğer ulaşım sektörlerinde yaptığı toplam ihracata 1.2 Milyar dolarlık dolaylı katkı sağlamaktadır
5. Tüm rakamlar toplandığında yaklaşık olarak toplam hurda ithalatının 4.7 Milyar dolarlık kısmı ile 8.6 Milyar dolarlık ihracat sağlanmaktadır
6. Buna ek olarak, yurt içindeki çelik tüketimi için kullanılan ithal hurda, Türkiye’nin daha az maliyetle büyümesine katkıda bulunmakta ve birçok son üretici sektörünün ülkemizde gelişmesine destek vermektedir
Bu rakamlar göz önüne alındığında, hurda ithalatı, aslında söylendiği gibi Türkiye’nin cari açığını tetikleyen bir pozisyonda değil; tam aksine, ülkemizin daha az maliyetle büyümesine, birçok sektörün ihracatına katkısına, çelik sektörünün ihracat anlamında rekabetçi pozisyonuna ulaşmasına ve ülkemizdeki istihdamın artmasına yardımcı konumda bulunmaktadır.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.