Muammer Bilgiç: Türkiye Çelik Sektörü Yeşil Dönüşümde Geç Kalırsa Avrupa Pazarını Kaybeder
Muammer Bilgiç, Demir Çelik TV’ye verdiği röportajda, çelik sektörünün en büyük sorunlarından birinin fazla kapasite olduğunu belirterek, bu durumun küresel rekabeti zorlaştırdığını ve Türkiye’nin kapasite kullanım oranlarını artırması gerektiğini söyledi. Yeşil dönüşüm sürecinin giderek daha önemli hale geldiğini vurgulayan Bilgiç, çelik üreticilerinin karbon ayak izi ve sürdürülebilirlik kriterlerine uyum sağlamaması halinde Avrupa pazarında ciddi kayıplar yaşayabileceğini ifade etti.
Kallanish Steel Scrap 2025 Etkinliği’nden Özel Röportaj
Demir Çelik TV olarak, Bilecik Demir Çelik A.Ş. İcra Kurulu Üyesi Muammer Bilgiç ile 42 yıllık tecrübesini ve sektörün bugünüyle yarınını nasıl yorumladığını konuşmak üzere bir araya geldik. 2024 yılını genel hatlarıyla değerlendiren Bilgiç, fazla kapasite sorunundan yeşil dönüşüme, jeopolitik risklerden ithalat çelişkisine kadar pek çok konuyu masaya yatırdı.
2024’ün Genel Değerlendirmesi: “Üretim Rekorları ve Düşük Kârlılıklar”
Bilgiç, 2024 yılının hem dünya hem de Türkiye için iyi bir çelik üretim dönemi olduğunu ancak kârlılıkların düşük seviyelerde kalmasının sektörün geleceğine dair kaygıları artırdığını ifade etti. Nihai çelik ürün üretiminde rekor seviyelere ulaşılmış olsa da sıvı çelik üretiminin 2021’in gerisinde kaldığını vurgulayan Bilgiç, “Bu tablo, en üst üretim potansiyelimizin hâlâ sürdüğünü gösteriyor ama kârlılıktaki düşüş önümüzdeki yıllarda da büyük bir sorun olarak karşımıza çıkacak” dedi.
Jeopolitik gelişmelerin 2024’te çelik ticaretinde belirsizliğe neden olduğunu anlatan Bilgiç, komşu ve bölge ülkelerdeki çatışmalar, küresel ölçekteki siyasi gerginlikler ve tedarik zincirindeki kırılmaların fiyat istikrarını zorladığını belirtti. Bu çalkantılı ortamda Türkiye’de yine de “tarihî düzeyde nihai çelik ürün üretimi” yapıldığını hatırlatan Bilgiç, “Kısa vadede büyük bir değişim beklemesem de sektörümüz, orta ve uzun vadede yapısal sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacak” ifadesini kullandı.
Fazla Kapasite: “En Büyük Sorun Hem Dünyada Hem de Türkiye’de”
Röportajın öne çıkan teması, hem dünya hem de Türkiye çapında yaşanan “fazla kapasite” meselesi oldu. Bilgiç, bu durumun yalnızca iç pazarda değil, uluslararası arenada da fiyat baskısına yol açtığını ve pazar payı arayışını zorlaştırdığını dile getirdi:
“Dünyadaki ve ülkemizdeki çelik sektörünün en büyük problemi, fazla kapasitenin getirdiği verimsizlik. Bu durum, kapasite kullanım oranlarının 60’larda kalmasına neden oluyor.”
Türkiye’nin hâlen dünyanın 7. veya 8. büyük çelik üreticisi konumunda bulunmasına rağmen 17 milyon ton çelik ithal etmesini “tartışılması gereken bir çelişki” olarak nitelendiren Bilgiç, ülkedeki kapasite büyüklüğünün gerçek potansiyele tam olarak çevrilemediğinin altını çizdi.
Yeşil Dönüşüm ve ESG Kriterleri: “Farkındalık Artıyor, Ama Yeterli Değil”
Bilgiç, çelik sektörünün geleceğinde “yeşil dönüşüm” kavramının belirleyici rol oynayacağını şu sözlerle vurguladı:
“Dünyada ve Türkiye’de yavaş yavaş yeşil dönüşümün önemine dair bir farkındalık oluşuyor. Karbon ayak izi, su ayak izi ve diğer ESG (Environmental, Social, Governance) kriterleri gün geçtikçe daha fazla gündeme geliyor.”
Bilecik Demir Çelik olarak bu alanda sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini aktaran Bilgiç, yine de sektörün büyük bölümünde yeşil dönüşüme gereken önemin verilmediğini söyledi. Avrupa Birliği başta olmak üzere küresel pazarlardaki karbon düzenlemelerinin er ya da geç Türk üreticileri de sıkıştıracağını, dolayısıyla bu alanda adım atmanın rekabetçilik için kritik olduğunu belirtti.
Jeopolitik Belirsizlikler: “Pazar ve Tedarik Zincirleri Baskı Altında”
2024 yılını şekillendiren bir diğer faktör de jeopolitik riskler oldu. Bilgiç, çevre coğrafyalarda yaşanan çatışmalar ve küresel ölçekteki siyasi tansiyonun “kaos rüzgârı” estirdiğini söyledi. Bu durumun pazar ve tedarik zincirlerini sert şekilde etkilediğini belirterek, “Bölgemizde ve dünyada belirsizlik ne kadar yüksekse, ticari ilişkilerde ve fiyat yapılarında oynaklık o kadar artıyor” dedi.
Üretim rekorları kırılmasına rağmen düşük kârlılık çarkının bir nedeninin de bu belirsizlik olduğuna dikkat çeken Bilgiç, “Sektörün dayanıklılığını artırması için öngörülemezliklere karşı sağlam stratejiler geliştirmesi şart” diye konuştu.
Ürün Çeşitliliği ve İç Piyasa Dengesizlikleri
Fazla kapasitenin yanı sıra “ürün cinsi ve iç piyasa ihtiyaçlarının tam örtüşmemesi” konusunun da kritik olduğuna değinen Bilgiç, Türkiye’nin ürettiği bazı ürünleri dış pazarda talep gören hale getirmesi, iç pazarda ihtiyaç duyulan çelik tipleri konusunda ise yetersiz kaldığını söyledi. Bu dengesizliğin, hem ithalata bağımlılığı artırdığını hem de sektörün rekabet gücünü düşürdüğünü kaydetti.
“Ar-Ge, katma değeri yüksek çelik türlerinin geliştirilmesi ve ürün portföyünün iyileştirilmesi, fazla kapasiteyi avantaja dönüştürebilir. Şu anda yeterince kullanılmayan kapasite, doğru ürün gamı ve doğru pazarlama stratejileriyle daha verimli hale getirilebilir.”
Geleceğe Bakış: “Kısa Vadede Radikal Değişiklik Yok, Ama Uzun Vadede Zorluk Çok”
Muammer Bilgiç, röportajın son bölümünde kısa vadede önemli bir değişiklik beklemediğini, ancak 2025-2030 sonrasında yeşil dönüşümün ve fazla kapasite sorunlarının iyiden iyiye belirginleşeceğini söyledi. Bu süreçte enerji maliyetlerinin yüksekliği ve düşük kârlılığın devam etmesinin sektördeki şirketler için büyük bir meydan okuma olacağını vurguladı.
“Türkiye Çelik sektöründe 2030 ve ötesinde, çevre dostu teknolojilerle rekabet gücünü yükselten firmalar ayakta kalacak. Fazla kapasiteyi yönetemeyen ve ürün çeşitliliğini geliştiremeyen üreticiler için süreç daha sancılı olacak” diyen Bilgiç, sektörün tüm paydaşları—şirketler, kamu kurumları ve sivil toplum örgütleri—arasında kapsamlı bir iş birliği gerektiğini belirtti.
Son Sözler: “Barış, Huzur ve Doğru Dönüşüm”
Röportajı noktalarken Muammer Bilgiç, “Birbirimize, çevremize ve gezegenimize karşı sorumluluğumuz var” diyerek hem sektör hem de bölge için barış, huzur ve sürdürülebilir bir dönüşüm çağrısında bulundu. Sektörde yaşanan tartışmaların daha bilime, veriye ve sağduyuya dayalı olması gerektiğini söyleyerek, “Fazla kapasite, yeşil dönüşüm ve jeopolitik riskler konularında doğru adımlar atarsak, büyük dönüşümün kazananı olabiliriz” mesajını verdi.
Bu kapsamlı söyleşi, Türk çelik sektörünün önündeki en büyük sınavları yeniden hatırlatarak çözüm yollarının da altını çiziyor. Fazla kapasitenin avantaja çevrilmesi, yeşil dönüşümün hızlanması ve rekabet gücünün korunması için Muammer Bilgiç’in vurguladığı temel başlıklar, önümüzdeki dönemde sektör paydaşları için yol gösterici nitelikte görünüyor.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.