TÜYAP FUARCILIK TÜRK SANAYİSİNE DEĞER KATIYOR

"Tüyap olarak İstanbul’daki merkezimiz haricinde; Bursa, Konya, Adana ve Diyarbakır’da fuar merkezlerimiz var ve buraları işletiyoruz”

Tüyap Genel Müdürü İlhan Ersözlü ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.

Tüyap, gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında düzenlemiş olduğu başarılı fuarlarla sektörde varlığını hissettiriyor. Bu noktada bizlere Tüyap’ın kısa tarihçesinden ve grup şirketlerinden bahseder misiniz?

Tüyap, 28 Haziran 1979 tarihinde, İstanbul’da kuruldu. Ana faaliyet konusu yurt içinde ve yurt dışında fuar düzenlemek olan şirketimiz, ilk fuarlarını İstanbul Spor ve Sergi Sarayı ve İstanbul Taksim’de bulunan Etap Marmara Oteli’nde hazırladı. Hızla çoğalan projeler ve sanayi fuarlarına yöneliş, geniş fuar alanı ihtiyacını da beraberinde getirdi. 1996 yılında modern bir alt yapıya sahip Tüyap İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi hizmete açıldı. 2010 yılında yapılan yeni yatırımlarla Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’ne üç yeni salon daha eklenerek 120.000 m² kapalı ve 75.000 m² açık fuar alanı kapasitesine ulaşıldı. 12 ayrı salondan oluşan Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, Türkiye’de özel sektörün sahip olduğu tek ve en büyük fuar merkezidir. Şirketimiz, İstanbul’daki gelişim ve büyümesine paralel olarak, Anadolu’ya da birçok yatırım yaparak; Haziran 2002 tarihinde Bursa, Mayıs 2003 tarihinde Konya, Haziran 2006 tarihinde Adana ve son olarak da Ağustos 2008 tarihinde Diyarbakır fuar alanını hizmete sundu.

Tüyap’ın düzenlediği fuarlar, ülke sanayisini dünyada da belli noktalara taşıyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz ve bu katkının artırılması konusundaki çalışmalarınız nelerdir?

Fuarcılık, düzenlendiği çevreye büyük katkı sağlayan bir iş dalı. Alıcı ile satıcıyı, üretici ile tüketiciyi doğrudan bir araya getirerek ticaretin gelişmesine olanak sağlıyor. Fuarlar sayesinde, seyahat, konaklama, yiyecek, içecek hizmetleri hızla artıyor; mimarlar, dekoratörler, marangozlar, boyacılar, demirciler, gümrükçüler, nakliyeciler, tesisatçılar, elektrikçiler, onlara malzeme satanlar ve daha niceleri fuarlar sayesinde harekete geçiyor. Fuarlarımız sırasında katılımcı firmalarımızın yaptığı olumlu iş bağlantılarına ek olarak fuar şehrine gelen ziyaretçilerimiz otellerde konaklayıp restoranlarda yemek yiyip alışveriş yapıyor. Dolayısıyla düzenlediğimiz fuarlar sayesinde şehrin sosyal, kültürel, ekonomik hayatına önemli katkılarda bulunuyoruz. Fuarların en önemli katkısı ise ekonomik açıdan oluyor. Örnek vermek gerekirse MAKTEK Avrasya 2016 Fuarı 1.300’ün üzerinde tezgah ve makina satışı ile 1 milyar liralık iş hacmi sağlayarak ülke ekonomisine ciddi bir katkıda bulundu.

“Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi, Türkiye’de özel sektörün sahip olduğu tek ve en büyük fuar merkezidir”

Düzenlemiş olduğunuz başlıca fuarlardan ve fuar lokasyonlarından bahseder misiniz?

Tüyap olarak İstanbul’daki merkezimiz haricinde; Bursa, Konya, Adana ve Diyarbakır’da fuar merkezlerimiz var ve buraları işletiyoruz. Girdiğimiz, işletme yaptığımız şehirlere baktığınızda, hepsi fuarcılığı destekleyen unsurların olduğu şehirler. Bir fuar şehrinin içerisinde ne olmalı? Üretim, sanayi ve tüketim olmalı. Bunun yanında nüfus ölçeğinin belli bir oranda olması da önemli. Büyük nüfuslu şehirler, sanayi ile birlikte tüketimi de yanında getiriyor. Fuar organize ettiğimiz şehrin, diğer şehirlere olan ulaşımı ve bu şehirlerle olan alışverişi bizim için önemli bir kriter. Aynı zamanda konaklama imkanları ve şehrin altyapısı da dikkat edilmesi gereken konularımız arasında yer alıyor. Bütün bunları üst üste koyduğunuzda ve bu şartları sağladığınızda başarılı organizasyonları ortaya çıkarabiliyorsunuz.

İstanbul dışında Bursa, Konya, İzmir ve Kocaeli gibi şehirlerde de fuar organizasyonları düzenliyorsunuz. Sizce yurtiçi fuarların büyük şehirler dışında yapılması ülkeye ve sanayicilere ne gibi katkılar sağlar?

Artık İstanbul dışında çok ciddi bir ekonomi var ve bu ekonomi sürekli büyüyor. Durum böyleyken ekonomik koşullara uygun olarak düzenlenen tüm fuarlar ilgi görecektir. Ancak, ülkede yapılan 400 fuarın yarısı Anadolu’da yapılmamalı. Bir bölgede 40 fuar yapılacağına tüm bölgeyi toplayan ve gerçek anlamda ticaretin döndüğü 1-2 fuar çok daha sağlıklı bir çalışma olacaktır. Yaptığımız araştırmalarda, düzenlediğimiz fuarlara şehir dışından ortalama %35- 38 civarı ziyaretçi geldiğini tespit ettik. Örneğin Bursa, geçen seneyi 750-760 bin civarında total ziyaretçiyle kapattı. Yani bir yılda Bursa Fuar Merkezi’mize 250 bin civarında şehir dışından ziyaretçi geldi. Araştırmalarımızdan elde ettiğim verilere göre, şehir dışından gelen bir ziyaretçi, o şehirde 1.2 gün kalıyor ve bu zaman zarfında da 800 - 900 lira para harcıyor. Toplamda o şehrin ekonomisine büyük bir oranda rakamsal katkı sağlanıyor. Fuarlara ne kadar çok ziyaretçi gelirse oteller o oranda doluyor. Birçok alanda alışveriş canlanıyor ve o şehir kalkınıyor. Artık Anadolu fuarları, İstanbul’un ulusal bazda yaptığı fuarları devralıyor. Bundan on sene önce İstanbul’da yapılan fuarlar ulusal fuarlardı. Artık İstanbul’da yapılan fuarları uluslararası fuarlar kategorisinde değerlendirebiliriz. İstanbul dışında yapılan fuarlar da İstanbul’un eski görevini alıp ulusal bazda fuarlar haline geliyor.

Son dönemlerde gerek ülkemizde gerekse de dünya genelinde yapılan sektör fuarları artmış, fuarcılık alanında faaliyet gösteren şirket sayısı artmış durumda… Bu durum fuarcılık sektörüne ve sanayicilere nasıl yansıyor?

Ülkemizde yılda 400’ün üzerinde fuar yapılıyor. Bu kadar fuar organizasyonu, dünyanın hiçbir yerinde yok. Aynı zamanda ülkemizde 180 tane fuar firması var ki, bu kadar fuar firması da bizden başka bir yerde yok. Önümüzdeki birkaç sene içerisinde sektördeki taşlar yerine oturduğunda ülkemizde yapılan fuar sayıları düşecek. Daha nitelikli daha kaliteli ve niş konulu organizasyonlar ve Anadolu fuarları büyüyecek. Fuarcılık sayesinde, fuarı düzenlenen sektör hedef kitlesiyle bir araya gelerek iş anlaşmaları yapabiliyor. Katılım sağlayan alım heyetleri sayesinde satışlarda büyük artışlar yaşanıyor.

MAKTEK, düzenlemiş olduğunuz fuarlar içerisinde öncü organizasyonlardan biri olarak ön plana çıkıyor. Bizlere MAKTEK’in içeriğinden ve organizasyon yapısından bahseder misiniz?

MAKTEK, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MİB) işbirliği ile düzenlenen sektörün en büyük buluşması ve takım tezgâhlarının en önemli üreticilerini bir araya getirmesi açısından çok önemli bir organizasyon. Fuar, Türkiye’nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşmasında stratejik bir öneme sahip olan “Makina” ve “Takım tezgahları” sektörünün dünyaya duyurulmasında da önemli bir köprü görevi görüyor.

Önümüzdeki günlerde İzmir’de ilk kez düzenlenecek olan MAKTEK İZMİR Fuarı için geri sayım başladı. Bu fuar hakkında neler söylemek istersiniz?

Ege Bölgesi, ülkemizdeki sanayi kuruluşlarının yüzde 16’sını bünyesinde barındırıyor. Bu oldukça önemli bir oran ve Ege Bölgesi’nin taşıdığı büyük potansiyele işaret ediyor. İzmir ve Ege Bölgesi’nin gelişimine sunabileceğimiz katkılardan yola çıkarak alanlarında marka olmuş fuarlarımızı bu bölgelere de taşımaya karar verdik. Dönüşümlü olarak gerçekleştireceğimiz MAKTEK Fuarı, tekli yıllarda İzmir’de, çiftli yıllarda ise İstanbul’da sektörü bir araya getirecek. Geleneksel imalat sanayinin yerini, bilişim teknolojileriyle entegre olmuş üretim sistemlerine bıraktığı Endüstri 4.0, önümüzdeki 10 yıl içinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için yeni fırsatlar yaratacak. MAKTEK İzmir’de, Endüstri 4.0’a uygun üretim için gerekli makinalar sergilenecek. 43 bin m2 kapalı alanda gerçekleşecek fuar diğer büyük sanayi şehirlerinden ziyaretçileri de ağırlayacak. Geleceğin akıllı üretim teknolojilerinin görülebileceği fuarın bu yıl 250 milyon dolarlık iş hacmi yaratmasını hedefliyoruz.

. . .

İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.