Şubat ayında, dünya ham çelik üretiminin, 2009 yılının aynı ayına kıyasla, 24.2 oranında artışla, 108 milyon ton seviyesinde gerçekleştiği ve bütün büyük çelik üreticilerinin üretimlerinin arttığı bildiriliyor. Ocak-Şubat döneminde ise, dünya ham çelik üretiminin 27.6 oranında artışla, 173 milyon tondan, 221 milyon tona ulaştığı kaydediliyor.
Şubat Ayında En Fazla Ham Çelik Üreten Ülkeler (‘000 ton)
2010 2009 değişim
1. Çin Halk C. 50.357 41.113 22,5
2. Japonya 8.435 5.479 54,0
3. A.B.D. 5.980 3.952 51,3
4. Hindistan 4.900 4.652 5,3
5. Rusya 4.690 4.332 8,3
6. G.Kore 3.943 3.155 25,0
7. F.Almanya 3 419 2.545 34,3
8. Ukrayna 2.565 2.317 10,7
9. Brezilya 2.446 1.654 47,9
10. İtalya 2.164 1.684 28,5
11. TÜRKİYE 1.821 1.791 1,6
12. Tayvan 1 545 1 055 46,5
13. İspanya 1.343 989 35,8
14. Meksika 1.175 1.012 16,1
15. Fransa 1.127 1.025 10,0
Toplam 107 541 86 610 24,2
Dünya Çelik Derneği (WSA) rakamlarına göre, Çin’in ham çelik üretiminin, 22.5 oranında artışla, 50.4 milyon ton, Japonya’nın üretiminin 54 oranında artışla, 8.4 milyon ton, Güney Kore’nin üretiminin 25 oranında artışla, 3.9 milyon ton ve ABD’nin üretiminin 51 oranında artışla, 6 milyon ton seviyesine yükseldiği bildiriliyor.
Ocak-Şubat Döneminde En Fazla Ham Çelik Üreten Ülkeler (‘000 ton)
2010 2009 değişim
1. Çin Halk C. 102.892 82.053 25,4
2. Japonya 17.159 11.857 44,7
3. A.B.D. 12.214 8.034 52,0
4. Hindistan 10.330 9.372 10,2
5. Rusya 9.880 8.235 20,0
6. G.Kore 8.455 6.563 28,8
7. F.Almanya 6 916 5.209 32,8
8. Ukrayna 5.291 4.440 19,2
9. Brezilya 5.197 3.270 58,9
10. İtalya 4.040 3.288 22,9
11. TÜRKİYE 3.880 3.811 1,8
12. Tayvan 3 255 2 055 58,4
13. İspanya 2.701 1.918 40,9
14. Meksika 2.475 1.970 25,6
15. Fransa 2.263 1.882 20,3
Toplam 220 983 173 171 27,6
Üretimini 28.6 oranında artışla, 13.35 milyon tona yükselten AB bölgesinde, Almanya’nın üretiminin 34.3 oranında artışla, 3.4 milyon ton, İtalya’nın üretiminin 28.5 oranında artışla, 2.2 milyon ton, İspanya’nın üretiminin 35.8 oranında atışla, 1.3 milyon ton ve Fransa’nın üretiminin 10 oranında artışla, 1.1 milyon ton seviyesinde gerçekleştiği ifade ediliyor.
Şubat ayında, İtalya’nın üretimi 28.5 oranında artışla, 2.2 milyon ton seviyesinde gerçekleşirken, Türkiye’nin üretimindeki artışın yalnızca 1.6 ve üretimin 1.8 milyon ton seviyesinde kalmasıyla, Şubat ayı ve Ocak-Şubat dönemi üretim rakamların dikkate alındığında, Türkiye’nin yeniden 11. sıraya gerilediği gözleniyor.
Diğer büyük çelik üreticisi bölgeler arasında, BDT’nin üretiminin 7.7, Kuzey Amerika’nın üretiminin 41.2, Afrika’nın üretiminin 6, Orta Doğu’nun üretiminin 17, Asya’nın üretiminin ise, 24.8 oranında artış gösterdiği belirtiliyor.
LME, temmuz sonunda, global kütük kontratlarını başlatacak
Londra Metal Borsası’nın, mevcut Akdeniz ve Uzak Doğu kütük kontratlarını 28 Temmuz 2010 tarihinde birleştirme kararı aldığı, bu kararda piyasa dinamiklerinin etkili olduğu, 2008 yılının Nisan ayındaki başlangıcından bugüne kadar, büyük bir bölümü Akdeniz kontratlarında olmak üzere, toplam 3.5 milyon ton vadeli kütük satış hacmine ulaşıldığı bildiriliyor.
Birleştirme işlemi çerçevesinde, mevcut Uzak Doğu kontratlarında teslimat noktaları konumunda bulunan Johor, Malezya ve Incheon’un, Akdeniz kontratlarındaki teslimat noktalarına entegre edileceği ifade ediliyor.
AB’li ithalatçılar “Karbon Vergisi” ödemek zorunda kalabilirler
İngiltere’de yayımlanan Karbon Güven Raporu’nda, kısa vadede, Avrupa’da yerleşik entegre çelik üreticilerinin, bedelsiz CO2 hisselerinden yararlanabilecekleri, orta vadede, endüstrinin genel olarak sınır düzenlemeleri ile karşı karşıya kalacağı hususlarının dile getirildiği bildiriliyor.
Bu gelişmelerin, 2013 yılında başlayacak olan AB Emisyon Ticaret Planı’nın 3. aşamasında karbon sızıntısı riski ile doğrudan ilgili olduğu, sınır ayarlamaları içerisinde, karbon maliyetlerini tazmin edecek şekilde sınırda fiyatların ayarlanmasının bulunduğu, bu durumun da, AB’nin çelik ithalatı ve ihracatının daha rekabetçi çerçeveye oturmasına imkan sağlayacağı ifade ediliyor. Ancak, ithalat vergileri gibi, bu tür düzenlemelerin, Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun olmayabileceği değerlendiriliyor.
Bu nedenle, AB’de yerleşik çelik ithalatçılarına, izin ve kredi alma zorunluluğunun getirilebileceği önerisinin yapıldığı raporda, bu işlemin bir tonluk çelik için belirlenebilecek sabit bir karbon oranı üzerinden gerçekleştirilebileceği, bu sayede, ithal ürünlerin maliyet ve fiyatlarının, yerel endüstri ile aynı seviyelere getirilebileceği, uygulamanın bu şekilde gerçekleştirilmesi halinde, DTÖ kurallarına uygun olacağı, başka bir olası uygulamanın ise, AB’ye ihracat yapan üreticilere, karbon maliyetlerinin AB’deki üreticilerin seviyesine yükseltilebilmesini teminen, karbon kredisi satın alma zorunluluğuna yer verilebileceği hususlarına değinildiği bildiriliyor.
Raporda, ihraç satışlarda, yüksek maliyetlerin geri ödenmesinin yasal açıdan sıkıntı yaratacağı ve bu konuların ikili görüşmeler yoluyla çözüme kavuşturulabileceği kaydediliyor.
Eurofer’in rapor ile ilgili olarak, henüz doğrudan bir açıklama yapmadığı, ancak daha önceki açıklamalarında, emisyonlar konusunda uluslar arası düzeyde bir anlaşmanın yapılmaması halinde, “Avrupa’daki çelik üreticilerinin, ulaşılabilir bir referans seviye çerçevesinde, ihtiyaçlarının 100’ünü karşılayacak, bedelsiz izinleri kabul edeceğini” ve buna ilave olarak sınır düzenlemelerinin de gerçekleştirilebileceğini belirtmiş olduğu ifade ediliyor.
2010 yılında, MENA’nın talebi 70 milyon tona yükselecek
2010 yılında, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın (MENA) çelik talebinin 4 milyon ton artışla, 70 milyon tona yükseleceğini belirten Demir Çelik İstatistikleri Bürosu’nun (ISSB), artan üretim kapasitesine rağmen, bölgenin cazip bir ithalat merkezi olmaya devam edeceğini, 2009 yılında 43 milyon ton seviyesinde bulunan bölgenin ithalatının, 2010 yılında 45 milyon tona yükseleceğini, artan kapasite sayesinde, yerli üreticilerin üretimlerinin ise, 2009 yılındaki 21 milyon ton seviyesinden, 25 milyon tona yükseleceğini söylediği bildiriliyor.
MENA bölgesinin çelik ithalatının 41’inin nervürlü demirden, büyük bir bölümü kütük olmak üzere, 18’i yarı mamulden oluştuğunu, bölgenin ithalatı içerisinde, 41 oranındaki payı ile AB’nin ilk sırada yer aldığını, AB’yi 31 oranındaki payı ile Türkiye’nin takip ettiğini belirten ISSB yetkilisinin, Mısır ve İran’ın bölgedeki önemlerinin artmaya başladığını, bu iki ülkenin üretiminde de yüksek oranlı artış yaşanmasının beklendiğini söylediği ifade ediliyor.
2009 yılında, Çemtaş’ın kârı 95 oranında düştü
2009 yılında, Çemtaş’ın kârının 95 oranında düşüşle, 1.16 milyon TL’ye (0.75 milyon Dolar) gerilediği, toplam kazançlarının ise, 38 oranında düşüşle, 110.7 milyon TL’ye (72 milyon dolar) gerilediği ifade ediliyor.
2009 yılında, Çemtaş’ın ham çelik üretiminin 23 oranında düşüşle, 93.921 tona, nihai mamul üretiminin 25 oranında düşüşle, 86.789 tona gerilediği, firmanın üretiminin 35.889 tonunu iç piyasaya, 50.758 tonunu ihraç piyasalara sattığı kaydediliyor.
Eurofer, demir cevheri fiyatlarındaki artış teklifleri karşısında şaşkın
Eurofer’in, çelik endüstrisinin halen ekonomik krizin olumsuz etkilerini üzerinden atamadığı bir dönemde, demir cevheri madencilerinin yüksek oranlarda fiyat artışı talep etmeleri karşısındaki şaşkınlığını dile getirdiği bildiriliyor.
Brezilya’da yerleşik demir cevheri üreticisi Vale’nin, Avrupa’daki müşterilerine, toz cevherde 80-90 fiyat artışı talebi ile geldiğini, parça cevher ve pelette ise daha yüksek oranlarda fiyat artışı talep ettiğini belirten Eurofer Genel Direktörü Gordon Moffat’ın, “Talep tarafındaki hiçbir şey bu fiyat artışını haklı çıkarmıyor. Son yıllarda pek çok kez fiyat artışları yaşandı. Ancak bu fiyat yükselişleri, artan talepte desteklendi. Geçtiğimiz yıl ise, dünya çelik tüketimi 8 oranında azaldı” dediği ifade ediliyor.
Vale’nin, yıllık referans fiyatlarının, spot piyasa fiyatlarını tam olarak yansıtması gerektiği yönündeki açıklamaları ile ilgili olarak Moffat’ın, “Hindistan’ın Çin’e yönelik satışları ile sınırlı olan mevcut spot demir cevheri piyasası, son derece küçük bir parçadır ve gerçek piyasa değerlerini yansıtmamaktadır. Gerçekte bu fiyat artışlarının nedeni, cevher piyasasındaki konsantrasyon seviyesidir. Madenciler, fiyatları dikte ediyorlar. Piyasada gerçek anlamda bir rekabet yok” dediği kaydediliyor.
2009 yılının ikinci yarısında, Çin’in demir cevheri üretimi arttı
2008 yılının aynı dönemine kıyasla, 2009 yılının ikinci yarısında, Çin’in ortalama tenör değeri 25 seviyesinde olan demir cevheri üretiminin 808 milyon tondan, 8.9 oranında artışla, 880.2 milyon tona yükseldiği bildiriliyor.
2009 yılının Ocak-Aralık döneminde, demir cevheri fiyatlarının 82 $/ton seviyesinden 118 $/ton seviyesine kadar yükselmesi nedeniyle, 2009 yılının Ocak ayında 47.24 milyon ton seviyesinde gerçekleşen üretimin, Aralık ayında 88.25 milyon tona yükseldiği haber veriliyor.
Bazı Çinli çelik üreticilerinin, ithal cevher tedariğindeki sıkıntı ve Ülke içerisindeki güçlü talep nedeniyle, yerli cevherin tenör oranının ortalama 25 seviyesinde bulunmasına rağmen, zorunlu olarak yerli cevher kullanmak zorunda kaldıkları ifade ediliyor.
ArcelorMittal’in, AB karbon izinlerini satma planı yok
ArcelorMittal’in, AB Karbon Emisyon Ticaret Planı (ETS) kapsamında aldığı izinlerden kullanmadığı kısmını satmak gibi bir planının olmadığını, gelecekte yapılabilecek olası satışlardan elde edilecek gelirlerin de, firmanın enerji verimliliğini arttırmaya harcanacağını açıkladığı bildiriliyor.
İngiltere merkezli Sandbag tarafından açıklanan bir raporda, ArcelorMittal’in 2008 yılında 14.4 milyon kullanmadığı izninin bulunduğuna, bu izinlerin toplam değerinin 200 milyon Euro seviyesinde olduğuna, 2009 yılından ise, 42 milyon ilave iznin kaldığına dikkat çekildiği haber veriliyor.
NDRC: Çin bu yıl 6 milyon ton çelik kapasitesini tasfiye edecek
2010 yılında, Çin Hükümeti’nin, 25 milyon ton/yıl pik demir ve 6 milyon ton/yıl ham çelik üretim kapasitesini tasfiye etmeyi hedeflediği bildiriliyor.
Çin Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonu’nun (NDRC), 2010 yılının sonuna kadar, Ülkenin toplam emisyonlarını 10 oranında azaltma ve birim GSYH başına enerji tüketiminin 20 oranında azaltılması hedefi doğrultusunda, eski teknoloji ile üretim yapan kapasitelerin kapatılmasına hız verileceğini açıkladığı bildiriliyor.
2009 yılında, 10 milyon ton/yıl pik demir ve 6 milyon ton/yıl ham çelik kapasitesini kapatmayı hedeflemiş olan Çin Hükümeti’nin, hedeflediğinin çok üzerinde, 21.1 milyon ton/yıl pik demir ve 16.9 milyon ton/yıl ham çelik üretim kapasitesini kapattığı bildiriliyor.
CISA: Vale cevher satış fiyatlarında 100 artış hedefliyor
Çin Demir Çelik Üreticileri Derneği’nin (CISA), Brezilya’da yerleşik Vale’nin, Çinli müşterilerine açık bir şekilde, 2010 yılı demir cevheri fiyatlarının 90-100 aralığında arttırılmasını önerdiğini açıkladığı bildiriliyor. Vale Başkanı Roger Agnelli’nin, fiyat görüşmelerinin halen devam ettiğini ve müşteriden müşteriye değişiklik gösterdiğini belirterek, fiyatların mevcut piyasa koşullarına göre ayarlanacağını vurguladığı, ancak CISA’nın iddiaları konusunda yorum yapmadığı haber veriliyor.
Mevcut durum itibariyle, referans fiyatlardan 100 oranında daha yüksek seviyede bulunan spot piyasa fiyatları ile referans fiyatlar arasında büyük bir fark olmasının makul olmadığını, spot piyasada çok daha yüksek fiyatlardan satılan cevherin, uzun vadeli kontratlarla indirimli olarak satılmasının bir anlamı olmadığını söylediği ifade ediliyor.
WSA, referans fiyat sistemi biterse, arz zinciri değişir
Demir cevheri ve kömürde, yıllık referans fiyatların yerini, spot piyasa fiyatlarının alması halinde, çelik ürünlerinin arz zincirinde değişim yaşanacağını belirten Dünya Çelik Derneği (WSA) Direktörü Ian Christmas’ın, “Demir cevheri firmalarının, kısa vadede kâr maksimizasyonu yapmak istedikleri gayet net bir şekilde anlaşılıyor. Ancak, arz-talep dengesi değiştiğinde, maden firmaları bundan pişman olabilirler. BHP Billiton, Rio Tinto ve Vale’nin fiyat beklentilerini dile getirdikleri bu oyunda, rekabete uygun olmayan bir fiyatlandırma tutumunun bulunduğu son derece açık” dediği kaydediliyor.
BHPB: demir cevheri alıcıları, kısa vadeli fiyatlandırmada buluşacak
BHP Billiton’un, müşterilerini yıllık referans kontrat fiyatları yerine daha kısa vadeli endeks tabanlı fiyatlandırmaya ikna etme mücadelesinden galip gelmek üzere olduklarını açıkladığı bildiriliyor. BHP Avustralya Başkanı Ian Ashby’nin, “Arz miktarının garanti altına alınması açısından uzun vadeli kontratlara girmeye hazırız. Bu görüşmelerde bizim istediğimiz, miktarlar uzun vadeli kontratlarla belirlense de, fiyatların piyasa koşullarını yansıtacak şekilde değiştirilmesidir” dediği, ancak cevher madencilerinin yıllık kontratları tamamen rafa kaldırarak, çeyreklik kontratlara geçtikleri yönündeki haberler konusunda yorum yapmadığı belirtiliyor.
MMK Atakaş enerji yatırımı planlıyor
MMK Atakaş’ın, yıllık 2.3 milyon ton kapasiteli yassı çelik tesisinin inşaatını 2011 yılına kadar tamamladıktan sonra, enerji üretimine yoğunlaşmayı planladığı bildiriliyor. Yıllık 450.000 ton/yıl kapasiteli sıcak daldırma galvanizleme tesisinde ve 200.000 ton/yıl kapasiteli ön boyama tesisinde deneme üretimlerine başlayan MMK Atakaş’ın, yıllık 330.000 ton boyuna kesme kapasitesine sahip çelik servis merkezinde, geçtiğimiz yılın Ocak ayından bu yana, faaliyetlerini sürdürdüğü belirtiliyor.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir:
Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın
görüşüne aykırı olabilir.