Zeynep Aslan: İÇDAŞ olarak 64 ülkeye ihracat yapıyoruz
1970 yılından bu yana inşaat demiri ve alaşımlı çelik üreten İÇDAŞ üretim kapasitesiyle Türkiye'nin en büyük özel sektör çelik üreticilerinden birisi
1970 yılından bu yana inşaat demiri ve alaşımlı çelik üreten İÇDAŞ üretim kapasitesiyle Türkiye'nin en büyük özel sektör çelik üreticilerinden birisi
1970 yılından bu yana inşaat demiri ve alaşımlı çelik üreten İÇDAŞ üretim kapasitesiyle Türkiye'nin en büyük özel sektör çelik üreticilerinden birisi… Grup şirketleriyle birlikte 10 bine yakın çalışanı bulunan İÇDAŞ, üretim faaliyetlerini İstanbul ve Çanakkale' de sürdürüyor. Firmanın Halkla İlişkiler Uzmanı Zeynep Aslan, dergimizin sorularını sizler için yanıtladı.
İÇDAŞ’ın üretim yelpazesinde şuan için hangi ürünler bulunuyor?
Düz ve nervürlü inşaat demiri (8mm-60mm,6m-18m), Filmaşin (5,5mm-20mm) (endüstriyel kalite(DQ)& hasırlık kalite(MQ), Nervürlü filmaşin (6mm-16mm), Çelik kütük
Satışlarınızın iç pazar ve ihracat payları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Satışlarımız 50 yurtiçi, 50 ise ihracat olarak gerçekleşmektedir.
Güney ve Kuzey Amerika, Afrika, Uzakdoğu, Ortadoğu ülkeleri ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere toplam 64 ülkeye ihracat yapıyoruz.
Ülkemizde haddehanelerin hammadde konusunda çeşitli problemleri var. Bu problemleri ve sektörün diğer sorunlarını bizimle paylaşır mısınız?
Haddehanelerin problemleri olduğu kadar, elektrikli ark ocaklarıyla çalışan tesislerin de hammadde sorunu var. Dünya genelinde hammaddede büyük boyutlarda tekelleşme var. Demir cevheri üretimi üç büyük şirketin tekelinde, bu şirketlerin iki tanesi 1 yıldır birleşme için görüşme aşamamsındadır. Çelik üreticileri ise bunlara bağımlıdırlar.
Ülkemizdeki haddehanelere kütük temin edebilecek fabrikalar neden kurulmuyor?
Bir tesisin faaliyete geçebilmesi ve kaliteli üretim yapabilmesi için çok ciddi finansman sağlanması gerekli tabii bunun yanında yetişmiş eleman ve tecrübe de gerekiyor.
Ayrıca üretim için gerekli olan hammadde ve alaşım elementlerinin tekelleşmesi ve fiyatlarda ki keskin iniş çıkışlar da yatırımcıları ürkütmektedir. Demir çelik sektörü vergi öncesi karı 5 olduğunda o seneyi büyük başarı olarak kabul ederken, 1-2 vergi öncesi kar marjıyla çalışabilen ki buda şu zamanda bir başarıdır; nasıl olup da yarım milyar Dolar yatırıp yapıp da bunu ekonomik uygun bir yatırım olarak görebilir. Yatırımın geri dönüşü bir insan ömrü kadar uzun olur.
Bir dönem kütük üretimine başlayan ve daha sonra üretime ara veren Bilecik Demir Çelik Fabrikası hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bilmediğim, gözlemlemediğim bir yer için her ne kadar fikir beyan etmem yanlış olsa da mantığım ile şunu söyleyebilirim ki; o kadar sermaye ve o kadar emek harcanmış ama bir tesisi durdurunca daha az kan kaybı oluyor ki tesis çalıştırılmıyor. Canı gönülden temennim en yakın zamanda üretime başlamalarıdır.
Ülkemizdeki çelikhaneler büyük oranda hurdaya bağımlı olarak faaliyet gösteriyor. Bu durumun sektöre ne gibi olumsuz etkileri oluyor?
Hurda fiyatlarındaki dalgalanmalar nihai mamul fiyatlarını da etkiliyor. Çelikhaneler hurdaya bağımlı olarak çalışırken, haddehaneler de kütüğe bağımlıdır. Haddehaneler Dahili İşleme Belgesi ile istediği ülkeden çelik kütüğü getirebilir ve işleyebilir konumdalar. Yine de haddehanelerin çalışamadığına ve kütük probleminin varlığından söz ediliyorsa demek ki haddehane sayımız ve kapasitemiz fazla…
Avrupa ülkeleri ve demir çelik sektöründe belli seviyelere ulaşmış olan ülkelerdeki haddehanelerle ülkemizdeki haddehaneleri kıyasladığınızda arada ne gibi farklılıklar ortaya çıkıyor? Örneğin ürün kalitesi bakımından onlarla boy ölçüşebiliyor muyuz?
Türkiye ham çelik üretimin de dünyada 9. sıradadır. Ürün kalitesi olarak da onlardan daha iyi olduğumuzu söyleyebilirim. Sadece Avrupa ülkelerinde değil tüm dünya da üretim yapabilmek için ürün sertifikalarınızın olması gerekli. Örneğin bugün Libya’ya ve diğer Afrika ülkelerine bile üretim yapabilmeniz için sertifikanızın olması gereklidir. Bu sertifikaları almak için o ülkeden gelen uzman kişiler tesislerde inceleme yapar bu incelemeyi yaparken sadece ürün kalitesine değil elemanlarınızın da tecrübesine ve kalitesine bakarak sertifika kullanımına izin verir.
Kriz döneminde demir çelik ihracatımız önemli ölçüde azaldı. Bu dönemden sonra ihracatta sizce ne gibi gelişmeler olacak?
Demir çelik sektörü sanayileşmenin lokomotifidir. Sürdürülebilir kalkınmanın devamı için yatırımların da devam etmesi gereklidir. Ancak herkesin bildiği üzere Türkiye de ve tüm dünyada da olduğu gibi belli zamanlarda oluşan krizler nedeniyle talepler azalır, satışlar durma noktasına gelir.
Son zamanlar da tüm sektörlerde yaşanan ufak hareketlenmelerin, sanayinin lokomotifi olan demir çelikte de 2010 yılının son çeyreğinden itibaren canlanmaya başlayarak 2011 yılında da büyümeye devam edip talebin artacağını, fabrikaların tam kapasiteyle yeniden üretim yapacağını ve kapanan fabrikaların tekrar üretime geçeceğini görüyoruz ve buna inanıyoruz.
Sektörün ihracat için devlet tarafından yeteri kadar teşvik edildiğine inanıyor musunuz?
Demir çelik sektörüne üretim ve satış amacıyla 1990 yılından bu yana hiç teşvik verilmemektedir.
Son olarak 2010 yılının ikinci yarısında ve 2011 yılında hayata geçirmeyi düşündüğünüz projeleri bizimle paylaşır mısınız?
2009 yılında 50 kapasite ile çalışan demir çelik üretimimiz 2010 yılının ilk 7 ayında 65 kapasiteyle, 2009 yılın da gemi inşada kurulu kapasitemizin 20 ile çalışan tersanemiz yine 2010 yılı ilk 7 ayında 10 kapasiteyle çalışabilmiştir. Enerji tesislerimizde ise geçen yıl kurulu kapasitemizin 50’si ile çalışırken 2010 yılında 80 ulaşmıştır. 2011 yılında ise 1 milyar 200 milyon dolar yatırım bütçesiyle inşaatı ve montajı yürütülen enerji santralimiz faaliyete geçecektir.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sivas İş Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.