Jeopolitik gelişmeler Türkiye çelik sektörü için yeni fırsatlar doğurabilir
SteelOrbis Piyasa Sohbetleri, 27 Şubat’ta Bursa’da Tatçelik’in ana sponsorluğunda gerçekleşti. Çelik sektörünün 2024 yılı performansı ve 2025 beklentilerinin tartışıldığı toplantıda, Türkiye’nin yeşil dönüşüm süreci, ihracat stratejileri ve küresel piyasalardaki değişimler ele alındı. Tatçelik, yeni galvanizli sac hattı ile ithalat bağımlılığını azaltmayı hedeflerken, sanayiciler 2025’te döviz kuru, işçilik maliyetleri ve Çin’in etkisinin en büyük zorluklar olacağını vurguladı.
27 Şubat Perşembe günü Tatçelik’in ana sponsorluğunda, Bursa Hilton Bursa Convention Center & Spa Hotel’de 650’ye yakın katılımcıyla gerçekleşen SteelOrbis Piyasa Sohbetleri toplantısında Türkiye çelik sektörünün 2024 yılı performansı ve geleceğe dair beklentiler paylaşıldı. Medya sponsoru ise Demir Çelik Store oldu.
SteelOrbis Genel Müdürü Murat Eryılmaz’ın yaptığı açılış konuşmasının ardından Tatçelik Satış ve Pazarlama Direktörü Gülçin Şimşek, Tatçelik’in 2024 yılını nasıl geçirdiğine ve 2025’ten neler beklediğine dair görüşlerini paylaştı. Devreye aldıkları üçüncü galvanizli sac hattı ile ülkenin ithalata bağımlılığını düşürmeyi hedeflediklerini ifade eden Şimşek, galvanizli kapasitelerini 1,4 milyon mt’a çıkardıklarını söyledi. Bununla birlikte 1,5 milyon mt soğuk haddeleme kapasitesine sahip olan Tatçelik, başta beyaz eşya ve otomotiv sektörlerinin ihtiyacını karşılıyor.

Çelik sektörünün karbonsuzlaşma sürecinde enerjinin kritik bir rol oynadığını belirten Şimşek, “Tatçelik olarak temiz enerji üretimi için önemli adımlar attık ve grup firmamız olan Şule Enerji’nin inşa ettiği 11 adet rüzgar türbinimiz devreye girdiğinde yılda 250 milyon kW/sa elektrik üretmeye başlayacağız. Ereğli fabrikamızdaki güneş santrallerine yenilerini ekliyoruz. Saha çalışmalarına başladığımız yeni rüzgar santrallerinin ise 2026’nın başında devreye girmesini bekliyoruz,” dedi.
Şimşek’e göre 2024’ten 2025’e geçerken küresel piyasalarda yerelleşme hız kazandı. 2025’te Çin’in yerel tüketime yoğunlaşıp agresifliğinin azalacağını belirten Şimşek, Türkiye’nin komşularında korumacılık sonucunda yerel fiyatların artacağını ve Türkiye’nin dış piyasalara verdiği teklifleri yukarı çekebileceğini ifade etti. Bölgedeki jeopolitik krizlerin sona ermesiyle Türkiye’nin daha fazla fırsat yakalayabileceğini vurguladı.
"Tatçelik, Yılı İhracat Şampiyonu Olarak Kapattı"
Murat Eryılmaz moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşan Tatçelik Otomotiv & Beyaz Eşya Satış Müdürü Turgut Kırma, 2024 yılının da Türkiye çelik sektörü için 2023 gibi zorlu bir yıl olduğunu ancak başarıyla kapattıklarını söyledi. Piyasa oyuncularının, belirsizliklere rağmen ihracatlarını artırarak ayakta kalmayı başardıklarını belirten Kırma, Tatçelik’in yılı ihracat şampiyonu olarak tamamladığını ifade etti.
Orta Doğu’da yaşanan gelişmeleri değerlendiren Kırma, Türkiye çelik sektörünün en büyük avantajının esneklik olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Yakın çevremizde savaşlar var. Ancak Birleşmiş Milletler raporuna göre hem Suriye hem de Ukrayna’da 400 milyar doların üzerinde yatırım gerektiren bir yeniden yapılandırma süreci başlayacak. Eğer bu talep bizden karşılanırsa ciddi bir avantaj sağlayabiliriz.”
Bununla birlikte Türkiye’de yeşil dönüşüm hakkında konuşan Kırma, elektrik ark ocaklı üretimin Türkiye’yi çok öne çıkarmadığını ve hidrojen gibi alternatif hammaddelere yönelinmesi gerektiğini vurguladı.
"2025’te Sanayiciler İçin Döviz Kuru, İşçilik Maliyetleri ve Çin Tehdidi Ön Planda Olacak"
Ermetal Otomotiv Genel Müdür Yardımcısı Selçuk Karabaşak, 2025 yılında Türk sanayicilerin en büyük gündem maddelerinin döviz kuru, işçilik maliyetleri, faiz oranları, enflasyon ve Çin tehdidi olacağını söyledi. Diğer ülkelerdeki sanayicilerin aldığı devlet teşviklerine dikkat çeken Karabaşak, Türkiye’de sanayicilerin destekler konusunda yetersiz bırakıldığını belirtti.
“Son beş yılda odağımızı ihracata kaydırdık. 2030 yılına kadar aldığımız kontratlar, ihracat payımızı %35’e çıkarabileceğimizi gösteriyor. Ancak 2030’dan sonra Çin’in otomotiv sektöründeki konumu belirsiz,” dedi.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması konusunda da değerlendirmelerde bulunan Karabaşak, Türkiye’de farkındalığın düşük olduğunu ve yeşil çelik dönüşümünün nasıl gerçekleşeceğinin bir an önce belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
"Türk Üreticilerin Avrupa Pazarına Ulaşabilmesi İçin Alternatif Yollar Geliştirmesi Gerekiyor"
Bamesa Çelik Satınalma Direktörü Sinan Küçük, Türk üreticilerin Avrupa’ya ihracat yapabilmek için Dahilde İşleme Rejimi’ni kullanarak Çin’den ithal malzeme almak zorunda kaldığını belirtti. Bununla birlikte ihracat odaklı kapasitelere bağlı olarak yapısal bir dengesizlik yaşandığını söyledi.
Yeşil dönüşüm hakkında konuşan Küçük, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) için henüz tam anlamıyla hazır olmadığını ve İngiltere’nin bu geçişi 2028’e ertelediğini belirtti.
“Bazı konularda ilk olmamak avantaj olabilir. Seri üretimde hidrojenin nasıl kullanılacağı meçhul. Diğer taraftan karbon yakalama teknolojileri daha hızlı gelişmeye başladı,” diyerek enerji dönüşümündeki belirsizlikleri vurguladı.
Otomotiv sektörü özelinde konuşan Küçük, uzun vadeli kontratlar nedeniyle çelik üreticilerinin bu sektörü tercih ettiğini ve sürecin öğretici bir yönü olduğunu ifade etti.
Ekonomik Değerlendirme: "Büyümeden Fedakârlık Yapılmalı"
Panelin ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Türkiye ekonomisinin yakın dönemine dair bir sunum gerçekleştirdi.

Aslanoğlu’na göre, Türkiye’de kalıcı bir sürdürülebilirlik sağlanması ve enflasyonun kontrol altına alınması için büyümeden bir miktar fedakârlık yapılması gerekiyor.
“Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda küresel ticarette daha fazla korumacılık görebiliriz. Bu da Türkiye gibi ülkeleri doğrudan etkileyebilir,” diyerek küresel belirsizliklerin altını çizdi.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.